Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Röportajlar 'Ekmeğin yükü bakkal ve marketlere bölüştürülmeli' - İş-Yaşam Haberleri

        -Ticari piyasalarda son durum nedir? Sıkışıklığın boyutu nedir?

        Ümit ediyoruz ki Yeni Ekonomi Planı’nın etkin uygulanmasıyla daha stabil bir döneme gireceğiz. Özellikle Rahip Brunson olayının çözülmesi, kısa vadede daha stabil bir süreç olacağı beklentisi oluşturdu. Şu an iş dünyası olarak baktığımızda döviz kurlarında yatay bir seyir en önemli beklenti. İş dünyası özelikle dövizin ağustos ayında başlayan hızlı tırmanışından sonra, fiyatlama konusunda ciddi güçlük yaşamaya başladı. Hem alırken hem satarken fiyatlama konusunda oluşan sıkıntılar piyasadaki alım-satım dengelerini de bozdu, tamamen değiştirdi. Vadeli satışların çok önemli bir kısmı ortadan kalktı Bu anlamda da Türkiye’de belli malzemelere ulaşma konusunda da hassas bir döneme girdik.

        REKLAM

        Diğer taraftan da hem finansmana ulaşma zorlaştı hem de finansman maliyeti hızlı bir şekilde yükseldi. Burada birkaç haftadır daha makul bir noktaya doğru gidiyoruz.

        Bir taraftan döviz kurlarında yatay bir seyre geçilmesi,diğer taraftan finansmana ulaşılabiliyor olması, şu andaki en önemli iki gelişme. Eğer bu konudasüreç bu şekilde devam ederse olumsuz algı kırılacak ve piyasadaki fiyatlama süreçleri, mal hareketleri, ertelenen alımlar, siparişler ve talepler tekrar devreye girmeye başlayacak.

        -KDV alacaklarının tahsili finansman sıkışıklığına çözüm olur mu?

        Özellikle devletin iş dünyasına ödemek durumunda olduğu KDV alacaklarının belli bir takvime bağlanıp ödeneceği ve bundan sonra oluşacak KDV alacağının 2019 yılında devreye alınacak bir programla yüzde 50’sinin defaten yüzde 50’sinin de hızlı bir şekilde ödeneceğinin açıklanması bizim açımızdan çok değerli.

        Niye değerli çünkü; KDV alacağımız kendi paramız ve hiçbir finansman maliyeti olmayacak.

        REKLAM

        Bunun yanında biz iki konunun daha çok hızlı çözülmesini bekliyoruz. Bir tanesi kamunun özel sektöre olan borcunun belli bir takvim içinde ödenmesi. Bu borcun tamamının defaten ödenmesi bütçe gerçekleri açısından mümkün olmadığının farkındayız. Ama bunun bir planlaması yapılır ve özel sektörle paylaşılırsa en azından buna göre nakit akışı ve finansman ihtiyacı planlanır.

        Bu da beklenenin çok ötesinde olumlu yansır piyasaya. KDV çözüldü bunun da çözülmesini bekliyoruz.

        Üçüncü bir konu;özellikle kamuya iş yapan tüm müteahhitlerin, fiyat farkı kararnamelerinin çıkmasını bekliyoruz. Çünkü dövizde kısa sürede hızlı artışlardan dolayı birçok müteahhit ciddi zararlarla karşı karşıya kaldı. Bir taraftan fiyat farkı kararnamesinin çıkması çok önemli, diğer taraftan bu konuda şirketlere herhangi bir ceza ödemeden bu işten çekilme hakkı verilmesini talep ediyoruz. Çünkü şu anda şirketler geri çekilirse teminatları yanıyor. Ve firma da yasaklı duruma düşüyor. Biz de diyoruz ki; Türkiye’nin bu kadar birikimli firmalarını bu konuda kötü duruma düşürmeyelim, bunu bir ‘fors majör’ olarak düşünelim. Ağustostan bu yana yaşadığımız süreç olağanüstü bir dönem. Herhangi bir teminat yakma ya da yasaklı duruma düşmeden firmalara çekilme hakkı tanınmasını istiyoruz.

        REKLAM

        Burada makul bir fiyat farkı kararnamesinin hem devlet hem özel sektör açısından çok daha mantıklı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü devlet hizmet almaya devam edecek. Aksi halde şirketler o veya bu nedenle ihaleden çekilirse devlet yeniden ihaleye gittiği zaman o fiyat farkı kararnamesiyle vereceği farkın çok ötesinde bir fiyat farkı ile ihale etme durumu gündeme gelecek.

        Buna iş dünyası razı. Aradaki farkın yüzde 100’ünün karşılanacağı bir kararname olmasa bile ona razı. Çünkü bir iş var ve yürüyor. Devlet açısından da bu daha cazip olacağı kanaatindeyiz. Çünkü çıkış olması durumunda devlet daha ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalacak.

        -Enflasyonla Topyekun Mücadele'ye katılım nasıl?

        Enflasyonun yukarı doğru gidişinin kırılmasıyla ilgili önemli bir hareket. Doğru bir başlangıç yapıldı. En azından enflasyonun hızlı çıkışı yavaşlatılabilirse en 2019’la ilgili YEP’te öngörülen hedeflere uygun bir rakam yakalanabilir.

        Ve biz İTO olarak bu süreci destekliyoruz. Birçok firmadan bu konuda olumlu dönüşler aldık. Piyasada birçok sektörlerle temas ediyoruz. Sektörler imkanları ölçüsünde bu kampanyaya destek veriyor. En azından imkanı olanlar yılbaşına kadar fiyatları indirme, bir kısmı da fiyatları yükseltmeme konusunda taahhütte bulunuyor. Her ikisinin de değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda kampanyanın en azından algının kırılması konusunda ciddi katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

        REKLAM

        -Ödemelerde vade farkının azalması sıkıntısını nasıl yorumlamak lazım?

        Hepsi var. Biraz da özeleştiri yapmamız lazım. Genel resme baktığımız zaman Türkiye’de birçok sektörde iş zıvanadan çıkmıştı. Bazı sektörlerde 12 aylık 14 aylık vadeler vardı; tekstilde, ayakkabıda. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen ve sürdürülmesi imkansız bir süreçti. Döviz kurunda son dönemde yaşanan yükselme ve finansman maliyetlerinin artmasıyla aylık vadeler azaldı. Bu da finans ihtiyacını çok artırdı. Finansmana ulaşım da şu an çok kolay değil. O anlamda duble bir zorluk oluştu. Bu süreci atlatmamız durumunda piyasanın bir daha uzun vadeye dönmeyeceği ve bundan bir ders çıkartacağı kanaatindeyim.

        -Ürünlerin ihracata gitmesi fiyatları artırmıyor mu?

        Domates son krizle ilgili bir konu değil. Domateste belli bölgelerde hastalık olduğu gözlemlendi. Domates konusunda şu an arzda ciddi bir sıkıntı var. Sadece ihracatın artışından dolayı değil, genel anlamda arzda bir sıkıntı var. Salçalık domates üretiminde geçen yıla göre yüzde 30-35’lik düşüş var. Arzda azalma olunca salça fiyatlarında da hızlı bir artış oldu.

        REKLAM

        EKMEĞİN YÜKÜ BAKKAL VE MARKETLERE BÖLÜŞTÜRÜLMELİ

        -Ekmekte ne sorun yaşanıyor?

        Türkiye’de üretilen buğdayda süne ile mücadele yapılıyor. Bu nedenle sadece yerli buğdayla yapılan ekmek fırıncılar için yeterli değil. Çünkü yeterli kabarmayı vermiyor. Bunu ithal buğdayla harmanlamak gerekiyor. Dolayısıyla ister istemez maliyet artıyor.

        -Ekmek fiyatlarında sınırlamaya gidilmeli mi?

        Tabii burada ekmekle ilgili ciddi bir maliyet baskısı var. İTO’nun çok uzun zamandır bu ekmek konusuna müdahil olması noktasında talep var. Ama İTO işin içine çok girmedi. Bu son süreçte Ticaret Bakanlığı kanunla gelen bir süreci paylaşarak, İTO’nun fiyat belirleme konusunda devreye girmesini istedi. En son esnaf odalarının 2016 yılında belirlediği fiyat kiloda 5 liraydı. 250 gram ekmek 125 kuruşa satılıyordu. ITO Meclis toplantısında konu tartışıldı ve 1 lira 25 kuruş olarak onaylandı. Fiyat yine aynı bırakıldı. Ticaret Bakanlığı onayladıktan sonra bizim bu rakamı meclise onaylatmamız gerekiyor. Ekmeğe zam yok. Bizim üyelerimiz bunun dışına çıkamıyor.

        REKLAM

        -Fırıncılar artan maliyetleri nereden karşılayacaklar?

        Üç yılda un fiyatları arttı. Doğalgaz ve elektrikte artışlar oldu. Ekmek çok hassasiyet gösterilen bir ürün. Bu sektörümüz de çok büyük fedakarlıkla bu süreci sürdürüyor. Ben sayın Ticaret Bakanı’mıza arz ettim. Dağıtım yaparken bakkallar ve marketlere yüzde 30 gibi çok yüksek iskonto veriliyordu. Bakanlık bunu yüzde 15’le sınırlandırdı. Ama bu da yüksektir. Halk Ekmek şu anda dağıtıcıya ekmek başına 7,5 kuruş ödüyor. Biz de üyelerimizin ekmeği yüzde 7 komisyonla satmasını istiyoruz.

        Ancak bu durumda ekmeğin125 kuruştan satılması mümkün ve fırıncılarçarklarını ancak böyle çevirebilecekler.Çünkü üretilen ekmeklerin yüzde 70-75’i bakkal ve marketler eliyle satılıyor. Dolayısıyla iskontolu satılıyor. Yükü bakkal ve marketlerle bölüştürmemiz lazım.

        REKLAM

        -Maliyet düşürücü başka önlem olabilir mi?

        Çok sayıda kaçak fırın var. Sektörün verdiği bilgiye göre üretimin 3’te biri kaçak fırınlarda yapılıyor. Bu rakamlara pastaneler dahil değil.

        -Bu bir narh değil mi?

        Yeni olan bir şey değil, ekmekte bu hep vardı. Ekmek dışında başka üründe de yok.

        En azından bu kaçak fırınlarla ilgili bir çalışma yapılırsa, ruhsatlı fırınların üretimleri artacağı için daha makul bir noktaya gelineceğini tahmin ediyoruz.

        Bence bu son süreçten sonra herkes hesabını kitabını gözden geçirmek zorunda olacak.

        YABANCIYA 8-10 MİLYAR DOLARLIK GAYRİMENKUL SATILIR

        -Gayrimenkul piyasasında sıkışıklığın aşılmasında yabancıya tanınan ayrıcalık işe yarar mı?

        Bu 250 bin dolarlık gayrimenkul alımı karşısında vatandaşlık verilmesi çıkınca, başvuru sürecinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için valiliğimizle koordineli bir çalışma yürütüyoruz. İTO’nun karşısında müstakil bir bina tahsis ettik, iki hataya açıyoruz. Burada tüm ilgili kurumların temsilcileri olacak.

        REKLAM

        -Önemli bir talep bekliyor musunuz?

        Kesinlikle bekliyoruz. Çünkü ikili bir avantaj var. Bu 250 bin dolarda biliyorsunuz KDV muafiyeti var. Yerli için 250 bin dolar artı yüzde 18 KDV var. Yerlinin 300 bin dolara aldığını yabancı 250 bin dolara alabilecek. O anlamda da göreceli olarak yüzde 20 iskontolu almış olacak. Döviz gelecek.

        Avrupalı yaşayan Türkler de bu konuda önemli aktör. Dolayısıyla onlar da gelip alıyorlar. Cadde müteahhitleri bundan çok istifade ediyor. Hem yabancı hem yurtdışındaki Türklerle beraber 8-10 milyar dolarlık bir satış gerçekçi bir rakamdır. Önümüzdeki bir yılda 8-10 milyar dolarlık satış olabilir.

        -Konkordato olaylarına bakışınız nedir?

        Konkordatonun beyaz bir sayfa olduğu kanaatinde değilim. Şirketler konkordatoya gitti ama bu sefer onların alacaklıları sıkıntıya girdi. Ve onların da bir kısmı konkordato eğilimine girdi. Daha ölçülü olması daha doğru olacaktır.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ