Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekonomik türbülansın gidişi açısından belirleyici olacak en kritik ayın sınavını verdik. Erken seçim sinyaliyle başlayan ve zaman zaman dışarıdan esen rüzgarın da etkisiyle şiddetlenen türbülanstabaşaşağı gidişi ve yere çakılmayı durdurmada eylül en kritik aydı.

        - TCMB bu ayda faizleri yüklüce artırdı. Mevduat ve kredi faizleri 5-6 puana varan artışlar yaşandı. Türk Lirası kuvvetlendirildi. TL dolara karşı eylülde yüzde 7.6 değerlendi. TL’nin tarihi dip seviyesi olan 13 Ağustos’tan bu yana geçen süredeki değerlenme ise yüzde 19.1’e vardı. Yılbaşından 13 Ağustos’a kadar TL’nin dolar karşısındaki kaybı yüzde 47.4’e varmıştı. Yarım dolar ve yarım Euro karşısındaki değer kaybı da yüzde 45.9 olmuştu.

        - Bu sonucu yaratmada Yeni Ekonomik Program (YEP) etkili bir şekilde kullanıldı. Önce beklenti yaratılarak, ardından da 20 Eylül’de açıklanan Yeni Ekonomik Program’la “yaşananların farkındayız, gereğini yapacağız” mesajı verilerek türbülansın yatışması sağlandı.

        - Şimdiye kadar kur şoku, faiz şoku, enflasyon şoku yaşadık. Şirketler ardı ardına konkordato ilan ediyor. Ama yaşananlar hala kriz boyutuna varmış değil. Kriz tanımını yapabilmek için, ekonominin iki çeyrek üst üste daralması gerekecek. Halbuki yılın ilk yarısında yüzde 6.2 büyüdük. Geride bıraktığımız üçüncü çeyrekte büyüme hızla düştü ama öncü veriler hala pozitif çıkacağına işaret ediyor.

        - Ekonomide daralma ise içine girdiğimiz son çeyrekte gündeme gelebilir. Yeni yılın ilk çeyreğinde veya ikinci çeyreğinde devam edebilir. Çünkü Yeni Ekonomik Program’da 2019 yılı büyümesi yüzde 2.3 olarak alındı. Bunun olabilmesi ancak bir veya iki çeyreklik daralmayla mümkün. İşte bu daralmanın şiddetini azaltmada, krizin bir bunalıma dönmemesinde eylül ayında atılan adımlar belirleyici olmaya aday.

        SENDİKASYONLARA YOL AÇILDI

        - Denilebilir ki, bu ilk adımların ilk sonuçları da gelmeye başladı. Bankaların eylül ve ekimde sendikasyon kredileri geri ödemesi yoğun. Yaşanan kur ve faiz şoku ardından Akbank’ın çıktığı ilk milyar dolara yakın sendikasyon yüzde 104 yenilenme başarısını gösterdi. Ancak maliyeti de aynı vade için iki katına çıktı. Böylece maliyeti yükselmiş olsa da sendikasyon kredilerinin yenilenmesinin yolu açıldı.

        - Ancak toplamda bankacılık sektörü dışarıya net borç ödeyicisi durumunu sürdürüyor. Reel şirketler ise hala dış borçlarını yüzde 100’ün üzerinde çevirebiliyorlar. Ekonominin çarklarının dönmesi dış kaynaklara bağlı olan Türkiye’de borç çevirme oranlarının yüzde 100’ün altına inmesi zorlanmalara işaret. Yüzde 80’in altına düşmesi ise kriz dönemleriyle sonuçlanıyor. Net bazda dış borç geri ödemesi yapılması ekonomiyi daraltıyor. Merkez Bankası Ödemeler Dengesi temmuz ayı verilerine göre bankacılık sektörünün borç çevirmeoranı yüzde 98.87’ye düştü. Oranın ağustos ve eylülde biraz daha gerilediği tahmin ediliyor. Reel sektörde ise bu oran Temmuzda yüzde 131.7 düzeyinde bulunuyor. Hem bankalar hem de şirketler için en düşük dış borç çevirme oranları yüzde 76.88 ile Mayıs 2009’da görülmüştü. Önümüzdeki dönemde ekonominin barometresinin dış borç çevirme oranı olacağı açıktır.

        MCKİNSEY İLE ANLAŞMA NEDENİ

        - Bunun içindir ki Yeni Ekonomik Program açıklandıktan sonra uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey ile anlaşma yapıldı. Hükümet IMF ile anlaşmayı tercih etmediği için, hazırlanan ve yürürlüğe konulacak Yeni Ekonomik Programın uygulanmasını takip etmek ve uluslararası kuruluşları ikna etmek görevi McKinsey’e verildi. Ancak IMF ile McKinsey aynı kurumlar değil, aralarında dağlar kadar fark var.

        EKONOMİYİ EKİMDE ÜÇ EŞİK DAHA BEKLİYOR

        -Eylül ayından sonra ekim ayında atlatmamız gereken yine kritik eşikler var. Bunlardan ilki bu hafta açıklanacak eylül ayı enflasyonu olacak. Yıllık yüzde 20’nin üzerine çıkılma ihtimali yüksek. Sonraki üç ayda da yatay bir gidiş olabilir eğer yeni bir kur sıçrayışı olmazsa. YEP’te de zaten yılsonu TÜFE beklentisi yüzde 20.8 alınmış.

        BRUNSON DAVASI

        -Bu ayın ikinci eşiği 12 Ekim’deki Rahip Brunson davası. Türkiye’den ayrılmasına izin verilirse gidişatın yönü değişebilir, verilmezse bizi yeni zorluklar bekliyor olacak. Karar ise yargının veya devletin tepesinin işi.

        -Üçüncü eşik de 4 Kasım’da uygulamaya girecek ABD’nin İran yaptırımlarının gölgesinin bu aydan başlayarak düşecek olması. Petrol fiyatları zaten yükselmeye başladı ve 82 doları aşan Brent fiyatıyla karşı karşıyayız. Yükselen maliyetler yanında İran yerine petrol ve doğalgaz tedariğinin nereden ve nasıl yapılacağı da ayrı bir risk konusu. Eylül’de atılan adımlarla nefeslendik ve bıçak sırtı gidişte uçurum tarafına düşmedik. Ama bıçak sırtı gidiş de bitmedi, daha aşmamız gereken eşikler var.

        Diğer Yazılar