Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Olumsuzlukları halının altına süpürmek yanlış’

        Sema EREREN/HABERTÜRK PAZAR

        7 ’den 70’e hepimizi derinden etkileyen 15 Temmuz 2016 Cuma gecesi hafızalarımızdan asla silinmeyecek. Ama her şeye rağmen hayat devam ediyor ve her zaman da edecek. Bunu söyleyen panik atak, korku ve pek çok alanda önemli çalışmaları bulunan Sosyolog ve Psikolog Derya Öztürk... Öztürk, yaşadığımız toplumsal travmayı HT Pazar’a değerlendirdi.

        Darbe girişiminin ardından yaşadıklarımız toplumsal travma mı?

        Gayet tabii. Öncelikle travmanın ne olduğuna açıklık getirelim. Günlük rutini bozan ani ve beklenmedik şekilde gelişen, dehşet, kaygı ve panik yaratan kişinin anlamlandırma süreçlerini bozan olaylar travmatik olarak tanımlanmaktadır. Darbe sebebiyle toplumda yaşanan olaylar bir toplumsal travma sebebidir. Ülkemizde olanlardan sonra hepimiz acı çektik, korktuk ve üzüldük. Bunun toplumsal bir travma olduğu doğru.

        Kısa ve uzun vadede sonuçları neler ve etkileri ne kadar sürer?

        Kısa vadede uykusuzluk, iştah bozukluğu, depresif hâl, panik bozukluk ve kaygı bozukluğu görülebilir. Bu dönemde insanlar evden dışarı bile çıkmak istemeyebilir, travmaya bağlı korku ve kaygılar doğabilir. Atlatanlar hayatlarına bir şekilde devam edecek. Bazılarıysa geçirdiği şoku bastırıyor ki bu sonrasında psikolojik bozukluklar olarak ortaya çıkabilir. Bunlar ileride panik bozukluk, sosyal fobi, depresyon ve kaygı bozukluğuna neden olabilir. İnsanlar kalabalık yerlere girmekten, toplum içine çıkmaktan korkabilir ve gittikçe yalnızlaşabilir.

        Darbe girişiminin psikolojik sonuçlarını bugüne dek nasıl ve ne kadar atlatabildik?

        Ne kadar çabuk atlatıldığına dair eleştirenler de oldu. Kalabalık meydanlarda toplanılması ve sürecin şenlik, bayram havasında geçmesi bir nebze insanları rahatlatıp birlik ve beraberliği artırdı ve dikkat başka şeylere kaydı. Bu aidiyet duygusu da sürece pozitif yansımış olabilir ama ben etkilerinin bu kadar kolay geçeceğini düşünmüyorum. Hele ki haberleri izleyen çocukların bilinç altında ileride birtakım şeyler çıkabilir.

        Önerileriniz neler?

        Negatif şeylerin üzerinde çok fazla durmamak gerek. Dönüp dönüp bakmak, seyretmek, etkilerin bilinçaltımıza yerleşmesine neden oluyor ki zayıf düştüğümüz anda bunlar yüzeye çıkabilir ve psikolojik problemler yaratabilir. Ben çok fazla haber seyredilmesini doğru bulmuyorum. Hayatta yaşadığımız her türlü rahatsızlığı bilinçaltı şekillendiriyor. Bu yarın sağlığımızı, iş hayatımızı, sosyal yaşantımızı etkileyebilir. İnsanlarda güvensizlik ve paranoya oluşmasına sebep olabilir. Diğer yandan ikili ilişkileri de oldukça etkileyebilir.

        Haberlerden tamamen uzak kalmak doğru mu?

        Bu toplumda yaşananlardan haberdar olmak gerekiyor ama çok da detaylı şekilde üstünde durulmaması gerektir. 3-5 dakika önemli haberleri aldıysanız çok fazla seyretmek, dinlemek gerekmiyor. Özellikle parçalanmış insan görüntülerine bakmak, üzerine çok fazla konuşmak ciddi panik bozukluk sebebidir.

        Yavaş yavaş rutin hayatımıza dönmemizi öneriyorsunuz, değil mi?

        Evet, bir şey olmamış gibi normal yaşantıya dönmeye gayret etmenin psikolojik açıdan daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

        Konserler de eleştiriliyor. Bu gibi dönemlerde devam etmeli mi ertelenmeli mi? Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve her zaman da edecek. Yas ne kadar sürebilir ki?

        Ülkemiz bir yas dönemini geçirdi ama normal hayatın devam etmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Kötü ruh halinden çıkmamız için elimizden geleni yapmalıyız. Bu da hayatın bir parçası.

        Biz de cuma gecesi gazetedeyken oldu her şey... Bazılarımız daha ağır yaşadı olanları. Kişiden kişiye değişmesi normal mi?

        Elbette. Bilinçaltımızda geçmişten getirdiklerimiz var. Daha önce travma yaşamışlarda bu gibi durumların etkileri daha büyük oluyor ama yaşamamışlarsa daha dirayetlidirler. Doğal olarak daha az etkilenirler.

        Çocuklara gelirsek... Sizce onlara nasıl yaklaşmalı?

        Muhakeme yetenekleri tam gelişmediğinden çocukların böyle şeyleri anlamalarını beklemek, anlatmaya çalışmak, şahit olmalarını sağlamak yanlış. Olabildiği kadar olayları çocukların yanında konuşmamak, onları televizyondan uzak tutmak gerekir. Çünkü anlamaları zor ve ruhlarında yaşananların nasıl bir güvensizlik, kaygı ya da içsel çatışmaya sebep olacağını bilmiyoruz. ‘YÜZDE YÜZ UYUM BEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİL’

        İkili ilişkiler için ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

        Bu dönemde çatışmalar artar mı? Artmamasını temenni ediyoruz. Birbirimize hoşgörüyle, iyi niyetle yaklaşmalıyız. Güvensizlik, paranoya, çatışma toplumlarda huzur ve barış getirmiş şeyler değil. Huzur ve barış istiyorsak hoşgörülü olmalı, fikirlerimiz aynı olmasa bile gereksiz çatışma ortamlarından kaçınmalı. Aynı toplumun içinde sayısız farklı görüşe, apayrı bilinçaltına sahip olanlar var. Yüzde yüz uyum beklemek mümkün değil.

        Türkiye’nin dört bir yanından milyonlarca insanı bir araya getiren ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’ gerçekleşti. Ülkemizdeki kutuplaşma azalır mı?

        Öyle olduğu görünüyor, ben de öyle düşünüyorum. Birlik beraberlik sağlandı. Güvenlik de gayet iyiydi. O hava, insanlar üzerinde güven telkin etti. Moraller düzeldi. Korkulu bekleyiş azaldı.

        Bu arada panik atağı artmış olanlar, uyku problemi yaşayanlar, anksiyetesi ortaya çıkmış olanlar var. Onlar için ne yapılabilir?

        Bu şikayetleri yaşayanlar muhakkak destek almalı, bir uzmana gitmeli. Türkiye depremler, terör ve çeşitli yaşananlar yüzünden panik atağın fazla görüldüğü bir ülke. Son yaşananlar biraz daha artmasına sebep oldu. Durup geçmesi beklenmemeli. İştah, uyku bozuklukları, evden dışarı çıkmak istememe, çarpıntı, baş dönmesi, bulantı gibi problemler yaşıyorsanız ya da ciddi anlamda ölüm korkusu hissediyorsanız mutlaka destek alın. Şunu da unutmayın lütfen... Uzman desteği ciddi çözümler vaat eder. Kaygılanmaya gerek yok.

        ‘HAYAT RUHSAL BİR YOLCULUK’

        Olumsuzluklardan da ders çıkarmalı belki...

        Her olumsuzluk çözümü de beraberinde getirir. Hiçbir şey sebepsiz yaşanmıyor. Her şey bize bir şey öğretmek için bir fırsat. Belki daha hoşgörülü olmayı, barışçıl olmayı öğretiyor. Doğaya inanıyorum, yaşama inanıyorum. Denge yasası gereği her şey olması gerektiği gibi. Eninde sonunda dengeleneceğine inanıyorum. Her şey çok kötüymüş gibi görünebilir ama her kötülüğün içinde eşit oranda bir fırsat, iyilik var. Sen, ben diye bakmak, felaket senaryoları yazmak, kendinize acımak, kurban gibi görmek yerine “Ne öğrendim ve ne yapmalıyım?” diye bakmalı. Hayat ruhsal bir yolculuk, hiçbir şey tesadüfi değil. Çünkü şu an ülkemizdeki ortam kutuplaşmaya müsait. Dediğimiz gibi bir bakış açısına sahip olunursa kızgınlık, öfke, kin, nefret oluşmaz. Aksi halde bunlar sağlık problemlerine de sebep olur. Sinir, stres, uykusuzluk mide problemlerini, bağımlılık gibi kötü alışkanlıkları tetikleyebilir. Çünkü insan beden, zihin ve ruhun bir bütünü. Dolayısıyla zihindeki problem bedeninizde hastalık olarak ortaya çıkabilir; ruhunuzdaki problem zihinsel karışıklık ya da bedensel hastalık olarak ortaya çıkabilir. Bunları birbirinden ayırt edemeyiz. Dolayısıyla ne yapıp edip olumsuz duygu ve düşüncelerden arındırmamız gerekir.

        Bu arada 5 günlük terapi programınız olduğunu duymuştum.

        Evet. Panik atak, sosyal fobi, depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete için merkezimizde 5 günlük bir terapi programı uyguluyoruz. 5 gün üst üste, her gün 1 saat gelindiğinde yakın zamanda ya da geçmişte yaşanmış ve bilinçaltınızda olan travmanın izlerini, korku, kaygı ve endişeleri, kızgınlığı, nefreti ve öfkeyi temizliyoruz. Ciddi problem yaşayanların bu programlara katılmasını öneriyoruz. “Bir şey yok, her şey yoluna girdi” havasına girmek doğru değil. Olumsuzlukları halının altına süpürmek yanlış. Süpürdüklerimiz yarın bir gün geri gelir.

        'SORUNLARI KÖKÜNDEN TEMİZLEYİN'

        Antidepresan kullananların sayısı da artıyor. Antidepresan iyileştirir mi?

        Antidepresanlar her zaman tek başına yeterli olmayabilir. İnsanların antidepresanların yanı sıra psikolojik destek almaları, terapi programlarına katılmaları daha hızlı bir iyileşme sağlayabilir. Amaç duyguları bastırmak değil; olumsuz duygularımızı tamamen temizlemek olduğu için terapilerden de büyük oranda fayda sağlanır. Kökenine inip sorunları kökünden halletmek daha sağlıklıdır. Biz yaptığımız çalışmalarda olumsuz duyguların kökenine inip kalıcı olarak ve tamamen temizlemeyi hedefliyoruz.

        O tekniklerden bahsedebilir misiniz?

        Duygusal özgürleşme tekniği denen çok yaygın bir tekniğimiz var. Bu tekniğin en güzel yanı uygulamaya başladığımız andan itibaren kişinin olumsuz duygularının o anda, kalıcı olarak temizlenmesi. Yöntemi öfkeyi, kızgınlığı, acıyı, kederi, yası, suçluluğu, pişmanlığı temizlemekte kullanıyoruz. ABD’de olumsuz duyguları olan 10 bin kişi üzerinde bir çalışma yapıldı. Çalışmaya katılan kişilere bu teknik 15 dakika uygulandı ve sonunda bu olumsuz duyguların yüzde 95 oranında tamamen kaybolduğu görüldü. Bu yüzden oldukça etkili bir yöntem olduğu söylenebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ