Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Sanat Gazete Habertürk'ün kadın yazarları, Kırca'nın o sözlerini eleştirdi

        Rahşan Gülşan: Kudurmuş egonun ar damarı çatlaması

        KAFAMDAN zorluyorum, hatırlamaya çalışıyorum...

        Levent Kırca'ya en son ne zaman güldüğümü ama bulamıyorum.

        Aklıma önce hep kafasında baltayla gezen adama karısının sorduğu "Ne koydun lan kafana" cümlesi geliyor ama o parodinin kahramanı hiç tartışmasız Oya Başar'dı.

        Sonra sarhoş tiplemeleri geliyor ama hep aynı hep aynı taklitten ne zaman bunaldığımı bile hatırlamıyorum.

        Ama Levent Kırca'yı ekranda gördüğümde onun yerine utandığım zamanları çok iyi hatırlıyorum.

        HA BAYAN HA KARI...

        Nedense o anların tamamında Kırca'nın kadına şiddet sayılabilecek aşağılama ve olduğunu umduğumuz entelektüel birikimine asla yakışmayacak rezil bir bakış açısıyla muhatap oluyoruz. Her seferinde de utanmak bize düşüyor.

        Önceki gün Sanatçılar Girişimi'nin düzenlediği protesto toplantısında yaptığı konuşmaya maruz kaldım internette.O "Belki bir karı buldum d....m" cümlesi tokat gibi patladı kulaklarımda.

        Kırca, konuşmasında öyle öfkeli öyle öfkeli ki konu nasıl buraya geldi diye düşünüyor insan ister istemez.

        Beyimiz, konuşma sırasının bozulmasına, Kemal Kılıçdaroğlu'nun araya alınmasına fena içerlemiş.

        Tüm mesele bu.

        Yani kudurmuş bir egonun, ar damarı çatlamış bir benlikle buluştuğu anda da bilinçaltını dökmüş ortalığa.

        Kırca'nın kadına karşı bu bakışını ortaya döktüğü ilk olay da değil bu.Aklıma hemen, çıktığı magazin programında boşanmasıyla ilgili soru soran Müge Anlı'ya, "Karı döndü soktu" demesi geldi.

        Bilirsiniz muhafazakârların kadına bayan, hanım demesinden rahatsız olanlardanım. Bizim sosyal demokrat beyimizin kadına karı demesinin bu bakış açısından hiç farkı yok.

        Biri eve kapatmak istiyor, diğeri sürekli cinsel arzu nesnesi olarak görüyor. Ama ikisi de kadın demeyi beceremiyor.

        Karı diyorlar azıcık gevşeyince!Kadın olmak tam da böyle bir şey işte bu ülkede.

        KAFASINDA RÜZGÂR ESİYOR

        Bizler öldürülürken, dövülürken, hayat zindanken kimsenin aklına gelmeyiz. Ama mesele küfretmeye gelince ağızlarından düşmez adımız.Yazıklar olsun bu lafı böylesine umarsızca söyleyebilen kafaya.Kafasındaki leri anlamaya çalışıyorum.

        Onun ünlü parodisindeki gibi "Ne koydun lan kafana" diye sormak geliyor içimden ama çook uzaktan gayet net görünüyor içi bomboş, rüzgâr esiyor o kafanın içinde!

        Balçiçek İlter: 'Mustafa Kemal'in askerleri'ymiş!

        "BU geceye geliyorsan bekleyeceksin... İşi varmış gidiyormuş... Benim de işim var, belki bir karı buldum onu dü...m."

        Bu sözlerin sahibi Levent Kırca... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için söylüyor bu sözleri... Hoş kim için söylediği hiç de önemli değil aslında...

        Bırakın bir siyasi parti lideri için yaptığı terbiyesizliği... Kadınlar için kullandığı dile baksanıza...

        İnsan, "Bu mudur yani?" diyor. Bu mudur yıllarca halkın gönlünde taht kuran, ince ince eleştiren, güldüren adam...

        En komiği de "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" çıkışı...

        Kimsiniz kardeşim siz?

        Ne askeri?

        Niye Mustafa Kemal sizin tekelinizde üstelik?

        Kim size bir misyon verdi?

        Kim adına, ne yapıyorsunuz?

        Sizin bu anlattığınız, tasvir ettiğiniz Atatürkçülüğü ben çocuklarıma anlatmakta zorlanıyorum.

        Öylesine geri kafalı, öylesine ayrımcı, öylesine dinozorsunuz ki... Üstüne bir de saygısızlığı eklediniz... Ne hakkınız var bir zamanlar sizleri avuçları patlayıncaya kadar alkışlamış, sizlerle yatıp sizlerle kalkmış, sizleri maddi manevi zengin etmiş bu insanlara bunu yapmaya...

        Ne hakkınız var kendi isminizin yanına, "Bir avuç gözden düşmüş faşist sanatçı" tanımlamaları getirmeye?

        Bu mudur?

        Levent Kırca'yı tanımakta zorlanıyorum. En çok da kendini bu duruma düşürdüğü için üzülüyorum. Ve çok ama çok öfkeliyim...

        *

        Şimdi gelelim şu muhalif olma durumuna...

        Dümdüz sorayım mı?

        Kardeşim siz karşı tarafa küfretmeden...

        Karşı tarafı aşağılamadan, üstten bakmadan...

        Atatürk'ün askeri olmadan...

        Eleştiremez misiniz?

        Bu kadar mı bilgi birikiminiz, "aydın" olma durumunuz? Bu mudur "kibir"iniz?

        Geçtiğimiz günlerde Memleketin Hali için stajyer muhabir arkadaşlar, Esin Afşar'ı anma gecesine gittiler...

        Gencecik çocuklar nereden bilsinler alacakları tepkiyi...

        Tahmin bile edemezler üstelik, gençlerin kafası Allah'a şükür öyle çalışmıyor.

        Bu bir avuç, "kendini solcu sanan sanatçı" programın Habertürk'te yayınlanacağını ve programı benim yönettiğimi öğrenince demediğini bırakmayıp üstelik demeç bile vermemişler...

        Mecbur değiller orası kesin!

        Protesto da bir haktır ona da eyvallah!

        Ama yeri orası mı kardeşim?

        Esin Afşar'ı anma töreni...

        Neyse lafı uzatmayayım, diyeceğim odur ki... Bu tür bir muhalefet işe yaramaz...

        Böylesine öfke, "öteki"lerden böylesine iğrenme, uzak durma, aşağılama, ötekine değil size zarar getirir. Bu ülke, hiç kimse kusura bakmasın ama hepimizin. Sadece siz "Mustafa Kemal'in askerleri"nin değil!

        Merak ettiğim bir nokta daha var. Bu asker sanatçılar madem her şeye muhalifler, niye bazı sivil toplum toplantılarında rastlaşmıyoruz? Yüzleşme Derneği'nde Alevilerle ilgili konularda örneğin... Ya da Hrant Dink yürüyüşünde... Cumartesi Anneleri için Beyoğlu'nda... "Sivil Anayasa yapılmalı" diye kafa patlattığımız toplantılarda...

        Uludere konuşmalarında... Üniversite öğrencileriyle buluşmalarımızda... Cezaevindekiler için... Pardon sadece Silivri'yle ilgileniyorlar, orası ayrı tabii...

        Halil Ergün'ü linç etmeye kalk, Sezen Aksu'ya küfret, bizlere zaten bir yüzümüze tükürmedikleri kaldı...

        Herkes sizin gibi düşünmek zorunda mı? Herkes sizler gibi tepki vermek zorunda mı?

        Bu mudur özgürlük anlayışınız, yoksa işinize gelene özgürlük mü diyorsunuz siz Mustafa Kemal'in askerleri?(Yok, daha fazla yazamayacağım...)

        Nihal Bengisu Karaca: Levent Kırca ve 'büyük buluşma'

        TARIK Akan, Edip Akbayram, Ataol Behramoğlu ve Levent Kırca gibi birçok sanatçıdan oluşan "Sanatçılar Girişimi", "Reddediyoruz/Ferman Padişahın Ülke Bizimdir" sloganıyla Bostancı Gösteri Merkezi'nde bir araya geldiler. "Büyük Buluşma" adını taşıyan etkinlikte, kadınlarla ilgili tiksindirici ifadeler kullanıldı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na ağız dolusu hakaret edildi. AKP'nin padişahlığa çevirdiği ülkeye yeniden demokrasi getirmeyi iddia eden konuşmalar sırasında en çok atılan slogan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" sloganı oldu. Buluşma büyüktü ama ne üzerinde buluşacağına karar verememiş bu sanatçı ve aydınların ışıltısı bırakın kitleleri, kendi zihinlerini açacak pırıltıdan bile yoksun görünüyordu. Etkinliğin davetlilerinin eve dönüş yolunda kara kara düşünüp "Aydınlarımızın ışığı buysa, iyi ki 'ampul' var" dediğini düşünüyorum.

        Siz de düşünün...

        Öyle ki, düzenlenen etkinliğe CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı katılmakta. CHP bugün % 27'lere varmış oy oranıyla ülkenin en önemli anamuhalefet partisi. Düzenlenen etkinlik de azametli oy oranlarıyla iktidara gelmiş AK Parti'ye karşı "beraberce" bir hayır diyebilmek için kurgulanmış, belli. Fakat sonuç ne? Levent Kırca adındaki "aydın kişi"nin sırf Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını daha erken yapıp ayrılmak istemiş diye küplere binmesi ve "Bu geceye geliyorsan, bekleyeceksin. İşi varmış diye gidiyormuş. Benim de işim var, belki bir karı buldum gidip onu dü...ğim" gibi, iğrençlikte zirveyi zorlayan ifadeler kullanarak geceye damgasını vurması.

        Yıllar yılı avam bir müstehcenlikle açıkça seksist ve ayrımcı bir mizahın öncülüğünü yapmış Kırca'yı muhalif aydın klişesi altında izlemeye ve alkışlamaya gelen "çağdaş" kadının düştüğü duruma mı üzüleyim... Yoksa rakibinden değil konjonktür gereği kendisine "refik" olması gereken Kırca'dan bile tekme tokat muamele gören Kemal Kılıçdaroğlu adına mı esef edeyim, bilemedim.

        MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİ

        Ama şu kesin: Muhalif olmak hiç bu kadar ucuz olmamıştı. "Büyük Buluşma" nasıl da muhalif bir geceymiş, bakalım:

        Demokrasi bitiyor tükeniyor, hukuksuzluk aldı başını gitti diye ortalara düşeceksiniz ama gece boyu attığınız slogan "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" olacak... Televizyonlarda hep "demokrasi ayıbı", "hukuk skandalı" gibi argümanlar kullanacaksınız ama kendi özel gecelerinizde militarizmin kolon ve kirişlerine yaslanmakta hiç sakınca görmeyeceksiniz.

        Hem Silivri'nin; tutuklu öğrencilerin haklarını savunacaksınız, hem askerleri olduğunuz Mustafa Kemal'in; protesto ve isyanın bir "olasılık" halini aldığı anlarda bile ne denli şedit cevaplar, çözümler(!) ürettiğini bilmeyecek, bilmezlikten geleceksiniz.

        Kadın haklarını savunmanın tek ve benzersiz adresi olarak hükümetin kadına şiddete karşı mücadele yöntemlerine bile her fırsatta çamur atacaksınız ama "nefret dili"nde kardeşlik etme adına "muhalif çağdaş aydın" sıfatıyla payelendirdiğiniz Levent Kırca, beş bin kişinin huzurunda "karı dü...k"ten bahsedebilecek.

        "Düşmanımın düşmanı dostumdur" şeklinde betimlenebilecek ortaçağ siyaset felsefesiyle dost edindiğiniz adam, iktidara muhalefet etme noktasında fazla imkâna sahip olan muhalefet partisinin liderine, binbaşının emir erine davrandığı gibi davranabilecek. Kendinize aydın ve sanatçı diyeceksiniz ve hükümeti devirmek gibi pek de sanatkârâne olmayan güçlü motivasyonlarla ortaya çıkacaksınız ama daha anamuhalefet partisinin liderine asgari düzeyde saygı göstermekten bile aciz olacaksınız...

        "Ferman padişahın, ülke bizimdir" diyerek ülkenin asıl sahiplerinin sizler olduğunu haykıracaksınız ama anamuhalefet liderine bile sahip çıkamayacaksınız.

        Ve hâlâ her nasılsa siz "çağdaş, modern, ilerici sanatçı" olacaksınız, halk "AKP" denen partiye oy verdiği için geri, cahil, kaba saba bir yekûn...

        İktidardakileri Menemen provokasyonunda kullanılan maşaların uzantısı olmak gibi akıl almaz ithamlarla suçluyor, sahneyi düşünce kalıplarından sloganlarına ve hatta küfürbazlığına varana kadar kopyaladığınız militarist bir vodville dolduruyor ve sonra demokrasi istediğinizi söylüyorsunuz öyle mi? İnsanlar size niye inansınlar? Yalanınız paçalarınızdan akıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ