Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

ARİF BALKAN / HABERTÜRK

YAZI DİZİSİ 1

Başlarken

Anadolu, pek çok medeniyetin beşiği olmasının yanı sıra sahip olduğu doğal güzellikleriyle de gözlerin üzerinde olduğu bir coğrafya. Yaklaşık 15 bin bitki türü bulunuyor. 4 bin kadarı ise dünya üzerinde sadece Türkiye’de yetişiyor; diğer bir deyişle “endemik”. Avrupa kıtasının tamamında bile bu çeşitlilik yok. Sahip olduğu hayvan türleriyle de Türkiye çok özel bir yere sahip. Tüm bu özellikleri Türkiye’yi dünyada en yaygın kaçakçılık türlerinden biri olan ‘biyokaçakçılık’ için hedef haline getiriyor.

Habertürk, bitki ya da hayvan türlerinin izinsiz olarak yurtdışına kaçırılarak ekonomik gelir elde edilmesi olarak bilinen “biyokaçakçılık” dosyasını aralıyor. Bu dizide; ‘Yaklaşık 15 milyar doları bulan doğa kaçakçılığında Türkiye neden hedef ülke?”, “Hangi türler nerelere götürülüyor?”, “Biyokaçakçılar kimler?”, “Son 7 yılda kaç kaçakçı yakalandı?”, “Yasalar Türkiye’nin çalınan doğasını korumak için yeterli mi?” sorularının yanıtlarını bulacaksınız. Kaçakçıların hedefinde olan laleler, böcekler, sürüngenler ve kuşların tıptan tarıma, ilaç sanayiinden koleksiyonerliğe kadar hangi amaçlar için kullanıldığını göreceksiniz.

Mersin’in Çamlıyayla İlçesi’nde bu yılın mayıs ayında iki Rus vatandaşı, turist gibi doğada dolaşırken bölge halkının dikkatini çekti. Güvenlik güçlerine haber verildi; ekipler bir süre takip ettikleri Rusları kıskıvrak yakaladığında turist olmadıkları ortaya çıktı. Arazide kelebek yakalamak için kullanılan atraplarla dolaşan Rusların sırt çantalarında 37 kelebek ve 45 böcek bulundu.

Ardahan Posof’ta yine mayıs ayında bu kez yabancı oldukları anlaşılan 3 kişinin peşine düşüldü. Gürcistan plakalı bir araçla doğada “hırsızlık” peşindekiler bu kez Almanlardı. Yapılan aramada üzerlerinden nesli tükenme tehlikesi altında olan 14 semender, 1 engerek yılanı, türü tam olarak tespit edilemeyen 3 adet bitki kökü bulundu.

15 MİLYAR DOLARLIK VURGUN

Örnekler, bu yıl kaçakçılık sezonuna hızlı bir başlangıç yapıldığını gösteriyor. Zira, biyokaçakçılık mevsimi açıldı ve neredeyse ekim ayına kadar da bölge değiştirerek devam edecek. Ekipler, her geçen yıl daha donanımlı ve daha dikkatli olmak zorunda. Çünkü dünyada yaklaşık 15 milyar dolarlık “biyokaçakçılık” piyasasında Türkiye artık hedef ülke.

Bitki ya da hayvan türlerinin izinsiz olarak yurtdışına kaçırılarak ekonomik gelir elde edilmesi olarak bilinen biyokaçakçılık, tüm dünyanın gündeminde. Türkiye de sahip olduğu bitki ve hayvan türleri bakımından kıskaçta olan ülkelerden. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Vahşi Suçlarla Mücadele Uluslararası Konsorsiyumu, geçtiğimiz hafta yaban hayatı için çok kritik bir operasyonun bilgilerini paylaştı. Viyana’da yapılan açıklamada, mayıs ayında “Cobra 3” adı verilen ve 37 ülkeyi kapsayan operasyonlarda 139 kişinin yakalandığı duyuruldu. Yakalananların üzerinde 247 farklı bitki ve hayvan türüne ait numuneler bulundu.

SON 7 YILDA 55 KAÇAKÇI

Orman ve Su İşleri Bakanlığı birimlerinden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) verilerine göre Türkiye’de son 7 yılda 55 biyokaçakçı yakalandı. Türkiye’den en fazla böcek, kelebek, bitki, kuş, yılan, kaplumbağa, kertenkele ve salyangoz çalınıyor. Sadece hayvanlar ya da bitkiler değil bir de yaprak, boynuz, tüy, tırnak gibi parçalar çalınıyor. Toroslar, Amanos Dağları biyokaçakçıların uğrak yerleri. Doğu Karadeniz, Kaçkar Dağları ile Muğla, Antalya, Burdur, Bolkar-Aladağlar, Tuz Gölü, Kaz Dağı ve Uludağ, Munzur Dağları’nın da aralarında bulunduğu geniş bir coğrafya hedefler arasında.

ORKİDENİN KOORDİNATLARI

Yetkililere göre tespit edilen olaylarda kaçakçılar akıl almaz yöntemler kullanıyor. Gömlek cebine yerleştirilen kuş yumurtaları, iç çamaşırına gizlenen memeliler ve toz haline getirilen sahlepler... Karşılaşılan örnekler, kaçakçıların büyük çoğunluğunun bilim adamı olduğunu ortaya koyuyor. İsveç, Danimarka, Fransa, Macaristan, Japonya, Hollanda, Rusya pasaportu taşıyanlar genellikle bitki türlerini hedef alıyor. Suriye’den gelenlerin hedefinde ise Kerkenez, Uludoğan ve Bıyıklıdoğan gibi kuş türleri var.

YARASALARLA İLGİLENİYORLAR

Çek Cumhuriyeti, Rusya ve Almanya pasaportu taşıyanlar; kelebek, böcek türleri, yarasalar ve sürüngen türleriyle ilgileniyor. Ancak koleksiyonerler ve bu işin ticaretini yapanlar da çoğunlukta. Kaçakçılarla ilgili ilginç bir detay da, hemen hepsi peşinde oldukları türü eliyle koymuş gibi buluyor. Öyle ki, biyokaçakçılık için Türkiye’ye gelen bir Macar profesörün üzerinde peşinde olduğu orkide türünün yetiştiği bölgeleri gösteren koordinatlar bile bulundu.

‘MİSAFİRPERVERLİĞİMİZİ KULLANIYORLAR’

- Türkiye’den ilk kaçırılan bitkinin buğday olduğunu belirten Süleyman Demirel Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik, “Buğdayın iki gen merkezinden biriyiz. Biri Amerika, diğeri Türkiye. Türkiye, misafirperverliğinin kurbanı. Bir avuç buğday verirsen olay bitiyor. Adamlar, o buğdayı valizine koydu götürdü. Yeni çeşitler yetiştirip bize sattı. Ekonomik kaybı varın siz hesaplayın” dedi. Özçelik, buğdayın dışında lale türlerinin de kaçırıldığını belirterek “Ters laleyi kaçırıp Eyfel Kulesi’nin altına diktiler. Aslında o imparator lalesidir ve Hakkâri Dağları’ndan yetişir” diye konuştu.

İLAÇ SANAYİİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ

- Bitki ve hayvan türleri, pek çok farklı sebep için Türkiye’den kaçırılmak isteniyor. Türler, tıp, endüstri, madencilik, balıkçılık, ormancılık, hayvancılık hatta tarıma kadar pek çok sektörde hammadde olarak kullanılıyor. Bitkiler ilaç, gıda, kozmetik sanayiinde kullanılırken böcekler yeni nesil antibiyotiklerin geliştirilmesinde kullanılıyor. Yılanlar da ilaç sanayii için vazgeçilmezlerden. Bakanlık yetkililerine göre ülkemizde kaçakçıların hedefinde en çok kelebekler bulunuyor. Kelebekleri, böcek türleri, bitkiler, kuşlar, sürüngenler, kurbağa gibi çift yaşamlılar ve salyangoz gibi yumuşakçalar izliyor. Kardelen, lale ve orkideler Antalya’dan, mantar ve balık türleri Artvin’den, yılan, kertenkele gibi sürüngenler Doğu Karadeniz’den götürülürken, buğday türleri için hedef İç Anadolu...

‘KITALARLA YARIŞIR’

- Türkiye’deki bitki ve hayvan sayısının kıtalarla yarıştığını kaydeden Özçelik, “Bu zenginliği kullanmaya çalışıyorlar. Nerede ne olduğunu belki de bizden daha iyi biliyorlar. Tek bir amaç var, ekonomi. Örneğin, son yıllarda domates yetiştiriciliğinde polinasyon (polenleme) yapabilen ‘Bombus arı’larının anavatanı Türkiye’dir. Yıllar önce gelip götürmüşler, üzerinde çalışarak ıslah etmişler. Şimdi Türkiye’ye gönderiyorlar. Üstelik sadece kiraya veriyorlar” dedi.

420 BİN KAPLUMBAĞA

Adnan Menderes Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji ana bilim dalından Prof. Dr. Oğuz Türkozan da Türkiye’nin biyocoğrafyasının kaçakçıların ilgisini çektiğini belirterek “Türkiye’ye gelenler bitkiden tutun da aklınıza gelebilecek her türlü biyoçeşitlilik materyalini buradan alabiliyorlar. Bizim özellikle farkında olduğumuz tıbbi sülükler, kum zambakları, orkideler, kara kaplumbağaları, su kaplumbağaları ve engerek yılanları. Kelebekler de özellikle koleksiyoncuların hedefinde” dedi. Türkozan, 1975-2004 arasında yaklaşık 420 bin kara kaplumbağasının ülkemizden yurtdışına çıkarıldığının tespit edildiğini de kaydetti.

BİNLERCE DOLARLIK ZEHİR

- Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çamlıtepe de “Tahılların, bahçe bitkilerinin ve bazı besin değeri yüksek hayvan ırklarının gen merkeziyiz. Mesela Kafkas engereği dünyada sadece Doğu Karadeniz’de ve Gürcistan’da dar bir alanda dağılım gösterir. Bu yılanın zehrinin gramı binlerce dolar değerinde. Sadece Erzurum Karayazı’da yetişen bir tür olan ters lale çiçeğinin son kalan 57 adet soğanı da 2 Hollandalı tarafından yurtdışına götürülmeye çalışılırken Kapıkule’de yakalandı. Bu kişilerin üzerinde çoğu endemik 160 türe ait 5 bin 236 adet bitki tohumu, bitki kökü ve fidesi ele geçirildi. Biyokaçakçılıkla mücadelede, adli ve idari para cezalarında da mutlaka artırıma gidilmeli” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN ZENGİNLİĞİ

- Türkiye’de yaklaşık 15 bin bitki türü var. Bunun yaklaşık yüzde 40’ı sadece Türkiye’ye özgü. Avrupa’nın tamamında bile bu çeşitlilik yok. 481 kuş türü, 150 memeli, 130 sürüngen, 30 amfibi, 480 deniz balığı ve 236 tür de tatlı su balığı Türkiye’yi farklı kılıyor. Omurgalı hayvan türü sayısı ise bin 500 civarında. Aynı zamanda iki büyük kuş göç yolu üzerinde bulunan Türkiye kaçakçılar için tam bir cazibe noktası.

 

YAZI DİZİSİ 2

KÖYLÜLER BİYOKAÇAKÇI AVINDA

MACAR plakalı eski model bir otomobil geçtiğimiz nisan ayında Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yaparak doğruca Antalya’nın yolunu tuttu. Araçta 3 kişi vardı. Biri ülkesinin sayılı bilim adamlarından Prof. Dr. Attila Molnar’dı. Diğer 2’si ise öğrenci. İlk bakışta turist gibi görünen Prof. Molnar ve öğrencilerinin Türkiye’ye tatil için gelmedikleri kısa bir süre sonra ihbar üzerine anlaşıldı. Otomobilleri durduruldu, arama yapıldı ve ekiptekilerin çantalarında 365 orkide yumrusu, 58 orkide bireyi, 71 bitki örneği ve güvercin tüyü bulundu. Prof. Molnar ve öğrencileri, son yıllarda Anadolu’nun hemen her yerinden gelen “biyokaçakçılık” haberlerinin sadece birine konu oldu. Profesör ve öğrencilerinin “kaçakçılık öyküsünü” ortaya çıkaran ihbar ise Kaş’ın Uğrar Köyü sakinlerine aitti. Köylülerin dikkati Türkiye’de kayıtlara geçen en büyük biyokaçakçılığı önledi. Prof. Molnar ve öğrencileri ülkelerinden 2 bin kilometre uzaktaki Kaş’a getiren neden geldi? Sorunun cevabı çok basit: Kozmetikten tıpa, ilaç sanayiinden bilimsel araştırmalara kadar pek çok alanda kullanılan endemik Likya-Kaş Orkidesi için...

ORKİDEMİZİ KAPTIRMAYIZ...

Biyokaçakçıların hedefindeki Türkiye için en kritik yıl 2013 oldu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı birimlerinden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP), ilk kez 2013’te Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı hazırladı. Plan, biyolojik çeşitliği oluşturan türlerin nasıl, nerelerden, hangi mevsimde ve hangi amaçlar için kaçak yollarla ülke dışına çıkarıldığına değinirken aynı zamanda kaçakçılarla mücadele için de bir yol haritası. Projenin 2 önemli amacı var; kaçakçılığın önüne geçmek ve mevcut flora ile faunadan Türkiye yararına çalışmalar yapmak. Bu kapsamda pek çok akademisyenle çalışıldı. Biyokaçakçılıkla mücadele rehberleri ve eğitici videolar hazırlandı. Türkçe ve İngilizce afişler bastırıldı. Polis ve jandarmanın yanı sıra Sahil Güvenlik’in de aralarında bulunduğu güvenlik birimleri biyokaçakçılıkla mücadele konusunda bilinçlendirildi. Projesinin 2. yılında DKMP ekipleri bu kez sahaya indi. Doğa kaçakçılığıyla mücadelede kilit hamle de bu oldu. Baharla birlikte kaçakçıların ilk hedefi olan Akdeniz. Burdur, Isparta ve Antalya’da okullardan köy kahvelerine kadar kritik bölgelerde biyoçeşitliliğin önemi ve kaçakçılık faaliyetlerinin boyutları anlatıldı. Ekiplerin en yoğun çalıştığı yer ise Antalya Kaş oldu. Çünkü, sahip olduğu endemik Likya-Kaş Orkidesi ve türleriyle dünyanın hemen her yerinden botanikçilerin hedefindeydi. İşte Kaş’ın Uğrar Köyü sakinleri de bu proje kapsamında bir dizi eğitim aldı. Çalışmaların meyvesi ise henüz bir yıl geçmeden alındı. Nisan ayında köy sakinlerinin jandarmaya yaptığı ihbar sonucu neredeyse bütün Kaş’ı bagajına yükleyen Macar profesör Attila Molnar ve 2 öğrencisi kıskıvrak yakalandı. Bu son yıllarda kayıtlara geçen en büyük biyokaçakçılıktı.

KÖYLÜNÜN GÖZÜ PLAKADA

Operasyonun gizli kahramanları Uğrar Köyü sakinleri artık kelimenin tam manasıyla 7/24 teyakkuzda. Sahip oldukları doğal güzelliklerin farkındalar ve bunun yurtdışına kaçırılmasına tepkililer. Köy muhtarı Mustafa Tomrul, geçen yıla kadar kendisinin de köy sakinlerinin de orkideler ve türleriyle ilgili bilgi sahibi olmadıklarını söylüyor. Aldıkları eğitimle bugüne kadar farkında olmadıkları doğal hazineyi öğrendiklerini belirtiyor. “Doğada dolaşan ve bir şeyler toplayan çok yabancıyla karşılaşıyorduk. Ancak onların kaçakçı olduğunu bilmiyorduk” diyor Tomrul. Artık çok dikkatli olduklarını ve köye 07 plaka dışında bir araç girdiği zaman adeta göz hapsine aldıklarını anlatıyor.

KAÇAKÇILIĞIN 4 N'Sİ

Büyük bölümü endemik olan bitki ve hayvan türleri, Türkiye'nin hemen her bölgesinde kaçakçıların hedefinde. Bitki türleri daha çok tıp, ecza ve alternatif tıp teknolojisinde kullanılırken, sürüngenler ve böcekler koleksiyonerlerin tehdidi altında. Yurtdışına kaçırılmaya çalışılan bitki ve hayvan türlerinin ortak noktası ise milyon dolarlarla ifade edilen sektörler için vazgeçilmez olmaları. İşte hangi endemik türlerin, hangi nedenle nereden nereye nasıl kaçırıldığı...

CUMA HUTBESİNDE

BİYOKAÇAKÇILIKLA mücadele için DKMP ekipleri farklı yollar da kullanıyor. Herkese ulaşmak çok önemli. Zira, yöntemlerden biri de cuma hutbeleri. Hutbede ekolojik çeşitlilik vurgusu yapılan bölüm şöyle: “Kâinatta var olan ekolojik dengenin korunması için canlıların ve biyolojik çeşitliliğin korunması gereklidir. Ülkemizin sahip olduğu zengin ve nadir biyoçeşitlilik bilimsel araştırma, koleksiyon ve ticari amaçlar güden birçok yabancı için ülkemizi çekici hale getirmektedir. Çevremizden izinsiz bitki ve hayvan örnekleri, parçaları toplamak üzere ülkemize gelen yabancılar turizm, bilimsel amaçlı toplantılara katılım gibi masum amaçlarla gelerek asıl amaçlarını gizlemekte ve topladıkları örnekleri yurtdışına kaçırmaktadırlar. Bu nedenle çevrenizde; bitki, hayvan, böcek vb. materyal toplayan yerli veya yabancı kişiler görüldüğü zaman hemen Jandarma ya da Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yerel teşkilatına ve diğer kolluk kuvvetlerine haber verilmelidir.”

‘OLİMPOS SAFRANI’NI 60 TL’YE SATIYORLAR’

ANTALYA Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz’e göre Türkiye, biyolojik çeşitlilik ve zenginlik yönünden bir müze. Türkiye’deki endemik türlerin yayılış gösterdiği 9 bölgenin öne çıktığını anlatan Deniz, çoğunluğunun Akdeniz Bölgesi’nde bulunduğunu söylüyor. Kemer Orkidesi, Olimpos Safranı, Side Canavar Otu, Kaputaş Andızotu ve Kangay türleri bunlardan birkaçı. Gökhan Deniz, “Macar Prof.’un elindeki klasör ve belgelerin neredeyse yarısı tür tür tasniflenmiş GPS lokasyonlarıydı. Yani verilerle gitmek ve örnek almak istedikleri noktalara ‘tık’ diye gidiyorlar. Dünya üzerinde sadece Antalya’da bulunan Olimpos Safranı için doğaseverlere yurtdışından para teklif ediliyor. Bu türün soğanları, İngiltere ve Litvanya kökenli üretim ve satış firmalarınca bir adedi 60 TL’ye satılıyor” diyor.

KAÇAKÇILIK INTERPOL RAPORLARINDA

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Serdar Gözütok, Türkiye’de biyokaçakçılıkla mücadele yöntemleri üzerine çalışan en önemli isimlerden. Ülkelerin sahip oldukları biyolojik değerlerin, gen kaynaklarının ve genetik çalışmaların ve endüstriyel amaçlı biyolojik çalışmaların faydalı sonuçlarını kaynak ülke ile paylaşmadan kullanmalarının en kibar tabirle hırsızlık olduğunu söylüyor. Gözütok, şu bilgiyi veriyor: “Pek çok araştırmacı Türkiye’ye geliyor. Interpol’ün uluslararası ‘Şahin’ raporuna göre son 30 yılda Türkiye’den 100 bin canlı şahinin, Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Suriye’nin Halep şehrine kaçırıldığı açıklandı. Şahinlerin, binlerce dolar karşılığında koleksiyonerlere satıldığı söyleniyor. Uyuşturucu kaçakçılığında bile şahinleri kullananlar var.”

 

YAZI DİZİSİ 3

‘20 bin lira ceza kesilen biyokaçakçı kaçırdığı yılanı 120 bin dolara satabiliyor’

Dünya üzerinde 15 milyar doları bulan biyokaçakçılık faaliyeti için Türkiye’de mevzuat ‘caydırıcı’ bulunmuyor. Yapılan işlem, idari para cezası uygulamak. Şu ana kadar tespit edilen kaçakçılara 1 milyon TL’nin üzerinde ceza kesildi. Ancak Prof. Dr. Hasan Özçelik, acilen mevzuatta düzenlemeye gidilmesi gerektiğini düşünüyor: “Kafkas engereğiyle yakalanan bir kaçakçı ortalama 20 bin TL cezaya çarptırılıyor. Ancak kaçakçı yılanı yurtdışında 120 bin dolara varan rakamlara satıyor.”

TÜRKIYE, sahip olduğu endemik türleriyle ‘biyokaçakçılık’ faaliyetlerinin gözdesi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de son 7 yılda 55 biyokaçakçılık vakası tespit edildi. Bitki ve hayvan türlerini yasadışı yollardan toplayan kaçakçılar hakkında Kabahatler Kanunu’na göre işlem yapılıyor. İster yabancı ister Türk vatandaşı olsun, yapılan işlem, idari para cezası vermek.

Şu ana kadar tespit edilen vakalara 1 milyon liranın üzerinde idari para cezası uygulandı. Miktar, kaçakçının nerede yakalandığına, canlının ölü olup olmamasına göre değişse de uygulanan ceza yaklaşık 40 bin TL. Yabancılar için bu yaptırımın deyim yerindeyse hiçbir caydırıcılığı yok. Yapılan işlemlerden sonra yabancı biyokaçakçı, para cezasını ödemeden ülkesine dönebiliyor. Cezalar, bulundukları ülkelere tahsil yazısıyla gönderiliyor. Bir başka deyişle, kırmızı ışık ihlali yapan bir sürücünün adresine trafik cezası gelmesi gibi. Ancak biyokaçakçılık için kesilen para cezalarının tahsilat oranı oldukça düşük.

‘ÖDEYECEĞİNİ HİÇ SANMIYORUM’

Buradan götürmeye teşebbüs edilen bitki ve hayvanlarla sağlanacak ekonomik gelirin yanında cezalar oldukça hafif. Akdeniz Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz, cezaların hiçbir yaptırımı olmadığını düşünüyor. Deniz, birkaç ay önce Antalya’da yakalanan bir biyokaçakçının üzerinden çıkan bitki türlerini raporlama çalışmasına katılmış.

Yapılan işlemleri anlatan Deniz, şu bilgileri veriyor: “Sürekli kamp yaptıkları anlaşılan, plakaları tam olarak bilinmeyen, arabalarının bagajı bir kasa konserve ve çadır malzemesi dolu, hemen hiç otelde kalmayan kişilerdi. Sorgunun öncesi ve sonrası, savcılığın bakış açısı, araçlarının ve fotoğraf makinelerinin geri verilmesi (kaçak orman envali yakalanan vatandaşlarımızın araçlarına normalde el konuluyor), fotoğraflarına ihlal olacağı gerekçesiyle savcılık kararıyla bakamamamız, GPS lokasyonlarının yazılı olduğu ve veri topladıkları defterlerinin de iade kararı alınması elbette üzerinde çokça konuşulacak konular. Bunun yanında karakol komutanlığından öğrendiğim kadarıyla kesilen ceza yaklaşık 120 bin TL. Bu cezayı ödemeden yurttan çıkabiliyorlar. Yeniden yurdumuza giriş yapmak isterlerse ödeyip giriyorlar. Kesilen bu 120 bin TL’yi ödeyeceğini hiç sanmıyorum.”

‘CEZALAR KOMİK’

Botanik alanında yürüttüğü araştırmalarla önemli bir yere sahip isimlerden Süleyman Demirel Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Özçelik, acilen mevzuatta değişikliğe gitmek gerektiğini düşünüyor. Prof. Özçelik, kaçakçının topladığı materyale karşılık, kesilen para cezasının kat kat üzerinde gelir elde edebileceğini söylüyor ve ekliyor:

“Kaçakçının buradan götürmeye teşebbüs ettiği bitki ve hayvanlarla sağlayacağı ekonomik gelirin yanında cezalar komik. Örneğin, Kafkas engereğiyle yakalanan bir kaçakçı ortalama 20 bin TL cezaya çarptırılıyor. Ancak kaçakçı yılanı yurtdışında 120 bin dolara varan rakamlara satıyor.”

Orman ve Su İşleri Bakanlığı birimlerinden Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkilileri de biyokaçakçılığın suç olarak tanımlandığı daha güçlü yaptırımlar içeren bir mevzuat çalışmasının devam ettiğini söyledi.

BİYOKAÇAKÇILARIN YÖNTEMLERİ

Karıncalar: Elle toplama, aspiratör
Arılar: Malaise tuzağı, atrap
Karasal Kınkanatlılar: Çukur tuzak, ışık tuzağı, silkme şemsiyesi, aspiratör
Sucul Kınkanatlılar: Sucul file-tuzak
Yarım Kanatlılar: Atrap, elle toplama
Kelebekler: Larva için elle toplama, silkme şemsiyesi; ergin için atrap, ışık tuzağı
Hamamböcekleri: Çukur tuzak, ışık tuzağı, aspiratör
Kızböcekleri: Nimfler için sucul ağ; erginler için atrap
Sinekler: Atrap, malaise tuzağı
Çekirgeler ve Göçmen Çekirgeler: Işık tuzağı, atrap
Otbiçenler: Elle toplama, atrap, elek, çukur tuzak
Yalancı Akrepler: Elle toplama, atrap, silkme şemsiyesi, eleme
Akrepler: Elle toplama, geceleyin UV. lamba altında toplama
Örümcekler: Silkme şemsiyesi, çukur tuzak, elle toplama, aspiratör, atrap, eleme
Kanatsız Böcekler: Atrap, silkme şemsiyesi
Keneler: Feromon tuzak, elle toplama
Eşekarıları: Atrap, malaise tuzağı

SİLİKA JEL, TÜP KAPAN, FİLE...

GÜVENLİK birimleri tarafından yakalanan biyokaçakçıların üzerlerinden çıkanlar ise görenleri hayrete düşürecek cinsten. Kuşlar ve yarasalar için atraplar, bitki ve böcek türleri için silika jeller ve tüpler, memeli hayvanlar için kapanlar, tuzaklar ve kelebeklerin istiflendiği zarflar... Çankırı Karatekin Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Tamer Keçeli, güvenlik güçlerinin kaçakçıların üzerinde bulunan tüm bu aparatlara kanun kapsamında el koyduğunu söylüyor.

Keçeli, “Öncelikle jandarma ve emniyet güçleri olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı , Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı il teşkilatları, öğretmenler, akademisyenler, mahalli idare amirleri, öğrenciler ve yöre halkları bilinçlendiriliyor. Bu aparatlarla doğada dolaşanların nasıl anlaşılacağı, üzerlerinden çıkan deliller konularında bilgiler veriliyor. Günümüzde bilinen biyokaçakçılık vakalarının sayısında artışlar gözlemleniyor” diyor.

ENDEMİK VAHASI

ORMAN ve Su İşleri Bakanlığı envanterine göre Türkiye endemik türler açısından tam bir vaha. Anadolu’nun hemen her yerinde aralarında balık, iki yaşamlı, sürüngen ve memelilerin olduğu onlarca endemik hayvan türü yaşıyor.

KAÇAKÇILIK MEVSİMLERİ

BAHARLA uyanan doğa için ‘biyokaçakçılık mevsimi’ de açıldı. Neredeyse kasım ayına kadar da bölge değiştirerek devam edecek. Bu yıl kaçakçılık sezonuna hızlı bir başlangıç yapılmış gibi görünüyor. Ekipler dikkatli. Peki, ekim ayına kadar hangi türler kaçakçıların hedefinde olacak? Balıklar için yılın her mevsimi tehlike çanları çalarken, iki yaşamlılar için mayıs-kasım ayları kritik. Sürüngenler ise nisan-kasım arasında kaçakçıların hedefinde. Kuşlar için kritik dönem nisan-ekim arası. Biyokaçakçılar bitkiler için de bahar aylarını bekliyor. Uzmanlara göre, Türkiye’nin biyokaçakçılıkla mücadele için önünde iki yol var: Ya Kaçakçılık Kanunu’na ciddi yaptırımlar içeren eklemeler yapmak ya da Biyokaçakçılık Kanunu hazırlamak.

BAKMADAN GEÇME