Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor Akasya Asıltürkmen, yaşadığı cinsel saldırının ardından adli süreçte yaşadığı sıkıntıları anlattı

        Geçmişte cinsel tacize uğrayan oyuncu Akasya Asıltürkmen, Al Jazeera'den Başak Çubukçu'ya konuştu.

        Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmesinden birkaç gün sonra Twitter’de arka arkaya yazılan 6 paylaşım dikkat çekti. Paylaşımların sahibi tekti. Belli ki soluksuz yazılmış ve madde madde sıralanmıştı. Her biri kurşun gibi ağırdı.

        Cinsel saldırıya uğrayan bir kadın, gözden kaçan detaylara dikkat çekmeye çalışıyordu. Adli süreçte kadınların yaşamak zorunda kaldığı bürokratik, empati yoksunu uygulamalardan bahsediyordu. Kadın örgütlerinin yıllardır, değişmesi için uğraş verdiği ama bir türlü değiştiremediği…

        “İŞLEYİŞ ÇARPIK”

        Asıltürkmen, sistemi sorguluyor. Sistemin kadının yanında yer almadığından şikayet ediyor. Cinsel saldırıya maruz kalan kadının işleyişin çarpıklığı yüzünden daha da içine kapandığını ifade ediyor. Ona göre, ilk yalnızlaşma aşaması karakollar.

        “Böyle bir travmayı yaşamış kadın/çocuk, uzun süre şokta oluyor. Şokun etkisi henüz zerre azalmamışken berbat bir süreç başlıyor. Daha ifadesi alınırken doğruları, gerçekten başına geleni söyleyemeyebiliyor. Bu yüzden karakol aşaması çok önemli. İfade alan memur sizinle otomobilinizin cami kırılıp teybiniz çalınmış gibi konuşuyor. Masal anlatır gibi belki birkaç saat önce başınıza gelmiş olayı anlatmanızı bekliyor. Hem de tüm detaylarıyla. Sonra mahkemede aynı ifade okumuyor herkesin önünde ve yenisi alınıyor. Ve en saçma olanı da şu ; ifadenizi kamuyu bilgilendirmek niyeti altında alıp istedikleri basın organında kullanabiliyorlar! Ben bunu sonradan öğrendim ve inanın bu normal filan değil. Akıl, mantık dışı bir uygulama!”

        “EŞEK GİBİ DAMGALANIP MUAYENEYE SEVKEDİYORLAR”

        Akasya Asıltürkmen, bu süreçte yaşadıklarını yeri geliyor bürokrasi; yeri geliyor akıl dışı olarak nitelendiriyor. Anlam veremediği olay çok. Kendisini aşağılanmış hissettiği anları da. Ona göre, adli tıbbın komple değişmesi gerekiyor.

        “Kendimi en aşağılanmış hissettiğim süreç, savcılıkta koluma vurulan kırmızı damga… Evet kırmızı damga vuruyorlar kolunuza adliyeye sevkedilirken, sizin siz olduğunuzu belirtmek için! Adli tıp raporu almaya gidişimdir. Hangi çağda yaşıyoruz arkadaş! TC kimlik numarası var, okuma yazma var, kimliğim, üzerinde belirgin olması zorunlu fotoğrafım var! Muhtemelen 1942'den beri değişmemiş saçmalıklardan biri. Eşek gibi damgalanıp, muayeneye sevkediyorlar. Yaşadığın onca şey yetmezmiş gibi.”

        “BU BENİM SORUMLULUĞUM”

        ‘Neden şimdi’ sorusunun yanıtı bu. Akasya Asıltürkmen, attığı twitlerle farkındalık yaratmaya çalışıyor. Kadınların o süreçte bekleyen can sıkıcı aşamaları özetliyor.

        “İnsanlar bunu genellikle niye saklıyorlar sanıyorsunuz? Bu bilgiyle yaşamak, hazmetmek zaten çok zor, bir de başkalarının da biliyor olması bütün kontrolü mağdurun elinden alıyor. Bu bilgi ile size zarar vermek isteyen de oluyor, yardım etmek isteyen de. Herkes kendi kapasitesinde olayı değerlendiriyor. Mukoza gibi, her etkiye açık ve hassas oluyorsunuz. Tabii ki ilk etapta herkesin bilmesini istemezsiniz. Benim bunları rahatlıkla konuşacak hale gelmem yedi senemi aldı.”

        Asıltürkmen, kamuoyunda suçlulara verilecek cezanın ne olacağının tartışılmasını eleştiriyor ve yersiz buluyor. Ona göre, asıl konuşulması gereken kadın cinayetlerindeki davaların seyri ve yargılama süreci. Asıltürkmen, hukuki düzenleme şart diyor.

        “Herkes bir idamdır tutturmuş gidiyor ve sonu gelmeyecek bir intikam propagandası yapıyordu, malum Özgecan cinayeti hakkında. Bu suçu işleyenler şöyle asılsın, hapishanelerde böyle kesilsin söylemleri dönüyordu. Halbuki bu gibi cinsel saldırı ve cinayetlerin yargıya intikal süreci, yargı süreci öyle akıl almaz şekilde işliyor ki, adam asmaca oynayacağımıza, sunulacak yeni bir yasa tasarını üzerine çalışılmalı diye düşündüm. Bu konuya dikkat çekmek için daha doğru bir zaman olamazdı. Ben de önce başımdan geçen olayı paylaştım, sonra da kanunen yapılması gereken değişiklikleri altı madde halinde yazdım. Bu benim sorumluluğudur. Bütün bunları açıklıkla paylaşmamın tek sebebi, benim için artık geçmiş olması. Şu anda susan ve sessizliği yüzünde eriyip biten bütün kız, kadın, erkek ve çocuklar için konuşuyorum.”

        ADALET ARUZU

        Mahkeme sürecinde de akıldışı olaylarla karşılaştığını söylüyor, Akasya Asıltürkmen. Yıkıldığı anların da tamamen görmezden geldiği zamanların da olduğunu söylüyor. Tüm olanlara tek bir şey için göğüs geriyor: o da adalet arzusu.

        “Mahkeme süreci de akıldışı uygulamalardan biri! Bunu da yaşarken öğrendim. Hayatım boyunca katıldığım ilk mahkeme ve usulen adreslerimiz okundu! Zaten aynı salonda olmak bile dehşet verici, bir de ailesi ve yakınlarının olduğu yerde adınız, adresiniz açıkça belirtiliyor. Mantıklı pek bir şey yok zaten. Hepsi toptan düzeltilmeli. Kanunlar, kurallar bu haldeyken cinnet geçirmediysem, artık bana cacık olmaz. Üzülmüyorum da zaten. Bazı dangalaklıklara kızıyorum, hepsi o.”

        “ÇOK AĞIR BİR SÜREÇ”

        Klinik Psikolog Aslı Akdaş Mitrani, cinsel saldırıya uğrayan kadınlara adli süreçte özel yaklaşım olmasının gerektiğini dile getiriyor. Mitrani, “Böylesi bir travma yaşayan kişinin örselenmemeli aksi takdirde travmanın kendisi kadar yaralayıcı hale gelir” diyor.

        “Kişinin bütün hücreleri ona kaç derken, kişi oturup konu hakkında konuşmak anlatmak, en mahrem detayları aktarmak zorundadır. Fiziksel muayene derseniz, zaten kişiye travmayı tekrar yaşatan bir durum. Bu kaçınılmaz ama kişinin yaşayacağı "ikincil travma"nın etkisini azaltacak maksimum dikkatin hassasiyetin gösterilmesi gerekir. Adli süreçte maruz kaldıkları savcılık, muayene, duruşma, olayın çevreye, medyaya yansıması süreçlerinde yaşanan, ikinci örselenme sürecidir. Travmanın etkilerini daha da ağırlaştırır. Çoğu zaman iyileşme sürecini çok kötü etkiler, travmanın kendisi kadar yaralayıcı hale gelir. Cinsel suçların çoğu zaman gizli kalmasının nedenlerinden biri de mağdurların bu sürece girmeyi göze alamamalarındandır.”

        Aslı Akdaş Mitrani, kadını merkeze alan bir yaklaşımın benimsenmesi ve psikolojik travma özelliklerini bilerek kadına yaklaşılması gerektiğine dikkat çekiyor.

        "Travma sonrası yaşanan psikolojik travma sürecini, adli süreçte yaşananları, üstüne toplumsal etiketlenme ve önyargıları koyunca, tecavüze uğramak kadar, suçun ardından adaleti aramak ve bu travmayla yaşamına devam edebilmek, hem mağdur olmak hem de mağduriyetinden neredeyse sorumlu tutulmak çok yaralayıcı. Sanırım diğer başka hiçbir suç mağduriyeti ya da travmada yaşanmayan çok ağır bir süreç. Kadını merkeze alan bir yaklaşımın benimsenmesi ve psikolojik travma özelliklerini bilerek kadına yaklaşılması şart diye düşünüyorum.”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ