Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Seda Zeynep Köse Trilye'de

        Seda Zeynep KÖSE / HABERTURK.COM

        Bursa, saklı cennetleri olan bir kent. Sahile kıyısı olan, özellikle de yaz aylarında gidilesi lokasyonlara sahip. Tirilye’de bunlardan biri. Ben de, atladım deniz otobüsüne, sizler için bu kez de, Tirilye’ye gittim. Nam-ı diğer Zeytinbağı’na.

        Tirilye’ye, İstanbul’dan ulaşım hem çok kolay, hem de çok rahat. Kabataş’taki Budo iskelesinden deniz otobüsü ile gitmeyi tercih edin derim. Yolculuğunuz 1 saat 40 dakika sürüyor. Bilet ücretleri ortalama 24 tl. Varış noktası Mudanya’dan, dolmuşlarla, yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra, Kumyaka ve Tirilye’ye varabiliyorsunuz. Dolmuşlar yarım saatte bir kalkıyor. Mudanya’dan Tirilye’ye inen yol, o kadar huzur dolu ki, yolculuğunuz hiç bitmesin istiyorsunuz. Amalfi’yi hatırlattı bana.

        Biz Tirilye’den hemen önce, Kumyaka’da bir mola verdik. Burası eski bir Rum köyü. Çok şirin, küçüçük. O kadar az bir nüfusu var ki, herkes birbirini tanıyor. Minik bir marinası var. Hemen yanında da, bir cafe. Daldırıp gözümüzü denize, kendimizi harika manzaraya bırakıyoruz. Bir şeyler içtikten sonra, köyün tek tarihi yapısı olan, eski Rum kilisesini ziyaret ediyoruz. Eski adı Siği Kumyaka’nın. Yunanca’da incir anlamına geliyormuş. Denize giren çoktu Kumyaka’da, denizi berrak ve temiz. Aklınızda olsun, mayolarınızı yanınıza alın, belki denizi görünce giresiniz gelir. Kanoyla gezinti de yapabilirsiniz.

        Kumyaka’dan yaklaşık 10 dakikalık bir yolculuğun ardından Tirilye’ye vardığınızda, küçük bir meydan karşılıyor sizi. Sıcacık, samimi. Tam kafa dinlenecek yer, evet yaz aylarında, hele de hafta sonları kalabalık olduğu doğrudur, ama, siz kendinize kuytu bir köşe bulabiliyorsunuz. Tirilye, tarih içerisinde, Misyalılar,Traklar,Antik Romalılar,BizanslılarveOsmanlılartarafından yönetilmiş, 1330 yılında da Osmanlı egemenliğine girmiş. Zeytinbağı adını 1963 yılında alan ilçe, 2011 yılında tekrar Tirilye adını almış.

        Biz hazır enerji depolamışken, hemen Tarihi Çamlı Kahve’ye çıktık. Tirilye’ye önce tepeden bakalım dedik.

        Tıpkı çıktığımızda yaptığımız gibi, Tirilye’nin buram buram tarih kokan serin sokaklarına bıraktık kendimizi. Bu sokaklarda kaybolmak çok güzeldi. Eski Rum evleri, taşlar, sokaklar, insanlar… Bütünüyle keyifliydi. Bol bol fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik elbette, sakın fotoğraf makinanızı almadan gitmeyin, benden söylemesi.

        İniş yolunda, bir evin önünde fotoğraf çekerken, Birsen teyze, Emine teyze, Ayşe teyze ve Perihan teyze tüm misafir peverlikleriyle, karpuz ikram ettiler. Tirilye’liler çok samimi, ben pek sevdim. Hemen Taş Mektep’i sordum, az ileride olduğunu söylediler. Burası, 1909 yılında yapılmış bir bina. En önemli özelliği eski Kıbrıs CumhurbaşkanıBaşpiskopos Makarios’unbu okulda eğitim almış olması. Ayrıca, bulunduğu döneminin Batı mimarisini yansıtan Neo-klasik tarzda bir yapı. Bina, 1924 yılında, Kazım Karabekir Paşa tarafından, şehit, öksüz, yetim çocukların okudukları Dar-ül eytam (Öksüz Yurdu) olarakaçılmış.

        Kemerli Kilise, Panagia Pantobasilissa'ya, yani, Bakire Meryem’e adandığı belirtilen bir kilise. Tarihi yapı, İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’nin Bursa Metropolitliği’ne atadığı Elpidophoros Lambriniadis tarafından satın alınmış ve restorasyon sonrasında kilise olarak hizmet vermesi planlanıyormuş. Sonrasında Dündar Evi, Avlulu Hamam, Fatih Camii, Sofalı Çeşme’yi ziyaret ediyorum

        Tirilye’de ziyaret edilecek önemli tarihi yapılardan biri diğeri de, Medikion Manastırı. Medikion manastırı,Tirilye'den Eşkel Limanı'na giden yol üzerinde. Rum mezarlığına yakın bir konumda. Bu kilisede, rivayete göre, ilk inşa edildiğinde Hagios Sergios'a adanmış, daha sonrasında, yani 11. yüzyılda adı değiştirilerek “Medikion Manastırı” olmuş. Manastırın en önemli özelliği, her birinin ağırlığı 200 kilo gelen görkemli giriş kapılarına sahip olması.

        Tarihi serüvenimizden sonra, el emeği göz nuru ürünlerin olduğu bir dükkanda alıyoruz soluğu. Adı da El Emeği bu dükkanın. Buradaki her şey el emeği. Takıdan tutun da, el yazmalarına, zeytine, reçele kadar. Yolunuzu düşürün derim.

        Artık deniz kenarına inme vakti diye düşünerek, e tabii bendeniz de tam bir alışveriş düşkünü olduğumdan, rotamızı hemen sahildeki takı tezgahlarına çeviriyoruz. Sonradan, demedi demeyin harika hediyelik eşyalar ve otantik aksesuarlar var bu tezgahlarda. Şükür ki, fiyatlar oldukça makul.

        Alışveriş biter mi bitmez… Meşhur Tirilye Çarşı ve Köylü Pazarı’nı da pas geçmiyoruz.

        E bu kadar gezmeye güzel bir yemeği hak ettiğimizi düşünerek, kendimize nefis bir ziyafet çekmek üzere, sahildeki balıkçılara yöneliyoruz. Burada yan yana bulunan restoranlar var, dolayısı ile alternatifiniz birden fazla. Balıklar taze, mezeler şahane. Balık yemeden dönmeyin diyorum.

        Ola ki, Tirilye’de konaklamak isterseniz, yine birçok seçeneğe sahipsiniz. Pansiyondan, butik otele dek yayılan birçok konaklama tesisi mevcut. Günübirlik gidilebileceği gibi, konaklamalı bir seyahatte gerçekleştirebilirsiniz.

        Biz günü Tirilye’de batırıp, dönüş için yine Mudanya’ya çevirdik rotamızı. Oldukça keyifli bu seyahatten bakın aklımızda neler kaldı?

        TİRİLYE’YE GİTTİĞİNİZDE;

        · İlçeyi tepeden, kuşbakışı görün.

        · Tüm sokaklarını adım adım gezin.

        · Bol bol fotoğraf çekin.

        · Zeytin, zeytinyağı ve yöre kadınlarının kendi elleriyle hazırladıkları ürünlerden alın.

        · Bağ Evi veya Çamlı Kahve’de kahvaltı yapın, olmadı mutlaka bir kahve için.

        · Tirilye Çarşı’sı ve Köylü Pazarı’na uğrayın.

        · Balıkların tadına bakın, kendinize deniz ürünlerinden oluşan bir menü ile güzel bir ziyafet çekin.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ