Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye bir büyük depremle daha sarsıldı. Merkezi Kahramanmaraş olmak üzere etrafındaki 10 ili kapsayan depremler yüzde 7.7 şiddetine çıkarak şimdiye kadar ülkenin ikinci büyük depremi oldu.

        Maalesef yine binalar çöktü, yine insanlar göçük altında kaldı ve yine can kaybı yüksek. Dün gece itibariyle can kaybı 2.316’ya, yaralı sayısı 13.293’e ulaşmıştı. Yıkılan bina sayısının 5.606 olduğu dikkate alınırsa can kaybının daha da artma ihtimali elbette üzücü.

        ➔Depremin meydana geldiği 10 ilde yaklaşık 15 milyon nüfus yaşıyor. Gaziantep, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana, Şanlıurfa ve Hatay gibi sanayide ilerlemiş şehirlerin yer aldığı deprem bölgesi, Marmara ve Ege’den sonra Türkiye’nin üçüncü büyük üretim kümelenmesine ev sahipliği yapıyor.

        ➔İnsani kayıpları yüksek depremin ekonomik bir faturası da olacak.

        ➔Ancak sanayi kümelenmesinin ve ekonomik gelişmenin en yüksek olduğu Marmara ve Ege’de de büyük depremler bekleniyor. Bugün Maraş’ta olanlar yarın İstanbul veya İzmir’de olacak.

        ➔Eğer hazır olabilseydik deprem böyle ağır vurmayabilirdi. Depreme dayanıklı binalar inşa edebilseydik, yıkılan bina sayısını üçte iki oranına düşürebilirdik. Can kayıpları ve yaralı sayısını benzer oranda azaltabilirdik.

        REKLAM

        JAPONYA-TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI

        ➔30 yıldır Türkiye’de yaşayan Yoshinori Moriwaki, Japonya’da da deprem alanında çalışmış. Deprem konusunda iki ülkeyi karşılaştıracak yeterli tecrübeye sahip.

        ➔Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki diyor ki, “deprem sayısı bakımından Türkiye dünyada 6’ıncı sırada bulunuyor. Buna karşılık can kaybı bakımından dünyada üçüncü sırada çıkıyor.”

        ➔Japonya’da ise nüfus daha fazla, depremlerin şiddeti daha büyük, sayısı da daha çok. Sayı bakımından Japonya dünyada en çok depremin görüldüğü 4’üncü ülke. Ancak can kaybı bakımından Japonya 7’inci sırada yer alıyor.

        ➔Türkiye üçüncü, Japonya yedinci sırada.

        ➔Bitişikte yer alan ve Prof.Dr.Aziz Çelik’in paylaştığı tablo da Moriwaki’yi destekler nitelikte. 1990 sonrasında 7’nin üzerinde görülen deprem sayısı Japonya’da 30 iken, can kaybı 1.561 ve yaralı sayısı 9.809 oldu.

        Türkiye’de ise 4 depremde 18.733 can kaybı ve 58.610 yaralı meydana geldi.

        ➔Onların yaşadığı tecrübe çok daha fazla. Buna göre de önlemleri geliştirmişler. Vatandaşlarını eğitmişler.

        DEPREME HAZIR OLMAK ÇOK ÖNEMLİ

        ➔Yoshinori Moriwaki bu konuda 28 Aralık 2022’deki konuşmasında şunları söyledi: "Türkiye'de Japonya gibi bir deprem ülkesi. Depreme hazır olmak çok önemli. Tüm kurumların ve insanların hazır olması gerekir.

        ➔Dünyadaki depremlerin yüzde 20’si Japonya’da gerçekleşiyor. Japonya, çok büyük depremler yaşadı. Japonya’da insanlar bunları yaşadığı için tam hazır oluyor.

        REKLAM

        ➔Türkiye’deki binaların yüzde 60'ı kaçak. Türkiye’de yönetmelik çok iyi artık, Japonya'dan daha katı. Ama ona rağmen bunu herkes takip etmiyor. Onun için burası sıkıntı. Bunu çözmek lazım."

        ➔Bir gün gelip Marmara veya Ege’de deprem olduğunda tıpkı 1999 Gölcük ve 2023 Maraş’taki gibi, yine hazır olmayacağız.

        ➔Orta vadeyi kapsayan 5-10 yıl veya daha uzun vadede hazırlanacağımıza yönelik umudum da aslında pek yok.

        YÜKSEK ENFLASYON, KISA VADE ETKİSİ

        ➔Çünkü bunun için öncelikle kısa vadecilikten kurtulup daha uzun vadeli düşünmek, uzun vadeyi de planlamak, uzun vadeli kazanç ve riskleri hesaba katmak gerekiyor.

        ➔Devleti yönetenler için de, yerel yöneticiler için de, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar için de geçerli bu.

        ➔Galiba sadece finansal piyasalarda veya ekonomide değil, toplum olarak da kısa vadeci ve günü kurtarıcı hareket etmeye başladık. Kendimizi kısa vadeye hapsettik.

        ➔Sürekli kısa vadeyi kurtarmaktan uzun vadeli çıkarlarımızı koruyamıyoruz veya görmüyoruz. Depreme karşı önlem alma konusunda ülkeyi yönetenlerden istekte bulunmuyoruz. Onlar üzerinde baskı kurmuyoruz.

        “Mal canın yongasıdır” diyen bir toplumuz ve depremlerde söz konusu olan can ve mal kaybı. İkisinden de oluyoruz ama sonucu ancak uzun vadede görülebilecek deprem önleme konusunda talepkar değiliz.

        ➔Benim aklıma da yarım asırlık yüksek ve oynak enflasyonun etkisiyle kısa vadeli gidiş tuzağına düşmüş olabileceğimiz geliyor.

        ➔Arada geçen 10 yıl hariç biz 50 yıldan beri yüksek enflasyonla yaşıyoruz. Bunun etkisiyle orta ve uzun vadeli düşünemiyor, plan yapamıyor ve önümüzü göremiyoruz.

        ➔Başka yanıtı olan beri gelsin.

        Diğer Yazılar