Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Kâbusu yaşayan çocuk hakkındaki karara Yargıtay Başsavcılığı'ndan itiraz! - En son haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk hukuk sistemine göre zeka geriliği olanların evlenmesi yasal değil. Evlenme kriterleri şöyle:

        1- Yaş: Erkek ve kadın on yedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.

        2- Ayırt etme gücü. Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.

        Habertürk'ten Yasemin Güneri'nin haberine göre D.A. hakkında zeka geriliği raporları olduğu halde, uzman olmayan bir doktordan alınan raporla D.A. evlendirildi. Zeka geriliği olan D.A.'ya tecavüz edenler hakkında açılan davada Artvin Ağır Ceza Mahkemesi sanıklar hakkında 14 yıl 2 ay hapis cezası verdi.

        Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi verilen kararı oyçokluğuyla bozdu. Bozma gerekçesi olarak da zeka geriliği olan D.A.'nın evlenmesi sebebiyle cinsel özgürlüğünü kullanabilecek düzeyde olduğunu vurguladı. Yargıtay, aynı zamanda D.A.'nın evlenerek zeka geriliğinin ortadan kalkmış gibi bir gerekçeye dayanarak, “Mağdureyle rızası doğrultusunda farklı tarihlerde cinsel birliktelik yaşayan sanıkların eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki kapsamında kaldığı gözetilmeksizin suç vasfının tayininde yanılgılı değerlendirmeyle sanıklar hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir” görüşünü dile getirdi.

        REKLAM

        Oyçokluğuyla alınan kararda karşı oy kullanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanvekili Halil Adıgüzel karara muhalif kaldı. Adıgüzel, karşı oy yazısında “Zeka geriliği hekim olmayanlarca anlaşılabilen mağdurenin 2019 tarihinde evlenmesinin, mağdureye yönelik evlilik öncesi cinsel istismar eylemini gerçekleştiren sanıkların suç teşkil eden eylemlerinin vasıf ve mahiyetinde sanıkların ceza sorumluluklarında değişiklik yaratmayacağı, bu cihetle sanıklar hakkında ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ ve ‘Çocuğun cinsel istismarı suçundan’ verilen cezanın yerinde olduğu, sayın heyetin ayırt etme gücünden yoksun ve mevcut zeka geriliği hekim olmayanlarca anlaşılan mağdurenin cinsel ilişkiye yönelik iradesine değer addeden aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum” görüşünü dile getirdi.

        Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanvekili Adıgüzel’in, özürlülere yönelik cinsel saldırı ve istismar dosyalarında emsal olmasını sağlayacak karara ilişkin yazdığı karşıoy yazısı şöyle: “Daire çoğunluğu ile ihtilafımız; mağdurun evliliği nedeniyle, orta düzeyde mental retarde mağdurenin cinsel ilişkiye yönelik rızasına değer atfedilip atfedilmeyeceği, evlilik öncesi gerçekleştirilen suça konu eylemler yönünden sanıkların cezai sorumluluğunda bir değişiklik olup olmayacağı yönündedir.

        Mağdure hakkında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 2014 tarihli raporunda; olayları anlama ve yorumlama kabiliyetinin gelişmediği, yaşamış olduğu iddia olunan cinsel travmanın önemini kavramadığı ve bu eyleme karşı da ruhsal açıdan kendini savunamayacağının belirlendiği, ayrıca mağdurenin yaşadığı iddia olunan fiilin hukuki anlam ve sonuçları algılama yeteneğinin ve davranışlarını yönlendirme yetisinin gelişmemiş olduğu, bu tür zihinsel gerilik yani orta düzeyde zihinsel gelişim geriliği özür oranları cetveline göre yüzde 70 özür oranına karşılık gelmekte olduğu hususu bildirilmiştir.

        REKLAM

        Yine mağdureye ilişkin Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Kurulu’nun 2015 tarihli raporunda; mağdurede zeka geriliği IQ 50 saptandığı, bu durumun hekim olmayanlar tarafından da anlaşılabildiği, soyut düşünme ve muhakeme gereken konularda değerlendirmesinin yetersiz olabileceği, meydana geldiği iddia edilen cinsel saldırı olayları ile ilgili olarak beyanlarına itibar edilebileceği, beden bakımından kendisini savunabilecek durumda olduğu, ancak şahısta klinik olarak belirlenen zihinsel ve ruhsal gelişim eksikliği nedeni ile ikna ve kandırılmaya müsait olduğu ve ruh bakımından kendisini savunabilecek durumda olmadığı, iddia olunan cinsel dokunulmazlığa karşı suç fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamadığı hususları belirtilmiştir.

        Yine mağdureye ait Artvin Devlet Hastanesi’nin 2015 tarihli sağlık kurulu raporunda; mağdurede Orta düzey mental retardasyon, sensorynöral tipte işitme kaybı tespit edildiği, özür durumuna göre fonksiyon kaybı oranının yüzde 88 olduğu bildirilmiştir.

        Mağdureye ilişkin Adli Tıp 6. İhtisas Kurulu rapor içeriğinde; ‘Mağdurenin Kurulca 2015 tarihinde yapılan muayenesinde hafif-orta seviyede zeka geriliği saptandığı, adli tahkikat dosyasının incelenmesinde kendisinde saptanmış olan ve hayatının ilk yıllarından başlayıp ömrü boyunca sürecek olan bu zeka geriliğinin mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmadığı, bu zeka geriliği nedeniyle olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı ve bu zeka geriliğinin fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına mani olacak mahiyet ve derecede olduğu, dolayısıyla; mağdurenin 2014 tarihinde mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, kendisinde mevcut olan zeka geriliği ve işitme kaybı birlikte değerlendirildiğinde mağdurede mevcut zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılabileceği, vermiş olduğu ve vereceği ifadelere ancak ana hatları ile ve diğer delillerle desteklendiği takdirde itibar edilebileceği bildirilmiş; Yine Adli Tıp Kurulu'nda 2015 tarihinde yapılan muayenesinde ve dava dosyasının incelenmesinde mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan (Depresif uyum bozukluğu) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, bu duruma göre mağdurenin 2014 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeniyle nitelikli eylemlerde bulunan sanıkların eyleminin ruh sağlığını birlikte bozduğu…’ tespitine yer verilmiştir.

        REKLAM

        Mağdurenin 2015 günlü celsede mahkemece yapılan gözleminde sorulan soruları sağlıklı şekilde anlayamadığı için sorulara doğrudan cevap vermediği, ısrarla soru-cevap şeklinde beyanda bulunduğu, kulağında işitme cihazının olduğu, sözlerinin tam olarak anlaşılamadığı, kelimeleri aksanlı ve yuvarlayarak konuştuğu zapt altına alınmıştır.

        Kaldı ki; kişinin yaptığı hukuki işlemlerinin geçerli sayılması için, zihnen doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edebilme, yaptığı eylemin edimsel ya da hukuksal sonuçlarını öngörebilme yetilerinin ve bilgisinin tam olması davranışlarının hukuki anlam ve sonuçlarını kavrama kabiliyetine haiz olması gerekir. Hukuken ayırt etme ehliyeti bulunan kişilerin, medeni hukuk açısından iradeleri geçerli kabul edilmektedir.

        Mağdurede saptanmış olan ve hayatının ilk yıllarından başlayıp ömrü boyunca sürecek olan bu zeka geriliği nedeniyle olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı ve bu zeka geriliğinin fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına mani olacak mahiyet ve derecede olduğu, kendisinde mevcut olan zeka geriliği ve işitme kaybı birlikte değerlendirildiğinde mağdurede mevcut zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılabileceği, bu itibarla mağdurenin suç tarihinde evlilik için gerekli olan ehliyete suç tarihi yönünden evlilik yaşını ikmal etmediği, ayırtım gücünden yoksun olduğu ve yasal temsilcinin rızası olmadığı için; evlilik tarihi itibariyle de ayırtım gücünden yoksun olduğu hususu tüm dosya kapsamında sabittir.”

        Oyçokluğuyla alınan karara bir itiraz da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan geldi. Başsavcılık da karara itiraz ederek dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesini sağladı. Zeka geriliği olan kız çocuğuna tecavüz edenlerin evlenerek suçun ortadan kalkıp kalkmayacağına şimdi Yargıtay Ceza Genel Kurulu karar verecek.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ