Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Keşfet Guernica bombardımanı ve Picasso'nun ölümsüz eseri

        I. Dünya Savaşı’nın ardından totaliter rejimlerin gücünü artırdığı, demokrasinin yerini militarist tehditlerin aldığı, çatışmalara sürüklenen dünyada; çarpıcı bir ‘ön gösterimin’ yaşandığı bir ‘deney’ ülkesi: İspanya.

        Sömürge sistemi üstüne inşa edilen ekonomisi çökmüş, toprak ağalarının, Kilise’nin ve bir avuç siyasi elitin hüküm sürdüğü geri kalmış bir tarım ülkesi olan İspanya; 3 yıl 8 ay sürecek yıkıcı bir iç savaş geçirdi.

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        Cumhuriyetçi ordu / Franco'nun lideriğinde Milliyetçi subaylar

        İspanya İç Savaşı’nın başladığı 1936 yılı, Almanya’da Hitler’in, İtalya’da Mussolini’nin, Sovyetler Birliği’nde Stalin’in gücünü artırdığı; gerilimin yüksek seyrettiği bir dönem. Birleşik Krallık ve Fransa, Avrupa’da yükselen faşizme müdahale etmeme politikası yürütürken, ABD de Kıta Avrupası’na karşı sadece gözlemci rolüne sahip. Ancak Hitler ve Mussolini için durum farklı. Bu faşist blok, dünya savaşı planlarını bir bir uygulamaya koymuş durumda. Batı dünyasının bu adımlara karşı her tepkisizliği, bu iki devletin yeni adımlarını daha büyük cesaretle atmasına yol açtı. Almanya ve İtalya, Franco’ya binlerce asker, donanma ve hava kuvvetleri gönderdi. Birleşik Krallık ise Cumhuriyetçilerin Londra’daki banka hesaplarına bloke koyarak silah satın almalarını bile engelledi.

        REKLAM

        General Franco, çok hızlı bir şekilde Güney İspanya’yı kontrolü altına aldı. Ancak Franco’nun ordusunun hedefi sadece Cumhuriyetçilerin ordusu değil, kendisine destek vermeyen herkesti. Bunlardan biri, Federico Garcia Lorca… İspanya’nın gelmiş geçmiş en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilen Lorca, İspanya’nın çağdaşlaşması için kasaba kasaba gezen bir aydın olarak da öne çıktı. Salvadore Dali’nin de yakın arkadaşı olan Endülüslü Lorca, Granada’da Franco’nun milisleri tarafından kurşuna dizildi. 38 yaşındaydı. Cesedi hiçbir zaman bulunamadı. Geriye onlarca eser ve ona adanan sözler kaldı. Bir de Zülfü Livaneli’den, “Atlının Türküsü”

        Ova geçtim yel geçtim

        Ay kırmızı at kara

        Ölüm gözler yolumu

        Cordoba surlarında

        Federico García Lorca
        Federico García Lorca

        KARANLIKLARA BOĞULAN ŞİRİN KASABA: GUERNICA

        Faşizm ve Nazizm desteğiyle başkent Madrid’e doğru ilerleyen Franco, Kuzey İspanya’da da Cumhuriyetçi orduya karşı birçok harekât düzenledi. Ancak biri var ki, insanlık tarihinde kara bir iz bıraktı.

        Kuzeybatı İspanya’da bulunan küçük ve şirin bir kasaba: Guernica. 5 bin kişinin yaşadığı, savaştan uzak bir yer. Ancak Franco’ya karşı direnen Bask’lar için kritik öneme sahip bir yerleşim yeri. Ayrıca kuzeydeki Cumhuriyetçilerin geri çekilme güzergâhında olması da Franco için Guernica’nın hedef haline gelmesinin sebeplerinden bir diğeri.

        26 Nisan 1937 Pazartesi günü, kasaba sakinleri ve çevre kasabalardan birçok kişi, her pazartesi kurulan pazar alanında toplanmışken, Alman Hava Kuvvetleri’ne ait Kondor Lejyonu ve İtalya’ya ait Lejyoner Hava Kuvvetleri tarafından 2 saat 15 dakika içinde yerle bir edildi. Avrupa'da sivillere yönelik ilk büyük hava bombardımanı olarak kabul edilen Guernica Bombardımanı, 300’e yakın sivilin ölümüne sebep oldu. Guernica'da masum sivillerin bombardımana hedef olması 2.Dünya Savaşı arifesinde tüm Avrupa'ya dehşet duygusunu yaydı. Yaşananlar adeta II. Dünya Savaşı’nın bir ön gösterimiydi.

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        Bombalama öncesinde Guernica / Bombalama sonrasında Guernica

        REKLAM

        “Rugen Operasyonu" kod adı altında gerçekleştirilen bombardıman, Franco'nun Bilbao'yu ele geçirmesine ve Kuzey İspanya'daki zaferine giden yolu açtı. Ancak Franco ve yanlıları, bu trajediyi hiçbir zaman kabul etmedi. Sıradan bir savaş olayı olarak lanse edilmeye çalışılsa da İngiliz gazeteci Steer'in Guernica dehşetiyle ilgili raporları tüm dünya kamuoyunda yankılandı.

        Tarihte ilk defa bu denli büyük çaplı bir bombardıman, sivil halka gerçekleştiriliyordu.

        Guernica'nın bombalanmasına verilen tepkiler ve kınanması, bazı tarihçiler tarafından modern insan hakları kavramının inşasında bir dönüm noktası olarak görülüyor.

        ÖLÜMSÜZLEŞEN FELAKET

        Bu trajedinin dünya çapında duyulmasının bir diğer sebebi ise büyük ressam Pablo Picasso. Picasso’nun Guernica tablosu, insanlığın en unutulmaz eserlerinden biri. Picasso, Guernica'yı Paris'teki evinde İspanya Cumhuriyetçileri’nin isteği üzerine resmetti. 1937 Temmuz ayında Paris’te sergilenen tablo, savaşa yardım için fon toplamak amacıyla kullanıldı. Tablo dünya çapında dikkatlerin 1936-1939 İspanya İç Savaşı'na çekilmesine yardımcı oldu.

        Picasso'nun Guernica tablosu
        Picasso'nun Guernica tablosu

        Tabloda siyah ve beyazın kullanımı aynı zamanda gazete sayfasını andırıyor. Bunun sebebi sanatçının yıkımı gazeteden öğrenmiş olması. Yani bir röportaj gibi, fotoğrafik bir eser. Guernica’dan çok uzaktayız, bir sabah uyanıyoruz, gazetemizi alıyoruz ve bu felaketle karşılaşıyoruz. Gri bir gün, empati kurabilmek bile çok zor.

        REKLAM

        Picasso’nun tarzının ana hatalarını barındıran tabloda, yaşanan acının boyutlarını hissetmemek mümkün değil. Acı içinde, uzuvları kopmuş insanlar… Yerde kopmuş bir kol, elinde kırılmış bir kılıç, üstünde çiçek. Çaresizlik, göklerden gelen ölüm, ulaşılmak istenen ama ulaşılamayan ışık. Buradaki ışık huzmesi bana hep Guernica’nın sesini duyurmaya çalıştığı, ama duyuramadığı dünya kamuoyu gibi gelir. Hitler ve Mussolini’den böyle bir saldırı gerçekleştirmeyeceğini beklemek o dönem için de fazla saflıktı. Ne acıdır ki bu saflardan biri dönemin Birleşik Krallık Başbakanı Neville Chamberlain idi…

        BOĞA VE AT

        Tabloda öne çıkan iki metafor daha var: Boğa ve at. İspanyol kültüründe boğanın önemli bir yeri var. Boğa, İspanyol kültüründe ‘gücü’ temsil ediyor. Tablodaki boğa da diğer suretlere göre acı çekmeyen, güçlü, duyarsız bir bakışla tasvir edilmiş. Boğanın dili hançer şeklinde. Bu tabloda vahşetin sorumlusu olarak resmedilen figür, boğa. Faşizmin sivillerin bombalanmasındaki duygusuzluğu, nefret söylemi… At ise Picasso’nun da dediği üzere Guernica halkını temsil ediyor. Üzerinde çok belirsiz bir kafatası silueti var. Acı içinde çığlık atıyor.

        Burada atın ve boğanın neyi temsil ettiğini tanımlayabilmek için Picasso’nun başka eserlerine de bakmak gerekiyor. Mesela, “Franco’nun Rüyası ve Yalanı”. Picasso bu eserinde Franco’yu atını yiyen ve kızgın bir boğaya dönüşen bir canavar olarak resmediyor. Guernica tablosunda atın masum sivil halk, boğanın ise bu sivil halkı bombalayan kuvvetler olduğu biraz daha ortaya çıkıyor.

        REKLAM

        Guernica tablosuna baktığımda burnuma keskin bir barut ve kan kokusu geliyor. Biz gazeteciler mesleğimiz gereği onlarca, binlerce savaş, bombardıman, cinayet haberlerine maruz kaldığımız için bazen olay fotoğrafları, videolar, metinler bizim için normalleşebiliyor. Hissizleşiyoruz adeta. Her baktığımda farklı bir ayrıntıya kapıldığım bu tablo ise sivilleri bombalamanın dehşetini hissettiriyor. Hislerimizle yaşıyoruz. Hissimizi kaybettiğimizde en gaddar hale bürünebiliyoruz.

        FRANCO TABLOYU İSPANYA'YA GETİRMEK İSTİYOR

        İspanya İç Savaşı, Madrid’in de düşmesiyle 1939 yılında son buldu. II. Dünya Savaşı’nın başlangıcından birkaç ay önce sona eren İç Savaş, Franco’nun mutlak hâkimiyetiyle neticelendi. Tam 500 bin insan hayatını kaybetti. Bu 500 binlik kayıp, savaş nedeniyle yaşanan yetersiz beslenme, hastalık gibi dolaylı ölümleri kapsamıyor. 400 bin İspanya vatandaşı ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

        İspanya’yı diktatörlükle yöneten Franco, 29 yılın ardından dünyadaki gelişmeleri, 68 kuşağını ve özgürlük hareketlerini de göz önünde bulundurarak ülke çapında kendi otoritesini sarsmayacak ölçüde serbestlikler getirme politikasına geçti. Tüm dünyada savaş karşıtlığının simgesi halini alan tablonun 1968'de İspanya'ya getirilmesini istedi. Ancak Picasso, İspanya halkı cumhuriyete yeniden kavuşmadan buna izin vermeyeceğini söyledi. Daha sonra buna, ‘kamu özgürlüklerinin ve demokratik kurumların yeniden oluşturulması’ şartını da ekledi.

        Tablo 1981’de Picasso’nun ailesinin itirazlarına rağmen İspanya’ya getirildi. Barışın uluslararası simgesi olarak kabul edilen eser bugün Madrid’de bulunan Reina Sofía Müzesi'nde sergileniyor. Bir kopyası da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi duvarında. Hatta 2003 yılında Irak Savaşı’nı başlatan dönemin ABD Başkanı Bush’un Dışişleri Bakanı Colin Powell, 5 Şubat 2003'te burada basın toplantısı düzenlerken tablonun üstünü mavi bir örtüyle kapattırdı.

        General Franco'nun faşist rejimi 1975 yılında ölümüne dek sürdü. Bu dönemde en az 50 bin kişinin infaz edildiği, ölümüne işkenceye maruz kaldığı, ya da "kayboldukları" düşünülüyor.

        Guernica Bombardımanı sadece İspanya vatandaşlarına değil, insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tarihteki acı yerini koruyor. Picasso’nun deyimiyle, ‘düşmana karşı bir saldırı ve savunma silahı’ olan tablo ise savaş destekçilerinin her dönemde karşılarında bir ayna görevi görmeye devam ediyor. Her geçen gün daha da çatışmalara sürüklenen günümüz dünyasında bu trajedilere şahit olmamak en büyük arzumuz. Günümüz dünyasındaki savaşları, yıkımları, acıları sadece siyaset kurumu mu yapıyor yoksa siyaset kurumunun temelini oluşturan toplumlar mı? Picasso’nun Nazi subayına verdiği cevap gibi: Hayır, biz yapıyoruz.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ