Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Reklam filmi tekliflerini 'Gaffur'u gölgelememek' adına reddeden Peker Açıkalın: Toplumun Gaffur'u böylesine benimsemesi;ezilmiş insanların verdiği birtepkidir. Gaffur, toplumun ezilmişkesimiyle özdeşleşmiştir!.

atv'nin kahkaha bombası 'Avrupa Yakası'nda Peker Açıkalın'ın canlandırdığı Gaffur karakterinin "Nasılım?" ve "Beni beğenmiyor musun?" sözleri son 3 aydır herkesin dilinde! Giydiği çizgili pijamaların satışı patladı; 'Gaffur Nasılımspor' ve 'Gaffur Rock Grubu' kuruldu. Türkiye'de bir Gaffur fenomeni yaşanmaya başladı! Pek çoklarına göre kariyerinin en güzel dönemini yaşıyor gibi görünse de, Gaffur'a 'can veren' Peker Açıkalın bu gelişmeleri "Kariyerimin en verimli dönemlerinin başlangıcı" diye tanımlıyor. Gaffur olduktan sonra 30'un üzerinde reklam filmi teklifi alan ve hepsini reddeden Açıkalın'la Gaffur fenomenini ve yeni projelerini konuştuk.

İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!..

* Gaffur karakteri protestoların sembolü haline geldi... Sizce bu durum nasıl gelişti?
Toplumun Gaffur'a yaklaşımı ve Gaffur'u benimsemesi ezilmiş insanların verdiği bir tepkidir. Gaffur, toplumun ezilmiş kesimiyle özdeşleşmiştir. Yaşananlar; ezilen bir toplumun ezilen insanlarının, kendilerini Gaffur ile özdeşleştirmelerine verdiği tepkinin göstergesidir!

* Daha önce de beğenilen karakterleri canlandırdınız ama hiçbiri böyle etki yaratmadı. Sorun sizde mi, yoksa senaryolarda mıydı?
Daha önceki karakterlerim bu kadar marjinal, bu kadar bıçak sırtı değildi. Gülse Birsel'in kalemi, 'Avrupa Yakası'nın iki yıldan bu yana beğeniyle izlenmesi ve benim seyirciyle girdiğim bağlantı; Gaffur'un bu kadar sevilmesine neden oldu.

SESSİZLİĞİN YÜKSELEN SESİ OLDU

* Peki Gaffur'un toplumun her kesimi tarafından fenomen haline getirilmesindeki sır nedir?
Burada çok önemli nüanslar söz konusu. Gaffur, iddiasız bir kişilik. Televizyon dizilerinde, karakterlerin mutlaka iddialı söylemleri ve üstlendikleri bir misyon vardır. Gaffur ise çok silik, cebinde parası olmayan, dünyevi olaylardan çok uzak, kendi dünyasında yaşayan biri. Kaldı ki; bizim toplumumuzda Gaffur gibi o kadar çok insan var ki! Gaffur, işte o insanların sembolü haline geldi, sessizliğin 'yüksek sesi' oldu!

* Gaffur sosyetede de yükselen bir değer...
Gaffur, kaybolmakta olan samimiyetin açığa çıkmasında önemli bir rol oynuyor. 70 milyonluk Türkiye'de, sosyete sessiz bir zümre ve içine kapalı bir dünyada yaşıyor. Sonuç olarak Gaffur sessiz kesimin yükselen sesi, dört elle sarılabileceği bir kendini ifade etme aracı oldu.

* Bu rolle üzerinize büyük bir sorumluluk bindi galiba...
Esas iş bundan sonra başlıyor. Artık daha ince eleyip, sık dokuyacağım. Özel hayatımda ne kadar dikkatli olmam gerekiyorsa, Gaffur'u canlandırırken de aynı hassasiyeti göstermem gerekir. Gaffur'un hiçbir şekilde topluma kötü örnek olabilecek bir söylemi olmamalı! Gülse Hanım ve arkadaşlarla toplanıp, Gaffur'un gidişatı hakkında kararlar alıyoruz.

* Bu sorumluluk sizde stres yaratıyor mu?
İnsanların Gaffur'u aracı kullanarak tepkilerini dile getirmesinin o kadar naif bir yanı var ki! Böyle olması gerçekten çok güzel. Güzel olduğu kadar da sorumluluk yüklüyor. Ben o sorumluluğun altına girdim, her zaman da girerim.

ORTAYA ÇIKMASINDA PAYIM BÜYÜK

* Sizce kim ön planda; Gaffur mu Peker mi?
Ben üniversitelerde, ilkokullarda söyleşiler yapıyorum, Şırnak'a gidiyorum. Yakında iki filmim gösterime girecek; Trabzon'daki galaya gideceğim. Bütün bunları bir konsept haline getirdiğimizde ortaya Peker Açıkalın çıkıyor. 29 yıldır sanatın içindeyim. Toplumu çok iyi analiz ederek, bireyleri çok iyi yansıttığıma inanıyorum.

* Gaffur'u başka bir oyuncu canlandırsaydı aynı etkiyi yaratır mıydı?
Gülse Hanım, Gaffur'u başka bir oyuncuya layık görseydi belki bu kadar samimi tepki almazdı. Biz toplumdan aldığımız tepkilerle Gaffur'u geliştiriyoruz. O tepkilerle benim oyunculuğum da gelişiyor, Gülse Hanım'ın kalemi de... Önemli olan böyle bir fenomeni yaratmak değil; yaratılan böyle bir fenomeni şekillendirip topluma yararlı ve herhangi bireymiş gibi sunmak. Dolayısıyla başka bir oyuncu, başka bir konseptte sunsaydı Gaffur ortaya çıkmazdı. Gaffur'un ortaya çıkmasında Peker Açıkalın'ın da büyük payı vardır. Bunu söylerken de ukalalık etmiyorum!

* Kemal Sunal'ın canlandırdığı 'İnek Şaban'dan Gaffur'a kadar geçen sürede neden bir başka fenomen çıkmadı sizce?
Türk toplumunu güldürdüğünüz zaman size canını bile verebilir. Ama samimi olmak şartıyla! Türk toplumu samimi olduğunuza inandığı zaman arkanıza takılıp gelir.

* Bu karakter sanatçı misyonunuzu dile getirmek için size zemin hazırladı galiba...
Ben daha önceki işlerimde de aynı Peker'dim. Misyonum hep aynıydı. Örneğin 'Ekmek Teknesi'nde 'Cengiz' ile 'Kirli' ikilisini yarattığımız zaman biz Zeki Alasya-Metin Akpınar ikilisinden sonra gelen en iyi ikili olarak kabul edildik.

* Geçtiğimiz günlerde Şırnak'a gidip, panellere katıldınız. Oradaki insanlara ne anlatmaya çalıştınız?
Ben babamın bana öğrettiğini topluma yansıtmaya çalışıyorum. Tiyatrocu olmaya karar verdiğimde babam bana "Tiyatro; insanı insana insanla yansıtan bir sanat dalıdır" demişti. Bu sözü her ortama uyarlayabiliriz. Bu öğreti sanatçı için de, gazeteci için de, başka meslek dalı için de aynı anlamı taşır. İşte ben Şırnak'taki panellerde de bunu anlatmaya çaba gösterdim. İlkokul öğrencilerine en çok hangi dersleri sevdiğini sorun; resim, müzik ve beden eğitimi diyeceklerdir. Peki neden bizim ülkemizde dünyaca ünlü ressam, müzisyen ve sporcu sayısı bir elin parmakları kadardır? Çünkü çocuklar yetenekleri ölçüsünde yönlendirilmiyor? Ayrıca ben din eğitimini de anlamıyorum...

ARAPÇA DAHA MI SEVAP OLUYOR?

* Din eğitiminin neresini anlamıyorsunuz?
Din eğitimini vereceksen köklü din eğitimi vereceksin! Dinimizi çocukların anlayabileceği şekilde anlatacaksın. Neden dinimin öğretilerini Türkçe duyamıyor veya okuyamıyorum? Dinimizin öğretilerini Arapça okurken veya duyarken Allah bize daha mı fazla sevap yazıyor? Sadece din eğitimi konusunda değil, eğitim sisteminin genelinde böyle tutarsızlıklar yaşıyoruz. Şırnak'taki çok yetenekli çocuklar giyecek ayakkabı bulamazken; sırf kara paralar aklanacak diye milyonlarca doların yabancı futbolculara verilmesine karşıyım!

* Kara para aklamak derken...
20 milyon dolarları verenler; bu büyük paraları gönül rahatlığıyla mı veriyor? Bilmiyorum. Kim biliyor? Kimse bilmiyor! O kadar para havaya savruluyor, sonra da okul açığımızdan söz ediliyor. Oysa sadece 300 bin YTL'ye tam donanımlı bir okul yaptırılır. 'Her şey devletten beklenmez' görüşüne sonuna kadar katılıyorum.

HERKES KENDİNE ÇEKİDÜZEN VERMELİ

* Siz okul yaptırmayı düşünüyor musunuz?
Sadece okul değil, bir de sağlık ocağı yaptıracağım. Herkesin kendine çekidüzen vermesi gerektiğine inanıyorum. Yeni yaptırdığı diş porselenlerini göstermek ve bu konuda röportaj yapmak için peşine 6 tane kamera takan sanatçıların sorgulanması gerektiğini düşünüyorum! Onlar sorgulanmadığı sürece öğrenci öğretmeninin donunu da indirir, okullarda uyuşturucu patlaması da yaşanır!

* Yakında iki filminiz vizyona girecek. Ortaya bir Peker Açıkalın karmaşası çıkmayacak mı?
Hayır, çıkmaz. Ben bu saydığınız bütün yapımlarda planlayarak yer aldım. Benim canlandırdığım hiçbir karakter diğer karakterle ne çatışır ne de karışır. Bir reklam filminde oynasam belki oradaki karakter diğerlerinin önünü keserdi. Gelen reklam filmi teklifinin haddi hesabı yok ama istemiyorum.

* Çok büyük paralar teklif edildiğini biliyorum. Neden kabul etmiyorsunuz?
Çünkü televizyonda veya sinemada ortaya çıkardığımız bir karakterin reklam filminde kullanılmasını; insanın kendi çıkarı doğrultusunda gerçekleştirdiği bir eylem olarak görüyorum. İlle de bir reklam filminde olacaksam Uğur Dündar gibi yapmalıyım. Uğur Bey'e bir dünya teklif geldi ama sadece bir sektörü ayağa kaldırma adına bir reklam filminde rol aldı. Ben de öyle olsun istiyorum. Birçok sanatçı milyon dolarlar karşılığında reklam filminde rol aldı. Peki o paralar nereye gidiyor? Hepsi lüks otomobillere, özel yatırımlarına gidiyor. Aldığı parayı paylaşan kaç sanatçı var? Sen toplumun sana verdiği payelerden dolayı her gün bir başka lüks otomobile bineceksin, tek kuruşunu sana büyük paraları kazanman için o payeleri veren toplumla paylaşmayacaksın... Hadi canım sen de! Ben bunları yapsaydım Peker Açıkalın olmazdım. Bunun sonucunda da ortaya Gaffur çıkmazdı!

İki çocuk babasısınız. Çocuklarınızı pahalı okullarda okutmayı istemez misiniz?
Hayır! Kızım Şeker devlet okulunda okuyor. İki çocuğum da hep devlet okullarında okuyacak. 18 yaşına geldikleri zaman doğum günlerinde ellerine bir lüks otomobilin anahtarını vermeyeceğim. Çocuklarımın geçimini sağlarım, geleceklerini garanti altına almaya çalışırım ama benim çocuklarım kendi paralarını kendileri kazanacak terbiyeye sahip olacaklar. Biz ailece bu yaz, gidip bir yerlere çadır kurup tatil yaptık. 6.5 yaşındaki kızım Şeker, bu tatilimizde doğayı korumanın ne kadar önemli olduğunun bilincine sahip oldu. Şimdi sokakta bir adamın yere çöp attığını görünce "Amca neden çöpü yere atıyorsunuz?" diye tepki gösteriyor. Çocuğum hangi lüks otelde bu bilince sahip olabilirdi? İşte ben bu yüzden iyi ve gururlu bir babayım. Ben devlet okulunda okudum; çocuklarım da orada okuyacak. Benim aort köküm değiştiğinde de devlet hastanesine gittim.


* Neden devlet hastanesini tercih ettiniz?
Çünkü "Aman Peker Bey, bu fırsatı iyi değerlendirip şuraya gazetecileri, televizyoncuları toplayıp hastanemizin reklamını yapalım. Sizin tedaviniz de bedavaya gelir" gibi iğrenç bir teklifle karşılaşmak istemedim. Benim doktorlarım "Aman Peker Bey, ne olur kimse bu hastanede olduğunuzu bilmesin, rahatsızlığınız oldukça ciddi. Bizim dikkatimiz dağılabilir. Bu riski göze alamayız" dediler. Bunu söyleyen Prof. Dr. Cevat Yakut ve ekibi beni hayata döndürdü. Bu yüzden de ikinci kızıma Perim Yakut adını verdim. Düşünsenize bir doktor kendi reklamını yapmak varken beni düşünerek hastanede olduğumun gizlenmesini istiyor. Ben bilincim yarı açık bir şekilde ambulansı devlet hastanesine yönlendirirken, sevgili Mehmet Ali Erbil ortalığı birbirine katıyordu. Biz Mehmet Ali Bey ile aynı gün hastalandık. Aramızdaki fark bu zaten! Dolayısıyla ben canlı yayınlarda pot kıracak kadar vurdum duymaz bir sanatçı değilim!

İki filmi birden vizyona girecek

Peker Açıkalın, yakın zamanda 'Maskeli Beşler Irak' ve 'Amerikalılar Karadeniz'de 2' isimli iki sinema filmiyle beyazperdede boy gösterecek. Açıkalın, 11 Ocak'ta gösterime girecek olan 'Maskeli Beşler Irak'ta, Bahattin karakteriyle vatan kurtaran aslan olacak. 26 Ocak'ta izleyiciyle buluşacak olan 'Amerikalılar Karadeniz'de 2' isimli filmde ise zenginlik peşinde koyan 'Kıl Ercü' karakterini beyazperdeye taşıyacak.

MEHMET ÇALIŞKAN/SABAH

BAKMADAN GEÇME