Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Ne dediler, ne yaptılar? - Makro Ekonomi Haberleri

        Bütçenin dikiş tutmadığı yıllar olan 1990’larda, bir yandan Merkez Bankası bir yandan bankalar, tüm gücüyle Hazine’yi destekledi. Kısa vadeli mevduat ile alınan tahvil ve bonolar, vadesinde çevrildi durdu. Özel bankalara faizleri ödenirken kamu bankalarına, yazın tahtaya alırsınız haftaya dendi. Enflasyon yükseldi, faizler dalgalandı, kur riski yükseldi. 1994’te mevduata tam güvence getirildikten sonra rekabet, kaliteli aktif yapmak yerine pahalı mevduat toplama üzerine oldu. Aktif nasılsa kamuya gitti. Bilançolar bozulmuş, sermaye yetersiz kalmış kimin umurunda, siyasiler meydanlarda dağıtmaya devam etti. İç kaynaklar yetmedi, dışarıdan borçlanıldı, özel sektör bile kaynaklarını kamuya aktarmaya başladı.

        Üçlü koalisyona durumu düzeltelim dediler, dümdüz ettiler. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın da desteğini aldılar. Program 1999’da başladı. Niyet iyi, fakat teşhis yanlıştı. Banka sisteminin durumunu anlamadan yönetilebilir kur politikası ile bu kez dışa yüklendiler, gaza bastılar, daha da şişirdiler ekonomiyi. Sonra beklenen kriz geldi. Üstelik IMF ile yürütülen programın uygulanması sırasında.

        Ortam hazırladılar

        Krizde akıllarına geldi ki önce banka sistemi adam edilmelidir. Adam etmenin, sistemi yarıya indirmek olduğu sonradan anlaşıldı. Kamu bankaları likidite istedi, olmaz dediler. Özel bankalar repo istedi, yasaktır dediler. Merkez Bankası’nın hisse senedi rehni karşılığı kredilerin bir bölümünü alsınlar talebi reddedildi. Hazine kağıtları erken itfa etsin talebi, programa uymaz gerekçesi ile kabul edilmedi. Ortalık yangın yerine döndü. Yani Merkez Bankası, Hazine ve Hükümet, IMF’nin talimatı üzerine bankalara sırtını çevirdi. Bankaların bir bölümü Hazine’yi fonladıkları için, bir bölümü de Hazine’yi fonlayan bankaları fonladıkları için zor duruma düştü. Kendi şirketlerine, kendi ceplerine kaynak aktaranları dışarıda tutuyorum. Kim haklı, kim haksız ayırımı yapılmadan kurunun yanında yaş da yakılarak hepsi birden TMSF’ye geçirildi. Ve özel zevklerini tatmin etmek isteyen kimi etkili siyasetçi ve bürokratlar da elindeki dosyalarla ağızlarından salyalar akarak DGM Başsavcılığı’nın yolunu tuttu.

        Ortada konut kredisi yok, türev yok, açığa satış yok. Bankalar mevduat toplamış, Hazine yüksek faizle ellerinden almış. Programa, Merkez Bankası’na ve Hükümet’e güvenmişler. Sonuç kaynakları kıt ülkeme 40 milyar dolar fatura çıkarma pahasına olay, vergi verenlerin sırtına yüklendi, ödemeye de devam ediyoruz. Kimsenin aklına, bunlardan hangisi hortum, hangisi değil diye bakmak gelmedi. Hepsini aynı kefeye koyup bataklığa fırlattılar. Bakın, boyutları çok daha büyük finans krizi için ABD ve Avrupa ülkeleri merkez bankaları ile hazineleri, batışları önlemek, üstelik batık kredileri karşılamak için nasıl seferber oluyor. Bizdeyse nasıl daha çabuk batırırız diye seferber oldu.

        Bile bile batırdılar

        İnsaf edin. Sorunun çözümü için üç beş lirayı çok görenler, milyarlarca doları vatandaşa yıkanlar şimdi ABD’de olup bitenlere seyirci kalanlar, neden sesiniz çıkmıyor? Dünyada merkez bankaları şimdi doğru yapıyor ise bizim yaptığımız neydi? ABD’de bankaların elindeki batık kredileri Hükümet üstlenirken, sermayesi olup da likiditesi olmayan bankalarımıza el konulması talimatını verenler nerede? Gücünüz bize yetti, teoriyi bize uyguladınız, seyredin bakalım pratik nasıl yapılıyormuş. Siz saygıdeğer IMF’ciler, ekonomiden sorumlu siyasiler ve ekonominin tepe noktalarındaki kaptan köşkünde oturan korkak ve aciz bürokratlarımız, tüm faturayı bankalarımıza keserek en ağır cezayı getirmekle çözüm bulduğunuzu sandınız. İmar Bankası ve o zihniyette olan bir iki bankadaki hortuma takılıp tüm bankacıları da aynı kefeye koyarak hortumcu yaptığınız iş adamlarımıza şimdi ne diyeceksiniz. Faturasını ödettiğiniz Türk halkına ne söyleyeceksiniz?

        Olup bitenlerden biraz ders aldıysanız, gösterin kendinizi ve bankacılık kanununu yeniden yazın.

        PROF. AYDIN AYAYDIN/VATAN

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ