Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "CHP yine topu taca attı"

        AK Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, HABERTÜRK TV'de Ankara Temsilcisi Ünsal Ünlü'nün konuğuydu. Gündemle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Çelik, YÖK Başkanı'nın ifadeleriyle ilgili şunları kaydetti:

        "Kurumların başındaki bürokratların pat-küt açıklamalar yapmalarını doğru bulmam, Sayın YÖK Başkanı niçin böyle bir gereklilik görmüş bilmiyorum. Ben olsam medyaya açıklama yapmak yerine, üniversitelere genelge gönderirim. Belki orada hemen birisi devreye girer, Danıştay'a götürüp belgeyi iptal etmeye çalışır. Genel prensip olarak bürokratların çok fazla çıkıp beyanat vermesi taraftarı değilim."

        Ünsal Ünlü'nün "Başbakan, asıl amacımız referandumda evet veren %58 değil, hayır diyen %42 analizini yapmak dedi. Birkaç olaydan sonra, örneğin Adana'ki türban olayı, YÖK Başkanı'nın açıklaması, Bayan Gül'ün kırmızı halıya çıkması. Bir kurgu vardı şimdi ortaya getiriliyor deniyor. Neden şimdi? Sebep bu mu, yoksa türban için doğru nokta mı?" sorusuna ise Çelik, şu şekilde yanıt verdi:

        "Sadece türban olarak ele almak yanlış. Düne kadar Kürt meselesi, Aleviler, gayri müslümler, devlet mekanizmasının tabu kabul ettiği, statükonun tabu kabul ettiği, ağza bile alınmaz dediği bir çok konu bugün Türkiye'de konuşuluyor. Bir kilisede ayin yapılması, bu memlekette konuşulan bir şey miydi? Alevilerle ilgili ötekileştirme varsa, bunu düzeltmemiz lazım diyen bir hükümet var şuan.

        "Tek partili dönemde 5 kesim insan ötekileştirilmiş. Köylü, gayri müslim, Kürt, Alevi mütedeyyin insanlar.

        "1950'de köylünün ötekileştirmesi bitti oya ihtiyaç olunca. Ama diğerleri duruyor. AK Parti toplumun demokratikleşme talebine cevap veriyor. Özgürlük alanlarını genişleteceğiz. Cemevine giden bir başbakan duydunuz mu siz? Alevilerin iftarına giden bir başbakan gördünüz mü? Musevi cemaatiyle görüştüm, Sümela'da, Akdamar'da ayin yapılıyor.

        "Mütedeyyin insanların da haklarının iade edilmesi ve bu toplumun çoğunluk içinde normalleşmesi, garip karşılanmamalıdır.

        "Sayın Hayrünnisa Gül, cumhurbaşkanı ile birlikte yurtdışına gidiyor mu? Merasimlere katılıyor mu? Problem teşkil etmiyor mu? Etmiyor. Kendi ülkesinde, kendi eşinin yanında bulunamıyorsa, bu bizim ayıbımızdır. Başı açık olan insanlar da bizim kardeşimiz, bacımızdır, bu ülkenin asli unsurlarıdır. Biz insanları kılık kıyafetlerinden dolayı kategorize etmiyoruz. "

        Ünlü, Adana'da bir ilköğretim okulunda yaşanan türban sorununu "Üniversitede türbanın serbest olmasını istiyorsunuz. Dün Adana'da 8. sınıf öğrencisi okula türbanla girmek istedi, giremeyince şikayette bulundu, şikayeti askıda kaldı. Bu konuda güvence vereceğini söyledi YÖK Başkanı. Güvence isteyen %42'yi nasıl ikna edeceksiniz?" sorusuyla hatırlatınca, Çelik, güvencelerle ilgili açıklamalarda bulundu:

        "Hepimizin güvencesi yasalardır. Şahıslar fanidir, kurumlar ve kanunlar kalıcı olandır. Bir taraftan özgürlük alanlarını genişletmeye çalışırken, mesela, Habertürk TV'nin hakkını vermemiz NTV'de endişeye yol açar mı? Biz yayın ilkelerinden söz ediyoruz, gündemde bu varken birisi çıkıp Habertürk'ün rakip kanallarına da şu yasakları getirelim diyebilir mi?"

        Başörtülü bir milletvekili TBMM'ye türbanla girme isteğini dile getirdi.

        "Demokratik her toplumda, kişiler, verilmiş olan hakların ötesinde hak talebinde bulunma hakkına sahiptir. O insanlara 'niye talep ediyorsun' dersen bu anti-demokratik olur. Marjinalin marjinali, çok radikal gruplar çıkıp bir şeyler istiyor, bunları ölçü alamazsınız."

        Siz neyi ölçü alıyorsunuz?

        "Olmayan bir problemi niçin problem diye gündeme getiriyorsunuz? 28 Şubat'ta aczimendiler diye bir grup çıktı, nereye gitti bu tarikatçiler? Benim rahat nefes almam, senin burnunun tıkanmasına bağlı değil. Bugün Hayrünnisa Hanım rahat etsin, yarın başı açık bir hanım geçerse o da rahat etsin.

        "Fetişistler var mesela, Berlin'de kadın anadan doğma soyunup çıkıyor. Bütün açık kadınlar bunu istiyor diye yorum yapabilir misiniz?"

        Türban için üniversitede özgürlük diyorsunuz. Böyle bir özgürlük alanının genişletilmesi mümkün olabilir mi?

        "Biz yasaktan bahsetmiyoruz, engellenen bir hakkın ortadan kaldırılmasından söz ediyoruz. Olması gerekenleri konuşurken, birileri 40 ayrı konuda olmaması gerekenleri getirebilir mi, böyle bir ülke yönetme tekniği var mı?

        "Kılıçdaroğlu diyor ki, ilerde şunlar şunlar olmazsa resepsiyona katılırız. Niye böyle diyorlar? Taahhütte bulundular kamuoyuna. Yükseköğretime giden, 18 yaşını geçmiş, karar verebilen bir insandır. Şimdi gömlek mi süveter mi askılı mı başka türlü mü giyecek buna biz karar veremeyiz. "

        CHP'nin tavrı belli, kamuya yaygınlaştırılmaması şartıyla tamam diyor. MHP, CHP'yle ikisi anlaşsın diyor, BDP de diyor ki konuşulacak başka şeyler var.

        "MHP'nin tavrını sorumlu tavrı olarak değerlendirmiyorum. Biz CHP'yle koalisyon ortağı değiliz ki. Eğer CHP ipe un sermeye devam ederse, halk hepsini not ediyor, günü geldiği zaman da bunu partinin önüne koyuyor. %80 bu yasağın kalkmasını istiyor. Diğer partlerden de var bunu düşünen. Türkiye'de hanımların %50'sinden fazlası başörtülüdür. O zaman hademe olarak çalışan Fatma bacı başını kapatsın, o gelenekseldir, ama üniversiteye gelen öğrenci kapatmasın diyebilir misin? Nineler filan diyorlar, ama ben dedem, babam gibi giyinmek zorunda değilim. Onlar da öyle değil. 20 yıl üniversitede ders verdim, başı açık kızlarla kapalı kızlar kankalar. Farklı siyasi eğilimlerimiz olabilir ama hayat siyasetten ibaret değildir. AK Parti çaresizlik içinde olan bir parti değil, biz istiyoruz ki bu suni gündemi kaldırmak söz konusuysa, tüm siyasi partiler söz sahibi olsun. Olmazsa da biz bildiğimiz yolda yürümeye devam ederiz. Hiç bir anayasa değişikliği yapmadan da bu toplum sağduyusuyla bu sorunu çözecektir."

        Bugünkü görüşmelerde sonuç çıkmazsa, AK Parti ne yapacak?

        "İyi niyetle kapısını çalıyoruz diğer siyasi partilerin. Parti olarak kendi aramızda paylaşacağız. Eğer çözümsüzlükten yana olurlarsa, halka söylenmesi gerekenleri söyleriz. Halkın fiili olarak çözebileceği kanaatindeyim. Başörtüsüyle ilgili bir kanun yoktur Türkiye'de. Anayasanın vermediği bir yetkiyle hakkı kullanamazsınız, zorbalık dönemlerinde kullanabilirsiniz. Görüşmelerden neler çıkacak bakalım, ondan sonra oturup konuşuruz parti olarak."

        Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yaptığı konuşmada 'statükonun kibirli mensupları' ifadesi çok konuşuldu, Sayın Kılıçdaroğlu çok eleştirdi.

        "Bir insanın bir konuda söz söylemesi için -ben hukukçu değilim- ille de bizim hukukçu olmamız gerekmiyor. Haşim Kılıç'ın da hukukçu olması gerekmiyor. Benim anladığım, yıllardan beri, statüko nedir? Bir doğru var, şaşmaz ve sapmaz doğrudur, statik olan, hayatı donduran, durağan demektir, doğruları kamuoyuna dayatmak demektir, benim doğrumun dışında doğru yok demektir. Kamuyoyunun beklentileri, halkın duyguları sizin için bir anlam ifade etmiyorsa siz o durumda olursunuz. 'Komunizm gelecekse de biz getireceğiz' mantığı bu. Bütün toplumu şekillendirmeye çalışan bir zihniyettir bu. Katılıyorum Haşim Kılıç'a, küpünün karesini alarak. Toplumun ortaya koyduğu değişime statükocular karşı çıkıyorsa, bunlar kibirinden dolayı direniyor. Buna tepki gösterenler de statükoculardır, ben üzerime almadım mesela. Neden Sayın Kılıçdaroğlu üzerine alıyor? Eğer değişime ayak uydurmazsanız hayat sizi diskalifiye eder. Dünyada demokratikleşme, özgürlük havası var, buna direnmenin bir anlamı var mı? "

        Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun 'bu konuyu bize bırakmayın' tavrını nasıl buluyorsunuz?

        "Diyanet İşleri Başkanlığı elbette çözüm mercii değil. Üniversitede başörtüsünün serbest olması için ille de dinin emri olması gerekmiyor. Başka dine mensup ya da moda amaçlı yapabilir öğrenci. Dinin emri midir değil midir diye soruyorsanız, Diyanet İşleri Başkanlığına gideceğiz tabi."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ