Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Müzik İncesaz Habertük'e konuştu

        Röportaj/ Öykü Naz ŞENSES

        MURAT Aydemir, Taner Sayacıoğlu, Akın Aral, Volkan Hürsever, Türker Çolak ve Cengiz Onural’dan oluşan müzik grubu İncesaz, 1997’den bu yana yaptığı müziklerle yüreklere dokunmaya devam ediyor. Şimdiye kadar birçok isimle çalışan İncesaz, yeni albümü ‘Geçsin Günler’i de solist Ezgi Köker ve Bora Ebeoğlu’nun eşliğinde çıkardı. Emre Erdal, Hakkı Öztürk ve Evrim Güvemli’nin de konuk sanatçı olarak katıldığı albümün besteleri ise Erol Sayan, Refik Fersan, Birol Yayla, Murat Aydemir ve Cengiz Onural’a ait. Aydemir ve Onural ile yeni albümlerini konuştuk...

        ‘MÜZİK ANLAYANA ŞİFADIR’

         Yeni albümünüz ‘Geçsin Günler’ i dinleyicilerinizle buluşturdunuz. Albümün yapım sürecinden, sonucundan ve duygularınızdan bahseder misiniz?

        Cengiz Onural: ‘Geçsin Günler’ in grubun müzikal yürüyüşünde yeni bir adım olmasını; bestelerimizi, düzenlemelerimizi, icralarımızı biraz daha inceltmek istedik. Biz her zamanki özenimizle nota nota çalışırken, gerek grubumuz da, gerek Türkiye ’de, gerekse yanımızdaki apartmanın yıkılıp yeniden inşası yüzünden evimizde sıkıntılar yaşadık. Sonuçta müzik asla yalnızca müzik değildir. Bir yandan da müzik, anlayana şifadır. Biz de ortaya çıkardığımız üründen şifalanmayı ümit ediyoruz.

        Grubunuz kurulduğundan bu yana bir çok isim geldi geçti. Uyum sağlamada problem yaşıyormusunuz?

        Murat Aydemir: İncesaz grubu kurulduğundan bu yana birçok saz-ses solistiyle birlikte müzik yaptı. Bizim için hiçbiri geçmedi. Çünkü hepsiyle dostluğumuz baki ve sonuçta çok özel bir şey paylaştık. Müzikle birlikte gönüllerimizi paylaştığımız bu kıymetli sanatçılarla uyum sağlayacağımızı hissetmesek zaten yola çıkmazdık. Elbette ufak tefek aksaklıklar ve fikir ayrılıkları yaşandı ancak asgari müşterekte buluştuk ve birlikte güzel işlere imza attık.

        Dünya çapında birçok müzik grubu kuruldu ve dağıldı. Grup olarak müzik yapmak bir hayli zor. Anlaşamadığınız, tartıştığınız, uzlaşamadığınız zamanlar oluyor mu? Öyle durumlarda çözüm yolunuz nedir?

        M.A.: Elbette anlaşmazlığa düştüğümüz hatta kriz sayılabilecek zamanlarımız oldu. Birbirimizi sevmemizin de ötesin de biz yaptığımız müziği seviyoruz. Her zaman bizi bir arada tutan şey bence bu oldu. Sahnede hissettiğimiz mutluluk, albümümüz sevildiğinde tüm yorgunluğun bir anda geride kalması; bizi hep ileriye doğru motive etti.

        Sizin tarzınızda çalan birçok grup ve sanatçı var. Ama sizin müziğiniz bir başka dokunuyor kalbe. Nedir bunun sırrı?

        M.A.: Samimiyet. Özenle seçilmiş bir repertuvar, Cengiz Onural’ ın şarkıları, düzenlemeleri, ince ince çalışılmış icralar, kayıtlar, mix gibi pek çok madde sıralayabilirim; ancak en başta kendimiz için yaptığımız samimi müzik bu işin sırrı.

        Siz kendi müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

        C.O.: 17 sene evvel ortaya çıktığımız da kendimizi anlatmak, ‘İncesaz’ kavramını tarif etmek zor oluyordu. Şimdi ise kendimizi ismimizle tanımlıyoruz. Biz ‘İncesaz’ ız.

        ‘DOKUNAKLI VE SANATSAL’

        Belgesel ve diziler için müzikler besteliyordunuz ama uzun bir ara verdiniz. Niye? Yeniden yapmayı düşünüyor musunuz?

        C.O.: Dizi ve belgesel müziklerimizi bizden istendiği için yaptık. Birkaçı tam yerine oturdu. Şimdi ise dizi sektörü en ihtişamlı, bir yandan da en va şi devrini sürüyor. Bu şartlarda bizim müziklerimiz fazla dokunaklı, fazla naif, fazla sanatsal. Sözün kısası, biraz fazla kaçıyor galiba. Yapımcılar en yüksek perdeden uçan, en boyalı kuşları tercih ediyor. Biz o tür bir yarışta bulunmayız. Eğer bizden, yaptığımız gibi bir müzik istenirse bir gün memnuniyetle yapar, memnuniyetle çalışırız.

        ‘Sanatçılar acılara karşı duyarlıdır’

        Dünyadaki toplumsal olaylar ve bunların yarattığı kaos her geçen gün artıyor. Müzik insanları olarak evrensel huzur adına sizce neler yapılmalı? Sizce sanatçılar bu konuda üzerlerine düşeni yapıyor mu?

        M.A.: Benim şahsi fikrim, hiçbir şey yapamayız. Zira; insanların sanatla uğraşabilmesi için maddi manevi doyuma ulaşmış olması, huzurlu bir toplum için de bulunması gerekir. Kaos ortamlarında sanatın yeri yok tur. Toplumsal infial müzikle durdurulamaz. Sanatçıya bu tür misyonlar yüklemeyi doğru bulmuyorum. Öyle bir kaos ortamında sanatçıda bir birey olarak yer alıyor, sanatçı olarak değil.

        C.O.: Yöneticiler, politikacı ar ve toplum mühendisleri toplumu yığın olarak ele alır; sanatçı ise bireylerden oluşan bir topluluk olarak. Bu saydıklarım hedeflerine yönelmek için büyük hamleler yapar, gerekirse büyük kıyımlara yol açar . Sanatçı ise bir kişinin canının yanmasına bile duyarlıdır. Hedefe katılabilir ya da katılmayabilir, bu siyasal duruşudur. Ama acılara karşı duyarlıdır, mazlum kim olursa olsun.

        ‘Bizden ses getirecek boyalı kuşlar olmamızı beklemeyin’

        Müziğiniz hangi türlerle harmanlanabilir, ne kadar sıra dışı bir çizgide başka türlerle buluşturulabilir?

        C.O.: Bugüne kadar yaptıklarımızla yeterince devrimci olduğumuzu düşünüyorum. Ertesi gün dönüp bakmayacağımız işleri başkalarına sunmuyoruz. Bu bir sanatçı ahlakıdır. Günümüzün trendleri doğrultsunda bizden ‘ses getirecek boyalı kuşlar’ olmamızı beklemeyin.

        Birlikte çalışmak istediğiniz ünlüler var mı?

        C.O.: Aynı müzik ve hal dilinden konuşabileceğimiz herkesle çalışabiliriz. Maalesef birlikte çalışmak istediklerimiz arasında ünlülerde var. “Maalesef” dememin nedeni bizim için ünlü olma kriterinin tercih nedeni değil, tam tersi ne geri adım atma nedeni olması. Bunlardan biri de Yunanistan’ ın divası Haris Aleksiu. Birbirimizi o kadar seviyoruz ki... İnşallah 4 Nisan akşamı Zorlu Center’ da bir konser yapacağız.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ