Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Dağhan Külegeç, Özden Özgürdal, Erbulak Oyunculuk ve Yazarlık Evi, Altan Erbulak, Sevinç Erbulak

        Ekin TÜRKANTOS / HT CUMARTESİ

        Oyunculuk onların aile mesleği... Yıllardır başarılı projelerde izlediğimiz Erbulak Ailesi ve oğulları Dağhan Külegeç güçlerini birleştirip bir okul açtı. Ayşe Erbulak hayalini kurduğu okulu, tüm ailenin de onayını alarak kısa sürede hayata geçirdi. Dağhan Külegeç ekonomik yönden destekledi, Özden Özgürdal sahnelerin tasarımını üstlendi, Sevinç Erbulak ince detayları belirledi ve Füsun Erbulak da sevgiyle olanı biteni izledi. Harika bahçesi, kütüphanesi, iki sahnesiyle sempatik bir okul yaratan aile üyeleri çok heyecanlı... 8 aylık eğitimin ardından sahneye çıkabilecek seviyeye gelecek öğrencilerden Ayşe Erbulak’ın isteği net: “Okulda kalemsiz, deftersiz öğrenci olmayacak ve kesinlikle sakız çiğnenmeyecek!” Gönlünde yatan ise okulun zaman içinde vakıf ya da konservatuvara dönüşmesi. En büyük hayalleri ise Erbulak Ödülleri... Aileyle bir araya gelip heyecanlarına ortak olduk. Bir soru ile başlayıp kendimizi Erbulaklar’ın eğlenceli dünyasında bulduk.

        ■ Burası bir kadın dayanışmasının eseri mi?

        Ayşe Erbulak: Hayır, Dağhan ve Özden de var.

        Dağhan Külegeç: Aslında doğru 3 Erbulak kadını var işin içinde.

        Ayşe E.: Ben proje insanıyım. Tatil yapayım istedim, yapamadım. Bir gün Dağhan’ı aradım o bana direkt “Okul mu açacaksın?” dedi.

        Dağhan K.: Ses tonundan okul açmak istediğini anladım.

        Ayşe E.: Neyse ki bana güveniyor. Aslında bir senedir düşünüyordum. Elimizde Dağhan var. Sempatik, iyi huylu, oyuncu, popüler. Sevinç var oyuncu, hoca. Özden var, çocuklar için pedagojik eğitim almış. Füsun Erbulak var diploma lazımsa.

        Füsun Erbulak: Ama ben itiraz ettim başta. “Altan Erbulak’ın ismini kullanmayalım” dedim. Biz tiyatro kurduk 7 yıl zor idare ettik, zor iştir.

        Dağhan K.: Biz sanatçı kafasında olduğumuz için çekindik başta. Her ne kadar okul da olsa bir kasası olacaktı oysa biz ticaretten anlamayız.

        Ayşe E.: “Ben anlarım” dedim. Açıkçası elimdeki metaların etinden sütünden faydalanmak istedim.

        Füsun E.: Ki biz her yere bunları bedava yapıyoruz.

        Ayşe E.: “Bana bedava yapsınlar” dedim. Bağdat Caddesi’ne çıkan herhangi bir sokağın apartman katı olur diye düşünmüştüm. Gerçekten işaretlere çok inanıyorum.

        Dağhan K.: Kısmete.

        Ayşe E.: Evet, kısmete inanıyorum.

        Füsun E.: Lütfen sponsoru da söyle.

        Ayşe E.: Dağhan bana “Ne kadar istiyorsan veririm” dedi. Benim uykularım kaçtı. Bu arada Sevinç’le Füsun yazlıkta.

        Sevinç Erbulak.: Evet insanlar yardım için koşturuyor biz yazlıktayız.

        Ayşe E.: Evet ustalar çalışmaya başladı ve 40 günde bu hali aldı burası.

        ■ Sevinç Hanım siz ne düşündünüz?

        Sevinç E.: Korktum. Çünkü bu işlere öyle girilmez. Yeni oynayacağım bir oyuna sevinsem bile ilk okuma provasında kekeliyorum. Benimle ilk defa çalışan bir yönetmen içinden “Bu muymuş Sevinç Erbulak” diyordur. Bir oyunda beni en korkutan sahneyi heyecanla beklerim. Okul da öyle oldu.

        Dağhan K.: Güzel bir şey yaptık ama asıl bundan sonrası önemli.

        Ayşe E.: Her sınıfın bir hocası olacak. 20’şer kişilik sınıflarımız. Dağhan kamera önü ve arkası dersi verecek. Uhde sınıfımız var. İsmini Özden buldu.

        ■ Ne demek uhde sınıfı?

        Özden Özgürdal: “Benden geçti, bu saatten sonra olmaz” diyenler için açtığımız bir sınıf. Siz gerçekten istiyorsanız kapımız açık dedik.

        ■ Sahneye çıkmayacak insanlar için ne sağlar bu eğitim?

        Özden Ö.: Öğrenci olmak istiyorsanız her daim bir şeyler sağlar.

        ‘OYUNCULAR SAMİMİ OLSALAR DA BİRBİRİNDEN NEFRET EDER’

        ■ Zaten çıkış noktanız da “İlla bi’şey öğrenirsiniz”...

        Ayşe E.: Ve çok da eğlenirsiniz.

        Dağhan K.: Sonuçta bir iş görüşmesine gittiğinde de bir şey oynuyorsun. İlişkiler zaten oyun demek.

        Ayşe E.: Evet oyunculuk tüm mesleklerin atasıdır.

        Dağhan K.: En iyi oynayanlar da aslında oynadığını hiç bilmeyenler. Bizim hedefimiz de o, düşünmeden oynamasını sağlamak.

        ■ Belki diplomadan daha önemli şey diploma gibi insanlardan ders almak. Öğrenciler sizden ayrı ayrı ne öğrenir?

        Ayşe E.: Biz samimiyizdir.

        Füsun E.: Dilimizin kemiği yoktur.

        Ayşe E.: Bu samimiyetle birbirimize kötü şeyler de söyleyebiliriz. Dışarıdan bizi görenler, “Bunlar mezara kadar konuşmaz” diye düşünür. Tam bir dakika sonra geçer.

        Sevinç E.: Gerçekten bir dakika sürer.

        Ayşe E.: Bence asıl samimiyet budur.

        Dağhan K.: Oyuncular ne kadar samimi olsalar da birbirinden nefret eder. Çocukluğum boyunca kulisteki oyuncuların birbirleriyle ilgili hikâyelerini dinledim. Herhalde tiyatro yapmamamın en önemli nedeni budur.

        Sevinç E.: Dağhan’ın söylediği doğru ama güzel örnekleri de var. Mesela kendimden çok güvendiğim arkadaşlarım var.

        Dağhan K.: Her yerin bir sahne olduğunu öğretebilirsek çok güzel. Bireyin kendini de seyretmesi lazım. Akşam eve geldiğinde “Ben bugün okulda hangi roldeydim”, “Bugün anneme karşı hangi roldeyim” diyebilmeli. Sevinç’in dediği gibi bu yöntem, farkındalığı artıran bir şey. Oyunculuk yapmasanız bile ilişkilerinize etki eder.

        Füsun E.: Benden de deliliği öğrenirler.

        Sevinç E.: “Gerçekten Dağhan gelecek mi derslere?” diyenler oluyor, şaşırıyoruz. Elbette gelecek. Bir yazarlık ve oyunculuk okulu açıyorsanız güvenilir insanlar bir arada olmalı. Temiz olmalı, öğrenmeye açık bir eğitim kadrosu olmalı. Buna çok dikkat ettik.

        Dağhan K.: Bizim burayı açmamız aslında insanlara hem kalbimizi hem aklımızı açmamız demek.

        ‘ALTAN ERBULAK BİZİ İZLİYORDUR’

        ■ Altan Erbulak sizi izliyor mudur?

        Ayşe E.: Kesin izliyordur.

        ■ Ne diyordur?

        Ayşe E.: “Çok yorulmasalar” diyordur. İzlediğine kesin inanıyorum.

        ■ Aile bireyleri arasında beğenmediğiniz performansları söyler misiniz?

        Füsun E.: Her zaman söylerim.

        Ayşe E.: Biz birbirimize söyleriz

        Füsun E.: Alınmayız da.

        ■ Birbirinizle ilgili en beğendiğiniz özellikler neler?

        Ayşe E.: Dağhan’ın inanılmaz bir merhameti ve adaleti vardır. Çok objektiftir ve adildir.

        Füsun E.: Gerçekten Dağhan çok düzgün bir insandır.

        Ayşe E.: Füsun dobradır. Bazen dobralıkta ileri gider. Bunu hem beğenirim hem beğenmem. Ama o beğenmediğim huy bende de oldu. (Gülüyor.)

        Füsun E.: Hayat medcezirdir zaten.

        Ayşe E.: Sevinç de müthiş bir kardeş. Şimdi birlikte büyüyoruz. Özden olmasaydı bu işi tek başıma yapamazdım.

        Dağhan K.: Füsun Erbulak, Türk tiyatrosunun en görmüş geçirmiş oyuncusudur. Sevinç hem oyuncu hem eğitmen. Ben onlar gibi tiyatro yapmamış ama dizi tecrübesi olan bin bir set geçirmiş biriyim. Kendi içsel deneyimlerimi paylaşacağım. Hayat oyunculuk üzerine kurulu. Hep bir sahne içerisinde pozisyon almanız gerekiyor. Özden’in çocuklarla iletişimi çok iyi. Bir okul açmak için tam zamanıydı. Tam bir Voltran oldu.

        ‘Hayatın oyun tarafındayım’

        ■ Dağhan annen gibi bir şey yapmadan duramaz mısın?

        Dağhan K.: Evet. Her yaz bir hobi edinirim. Şu yaşımda daha biriyle kavga etmişliğim yoktur. Ben hayatın daha oyun tarafındayım. Elbette iç çatışmalarımız olabiliyor zaman zaman. Kendimi tanıtmayı sevmem, “Benimle çalışmış insanlara sorun” derim hep. Burada da en doğrusunu öğrencilerimiz söyleyebilir. Tüm aile bir araya geldi, güzel olacak.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ