Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 1995 yılında evde kalan bir aile

        Bir hafta öncesinden sözleştiğimiz gibi sabahın erken saatlerinde İstanbul’un mütevazı semtindeki ailenin kapısını çalıyorum. Gelecekteki bir haberde adlarının geçmesini istememelerini anlayışla karşılayarak aile fertlerinin isimlerini ve yaşadıkları yeri kendimize saklıyoruz. Evin 10 yaşındaki küçük çocuğu “Kim o” dedikten sonra kapıyı açıyor. Annesi yetişiyor hemen mutfaktan ve “Hoş geldiniz” dedikten sonra, bir çift deri terliği önüme bırakıyor. Karanlık holden geçip salonda bizi bekleyen evin babası ile de tokalaştıktan sonra buyur ettikleri, kolçaklarında dantel işlemeli örtü bulunan koltuğa oturuyorum.

        Anne mutfağa dönerken odasında ÖSS’ye (O yıllardaki iki aşamalı üniversite sınavından ilki: Öğrenci Seçme Sınavı. İkincisi: Öğrenci Yerleştirme Sınavı) hazırlanan büyük çocuğuna “Oğlum misafire bir hoş geldin desene” diye seslendiğini duyuyorum. ÖSS tam da bugündü ama o seneye girecekmiş. İstediği mühendislik fakülteleri için şimdiden hazırlanmaya başlamış. Evin büyük oğlu ile tanışırken, bakkala gitme vazifesi verilen evin küçüğü babasından para istiyor.

        BAKKALDA DOLAN KOLONYA

        Duvar kenarındaki büfenin üstünde duran kolonya şişesini işaret eden baba “Şunu da doldur” diyor ve gazete eklerini unutmamasını tembih ediyor. “Tamam baba ya” diye söylenerek giden 10 yaşındaki çocuğun ardından gözüm 55 ekran televizyonun üzerindeki, koltuktaki dantel işlemeli örtünün aynısına ve gemi maketine ilişiyor. Güvertesinin ucundaki kaptanı oturduğum yerden süzerken zil sesiyle irkiliyorum. Telefonun hemen yanı başımda olduğunu ve aynı örtünün ahizenin üstünde de olduğunu fark ediyorum. Evin büyük oğlu kırmızı renkli çevirmeli telefonu örtüsüyle beraber kulağına götürüyor.

        EKMEKTEKİ ETİKETİ KOPARMAK

        Annesinin “Kimdi” sorusunu babasının bakışından kaçınarak “Bir arkadaş” diye geçiştiren evin büyük çocuğu, kahvaltı sofrasının kurulmasına yardım ederken küçük kardeşi de gazetelerin arasına koyduğu ekmeklerle ve dolu kolonya şişesiyle yetişiyor. Çaylarla birlikte masanın başına gelen annenin sofraya buyur etmesiyle hep beraber kahvaltıya başlıyoruz. Ekmeğin üzerindeki etiketlere gözümün iliştiğini fark eden baba, etiketleri ekmeği ziyan etmeden elleriyle koparıyor.

        KRİSTAL İNCE BELLİ ÇAY BARDAĞI

        Sohbeti koyulttuğumuz uzun kahvaltının ardından evin büyük oğlu odasına çekiliyor. Küçüğü “tetris” ile karşımdaki koltuğa kuruluyor. Baba, yakın gözlüğünü takıp gazetelerden birini okumaya başlıyor. Mutfaktaki işlerini bitiren anne, yeni demlediği çayı büfeden çıkardığı kristal ince belli bardaklarla servis ediyor. O da elişini alıp televizyonun çaprazındaki kanepeye geçiyor. Elişinin ipinin toplandığı kutuya gözüm ilişiyor. Plastik kola şişesinin tas gibi altlığına, şişenin yuvarlak dibini kesip ters çevirerek takmış ve yumağı ile tığına kutu yapmış.

        TRT’DEKİ BİR KELİME BİR İŞLEM

        Oğluna televizyonu açtırıyor. Bir sene olmuş uzaktan kumandalı televizyonu alalı ama açma kapama illa ki cihazdan yapılıyor. Kumandayı alan anne önce kanalları geziyor. Sadri Alışık’ı görünce gülümsüyorum, “Ne Hakem” filmiydi bu hatırladım… Zaten fazla olmayan seçeneklerin ardından TRT’deki Bir Kelime Bir İşlem’de karar kılıyor. Duvardaki direksiyon şeklindeki saat 11.10’u gösterirken ben de eve giren iki gazeteden boştakini alıyorum.

        BARIŞ MANÇO JAPONYA YOLCUSU

        Manşetten önce 9 Nisan 1995 tarihinin hemen yanındaki “FİYATI 15.000 LİRA”ya takılıp kalıyorum bir süre. Kötü matematiğime rağmen 6 sıfırı atıp 1.5 kuruş sonucuna varmam uzun sürmüyor. Kuzey Irak’taki Çelik Harekatı’nın yankıları manşette. Günümüzdeki sınır ötesi harekatlar vesilesi ile detaylarına tekrar baktığımız eski harekatlar tanıdık geliyor. Sayfayı çeviriyorum ve hemen Barış Manço’nun Japonya turnesine çıkacağı ile ilgili haberi tekrar tekrar okuyorum. Unutulmaz sanatçı, Kara Sevda şarkısını salonu uçtan uca koşarak 'protokol'ü de kendisine eşlik ettirdiği meşhur konserdensonra bir daha Japonya seferine çıkmış demek.

        25 YIL ÖNCEKİ TAYLAND VİRÜSÜ

        Üçüncü sayfadaki kaza, cinayet haberlerinin arasında “Gripten öldü” başlığı ile tüylerim diken diken oluyor. Haberde fotoğrafı da olan lise öğrencisi genç kızın bakışından kaçmak için sayfaları hızla çeviriyorum, kaç sayfa geçtim bilmiyorum ama grip peşimi bırakmayacak belli. Geldiğim sayfanın solundaki küçük kutu “Bakırköy’de grip taraması” diyordu. Hangi zamanda olduğumuz mu karışmıştı acaba? Emin olmak için gazetenin sol üst köşesindeki tarihi bir kez daha kontrol ediyorum. Aynı sayfadaki “1.5 trilyon liraya mal olan Tuzla Tersanesi’nin görkemli bir törenle açıldığını” okuyunca ikna oluyorum zamandan. “Tayland virüsüne karşı alınacak önlemin yanı sıra, okullarda geniş çaplı bir sağlık taraması başlatıldığı” aktarılıyordu haberde.

        O YIL İKİ EFSANE FİLM VİZYONDA

        İlan sayfalarında o yıllarda yeni yeni kullanılmaya başlanan cep telefonlarını görünce ilk kullandığım telefondan bu yana kaç telefon eskittiğimi saymaya kalkıp vazgeçiyorum. Özellikle evin babasının kolundaki hesap makineli saatten çok da ileri teknolojide olmayan ilk telefonum… (Akıllı telefonlarımızdaki bütün uygulamaları silip, interneti ve navigasyonu kapatarak test etmek mümkün.) Dönemin siyasi figürlerinin fotoğraflarının süslediği sayfalara ilgisizce göz attıktan sonra sinema afişlerinin olduğu sayfalarda nefes alıyorum. Esaretin Bedeli de, ikinci sayfada galasına ilişkin haber olan Ucuz Roman da o tarihte vizyondaymış. Hazır 1995’e gelmişken bu filmleri sinemada izlemek geçiyor içimden ama o kadar zamanım yok ne yazık ki.

         Image Title 1  Image Title 2
        Description

        ÖSS’DEKİ “YAKINMA” SORUSU

        Öğlen yemeğinde yeniden toplanan ailenin gündemi ÖSS. Büyük çocuğun istediği bölümler üzerinde uzun uzun konuşuyoruz. Annenin tek kaygısı oğlu farklı bir şehre giderse ne olacak? Teknolojiye meraklı memur baba ise mühendislik seçimini destekliyor ve farklı şehir olması halinde de ailenin ilk cep telefonunu kendisine alabileceğini söylüyor. Yemeğin üstüne kahvelerimizi yudumlarken sanki bütün aile sınava giriyormuş gibi dikkatle televizyonda açıklanan ÖSS sorularını izliyor. “Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‘yakınma’ anlamı vardır” şeklindeki ilk sorunun seçenekleri “A) Sınav sonuçları yarın açıklanır mı ki? B) Bunu alsam beğenir mi ki? C) Söylesem de beni dinlemez ki! D) Bu olay onu o kadar üzdü ki... E) Bu saatten sonra gelir mi ki?” diye sıralanıyor ve kolaylıkla yanıtlanıyor. Ben de “yakınma” üzerine derin düşünüyorum. Sorular bittiğinde “net”lerini hesaplayan üniversite adayı yeterli puanı fazlasıyla alacağını söylüyor. Ama önemli olan ÖYS idi.

        1944 doğumlu Mustafa Yolaşan, ses sanatçılığından çok TRT'de uzun yıllar yaptığı pazar programlarıyla biliniyor.
        1944 doğumlu Mustafa Yolaşan, ses sanatçılığından çok TRT'de uzun yıllar yaptığı pazar programlarıyla biliniyor.

        BİZİMKİLER’İN ALİSİ DE BÜYÜDÜ

        Evin küçüğü nihayet kumandayı ele geçirmenin heyecanıyla kanal kanal geziyor. Az önce ÖSS sorularını izledikleri kanalda şimdi Cenk Koray vardı, TRT’de Pazar 95’te bir süre takılıp Mustafa Yolaşan’ın saçını taklit ediyor ve kendi kendine gülüyor. Bizimkiler dizisinin bu akşamki bölümünün tanıtımını görüyor başka bir kanalda. Anne “Dur bir bakalım” deyince, oradaki konunun da ÖSS olduğunu görüyoruz. Nazan ve Şükrü çifti oğulları Ali’yi sınava gireceği yere götürüyordu fragmanda. Annenin “Bu çocuk da bizim gözümüzün önünde büyüdü” tespitinin ardından “zapping”e devam etti evin en küçüğü. Basketbol maçının olduğu kanal karıncalı gösteriyordu. Antenle bir iki oynadı, daha çok bozulunca sıkılıp bıraktı ve tetrisine döndü. Ben de artık müsaademi istedim. Zaman makinesi su yakmıyordu ve yapacak çok iş vardı.

        1995 YILINDA TÜRKİYE

        Cumhurbaşkanı: Süleyman Demirel

        Başbakan: Tansu Çiller

        Nüfus: 61.2 milyon

        Asgari ücret: 4 milyon 173 bin 750 TL

        Dolar kuru: 45.738 (Yıl ortalaması)

        Ekmek (300 gr): 11 bin 250 TL

        GSMH: 171.8 milyar dolar

        Kişi başına gelir: 2 bin 841 dolar

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ