Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Paulo COELHO yazdı: Öğretmenler ve yollara dair

        PauloCOELHO - HABERTÜRK PAZAR

        Kendi kaderini seçmek “Her şeyden vazgeçmeye hazırım” dedi prens öğretmene ve ekledi: “Lütfen beni öğrenciniz olarak kabul edin.”

        “İnsan yolunu nasıl seçer?” diye sordu öğretmen.

        “Fedakârlık yaparak” diye cevapladı prens. “Fedakârlık isteyen yol doğru yoldur.”

        Öğretmen başını rafa çarptı. Paha biçilmez bir vazo raftan düştü ve prens vazoyu yakalayabilmek için ileri atıldı. Kötü bir şekilde yere düştü ve kolunu kırdı ama vazoyu kurtarmayı başardı.

        “Hangisi daha büyük bir fedakârlık: Vazonun paramparça olduğunu görmek mi yoksa onu kurtarmak uğruna kolunu kırmak mı?” diye sordu öğretmen.

        “Bilmiyorum” dedi prens.

        “Peki bu durumda sadece fedakârlığı temel alarak hangi yolu seçeceğine nasıl karar verebilirsin? Doğru yol o yolu ne kadar seveceğimize bağlı olarak seçilir, onun için ne kadar acı çekeceğimize değil.”

        GERÇEKLERLE UYUMLU YAŞAMAK

        Mahatma Gandhi hayatını savaşarak geçirdi ama sonunda Hindistan’ı İngiliz egemenliğinden kurtarıp özgürlüğüne kavuşturdu. Dünya tarihine adını yazdıran en büyük isimlerden biri olduğu söylendiğinde ise şu cevabı verdi:

        “Dünyaya öğreteceğim yeni hiçbir şey yok. Doğruluk ve şiddet karşıtlığı bu dünyada dağlar taşlar kadar eskidir. Benim tek yaptığım bunları olabilecek en geniş biçimde hayata geçirmekti. Bunu yaparken bazı hatalar yaptım ama bu hatalardan ders çıkardım. Benim gözler önüne serdiğim bu basit gerçeklere inananlar ancak onlarla uyumlu yaşarlarsa onları çoğaltıp yayabilirler. Aynı oranda çaba gösterip içinde aynı derecede umut ve inanç barındıran her kadın veya erkeğin benim yaptığım şeyi yapabileceğine kesinlikle eminim.”

        ENGELLERİ AŞMAK

        Ünlü bir Sufi üstadı California’da bir ders vermesi için davet edilmişti. Dersin başlayacağı sabah saat sekizde konferans salonu tamamen dolmuştu, tam o sırada asistanlardan biri kürsüye geldi ve şu duyuruyu yaptı: “Üstat şimdi uyandı. Lütfen sabır gösterin.”

        Zaman geçti ve insanlar birer ikişer salondan ayrılmaya başladılar. Öğlen olduğunda asistan yine kürsüye geldi ve üstadın yeni tanıştığı güzel bir kadınla sohbeti biter bitmez gelip konuşmasını yapacağını söyledi. İzleyicilerin büyük bir bölümü kalktı ve salonu terk etti.

        Öğleden sonra saat dörtte üstat salona geldi, sarhoş olduğu her halinden belliydi. Bu kez salonda kalanların hemen hepsi çıkıp gitti; geriye sadece altı kişi kaldı.

        “Bildiklerimi öğreteceğim kişiler sizsiniz” dedi üstat sarhoş numarası yapmayı bırakarak. “Uzun bir yolu yürümek isteyen herkes ilk ders olarak, yolun başında karşısına çıkan hayalkırıklıklarının üstesinden gelmeyi öğrenmelidir.”

        BU DA GEÇECEK

        Sufi geleneği, etrafı bilge adamlarla sarılı olarak yaşayan bir kralın hikâyesini anlatır:

        Bir sabah adamları konuşurken kral her zamankinden farklı olarak çok sessizdi.

        “Ne oldu Majesteleri?” diye sordu bilge adamlardan biri.

        “Aklım karıştı” diye cevap verdi kral. “Bazen içimi bir üzüntü kaplıyor ve kendimi görevlerimi yerine getiremeyecek kadar güçsüz hissediyorum. Bazen de elimdeki bütün bu güç yüzünden sarhoş olmuş gibi hissediyorum. Huzurlu kalabilmeme yardım edecek bir tılsım istiyorum.”

        Kralın bu isteği karşısında şaşıran bilge adamlar kafa kafaya verip aylar boyunca bu konuyu tartıştılar. Sonunda kralın huzuruna bir hediye ile çıktılar.

        “Sizin için üzerinde sihirli sözcükler olan bir tılsım hazırladık” dediler; “Ne zaman kendinizi aşırı özgüvenli ya da aşırı üzgün hissederseniz bu sözcükleri yüksek sesle okuyun.”

        Kral sipariş ettiği bu özel tılsımı alıp baktı. Bu altın ve gümüşten basit bir yüzüktü ama üzerinde şu söz yazıyordu: “Bu da geçecek.”

        (Çeviren: Mine Akverdi Denktaş)

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ