Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı Son dakika: Genco Erkal, Cumhurbaşkanı'na hakaretten hakim karşısına çıktı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Genco Erkal avukatlarıyla katıldı. Erkal'a destek olmak için piyanist Fazıl Say, eşi Ece Dağıstan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TİP Milletvekili Ahmet Şık da duruşmaya geldi. Hâkim, duruşma salonunun küçük olması ve pandemi gerekçesiyle sınırlı sayıda basın mensubu ve izleyiciyi ısrarlı talepler üzerine kabul etti.

        "HAKARET UNSURU OLMADIĞINA İNANIYORUM"

        Sanık Genco Erkal savunmasında, Twitter paylaşımlarında herhangi bir hakaret unsuru olmadığına inanıyorum. Burada davaya konu 3 tweet 5 yıl öncesine aittir" dedi. Erkal, Ayder Yaylası ile ilgili paylaşımda mevcut iktidarı eleştirdiğini belirtti.

        REKLAM

        BERAATİNİ İSTEDİ

        Genco Erkal, "Burada ifade özgürlüğüne ciddi baskı vardır. AİHM'in Şörli kararı ile bundan böyle Cumhurbaşkanı'na hakaret diye bir suç kabul etmemektedir. İnsan haklarına aykırı olduğunu söylemektedir. Takdir mahkemenindir. İddianameye konu söylemler hakaret suçunu oluşturmadığından beraatime karar verilsin" dedi. Hakimin, mahkumiyet hükmü verilirse hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul edip etmediği sorusuna Erkal, "Rıza göstermiyorum" dedi. Erkal'ın avukatı Turgut Kazan da Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının AİHM'in son dönemde verdiği kararlarla uygulanamaz hale geldiğini, Anayasa'nın ihlal edildiğini ifade etti.

        CUMHURBAŞKANI AVUKATI: ALENEN HAKARET ETTİĞİ ORTADADIR

        Cumhurbaşkanı avukatı Emine Nur Çakır ise "Anayasanın 26. maddesi her ne kadar düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinden bahsetmiş ise de eleştiriler gerçek olgular üzerinden yapılmayarak bu sınırlar aşılmıştır. Söz konusu tweetlerin alenen hakaret ettiği ortadadır. Çobanlık benzetmesiyle müvekkilimin kişilik hakları ihlal edilmiştir. Katılma talebimiz vardır, sanığın cezalandırılmasını talep ederim" dedi. Mahkeme, suçtan doğrudan zarar gördüğü gerekçesiyle Cumhurbaşkanı avukatının katılma talebi kabul edildi.

        DOSYA MÜTALAA İÇİN SAVCILIĞA GÖNDERİLDİ

        Dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere savcılığa gönderilmesine karar veren mahkeme, bir dahaki duruşmanın büyük bir salonda yapılmasına karar bağladı. Duruşma 11 Mart'a ertelendi.

        DURUŞMA ÇIKIŞINDA BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

        Duruşma çıkışında adliye önünde basın mensuplarına açıklama yapan Genco Erkal, "Dava devam ediyor, Mart'a ertelendi. Devam ettiği için de çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Yazılı savunmamı birazdan eve gidince basına yazılı olarak ileteceğim. Başka bir şey söylemeyeceğim. Bana böyle bir fırsat verildiği için çok mutluyum aslında. Çünkü burada ben kendimi savunabiliyorum sizlerde şahit olabiliyorsunuz. Bana yapılan suçlamaları açıkça savunabiliyorum. Sadece o suçlamaların cevabını değil, aslında dünya görüşümü bütün bu içinde yaşadığımız düzenin eleştirisini de dile getiriyorum. Bundan sonraki duruşmada da daha da çok konuşacağım" dedi.

        İDDİANAME

        İddianamede, Genco Erkal'ın 3 farklı paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği belirtilerek 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor.

        GENCO ERKAL'DAN AÇIKLAMA

        Genco Erkal, sosyal medya hesabı Twitter'dan açıklama yayınladı:

        Twitter paylaşımlarımda hiçbir hakaret unsuru olmadığını savunuyorum. Bu davaya konu olan üç tweet’i teker teker ele alıp açıklayacağım.

        Ayder Yaylası’ndan başlayalım. Bu iktidarın doğayla arası pek sağlıklı olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan her zaman pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararların tipik örnekleri arasında, örneğin Kaz Dağları’nda maden aramaya izin verilmesi, köylülerin karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat verilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: “Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.” (21 Ekim 2017).

        Aynı şekilde Ayder Yaylası için de “Biz burayı kirlettik, rezil ettik” dediği halde yaylayı turizm merkezi ilan ederek kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmış, imara açıp buranın doğal yayla olma vasfını kaybetmesine olanak sağlamıştır. İşte benim tweet’im bu durumu eleştiriyor. “Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor” demek bir durum beyanı, bir eleştiridir. Kesinlikle hakaret değil.

        İkinci tweet’in konusu Cumhurbaşkanı’nın diploması. Yıllardan beri tartışılıyor. Vardı, yoktu. Geçerliydi, değildi. Sahteydi deniyor. Davalar açılıyor, reddediliyor. Onaylanan fotokopidir, orijinal diploma ortada yok deniyor. Olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gidiyor. Bütün bunlar yıllardır kamuoyunun gözleri önünde oluyor. Konuyla ilgili kitaplar yazılıyor. İnternete girin “Erdoğan’ın Diploması” diye arayın, bakın neler çıkıyor karşınıza. En son bir kurul meseleyi “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirdi. Neden özel olsun? Mademki yasal olarak belli bir göreve seçilebilmek için o diploma gerekli, o zaman açıkça ortaya konmalı. Özel hayat kapsamına girmez ve gizlenemez. Bu tweet’le ifade ettiğim gibi ben de bir yurttaş olarak bu diplomayı görmek istiyorum. Bu benim hakkım. Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanımız’ın diploması tartışma konusu olmamıştı. Hepsi devlet arşivlerinde yerini aldı. Hepsi kesin, açık ve nettir. Bu diplomayı da görelim diyorum.

        Aynı tweet’in baş tarafında “alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına” diye bir ibare var, onu da açıklamak isterim. Cumhurbaşkanı ara sıra “Biz kimin özel hayatına, yaşama biçimine karıştık” der, der ama açıkça bilindiği gibi üç çocuk, beş çocuk, yurttaşların kaç çocuk yapacağına bile o karar vermek ister. Bu da beni rahatsız ediyor ve bu tweet’le o konuyu eleştiriyorum.

        Üçüncü tweet’teki çobanlık meselesine gelince: Bir gün Cumhurbaşkanı şöyle dedi: (14 Kasım 2016) “Çobanlık felsefesini anlamayan, insan yönetemez. Ben de bir çobanım.” İşte bu konuşma son tweet’ime ilham kaynağı oldu. Kendisi çobanlığı gururla kabul edip savunduğuna göre burada hakaret söz konusu olamaz. O çobanlığı tercih edebilir ama ben sürüden biri olmayı kabul etmiyorum. Çağdaş bir toplum özgür bireylerden oluşur, halk koyun sürüsü olamaz.

        Türk usulü Başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur. Başkanlık sistemine başından beri kesinlikle karşıyım. Tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir sistemde halk huzur bulamaz. Nitekim bu sistemin yürürlüğe girmesinden bu yana, kısa zamanda siyasi, sosyal, tüm alanlarda zararlarını gördük; dengeler bozuldu, sistemin sürdürülebilir olmadığını anladık.

        En önemlisi, ülkemizin ekonomisi çöktü. Paramız büyük bir hızla ve durdurulamaz biçimde değer kaybetti. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, yoksul kesimin giderek daha yoksul olması bu sistemin çıkmazını açıkça ortaya koydu. Dilerim ilk seçimde bu ucube sistemden kurtulup yeniden parlamenter sisteme geçer, onu geliştirir, demokrasiyi yeni baştan inşa eder, huzur buluruz.

        Teker teker tweet’lerimin savunması böyle. Genel duruma bakarsak ülkemizde, son 6 yıl içinde Cumhurbaşkanı’na hakaretten 38.000 dava açılmış, bu herhalde bir dünya rekoru. Durumun nedenlerini araştırmak gerekiyor kanımca. Neden bu kadar çok dava? Daha önceki dönemlerde bu tür davalar yüzlerle sayılırken bu dönem birdenbire on binleri konuşmaya başlıyoruz. Demek ki ifade özgürlüğüne ciddi bir saldırı var, baskı var burada. Suskun, evet efendimci bir toplum isteniyor. Soru sorulmasın, eleştiri yapılmasın, iktidara koşulsuz biat edilsin. İnsanlar hapse atılmaktan korkup sussunlar, bu mudur amaçlanan?

        Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Şorli kararıyla artık Cumhurbaşkanı’na hakaret diye bir suç kabul etmiyor, insan haklarına aykırıdır diyor. Bu suçtan ötürü göz altına alıp yargıladıklarınıza 7500 Avro tazminat ödeyeceksiniz diyor. Bunun üstüne benim başka bir şey söylememe gerek kalmıyor sanırım. Takdir sizindir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ