Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Evlilik sözleşmesi 4 bin yıl önce de varmış

        Kayseri-Sivas karayolunun 20'nci kilometresinde bulunan Kültepe Kaniş-Karum höyüğünde 1948 yılında başlanankazılara devam ediliyor. Milattan önce 2 binli yıllara ait olan tabletlere bakıldığında genellikle ticari anlaşmaların yer aldığını dile getiren Kazı Başkanı Fikri Kulakoğlu, o dönemde kadınların evlenme, boşanma, nafaka gibi haklarını da tabletlere kaydettiğini ifade etti.

        "EVLİLİKLER KONTRATA BAĞLANMIŞ"

        İHA'nın haberine göre Prof. Dr. Kulakoğlu elde edilen tabletlerden kadının ticarete katıldığını, gerektiği taktirde hakkını aramak için Asur'a kadar gittiklerinin anlaşıldığını söyledi. Kulakoğlu, "Bu çivi yazılı belgelerin büyük çoğunluğu tüccarların, insanların ticaretle ilgili olayları alacağı, vereceği bilgileri oluşturmakta. Ama bunlar içinde parayla ilgili hususlar içerdiği için çoğu medeni durumla ilgili bilgiler de bulabiliyoruz. Bunlardan bir tanesi evlilik ve boşanma. Evlilik yaparken nasıl bir evlilik yapacağını kontrata bağlayan insanlardan bahsediyoruz. Çünkü boşanacağı taktirde vereceği nafakayı yazmış ya da kadının hakkını yazmış.

        REKLAM

        Dolayısıyla para ettiği için bu tür olaylar da ekonomik içerikli tabletler arasına girmiş. Boşandıktan sonra kadının hakkını nasıl aradığını biliyoruz. Kadın o zamanki dönemde eşit kişi olarak erkeğin karşısında hakkını arayabildiğini, kadının ticarete katıldığını ve gerektiği taktirde borcunu alabilmek için Asur'daki yani Irak'taki mahkemelere gidebildiğini biliyoruz. Kültepe, Kaniş'teki mahkemelerden hakkını alamamış, bunun üzerine Asur'a mektup yazmış yetmemiş Asur'a gitmiş. Düşünün, günümüzden 4 bin yıl öncesinden bahsediyoruz" dedi.

        Kültepe-Kaniş-Karum Höyüğü'nün tarihi hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Kulakoğlu, "Kültepe 19. yüzyılın sonlarından itibaren dünyaca bilinen bir yer. 1870'li yıllarda buradan çıkarılmış birkaç tabletin bilim dünyası tarafından tanıtılmasıyla birlikte Kültepe arkeoloji literatürüne girdi. Uzun bir süre bu tabletlerin çıktığı yer olarak Kapadokya bölgesi araştırıldı ama Kültepe'nin bu tabletlerin çıktığı yer olarak bilinmesinden itibaren ilk kez 1925 yılında büyük çaplı çalışma Hitit dilini çözen Çekoslovak bilim insanı Bedrich Hrozni tarafından gerçekleştirildi.

        REKLAM

        Aslında bu çalışmalar ciddi anlamda bir tahribattı. Bizim büyük anıtsal yapıların bir kısmı tahrip edildi. Ama 1948 yılından itibaren Türk Tarih Kurumu adına Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından başlayan kazılar hem Kültepe'yi aydınlattı, hem Orta Anadolu'yu aydınlattı hem de aynı zamanda 'Yakın Doğu' dediğimiz İran'dan Mısır'a ve Yunanistan'a kadar giden coğrafyanın milattan önce 2 bin yılını aydınlattı.

        1948 yılında başlayan bu ilk sistemli kazılar Tahsin hocamız yönetiminde 58 yıl gerçekleştirildi. Hocamızın 2005 yılındaki vefatından sonra kazı başkanlığına atandım. Yaklaşık 70 yıldır sürdürülen kazılarda şuana kadar Kültepe'nin ancak yüzde 5'i kazılabildi. Çünkü Kültepe özellikle günümüzden 54 bin yıl önce meşhur Asurlu tüccarların geldiği zamanda dünyanın en büyük yerleşim yerlerinden birisi. Öyle ki çağının şuanda 3 kilometre civarında olduğunu biliyoruz. 3 kilometre ciddi, büyük bir şehir demek. Burada en azı 30-40 bin kişinin yerleştiğini biliyoruz, o yüzden bugüne kadar yapılan kazılar yüzde 5'i. Kazılar burada daha uzun süre devam edecek. Burada milattan öncesine, en az 5 bin yıla kadar giden bir yerleşim olduğunu biliyoruz, 70 yılda yapılan kazılar yüzde 5'ini oluşturuyorsa buradaki kazı nereden bakarsanız bakın birkaç bin yıl süreceğini söylemek hiç de zor değil" diye konuştu.

        REKLAM

        "DÜNYANIN EN SİSTEMLİ TİCARİ ORGANİZASYONU KÜLTEPE'DE"

        Kültepe'de bugüne kadar 23 bine yakın tabletin çıkarıldığını kaydeden Prof. Dr. Kulakoğlu, bu tabletlerin sivil halk tarafından yazılmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Tabletlerde genellikle ticari anlaşmaların kayda alındığının altını çizen Kulakoğlu, "Dünyanın en sistemli ticari organizasyonun bu bölgede olduğunu belirtti. Kulakoğlu, "Kültepe esas itibariyle tabletleriyle meşhur. Milattan önce 2. bin yılda yani günümüzden 4 bin yıl önce Kültepe'de oturan hem yerli halk, hem Asur'dan gelen tüccarların oluşturduğu topluluk burada büyük bir refah, zenginlik ortaya çıkarmış.

        Gelen tüccarlar esas olarak ticaretle ilgili her türlü alışverişi kayıt altında tuttuğu için şimdiye kadar yapılan kazılarda 23 bin tablet bulunmuş. Bu tabletler, her şeyden önce Anadolu'nun en erken yazısının Kültepe'de olduğunu ortaya çıkarıyor. Aslında Kültepe, Anadolu tarihini başlatan bir yer. Kültepe'den daha eski bir yerleşim bilmiyoruz. Bu tabletler esas haliyle de kişilerin yani halkın tabletleri, resmi kayıtlar değil. Dünyadaki büyük çivi yazılı koleksiyonların hemen hemen tamamı ya sarayın ya da tapınakların kayıtlarıdır. Ama Kültepe tabletlerinin en büyük özelliği halk tarafından yazılmış ve kullanılmış olmasıdır.

        REKLAM

        Zaten UNESCO da bu tabletleri Dünya Bellek Listesi'ne kaydetti. Yoksa sarayın ya da tapınağın tabletleri olmuş olsaydı bir özelliği kalmayacaktı. Bu tabletler hem bize tarihi bilgiler veriyor hem de o dönemin insanlarının yaşayış biçimlerini anlatıyor. Bu anlamda önemli. O dönemde bugün bile sürdürülen bazı geleneklerin izlerini görmemiz bizler için çok daha önemli. Çocuk edinmeden, boşanmadan, mirastan, nafakadan tutun da insanların aynı günümüzde olduğu gibi borç alıp verirken nelere dikkat ettiği, borcun ne zaman ödeneceği, hangi şekilde kaç faiz kullanarak ödeneceği bu tabletlerde yazılı. Dünyanın aslında en sistemli ticari organizasyonunu görüyoruz burada. Bu anlamda da günümüzdeki ekonomistlerin de örnek aldığı bir sistemle karşılaşıyoruz. Bu sistem dünyanın hiçbir yerinde yok" diye konuştu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ