Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Batman vs Superman: Adaletin Şafağı

        Ece ULUSUM/ HABERTÜRK PAZAR

        Bir yanda Kryptonian gezegeninden gelme, Kripton’un varisi Jor- El’den olma, Daily Planet’in acar muhabiri Clark Kent. Diğer yanda Dr. Thomas Wayne’in insan oğlu, Gotham City’nin yakışıklı işadamı Bruce Wayne. Aslında bir, “iki süper kahraman çıktı meydane” durumu... Tek ortak yanları da zaten bu... Superman ile Batman... Eskiden; sararmış, çay-kahve damlamış çizgi roman sayfalarında düşmanlarla savaşan iki dost iken de 1989’dan başlayarak pek çok kez kapışmışlar. İnsanlığın fantezilerinden biri: Çocukken kavgaya varan münakaşalarınızı hatırlayın; Superman mi döver Batman mi? O vakitler, üşenmeyip yapılan araştırmalara göre yüzde 84 Batman dövüyormuş! Beyazperdedeyse “Batman vs Superman: Adaletin Şafağı”, kısmetse ilk kapışma olacak. İyi de neden kapışıyorlar?

        Başlıca 2 nedeni var: Bir; insanların yarışma damarına basmak. İki; her iki süper kahramanın müptelalarını tekmili birden salonlara çekmek. Dahası, bu sefer kimin kazanacağı kozmik sır gibi saklanıyor! Bahis siteleri yıkılıyor; hem canlı hem tek maç! Siz isterseniz Osmanlı’nın süperleri Fevkalbeşer yahut Janissary (Yeniçeri) gibi faktörler ekleyip fanteziyi artırabilirsiniz! Neyse, er meydanının asıl sahiplerine sonra geleceğiz... Şimdi kupon yapacaklara birkaç tüyo verelim; hatta sosyopolitik bir analiz de ekleyelim. Malum, bu tür prodüksiyonlar hep gerçek dünya için keramet arama fırsatına da dönüştürülür.

        Efendim; filmde Superman iyilik peşindeyken çevreye verdiği hasarlardan dolayı mahkemeye çıkarılır ve insanlık için tehdide dönüştüğüne karar verilir. Tabii bizim Superman buna çok üzülür. Kripton’dan Dünya’ya gönderildikten sonra çiftçi bir ailenin büyüttüğü bu “köy çocuğu”, üzüntüden kontrolünü kaybeder. Böylece, Gotham City’nin yeraltı çocuğu Batman’e, artık Metropolis’in de kurtarıcısı olma görevi verilir. Ve olaylar gelişir, süper kahramanlar savaşı başlar. Ayrıca ikisi sadece birbirleriyle değil, onlardan nefret edenlerle, Doomsday ve Lex Luthor’la da savaşmalıdır. Bu arada dünya ne tür bir kahramana ihtiyaç duyduğuna karar vermek için çabalarken, kontrolsüz kahramanların insanlığın yanında mı yoksa karşısında mı olacağı, mücadeleden kimin galip çıkacağı haftaya cuma vizyona girecek filmin sonuna bırakılır.

        %84

        Batman News’in çizgi roman incelemesine göre ikilinin kapışmasında en çok Batman galip gelmiş.

        SÜPER KAHRAMANINI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM!

        Tamam filmin sonunu söyleyemeyeceğiz, ama bu, bizim sinemaya siyaset karıştırmayacağımız anlamına gelmez. 2000’lerin ilk yıllarında ortaya çıktı ki insanlık 21. yüzyılda pek çok açmazla karşı karşıya. 19. yüzyıl sonunda alınan kararlar, bulunan cevaplar 20. yüzyılda tüketilmiş, 21’e bir şey kalmamış. “Gelecek program”da böyle bir “derin” analize devam edebilmek için, evvela Batman’dan yola çıkmak gerektiğini de söyleyebiliriz. Zaten bu son filmdeki durum öyle. Zira Superman’in bu yeni dünyanın bilinmezleri için biraz saf bir çocuk gibi göründüğünü de söylemiştik!

        Durumu daha iyi anlamak için, hikâyeyi Christopher Nolan imzalı son Batman serisinin 2. filmi The Dark Night’a (Kara Şövalye) kadar geri saralım... 2008’de gösterime giren filme hâkim olan hava neydi? Her zamanki gibi “dünyanın Kuzey Yarıküre’den ibaret olduğu, aynı travmaların paylaşıldığı” 152 dakikalık filmde, herkes çok konuşuyordu veaksi gibi herkes aynı şeyi söylüyordu: “Korkuyorum!” O korku, 11 Eylül’ün atlatılamayan travması üzerine kuruluydu. Yani her dakikasına terör korkusu sinmiş bir filmdi.

        “Terörist” Joker’in sık sık tekrarladığı üzere, “Korkutan şey kaos”tu. Ama Batman durumu şu düsturla toparlamıştı: “Endişeye gerek yok. Kuralına göre yaşayanlar sonunda kazanacaktır, zira huzur kurallardadır.” Kurallarını uygulamak için, Batman -hep olduğu gibi- iyiye kötüye kendi karar vermekten, can yakmaktan, adam öldürmekten kaçınmazdı. Nitekim bazı masumların, hatta dostlarının canını yakmak pahasına göreve odaklanıp neticeye ulaşan Batman, yeni film “Batman vs Superman: Adaletin Şafağı”nda “seçilmiş” süper kahraman oluyor. Gerçi, süper kahraman olduktan sonra seçilmiş ya da atanmış fark etmez! Sonuçta yapması gereken belli, düzeni sağlamak. Zaten bugünlerde dünyanın aradığı da -mesela Suriye’yi, göçmen krizini, DAEŞ’i düşünün- gerektiğinde iyi kötü kararlar alabilen, almakla kalmayıp uygulayabilen birileri. Özünde iyi olsa da her türlü kötü yolu bilmesi, bu tür kahramanlar için bugünlerde tercih sebebi. Zaten dinsizin hakkından da imansız gelmez mi? Bir de Nolan’ın o Batman filminde, bilhassa ortalığın karışık olduğu zamanlarda insanlara yapılabilecek en büyük kötülük, onlara zorlu seçimler sunmaktı. Yani “seçimler de korkutur”du! Şimdi yeni filmde bu korkunun dibi var! Sen kimi seçiyorsun? Batman mi Superman mi? Dünyanın kurtuluşu için yani...

        FİLMDEN ÖNCE İLK ATIŞMA

        Sonuçta Hollywood, bu tür filmleri bireyin 21. yüzyılda kendini keşfetme yolculuğuna çevirmeyi iyi öğrendi. Bu filmler, gerçeğin endişe ve zorluklarla dolu olduğu, olayları net görebilmek için başka bir yere, bu dünyanın dışına ya da kendi aklımızın içine gitmemiz gerektiği fikrinden hareket ediyor. Mesela Örümcek Adam kavgayı kendi içinde yaşayarak bu trendi başlatmıştı. Bir kıssadan hisse de bu tür filmlere genelde burun büken entelektüellere: Böyle senaryolar, politikanın sert gerçekliğinde bile yeni çözümler bulmanın en iyi yolunun hayal gücümüzü çalıştırmak olduğunu hatırlatabilir bize.

        Fragmandaki bir sahnede Superman ile Batman yumruk yumruğa görülüyor. Ama yanlış anlamayın; onlar film dışında dostlar! Gerçekten öyle... Bir çizgi roman tutkunu olan Zack Snyder’in yönettiği filmin başrollerinde iki karakteri canlandıran Ben Affleck (Batman) ve Henry Cavill (Superman) gerçek hayatta sıkı dostlar! Ve bu filmle tarihte ilk kez iki DC karakterinin beyazperdede karşılaşmasını, yanıtladıkları sorularla anlatıyorlar.

        BEN AFFLECK BATMAN'İM, COOL'UM!

        Yeni Batman olmak nasıl?

        Batman olacağım açıklandı, her yerde yazılıp çiziliyordu. Ben de sosyal medyadaki yorumlara bakayım dedim. Haber şu: “Ben Affleck yeni Batman”, ilk yorum: “Haaaayıııııırrrr!” Siteyi kapatıp gülmeye başladım. Bazen de yolda Superman hayranları “Öldürün onu” diye bağırıyor. Hey ben Batman’im, cool’um. Onlara el sallayıp gülümsüyorum.

        Daredevil’dan dolayı süper kahraman tecrübeniz var ama bu sefer en bilinen ve daha zor bir karakteri oynadınız. Nasıldı?

        Beni en çok zorlayan mimiksiz olmaktı. Ne olursa olsun yüzün duvar gibi olmalı. Sette şöyle bir durum vardı... Batman karakterine bürünebilmek için gidip kahramanın kıyafetini giyiyor, sonra da oturup senaryoyu tekrar tekrar okumaya başlıyordum. Batman’in kolay anlaşılamayan bir ruh hali var. Zordu... Bir şeyler kafamda oturmaya başlayınca senaryo dışına çıktığım da oldu. Birden kafamda sahneyi yeniden yazdım. Zack de onayladı. Havaya girmemin altında Batman kostümü yatıyor.

        İşler biraz daha farklı olmalı...

        Burada iş süper kahramanların karşı karşıya gelmesi. Bir ara Zack’e dönüp şöyle dedim: “Joker nerede? Hey ben lanet olasıca Batman’im!” Bu sefer içerik farklı, içinde olduğumuz dünya bir süper kahramanın değil süper kahramanların dünyası.

        Daha çok Batman’in dünyası gibi...

        Öyle, günümüzdeki dünyaya daha yakın Batman’inki. Herkes seçim yapmak zorunda, iyinin de kötü olabileceğini gösteren bir dünya. Bu sefer kimse ne olacağını önceden sezemiyor. İtiraf etmeliyim ki her kimi seviyorsanız filmi seyrederken bir kere daha düşünebilirsiniz.

        Sizce Bruce Wayne nasıl biri?

        Batman alışık olduğumuz klasik bir baba figürü değil. Zeki ve kurnaz. Ama en önemlisi görünüşü bana hep bir orta yaşlı Playboy erkeği gibi geliyor. İç dünyasında çatallanmalar olan bir adam. Batman her zaman karanlığa yakın bir karakter oldu. Geceleri dışarı çıkması, kostümü, intikam alması ve şiddete daha çok başvurması... Çizgi romanları okuduysanız bilirsiniz; Bruce Wayne’in Batman oluşu, ailesini kaybedişi ve sonrasında kadınlardan umduğunu bulamamasıyla çok hayal kırıklığına uğradı.

        Yine de her anlamda Batman daha güçlü görünüyor?

        Çünkü zihinsel olarak kötü olanaklara ve ihtimallere daha alışık. O dayak yerse kimse acımaz, ayağa kalkar yoluna devam eder. Superman dayak yediğinde insanların gözünde yaş birikir.

        ‘WAYNE’İN SAÇLARI GRİ AMA SIKI YUMRUK ATIYOR’

        Batman karakterini birçok kişi oynadı ve kendince uyarladı. Her oynayan kişi kendinden bir şey bıraktı. Siz ne katacaksınız bu Batman mirasına?

        Buna kesin bir yanıt vermek zor ama yeni bir Batman’den çok eskisinin aksine duygularını ve psikolojisini daha fazla yansıtan bir karaktere dönüştürmek istedim. Farkındaysanız bu sefer Bruce Wayne’in saçları gri yani biraz daha olgun ama hâlâ sıkı yumruk atıyor. Diğer Batman’ler kendi dünyasındaydı, onlar için her şey belki de daha kolaydı. Benim miras bırakmayı umduğum kendisiyle yüzleşebilen bir Batman.

        İkisinin sizce düşman olmasının altında ne yatıyor?

        Düşman değiller, bir mücadele demeli. Her ikisi de insanların iyi olup olmadığını umursuyor ama adalet yöntemleri farklı. Film aslında bunun üzerine kurulu.

        Çocuklarınıza filmi izlettirecek misiniz?

        Belki sonra... Kızlarım giydiğim kıyafetleri sevmiyor, bu filmde de kostümümü beğeneceklerini sanmıyorum.

        2000’lerde ortalığı karıştıran Türk süper kahraman JANISSARY

        Yeniçeri adlı çizgi roman, 2000 yılında Süperman ve Batman’in yayımcısı DC tarafından JLA’nın PlanetDC dizisinde, Türkiye’nin yerel kahramanı olarak yaratılmıştı. 2005’te Türkçe’de de yayımlandı. Kahramanın şalvar, peçe ve çarşaftan oluşan kostümü kırmızıydı, göğüs kısmında ay-yıldız resmi vardı. Orijinal ismi, Latin dillerindeki karşılığıyla Janissary’ydi. Selma Tolon adındaki genç bir doktorun Türkiye’nin yerel süper kahramanı olarak tanıtıldığı bu macera, Büyük Ortadoğu Projesi’yle ilişkilendirilip tartışma da yaratmıştı. Doğu Perinçek ve Ahmet Oktay’dan görüş alınmış; soyadı benzerliği dolayısıyla o zamanın 1’inci Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’a fikri sorulmuş ve doğal olarak “Selma Tolon akrabam değil” gibi bir yanıt alınmıştı.

        Er meydanını sahibine bırakın! FEVKALBEŞER

        2005’te Penguen Dergisi’nde Mehmet Çilingir’in yarattığı “Osmanlı Superman’i” Fevkalbeşer, önünde “F” harfi taşıyordu ve yağlı güreş kıspeti giyiyordu. Bakın Superman ile kıyaslanınca nasıl bir kahramandı...

        Supermen Metropolis’te oturur

        Fevkalbeşer Şehr-i İstanbul’da ikamet eder

        Supermen Amerika’da yaşar, Amerikan çıkarlarını korur

        Fevkalbeşer Memalik-i Osmani’de yaşar, menfaat-i Osmani’yi müdafaa eder

        Supermen kötü adamlara yumruk atar

        Fevkalbeşer Âdem-i şerr’e Osmanlı tokadı aşk eyler

        Supermen x ışınlı bakışlarıyla duvarların ötesini görür

        Fevkalbeşer röntgen ‘şualı’ nazarıyla hakikatin ötesini görür

        Supermen en güçlü insandan bile daha güçlüdür

        Fevkalbeşer feleğin sillesinden dahi daha kuvvetlidir

        Supermen’in Lois Lane ve Lana Lang adlı kadınlarla ilişkisi vardır

        Fevkalbeşer Lamia Langırtazade Hanım’a aşıktır; amma maalesef kendileriyle bir münasebeti mevcut değildir

        Supermen bir gazetede Klark Kent kılığında gazetecilik yapmaktadır

        Fevkalbeşer Bâb-ı Âli’de Kemaletten Kunt kisvesinde muhabirlikle iştigal etmektedir

        Fevkalbeşer Bâb-ı Âli’de Kemaletten Kunt kisvesinde muhabirlikle iştigal etmektedir.

        HENRY CAVİLL:

        UMARIM PATRONUN KİM OLDUĞUNU HATIRLATMAK ZORUNDA KALMAM!

        Man of Steel’in bir devamı olmayacağını, karma film yapılacağını öğrendiğinizde ne hissettiniz? Filminizi, karakterinizi elinizden aldıklarını düşünmediniz mi?

        Hayır. Filmde çok fazla karakter olduğunu düşünmüyorum. İlk sözüm “Man of Steel 2 için geri döndüğümüzde çok daha zengin bir içerikle dönmüş olacağız” oldu. Batman ve Superman Adalet Birliği tarzında bir film. Kahramanlar kendisini bazen kurtarıcı bazen de bir tehdit gibi gören insanoğlunun içindeki yerini arıyor. Ama diğer süper kahramanlar onlar hakkında ne düşünüyorlardır sizce?

        Superman’i canlandırmak kalıplaşmış fikirlere uymak anlamına da geliyor.

        Superman karakteri gereği ne çok konuşkan ne de sözleriyle öne çıkan biri. Onun sırrı yaptıklarında ve iyiliğinde. Ama yine de onun bakış açısını anlamak ve ona bağlamak zorunda olduğum için canlandırması çok daha zor. Tüm bu koşulların içinde kendimi iyi hissettiğim ve karakterin tüm iyi yanlarını yansıtmakta zorladığım anlar oldu. Bunun için yeni bir solo Superman hikâyesi beni çok heyecanlandırıyor. Şimdi sadece daha karmaşık olmakla kalmayıp daha da ilginç bir karakter yansıtmak için işe koyulacağım. Bu epey zor iş.

        Neden zor?

        Zor çünkü Superman bir Amerikan idealine bağlı ve çoğu kalıplaşmış fikirlerinden koparmak neredeyse imkânsız. O halde onu nasıl daha çekici yapabiliriz? Ancak süper kahraman görüntüsünün arkasındaki adamın varlığını ve hislerini işleyerek. Çekilen tüm filmler Superman’in solo ve ikinci en iyi filmi için ön hazırlık teşkil ediyor.

        Karakterinizi çok benimsediğiniz sinema yazarlarınca sürekli konuşuluyor.

        Kesinlikle. O süper kahraman sanki benim uzun zamandır tanıdığım biriymiş gibi. Ama “Synder Dünyası”nda hareket ettiğimizi de düşünüyorum, yani karakter çoğunlukla Zack Synder’in vizyonuna bağlı. Bu film onun yorumu. Düşüncelerimi ya da hislerimi dile getirebilirim ama bundan öteye gitmiyor. Senaryo üzerinde ya da ekranda göreceğiniz sonuç üzerinde pek bir söz hakkım yok.

        Seyirci sizi sokakta tanıyor mu? Çocuklar sizi görünce seviniyor mu?

        Daha çok yetişkinler. Çocuklar beni hemen tanımıyor, malum dışarıda kıyafetim ve pelerinimle gezmiyorum. Ama beni tanıyan anne ya da baba çocuğunun kulağına eğilip benim o olduğumu söylüyor. Sonraki heyecanlarını görmelisiniz.

        Çizgi roman dünyasında Batman Superman’in rakibi olsun diye epey uğraştılar. Ama herkes kimin galip geldiğini hatta geleceğini biliyor.

        Batman oldukça iyi ve doğal bir rakip. Yarasa adam Superman’i, kendi etiklikten uzak değerlerini kullanarak yenebilir. Ama Superman şiddet kullanımında kendini sınırlıyor. Diğeri daha kuralsız. İkisi de süper kahraman olabilir ama aynı değerler ve aynı kurallarla hareket etmiyor. Onun için Batman bir adım önde, seyirci açısından da Superman önde.

        Siz kimin önde olduğunu düşünüyorsunuz?

        Ben her zaman Superman’i savunurum. Bana göre Batman’in en kötü tarafı kendi arkadaşlarını kullanarak düşmanları hakkında bilgi toplaması ve bu bilgileri kullanması. Oynadığım için söylemiyorum bunları. Superman’e kendimi daha yakın hissediyorum ve daha derin anlamı olduğunu düşünüyorum. Tüm süper kahramanların asla bozmadığı bir çizgisi ve karakteri vardır. Superman’inkileri düşünün; iyilik, yardımseverlik, bonkörlük, âşık... Ben de kendimi bu değerlere yakın buluyorum. Kimisi de Batman’de kendini bulur, neden olmasın?

        ‘ALLAH’TAN SÜPER GÜCÜ VAR, YA OLMASAYDI?’

        Sizce Ben Affleck Batman’in karakterini tam anlamıyla yansıtıyor mı?

        Emin değilim, kendisine sormak lazım. Bu özel bir soru hatta... O çok akıllı, işinde başarılı, dünyada yaşananlara karşı duyarlı ve toplumsal değişimleri çok yakından takip eden biri. Bu açıdan bakarsak şüphesiz Bruce Wayne benzeyen bir yanı var.

        General Zod’un ölümü Superman hayranlarını üzdü. 75 yıldır oyunun içindeydi.

        Öyle ama Zod’un ölümünü gerçekten de cinayet olarak görebilir miyiz? Oda Superman’i öldürmeye çalışıyordu! Epey tepki aldı biliyorum. Ama insanlar sırf bu sahneyi ele alarak tüm filmi değersiz göstermeye çalıştı. Kimisi buna açıktı, dert etmedi. Superman ilk iş günü ve olabilecek en kötü durumla karşı karşıya kalıyor. Allah’tan süper gücü var, ya olmasaydı?

        İşler biraz çizgi romanın dışına çıkıyor. Kahramanlarımız var ama bu sefer daha kusurlu bir dünya ve hiçbir şey yumuşak halledilemiyor.

        Öyle. Üstelik her şey yeni başlıyor. Zod’u öldürmek Superman’in dünyayı ve kendini keşfetmesinin bir parçası. Onu yetişkin bir süper kahramana dönüştürecek. Gerçi ondan sonra da kimseyi öldürmek istemiyor. Kötü karakter de olsa öldüren, öldürmeye teşebbüs eden kahraman değil, kanuna teslim eden kahraman istiyor. Aksi durumda acı çekiyor, daha barış yanlısı olma kararı alıyor. Batman’in acı çektiğine hiç şahit olduk mu? Batman vs Superman’de iki değişik süper kahraman görüyoruz. Kötü bir yanı da var ama şimdi. Çünkü başka bir süper kahramanın tam da karşısında.

        Bu filmde hikâyenin kötü adamı kim?

        Frank Miller’ın çizgi romanlarında olduğu gibi bir film, Batman takımının ve Superman’i bir tehdit olarak gören bir kesim insanın bakış açısını ele alıyor. Bu sadece bir görüş. Ama bu hikâyenin kötü adamı Superman değil. Tüm güçlere sahip, bana kalırsa hâlâ keşfedemediğimiz güçleri bile var. Ama şunu biliyor; herkese yardım edemez ancak herkes adına doğru olanı yapmak için çabalar.

        İçinde olduğunuz dünya karanlık, mitolojik ve daha umutsuz bir dünya. Oysa bu hikâyelerin biraz daha eğlenceli ve güneş günleri olması gerekmiyor mu?

        Katıldığım noktalar var. Ama bu tarz konuları çok da ciddiye almamalı. Mühim olan o güneşli günleri ya da eğlenceyi, nerede, ne zaman ve nasıl kullanacağını bilmek. Marvel’in en güçlü malzemesi mizahtır ve bunu çizgi romanlarda da filmlerde de iyi kullanıyor. O ciddiyeti biraz dağıtıyor. Hem DC yeni bir şey yaratmak zorundaydı.

        Filmde değişmeyen bir şeyler de olmalı...

        Filmde değişmeyen tek şey onu büyüten Martha ile Superman’in ilişkisi. Ne olursa olsun Martha onu küçük bir çocuk gibi görüyor, Superman de onu annesi gibi. Birbirlerine olan güvenleri hep aynı kalıyor.

        DC Comics’in Batman, Superman ve Wonder Woman’ı var ve artık eli güçlü. Diğerleri de gelmeyecek mi? Yeni kahramanlar bekliyoruz.

        Bu uzun süreçli bir projenin başlangıcı. Ayrıca ailede ‘S’ harfini kim taşıyor? İleride onlara patronun kim olduğunu hatırlatmak zorunda kalmam umarım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ