Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Ali Esad Göksel her mevsim başka bir yüzünü gösteren Çeşme ve zenginliklerini yazdı

        Ali Esad GÖKSEL / HT CUMARTESİ

        Çok şükür altınsız kalmıyoruz. Üstelik bu öyle yeni bir vaka da değil. Hani ekonomik göstergeler kıpraştı, "huzur kaybı tavan" diye "Altın iyidir" dedik, sarmaladık ya... Ama bu, öylesi bir hikâye değil.

        Kasımpaşa'dan Haliç boyunca ilerleyen vasıtanın içinde bir sağa bir sola bakınıyorum. Kefere taifesi buraları "Altın BoynuzGolden Horn" diye tavaf edeli yüz yıllar olmuş. Ama Bizans düştü düşeli -elbette Sadabad hariçgün görmemiş. Oysa kadim şehrin gün görmüş mahallesi, hiç böyle koyarlar mı?

        Yolumuz, Hasköy'deki Rahmi M. Koç Müzesi'ne doğru. Bu müze 11 yıldır "Altın Boynuz Sahili"nde bir vaha. Haliç Tersanesi ile müze arası, sağ sol, köstebek yuvasına dönmüş. Suyun kenarını, yamacını arındırmak yerine, trafikle yüklemenin makul şüphelisi kim acaba? Fakat RMK Müzesi, "sıhhileştirmenin" nasıl yapılabileceğine dair istisnai bir örnek. Yapı yoğunlaşması yok. Fiyaka, caka yok. Oluşmuş artı değere el koymak yok. Yale Üniversitesi hocası Venturi'nin 1970'lerdeki çarpıcı sorusu aklıma düşüyor: "Ana caddede hemen her şey yerli yerinde, değil mi?"

        "Aman ha, elleşip durmayın, heder olup gidecek. Hali ile elimizde kalsın, evladır..." Venturi'nin dediği bu. Biliyor musunuz, bu söz çölün ortası, bir "No man's land-Las Vegas” için söylendi idi. Neden mi hatırlıyorum? Evvel Allah, elimizi attığımızı tanınmaz hale sokuyoruz. Parayla imtihanımız yaman geçiyor.

        RMK Müzesi’nde, Çeşme Belediyesi bir çağrıda bulunuyor: “Gelin şu bizim beldeyi yıl boyu kullanalım.” Çeşme’yi sadece yazlık, ikinci ev mahalli olarak görmeyin. Doğruya doğru! Sahillerimizi bu manasız kaynak israfı ile çok hırpaladık. Şu Çeşme Yarımadası’nı doğru projelendirsek, gelecek kuşaklar da “Eh” deseler. “Çok da kötü değillermiş...” Çeşme Belediye Başkanı ile konuşuyoruz. Yanı başımızdaki Çarmıklı ve Ekşioğlu bilindik yatırımcılar. Başkan Muhittin Dalgıç’a, bundan böyle ihtiyacımızın küçücük, karakterli ve yöresel işletmeler olduğunu söylüyorum. Mutabıkız. Çeşme’nin karşı koyulmaz bir cazibesi olduğu kesin. Ne diyeyim; inşallah inşaatseverlerce itilip kakılmaz, tecavüze uğramaz. İşte yıl boyunca, size her mevsim başka bir yüzünü gösteren Çeşme ve zenginlikleri...

        ILICA

        Ilıca, 2 kilometre uzunlukta, geniş ve beyaz kumlu plajları ve termal olanaklarıyla Çeşme’nin en gözde duraklarından biri. Denizin içinden kaynayan sıcak termal sular, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getiriyor. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olması. Termal kaynaklarla beslenen sığ sularda, güneş ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiş.

        ILDIRI

        Çeşme merkeze 27 kilometre uzaklıkta küçük adacıkları olan güzel bir koyun üzerinde kurulu olan Ildırı, Çeşme Yarımadası’nın ilk antik yerleşim yeri. Erythrai, Çeşme’nin görülmeye değer tarihi zenginliklerinden. Erythrai’nın “kırmızı” anlamına gelen ‘‘erythros’’tan türediği, toprağın kırmızı renginden dolayı Erythra’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı yönünde görüşler var. MÖ 3000’de Erythoros’lu kolonistler tarafından kurulduğu anlaşılan şehir 12 İyon kolonisinden biri olmuş. 11. yüzyıla kadar Ephesos’a bağlı olan Ertyhrai, Çaka Bey ile Türk egemenliğine girmiş. 16. yüzyılda İlderen ve Ildırı ismini almış. Ildırı, MÖ 3. yüzyıl sonlarında yapılan akropolün kuzey yamaçlarındaki antik tiyatro ve Athena Tapınağı günbatımı manzarasıyla eşsiz güzellikte. Ildırı; enginarı, balık lokantaları, lokma ve kahvaltı mekânlarıyla da lezzetli bir durak.

        OVACIK

        Ovacık, birbirini takip eden yumuşak tepeleri ve bölgesel rüzgârı ile çok özel bir teruara sahip. Bu nedenle de bağcılık ve şarapçılık bölgede hayli yaygın. Şarapçılığın yanı sıra, meyve suyu, zeytinyağı, lavanta, üzüm çekirdeği ticareti de yapılıyor. Ovacık, kendine özgü enginarı, kavunu ve koruma altındaki koyunu ile gastronomi meraklılarını bekliyor.

        ÇİFTLİKKÖY

        Rüzgârıyla ünlü Çeşme’de sakin köşeler de bulmak mümkün. Pırlanta Plajı ile ünlü Çiftlik, parlayan denizi ve sakinliği ile sevenlerini bekliyor. Yörenin en güzel deniz ürünleri ve böcek lokantaları Çiftlik’te yer alıyor.

        Alaçatı, rüzgârı, rüzgâr sörfü, dalından reçineler damlayan sakız ağaçları, antika pazarı, cumbalı konakları ve bir gelenek haline gelen “Ot Festivali” ile bir cazibe merkezi. Antik Çağ’da adı “Agrilia” olan Alaçatı, Batı Anadolu tarihinde “İyonya” diye adlandırılan, İzmir’in güneyinden başlayıp Menderes Irmağına kadar uzanan bölgenin tam merkezinde yer alıyor. Herodot Tarihi’nin birinci kitabında İyonya hakkında şöyle yazar: “İyonlar, kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurmuşlardır. Ne daha kuzeydeki bölgeler, ne de daha güneyde kalanlar İyonya ile bir tutulabilir hatta ne doğusu, ne batısı; kimisi soğuk ve ıslak, kimisi sıcak ve kurak olur.”

        GERMİYAN

        Çeşme’nin farklı etnik yapısı olan tek Türkmen köyü Germiyan, Anadolu Beylikleri’nden Germiyanoğulları’nca kurulmuş bir yerleşim. Kendine özgü hurma zeytini ve ekşi mayalı ekmeği yörede çok ünlü. Köy meydanındaki kahvesi hâlâ otantik haliyle turistlerin adaçayı içmek için uğradıkları sevimli bir yer. Yörede bu yıl ilk kez “Ekmek Festivali’’ düzenlendi.

        REİSDERE

        Reisdere, genelde Rumeli tarafından göç almış, tarihsel dokusu içinde gelenek ve göreneklerini korumayı başarmış, termal suları, şifalı çamur banyoları ve kıyısında balık lokantaları ile şirin bir köy. Çeşme’nin kuzeydoğusunda, Reisdere Köyü’nün güneyinde Reisdere Antik Yerleşim Alanı bulunuyor. Bu bölgede taş sanduka tipi mezarlar var. Çeşme ılıcalarının 5 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Şifne Körfezi’nde ise küçük bir yarımada üzerinde Şifne (Reisdere) Kaplıca ve Çamuru yer alıyor. Kaplıcanın romatizma, raşitizm, kadın hastalıkları ve idrar yolları, mide, bağırsak, egzama, kan çıbanı gibi deri hastalıklarına yararı var.

        ÇEŞME

        Çeşme ilçesi, doğudan Urla, kuzeyden Karaburun, batı ve güneyden Ege Denizi ile çevrili. İlk çağdaki ismi Cyssus olan Çeşme, 12 İyon kolonisinden biri. Çeşme yöresi, 11. yüzyılda Çaka Bey ile Türk egemenliğine girmiş. 1893 yılı Osmanlı nüfus sayımına göre Çeşme’de yaşayan 30 bin nüfusun sadece yüzde 12’si Türkler idi.

        Çeşme’nin önemli tarihi eseri II. Beyazıt’ın yaptırdığı Çeşme Kalesi. Kale içinde Çeşme Arkeoloji Müzesi yer alıyor. 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan iki katlı kervansaray ise tipik Osmanlı dönemi kervansaraylarından. Çesme’nin adını aldığı Osmanlı dönemi çeşmeleri, mimari zenginliğine ayrı bir değer kazandırır.

        DALYAN

        “Eski Camii” olarak da anılan Dalyanköy, Çeşme ilçe merkezinin 2 kilometre kuzeyinde. Bizans egemenliği sırasında Emir Çaka, yarımadayı ele geçirince, 1081 yılında Oğuz Boyu’ndan gelen Türkler buraya yerleştirilmiş. Halen bir cami kalıntısı ve geniş mezarlığıyla 11. yüzyıl Türk yerleşmelerine ait ilginç bir örnek. Ayrıca, balık ve deniz ürünleri lokantaları ile lezzet meraklıları için de vazgeçilmez bir durak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ