Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Amerika ABD Başkanlık yarışı: Demokratların milyarder sorunu

        ABD’de Demokrat Parti cephesinde 25’ten 15’e kadar inen başkan adaylarının son TV tartışmasında Elizabeth Warren’ın hazırcevaplığı harikaydı. “Seçilirseniz yemin eden en yaşlı ABD Başkanı olacaksınız” tespitine anında cevabı yapıştırdı, “Ve yemin eden en genç kadın olacağım…” Massachusetts Senatörü Warren 70 yaşında ve doğru, ondan daha genç yaşta ABD başkanı seçilmiş bir kadın yok. Hiç kadın yok.

        Demokrat Parti’de 3 Şubat’ta Iowa’dan başlayacak önseçim sürecine doğru adayların yedisi, sondan bir önceki TV tartışmasına çıktı geçen hafta. 2020 seçiminde Trump’ın en muhtemel rakibi olarak görülen eski Başkan Yardımcısı Joe Biden ülke çapındaki anketlerde önde. Onu ilerici kanadın desteklediği soldaki adaylar Vermont Senatörü Bernie Sanders ve Elizabeth Warren izliyor. Fakat çok kritik önem taşıyan ilk önseçimin yapılacağı Iowa’da 37 yaşındaki aday Pete Buttigieg önde gidiyor. Önseçimin yapılacağı ikinci eyalet New Hampshire’da da güçlü. Bu iki önseçimin kaybı yarıştan kopuş anlamına geldiği için Sanders, Warren ve Minnesota Senatörü Amy Klobuchar olanca güçleriyle Buttigieg'e yüklendiler.

        Warren’ın yanı sıra Sanders (78) ve Biden’ın (77) yaşı uzun süredir gündem. Yarışa son dakikada dahil olan Michael Bloomberg de 77 yaşında. Son tartışma, Buttigieg’in varlıklı bağışçılardan aldığı milyon dolarlar etrafında dönerken, yaş ve kadın lider meselesi de can alıcı bir nokta olarak öne çıktı. Obama’nın bir açıklaması ateşledi fitili; “Ülkeler kadın liderler tarafından yönetildiği zaman önemli gelişmeler kaydediliyor. Bir türlü yoldan çekilmeyen yaşlı adamlar problem yaratıyor” şeklindeki sözleri sorulunca ilk cevap Sanders’ten geldi; “Üstelik ben beyazım da… Amerika’daki esas problem iktidarın bir avuç milyarderin elinde olmasında” dedi.

        The issue is where power resides in America. And it’s not white or black or male or female. We are living in a nation increasingly becoming an oligarchy, where you have a handful of billionaires who spend hundreds of millions of dollars buying elections and politicians.”

        Biden ise yardımcısı olduğu Obama’nın bu sözlerine ilişkin, “Beni kastettiğini sanmıyorum. Burada en tecrübeli kişi benim” dedi ve top döndü dolaştı, çoğu Kongre deneyimine sahip adaylar arasında “küçük bir kentin belediye başkanı olarak sırıtan” Buttigieg’e geldi. Klobuchar, genç başkan deneyimsiz diye sözleriyle adeta dövdü.

        LGBT BAĞIŞÇILARI PARALARINI GERİ İSTİYOR

        Indiana’nın küçük kentlerinden South Bend’in belediye başkanı olan Buttigieg’in adaylığı baştan beri sürpriz. İlk açık gey aday; medyada “Buttigieg’in kocası” diye anılan Chasten Glezman ile evli. Başlangıçta sol çizgide bir kampanya yürütürken giderek merkeze kaydı ve sorunlar o noktada patlak verdi. LGBT bireylerden büyük destek alıyordu, ancak eşcinsel haklarını yeterince savunmadığı gerekçesiyle şimdi “paramızı geri ver” karşı kampanyası başlatıldı. Buttigieg’in de LGBT bağışlarına fazla ihtiyacı bulunmuyor, çünkü geniş bir organizasyon kadrosuyla iş dünyasından yüklü miktarda para topluyor. Üç yıl boyunca McKinsey danışmanlık firmasında çalışmış olması ve sağlık politikasını giderek ılımlı bir merkeze çekmesi nedeniyle de sosyal medyada sol kesimin atışlarına hedef oluyor.

        Diğer adaylara göre ise milyar dolarlar siyasetin yozlaşmasına neden oluyor. Hatta milyarder aday Tom Steyer bile Buttigieg’i eleştirmekten geri kalmadı. Buttigieg ise “Biliyorsunuz Forbes dergisine göre aranızda milyoner ya da milyarder olmayan tek aday benim. Bu mücadelede herkesi yanımıza çekmemiz lazım. Donald Trump’ı yenmemize yardımcı olmak isteyen kimseyi geri çevirmem” diyerek taşı gediğine koydu. Ancak kampanyaları boyunca milyarderleri hedef alan Sanders ve Warren salvolara devam etti. Özellikle de Warren, Napa Vadisi’ndeki ünlü The Hall Rutherford şaraphanesinin mahzeninde düzenlenen bağış gecesini eleştiriyor.

        Şaraphanenin milyarder sahipleri Craig ve Kathryn Hall tarafından verilen davette 1500 Swarovski taşlı avize altında şişesi 900 dolardan satılan cabernet sauvignon’ların içildiği daha önce basına yansımıştı. Warren, “ABD başkanını şarap mahzenlerinde toplanan milyarderler seçemez” diye kestirip attı. Hall çifti ise en pahalı şişenin 350 dolar civarında olduğunu ve o gece ikram edilmediğini söylüyor.

        Buttigieg cüzdanı kabarık destekçilerinden 50 milyon doları aşkın bağış topladı. Sanders ve Warren ise halk kesimlerinden küçük bağışlarla kampanya yürütüyor; Warren o sıradan insanlarla çektirdiği yüz bin selfie’yle övünüyor mesela.

        Yüksek bağış karşılığı mevki beklentisi, Demokrat Parti’nin sol kanadında tartışılan bir mesele. Aynı Hall çifti 1992’de Bill Clinton’ın seçilmesinde de önemli pay sahibi olmuş ve Kathryn Hall Viyana Büyükelçisi olarak atanıp taltif edilmişti. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’ye de önemli miktarlarda bağışta bulundukları belirtiliyor.

        EKONOMİDEN MEMNUN VATANDAŞ SOLA BAKAR MI?

        REKLAM

        Demokrat Parti’deki başkan adaylığı yarışı özellikle Sanders ve Warren’ın yürüttüğü kampanyalarla sol eğilim gösteriyor. Sanders kendisini “demokratik sosyalist” olarak tanımlıyor, genç ilerici kanadın desteğine sahip, milyarderlerin servetini önemli ölçüde budayacak varlık vergisi planı hazırladı ve “Milyarderler asla var olmamalı” diye de sosyal medyadan duyurdu. Hatta “Milyarderleri yasaklayın” sözü sol aktivistler arasında slogan haline geldi.

        Elizabeth Warren’ın programında da ücretsiz eğitim, herkese sağlık sigortası ve varlık vergisi var, fakat “milyarderleri bitirmek istiyor musunuz?” sorusuna “hayır” yanıtını veriyor. Onun hedefi, Bill Gates ve Warren Buffet gibi milyarderlerin sahip oldukları hisseler üzerinden vergiden muaf servet biriktirmelerini önleyerek adaleti sağlamak. Michael Bloomberg’in 54 milyar dolarlık servetiyle aniden adaylık yarışına dahil olması, “Elizabeth Warren nihayet çatacak Demokrat aday buldu” yorumlarıyla yansıdı medyaya.

        Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratların oylarıyla azil yargılaması için Senato’ya havale edilen Trump, Demokratları darbecilikle, demokrasiye savaş açmakla suçluyor. Öteden beri de “Amerika’yı sosyalistlere teslim etmeyiz” nakaratını tekrarlıyor. Demokratların son tartışmasında da adaylar şiddetli (Warren) ya da ılımlı dozda azil kararına destek verdi. Ancak bir dönem reytingi yüzde 30’a kadar düşen Trump’ın halk desteği azil kararı sonrası arttı. Son CNN/SSRS anketine göre Biden yüzde 49 oy oranıyla Trump’ın beş puan önünde. Yani Trump Kasım 2020 seçimine doğru giderek zemin kazanıyor. Özellikle ekonomi alanında Demokratların Trump’a karşı avantajlı bir pozisyon olması zor görünüyor. TV tartışmasında şu soru yöneltildi: “Ekonomik göstergelerin pozitif olduğu bir ortamda vatandaş başkan değiştirme riskine girer mi?” İşte cevaplar…

        REKLAM

        Biden: “Halkın ekonomiden memnun olduğunu sanmıyorum, orta sınıf yok edildi, çalışan sınıf tıkandı kaldı.”

        Warren: “Amerikalılar şu an ekonomik büyümenin meyvelerini topluyor ama bir hükümet sadece zenginlere çalışıyorsa bunun adı yolsuzluktur.”

        Sanders: “Bugün Amerika, büyük ülkeler arasında en fazla çocuk yoksulluğu ve gelir adaletsizliği olan ülke. Bizim sadece yüzde 1’e değil, çalışan kesime de hitap eden bir ekonomiye ihtiyacımız var.”

        Buttigieg: “Ekonominin en büyük problemi ücretlerin düşük olması. Bu da kötü politikanın eseri. Biz ücret artışlarıyla çalışan kesimi güçlendirebiliriz.”

        Adayların tespitleri doğru. Süper zenginlerle halk kitleleri arasındaki uçurum giderek büyüyor, sağlık ve eğitim harcamaları ailelerin belini büküyor. Ancak Obama’dan büyüyen bir ekonomi devralan Trump bu grafiği sürdürdü, işsizlik son 50 yılın en düşük düzeyinde ve CNN araştırmasına göre Amerikalıların yüzde 76’sı ekonomiden memnun ki, bu da son 18 yılın rekoru. Yani ekonomik göstergeler başkan değişikliği için bir gerekçe oluşturmuyor.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ