Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şahin'den '2004'deki MGK kararı' yorumu

        AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, MGK üyesi olmasına rağmen 2004 yılındaki toplantıya Atina'da bulunması nedeniyle katılamadığını belirterek, "Eğer orada bulunsaydım o kararın altına ben de imza atardım. AK Parti olarak biz 12. yılına girdiğimiz şu iktidar döneminde; pişman olacağımız, üzüntü duyacağımız, hiçbir kararın altına imza atmadık. O döneme göre bunu yorumlayacaksınız. O karar AK Parti'yi ve hizmet hareketini korumak amaçlı bir karardır." dedi.

        AK Parti Karabük Belediye başkan adayı Mehmet Ceylan ile birlikte partisinin il divan toplantısına katılan Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, bir gazete tarafından gündeme getirilen 2004 yılındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şahin, "Bizim işimiz hizmet. Biz sadece hizmet üretmeye odaklanmış olan bir siyasi parti ve kadroyuz. Biz bunlarla meşgul olurken rakiplerimiz de, 'Nasıl bir fitne üretebiliriz?' diye uğraşıyor. Birtakım medya mensupları acaba 2014 seçimlerine doğru giderken, 'AK Parti'nin hızını ve gücünü zayıflatmak için ne gibi fesat tohumları ortaya ekelim?' diye gayret ve çaba içerisinde oluyor" dedi.

        Birkaç gündür kamuoyunu meşgul eden MGK belgesiyle ilgili değerlendirmede bulunan Şahin, şunları söyledi: "Neymiş efendim, AK Parti 2004 yılında MGK'da Fethullah Gülen Hocaefendi'nin cemaatini bitirmek için karar almış. Hükümete tavsiye etmiş bir gazete. Evet, o kararın altında imzası olan arkadaşlarımızın hiçbiri imzasını inkar etmiyor. Bende o tarihte MGK üyesiyim ancak ben Atina'da bulunduğum için imzam yok. Eğer orada bulunsaydım o kararın altına ben de imza atardım. AK Parti olarak biz 12. yılına girdiğimiz şu iktidar döneminde pişman olacağımız, üzüntü duyacağımız, hiçbir kararın altına imza atmadık. O döneme göre bunu yorumlayacaksınız. O karar AK Parti'yi ve hizmet hareketini korumak amaçlı bir karardır. O dönemde Türkiye'de neler yaşandığını, nasıl bir vesayet rejiminin hüküm sürdüğünü bilesiniz, unutmayın. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde daha önceki güvenlik kurulu kararlarında alınmış Türkiye'de en önemli tehdit irticadır. İrticanın odakları şunlar şunlar. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi var. Ben de o kurulda görev yaptım. O kurulda konuşulan konuların en az 2.5 -3 saati irtica ile nasıl mücadele edeceğiz. Mantar gibi çoğalan Kuran kurslarının sayısını nasıl azaltacağız, yurt dışında faaliyette bulunan tüm okulların sayısını nasıl yok edeceğiz? Hep bunlar konuşulurdu. Milli Güvelik Siyaset Belgesi var, kırmızı kaplı kitap. Her toplantıda bu var. O karar şu anlama gelir; MGK'nın gündeminde bunu alıp bir tavsiye niteliğinde olan MGK kararının hükümete havale etmek. Hükümet de bunu aldı, onunla ilgili hiçbir iş yapmadı."

        O dönemde başbakan yardımcısı olarak bunların takibinden sorumlu olduğunu anlatan Şahin, şöyle devam etti: "Arşive kaldırdık. Daha sonra ne yaptık. MGK genel sekteri asker olurdu. Yasayı değiştirdik, 'bundan sonra sivilde olacak' dedik. Sivil bir kişi MGK genel sekreteri olmaya başladı. MGK toplantılarında uyulacak esasları gösteren yönetmeliği değiştirdik. Kırmızı kitapta Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde, 'Türkiye'nin en önemli tehdidi irticadır' ibaresi MGK siyaset belgesi içerisinde yer bulmuyor. İleride imkan bulduk ve bunu çıkardık."

        "GÜLEN'E DESTEK VERDİĞİMİZ İÇİN PARTİMİZ KAPATILMAK İSTENDİ"

        AK Parti hakkında 2008 yılında kapatılma davası açıldığını da anlatan Mehmet Ali Şahin, "Şimdiki Cumhurbaşkanımız, o dönemde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'e isnat edilen suçu söylüyorum: 'Laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak suçundan hakkında dava açılan Fethullah Gülen isimli tarikat liderinin yurt dışında kurduğu okulları bir ticari şirket olarak değerlendirip, temas ve iş birliği yapılması, Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Bakanlığın genelgesi ile büyükelçilerimizden istenmiştir.' Demek istiyor ki, Abdullah Gül, 'Cemaatin yurt dışındaki okullarına yardım edin' diye büyükelçilere yazı yazmış. Dolayısıyla suç işlemiş ve milletvekilliğinin düşmesi, partisinin de kapatılması denilmiştir. Şimdi diyorlar ki, 'Siz bu hareketi sonlandırmak için hareket ettiniz. 'Yahu bu hareket devam etsin, okulları çoğalsın, gençlere hizmet etsin diye destek verdiğimiz için partimiz kapatılmak istendi. Şimdi 12 yıl sonra birileri çıkıyor diyor ki; 'Siz onları susturmak istediniz.' Eğer buna inananlar varsa ve bunun bir anlam ifade ettiğini düşünenler varsa çok üzülürüz."

        "BAŞAKLAR EĞİLİR, TAYYİP ERDOĞAN EĞİLMEZ"

        2003 -2004'ün şartlarında Türkiye'deki vesayet rejiminde başarılı olduklarını da anlatan Şahin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

        "Yasalarda değişiklikler yaptık. Anayasa'yı değiştirdik. Türkiye'de siyaset konumunda Türkiye'nin her meselesini sahip olduğu noktaya getirdik. Türkiye'de darbe teşebbüsünde bulunanların yargılanmasında anayasa değişikliğini yaptık. Türkiye, AK Parti sayesinde daha demokratik ve özgür bir ülke haline gelmiştir. Temel hak ve özgürlüklerin standartlarının yükseldiği bir ülke haline gelmiştir. Fitne fesat içinde koşanların bir tek amacı var, 2014 seçimlerinde acaba Ak Parti'yi geriletebilir miyiz. Ondan sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eğer aday olursa Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının önünü kesebilir miyiz? Şimdi bazıları şu iddiada bulunabilirler, 'MGK kararının 9 yıl sonra yayınlanmış olmasının sebebi nedir?' diye. Bir siyasetçi olarak yorum yapıyorum, eğer bu haberlerle, 'Daha sonra arkası gelecek' diye ifade ettiğiniz birtakım haberlerinizle eğer Tayyip Erdoğan'a dershaneler konusunda geri adım atmayı yeğliyorsanız, onun 30 yıllık siyaset arkadaşı ve 50 yıla yakın arkadaşı ve kardeşi olarak ifade ediyorum. Tayyip Erdoğan Bir şeye karar vermişse ve doğruluğuna inanmışsa, ona asla geri adım attıramazsınız. Bunu herkes bilsin ve asla unutmasın. Türkiye içinde ve dışında de herkes şunu bilsin, 'Başaklar eğilir, Tayyip Erdoğan eğilmez.' O sadece Rabb'inin huzurunda eğilir. Bu zamana kadar yapmış olduğumuz her hizmeti düşünerek, tartışarak, Türkiye için bu ülke insanı için yararlı olduğuna inanarak yaptık. Dershane konusunda bana göre, gereğinde fazla gürültü koparılıyor. Esas olan okullarımızdır ve onların kaliteli eğitim kurumları haline getirebilmektir. Esas olan okullarımızda öğrenmiş olduğu bilgilerle, üniversite giriş sınavlarına girerek, orada aldıkları başarılarla bir yere yerleştirmesini sağlamaktır. Lise öğrencilerinin sadece yüzde 15'i dershaneden yararlanıyor. 'Dershaneler fırsat eşitliği sağlıyor' deniliyor. Hayır, fırsat eşitsizliği sağlıyor. Yüzde 85'i yararlanamıyor, yüzde 15'i yararlanıyor."

        Dershanelerin eğitim kurumlarına dönüştürülmesi kararının kendilerinden önceki dönemde 7. Kalkınma Planı'nda yer aldığını ifade eden Şahin, "1996-2000 yıllarını kapsayan 7. Kalkınma Planı'nda dershanelerin dönüştürülmesi var. 'Dershanelerin mutlaka özel eğitim kurumlarına dönüştürülmesi' diyor. O zaman biz yoktuk. 2007 -2014 Kalkınma Planı'nda da aynı hedef orada var. Dershanelerin dönüştürülmesi. Yani bugünün meselesi değildi. 1996'daki Kalkınma Planı'nda ve 2007 Kalkınma Planı'nda var. Kalkınma planında olan bir husus Milli Eğitim Bakanlığı'nın stratejik planında da var. Kimseyi mağdur etmek istemiyoruz, çocuklarımızın okullarımızda daha iyi yetiştirilmesini öngörüyoruz. Velilerimiz cebinden her yıl ortalama 6 milyar Türk Lirası çıkıyor. Bu paranın velilerin cebinden çıkmasını istemiyoruz. Kimseyi mağdur etme düşüncemiz yok. 'Etüt salonları da kapatılacak' deniliyor. Aksine etüt ve okuma salonlarını devlet bizzat teşvik ediyor. Şu anda GAP bölgesinde 34 ilimizde sadece 2013 yılında 280 milyon lira bütçeden bu okuma salonları ve etüt merkezleri için para ayrıldı. Lüzumsuz bir fırtına koparılmaya çalışılıyor. Birbirini çok seven, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve kalkınması bakımından hep birbirine destek vermiş olan insanların arasına fitne sokulmaya çalışılıyor. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Bu ülkeyi seven insanlar olarak oyuna gelmeyeceğiz. Biz her şeyi düşünerek, taşınarak, ülke yararına göre planları programlarız, projeleri yaparak adımlarımız atarız. Türkiye'nin ve insanımızın yararı var diye bu adımları attık. Bunu farklı yerlere çekerek kavram kargaşasına yol açmak pek sevimli bir hareket değildir." dedi.

        CHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ