Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Müzik "Kendimi çuval giysem de seksi hissedebilirim"

        Soygun Var albümü cuma günü yayınlanan Atiye, kendini seksi hisedebilmeni havayla ilgili olduğunu bazen çuval giyse de seksi hissedebildiğini söylüyor.

        HT MAGAZİN / BÜLENT İPEK - ÖZEL RÖPORTAJ

        Antakyalı baba, Holandalı annenin kızı olarak Bremen'de doğdu, Hollanda, İzmir ve Amerika'da okudu. İstanbul'da yaşamaya karar verdi. Çocukluğundan beri kendini Türkiye'ye ait hissediyor. Her yılbaşı gittiği Antakya'da babaanesinin kuzenlerle dolu kalabalık evini çok seviyor. Mesut Özil'in Alman milli takımını seçmesine saygı duyarken kendisi olsa mesela Eurovision'da Türkiye'yi seçeceğini söylüyor. Dördüncü albümünü yayınladığı Pasaj Müzik'in Taksim ofisinde buluştuk. O ilk albümdeki çekingenliği çoktan atmış. Artık doğma büyüme bir İstanbullu kadar iyi Türkçesi ile şarkılarından aşk hayatına her şeyi anlattı.

        Müzik ve dans eğitimine erken yaşta başlamışsın, ardından çok erken sayılabilecek bir yaşta ilk albüm çıkmış. Hep bu hedefe mi yönlendirilmiş proje çocuk durumu mu vardı?

        Aslında hiç öyle bir durum yoktu, herşey kendiliğinden gelişti diyebilirim ama ailem müziğe ve dansa olan ilgimi çok erken farkettiler. Hep ben talep ettim ailemden bir şeyler. İçimde vardı çünkü. Ailemde herkes dans etmeyi ve şarkı söylemeyi çok sever. Babam da çok güzel darbuka çalar. Annemin de sesi güzeldir. O da erken yaşta dansa başlamıştı ve cazla ilgiliydi. Beş yaşımdayken dansa baleyle başladım. Daha sonra farklı ülkelerde eğitim alma şansım oldu. Mesela küçükken Almanya'da bale eğitimi gördükten sonra bir dans okuluna kaydoldum ve orada daha çok caz ve hip hop ağırlıklı eğitim aldım. Türkiye'de İzmir'de yaşarken ritmik jimnastik yaptım. Piyanoya da erken başladım ve piyano derslerim hala devam ediyor. Sonra Hollanda'ya taşındık orada da profesyonel anlamda piyano dersleri aldım.

        Sanat dışında başka klasik bir meslek sahibi olma hayalin olmadı sanırım.

        Ailem bunları benim için daha çok hobi olarak uygun gördü ama ben her zaman biliyordum dansla veya müzikle ilgili birşeyler yapacağımı. Başka bir şey yapmayı da hiçbir zaman düşünmedim.

        Baba Türk, anne Hollandalı, Almanya'da doğmuşsun. Amerika'da ve Türkiye'de yaşamışsın. Kendinizi daha çok nereli hissediyorsun?

        Aslında Türklüğüm ağır basıyor diyebilirim. Almanya'da liseyi bitirdikten sonra Türkiye'ye geri dönüş yapmayı planladım ve öyle yaptım. Şimdi yaklaşık 6 seneden beri İstanbul'da yaşıyorum ve çok mutluyum.

        Çocukken Türkiye'de iletişim kurma anlamında zorluk yaşadın mı?

        İlk Türkiye'ye taşındığımızda biraz zorluk çekmiştim çünkü Türkçe'yi sadece babamdan öğrenmiştim. Onun dışında evde hep annemle Hollandaca, okulda ve dışarda hep Almanca konuştum. O yüzden Türkçem pek iyi değildi. Sonra okula kaydoldum. Tabii ki başta zorlandım ama daha sonra uyum sağladım ve arkadaşlar edindim.

        Ne zaman buraya ait olduğunu hissetmeye başladın?

        İkinci albümümden sonra buradaki müzik piyasasının profesyonel anlamda bir parçası olduğuma dair bir hissiyatım oldu. Ondan önceki albüm ilk albümümdü, çok gençtim ve çok amatördüm. Hiçbir beklentim de yoktu. İnsanlar beni tanımaya başladı internet üzerinden ama asıl tanınmamı sağlayan ilk albümün 'Muamma' ve 'Salla' şarkılarının bulunduğu 'Atiye' albümü olduğunu düşünüyorum.

        Mesut Özil Almanya'lı. O Alman milli takımını seçti mesela. Eleştirenler de oldu Türk takımı tercih etmediği için. Siz böyle bir hisse, bir endişeye kapıldınız mı?

        Ben liseyi bitirdikten sonra müziğimi burda yapmak istedim ve bu böyle devam edecek benim için. Yurtdışında bir başarı yakalarsam da burdaki müziğime son vermeyi düşünmüyorum.

        Mesut Özil'in tepki görmesi hakkındaki fikirleriniz neler?

        Kendi kararıdır, birşey denemez.

        Futbolcu olsaydınız Almanya veya Hollanda'yı mı yoksa Türkiye'yi mi nereyi tercih ederdin?

        Futbolcu olmadığım için bir şey diyemeyeceğim. Ama müzik konusunda Eurovision'da Türkiye'yi temsil etmek isterdim.

        Babanız Antakya'lı. Gittiniz mi hiç oralara?

        Evet, bebekliğimden beri her sene gidiyorum. Çok büyük ve kalabalık bir ailemiz, yaklaşık 15 tane kuzenim var. Yılbaşlarını hep birlikte babaannemin evinde kutlardık. Salonun çok kalabalık olduğunu hatırlıyorum. Yılbaşı gecesinde yeni yıla girildiğinde sarılma faslı vardır ya o faslın yarım saat sürdüğünü hatırlıyorum. Kalabalık bir aileye sahip olmak benim için çok güzel bir duygu. Hollandadaki anne tarafım o kadar kalabalık değil. Ben de tek çocuğum ve her zaman kardeşlerim, abim, ablam olsun istemişimdir çünkü Antakyadaki durum çok güzel bir duygu veriyor bana.

        Antakya bu aralar son yılların en büyük terör saldırılarından biriyle anılıyor. Bu konudaki fikirleriniz nedir?

        İlk duyduğumda şok olmuştum ve çok üzülmüştüm Hatay'daki kardeşlerimizi kaybettiğimiz için. Sadece Hatay için değil ülkemizin hiçbir şehrinde inşallah bir daha böyle bir şey yaşanmaz.

        Babanızın ailesinde sanatla ilgilenen biri var mı? Yoksa onlar sadece sizin kliplerinizi izlemekle tatmin oluyorlar mı?

        Özellikle babaannem beni çok yakından takip eder, gurur duyduğunu düşünüyorum çünkü beni her televizyonda gördüğünde arar. 'Hali hali hal' adlı şarkımın klibinde de birlikte oynamıştık. Hatta birlikte Beyaz Show'a da çıktık. Babaannemin adı da Atiye, ismimi ondan aldım yani. Halalarım ve amcalarım şarkı söylemeyi çok severler ve sesleri de çok güzeldir. 'Hali hali hal' adlı şarkımda da back vokal yapmışlardı.

        Arapça biliyor musunuz?

        Bilmiyorum ama büyüklerimiz biliyor biraz.

        Babanız Orhan Yılmaz da şarkı yazıyor. Bu albümünüzde 4 tane şarkısı varmış. Senin için mi yazarlığa başladı?

        Ben ilk albümümü yaptığımda babamın şiir yazdığını keşfettim. Telefonuna yazıyordu hep bir şeyler. Ben de merak ettim ve ne yazdığını sordum bir gün. Şiir yazdığını söyledi. Okuduğumda çok beğendim ve etkilendim. Bazılarından çok güzel şarkılar çıkabileceğini düşündüm ve bestelemeye başladım. Bu albümde babamın 4 şarkısını besteledim.

        Sanat dünyamız babalarıyla arası kötü starlarla dolu. Türk sanatçıları anneleri destekler genelde. Babanız hep yanınızda siz bu konuda şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

        Ailem bana karşı çıkmayıp aksine destkelediği için şanslı hissediyorum ama karşı çıksalar da ben her türlü şekilde yine de müzik yapardım. Beni de başka alanlara yönlendirmek müziği, dansı hobi olarak gördüler hep dediğim gibi.

        Şarkılarda İstanbul'dan Lübnan'a, Amsterdam'dan Üsküp'e farklı yerlerin havası, tınısı var. Çok kültürlülükten mi böyle bir sonuç çıktı, yoksa planlı mı?

        Her şey çok doğal gelişiyor ve bu da benim amacım. Her şarkıyı yaparken doğal bir şekilde gelişsin istiyorum. Besteledikten sonra sonra stüdyoda, ticari tarafını hiç düşünmeden yapıyoruz. Tarzımı melez müziği olarak tanımlıyorum.

        Genel anlamda pop müzik. Bunun içinde jazz'ı da var rock'ı da var, Balkan'ı da var. R&B neredeyse tüm şarkılarımda vardır. Oryantel zaten çok önemlidir benim için.

        TAYT GİYMEYİ ÇOK SEVDİM

        Sahne kıyafetlerinin tasarımında kendi etkiniz var mı?

        Tasarımcılarla bir araya geldiğimde zaten ben de fikirlerimi söylüyorum.Çok sevdiğim tasarımcılarımız var Zeynep Tosun, Zeynep Erdoğan, Selim Baklacı, Günseli Türkay gibi. Alanlarında çok başarılı olduklarını düşünüyorum ve onlarla çalışmayı çok seviyorum.

        Sürekli tayt giymeniz sosyal medyada çok konuşuluyor. Zaman zaman dalga geçiliyor, nedir bi tayt konusu?

        Beyaz Show'da Beyaz 'Atiye aslında Taytana köyünden geliyor' diye çok hoşuma giden bir espri yapmıştı. Ben taytı birkaç sene önce keşfettim ve tayt giymeyi sevdim. Dans ederken çok rahat ve her renkten bulabiliyorsun, o yüzden seviyorum.

        Çok seksi görünmeyi mi sevmiyorsun?

        Hayır. Sahnede çok hareketliyim ve o yüzden rahat şeyler giymem gerekiyor. Bunlar da genelde pantolon, tulum, şort, tayt oluyor.

        Sahnede seksi görünmek işinin ne kadar önemli bir parçası?

        Herşeyden önce sanatçının sahnede kendini iyi hissetmesi çok önemli. Hangi sanatçı kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle çıkmalıdır sahneye. Seksilik bence görecelidir. Yani kendimi sahnede seksi hissedebilmek için illa da seksi bir şey giymeme gerek yok.

        Nasıl seksi hissediyorsun peki?

        Bu özgüvenle alakalı bir şey sanırım. Kendimi iyi hissediyorsam çuval giysem de seksi hissedebilirim belki kendimi o an. Seyircilerden aldığım elektrik, dans ederken nasıl hissettiğim, bunlar veriyor seksi olma hissini.

        5-6 senedir burada yaşıyorsun ama aslında yaşamıyor gibisin. Bebek'de tur atmıyor, İstinye'de alışverişe çıkmıyorsun. Nerede, kimlerle buluşuyorsun?

        Çalışmayı çok sevdiğim için genelde stüdyoda, sahnede veya çekimlerde oluyorum. Onun dışında gezmeyi seviyorum. Sinemaya, parka gidiyorum. Arkadaşlarımla buluşup yemeğe çıkıyorum.

        Sevgilin var mı?

        Gizlemeye çalıştığım için değil ama tabii ki benim de özel hayatım var ama kendime özel kalmasını tercih ediyorum.

        Paparazzilerden rahatsız oluyor musun?

        Hayır olmuyorum. İlk yakalandığımda biraz tedirgin olurum ama rahatsız olmam.

        Aşka bakışını anlatır mısın? Aşık olma halini sever misiniz?

        Bir sanatçı için aşık olmak, acı çekmek üretim için önemli şeyler.

        Aşksız asla yaşayamam der misin?

        Sevgisiz yaşayamam derim. Sevgi dolu bir insanım ve sevgi vermeyi severim. Sevgi aşktan daha önemli bence. Aşkın bir süre sonra sevgiye dönüşmesi gerekiyor. Hayatın boyunca aşık kalamazsın ki.

        İlk ne zaman aşık oldun?

        Küçükken, 8 9 yaşlarındayken komşunun oğluna aşık olmuştum. Aynı sınıftaydık. Sabahları otobüs durağına yürür okula birlikte giderdik. Sanırım o da bana aşıktı ama sevgisini pek gösteremedi. Beni hep dövmeye çalıştı. O beni dövdü ben de onu kuzenime dövdürdüm. Bizim sevgimiz böyleydi.

        Hadise ile belki sırf Avrupa'dan geldiğiniz için kıyaslanıyorsunuz. Peki benzer tarafınız var mı sizce?

        Ortak noktamız ikimizin de yurtdışından gelmiş olması. İkimiz de pop müziği yapıyoruz ve ikimiz de bayanız.

        Avrupa'dan gelip iyi müzisyenlerin olduğu o çevreye nasıl girdin, kimler destek oldu?

        İlk klibim 'Don't think up'ı Deniz Akel çekti. O da beni Nazan Öncel'le tanıştırdı. Daha sonra 2006 ilk kez ön grup olarak Nazan Öncel'le birlikte sahneye çıkmış oldum. Onun sayesinde de İskender Paydaş'la tanıştım. Zincirleme oldu yani. Bu albümü de İskender Paydaş'la yaptım. Sezen Aksu'yla tanışmak isterim ama henüz fırsatım olmadı. Onun dışında galiba tanışmak istediğim herkesle tanıştım.

        Albümde bir de Hint şarkısı var. Nereden çıktı o?

        Nihat Odabaşı'nın hırsız konseptiyle klibini çektiği "Soygun Var" şarkısı. Taksim Edisyon'un önerdiği 30 şarkı arasından seçtik. Murat Güneş söz yazdı. Nihat Odabaşı, 'Bu şarkıda çok malzeme var. Performans klibi olmasın, hikayesi olsun.' dedi. Ben de uygun gördüm. Hırsızı oynamayı isteyip istemediğimi sordu. Ben de isterim dedim.

        Klipte hırsızı oynamadan esinlendiğin bir film karakteri var mı?

        Cat woman'dan esinlendiğimi söyleyebilirim ama az çok kendim ne yapacağımı biliyordum. Bazen farkında olmadan esinlenebiliyoruz ama özgün olmak çok önemli diye düşünüyorum.

        EMRE AYDIN'I BEĞENİYORUM BEVİYORUM TAKİP EDİYORUM

        Bir de Emre Aydın'la düet var? Neden Emre Aydın?

        Çünkü kendisini çok beğeniyorum, seviyorum ve takip ediyorum. Dostluğumuz da var zaten. O yüzden ilk aklıma gelen isim o oldu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ