Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Caner Taslaman Ali Köse ve Hasan Onat, Habertürk TV'de Teke Tek'e konuk oldu

        Prof. Dr. Caner Taslaman,Prof. Dr. Ali Köse ve Prof. Dr. Hasan Onat, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına konuk olarak soruları yanıtladılar.

        Programda "İslami konularda yorum farklılıkları nereden kaynaklanıyor?", "Bireylerin yaşam tarzları İslam'da nasıl düzenleniyor?" sorularının cevapları tartışıldı.

        Gölcük Müftüsü Mehmet Yazıcı’nın Facebook hesabından “Mağazalarda ambalajı açılmış teşhir ürünleri hep yarı fiyatına satılır. Anlayana...” diye yaptığı paylaşım, büyük tepki çekmişti. Prof. Ali Köse'nin konuya ilişkin görüşleri:

        REKLAM

        Prof. Dr. Ali Köse: Mesela çok basit değil. Muhtemelen arkadaşımız pişman olmuştur. Zaman zaman kültürün tesirinde kalarak pot kırabiliriz. Mesela bu yaz bizim evde geniş ailede afedersiniz birine sinirlenir' Anasını satayım' deriz ya bizim hanımlar bunu kullanmayın dedi. Kültürel bir kodumuz var. Kadınlarla ilgili yaşadığımız geçmişten gelen bir problem. Tarım toplumundan kalan teamüller. Bir tanesi çarşaflı bir kadın, yerleşmiş motorun üzerindeki delikanlılar kadın bakıyor. Yazmışlar 'Mesele örtünmek değil' Din adamlarının konuya yaklaşımı istenildiği gibi değil. Uç bir şey ortaya çıkınca sosyal medyaya düşüyor.

        Kadını bir günah kutusu gören yaklaşımlar var. Bir din içinde kadın konusunda farklı görüşler ortaya çıkabilir. Yahudilerin, Hristiyanların hepsi de giyim konusunda aynı düşünmüyor. Şöyle bir genelleme yapılabilir. Mensuplarının hepsinin aynı şeye inandığı bir din yok. İnsanlar bu konuda vaaz edebilirler ama mesela 'Kaşını alan ve kızı üniversiteye giden babalar cehennemliktir' sözü beni yaralayan bir şeydir. Kıyafet konusu İslam'ın içinde çok farklılaşan bir mesele. Farklı giyim usüllerinin olabileceğini düşünmeden cehenneme götürmek doğru değildir.

        Bu toplumun geliştirdiği kapanma biçimi ile başka bir toplumun geliştirdiği kapanma biçimi farklı olabilir. Son dönemde yaşadığımız en önemli şey bir din marketinin oluşması.Din alanında farklı söylemler oluşabilir. Burada bu söylemleri başkasının tepesine binecek şekilde, cehenneme gönderecek şekilde, baskı unsuru olarak göndermek tehlikelidir. Bir güruh İslam eşittir kadın ve meseleleri bunu halleden cennetlik... Demekki cendereden çıkamıyoruz. Bu cendere tehlikeli.

        Prof. Dr. Hasan Onat: Meseleye bilinçaltına bakarak hastalıklı bir ruhun dışa vurumudur. Kadının olmadığı yerde uygarlık olmaz. Bunlar normal mi değil. Bir hiç kimse din adına bir başkasına itham edemez. Burada bizim genel bir yanlışımız var.İslam'ı yaşayacaksan örnek ol, başkaları sana özensin. Hiçbir şahsın dini temsil hakkı ve yetkisi yoktur. Burada bir tür İslam'ı tekeline alma var.Bunu aşabilmemiz için din gerçekten ne diyor sorusunu sormalıyız.

        Din diyorki; birey olarak insan onuruna yakışan kıyafeti giy. Kıyafetle ilgili örf, adet, gelenekler belirleyicidir. İkincisi moda bir etken. Üçüncü koşul da coğrafi koşullar. Ekonomik faktörler, estetik algı. Din bu bağlamda kadın erkek ilişkileri bakımından "Kadın da erkek de aynı özden yaratıldı" yani erkek ve kadın üzerinden düşünülmesi gerekir. Kur'an açıkça diyor ki "Kimse kimsenin günahını çekmez". Vicdani baskı oluşturmak günah. Bu tür meselelerde bilgi boşluklarını gidermemiz lazım.Herkes kendi giyeceğine kendisi karar versin. Burada mesele herhangi bir yerde yorum varsa tekel yoktur. Farklı görüşler olabilir. İslam dini fıtrata uygundur. Akla aykırı bir şey olamaz. Herkes neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilebilir. Dinin ticaret metası olmasını önlemenin yolu insanların aklını kullanması gerektiğini söylemektir.

        Prof. Dr. Ali Köse:Bir sürü örtünme türü vardır. Benim fakülteme gelip bizi dahi düzeltmek için uğraşıyorlarsa.. Bizim öğrencilerin hemen hepsi tesettürlü. Bir gün kargaşa çıktı. 100 kişilik amfi. Kalkıyor bir oğlan kız öğrencilere arkaya oturacaksınız diyor kızlar itiraz ediyor siz arkada oturun biz sizi görmeyeceğiz. Ben de çağırdım delikanlıyı kıyafeti malum bir cemaatin kıyafeti. Bahsettiği amfide kellesi dışında bir şey görünmez. Kız arkadaşların zaten tesettürlü neden sorun ediyorsun dedim. Hocam bu mu tesettür diyor çarşaf giymesi lazım diyor. Bunu isteyen varsa giysin. Hiçbir kimsenin müdahalesi yok. Onun hakkıdır o tür giyebilir. İlahiyat Fakültesindeki öğrencilerin kıyafetine karışma hakları yoktur.

        Prof. Dr. Caner Taslaman: Küreselleşmenin önemli belirtisi kadınların daha çok kamusal alana çıkmasıdır. Kadınlar ekonominin ticaretin içinde yer alıyorlar. Tabiki bu güç ilişkisinde bazı kişileri rahatsız ediyor. Ve bu uzun yıllardır tek taraflı bir süreç olarak görülüyor. İslamiyetin özünde kadınların kamusal alana çıkmasını engellemiyor. Din adına yapılan yorumlarda Kur'an'da olmayan yasakların ortaya konulduğunu görüyoruz. Siyasetin etkisini görüyoruz. Bir kabileye hapsetmeye çalıştılar dini. Hz. Aişe gibi hadis rivayet edenfıkhi hükümler veren belli kadınlar var. Yorumda kadınlara din adına rol biçmenin erkeklerin çoğunlukta olmasının etkisi var.

        Hz. Musa'nın bir kadınla konuşması var ve evli değil. Kadınlar ve erkekler konuşabilir. Peygamberle gelip tartışan kadın var. Bu Kur'an'daki örnekler. Cuma namazında bir kadın mehrin kaldırılması ile ilgili Hz. Ömer ile tartışıyor. Kadınlardan Uhud ve Hendek gibi savaşlara katılanlar var. Erkeklerin ticaretini denetleyen kadınlar var. O dönemde her mesleği kadınların yaptığına dair malzeme var.Kadınların hiçbir yere çıkamayacağı gibi şeyler uydurulmuş. Kur'an'ın ifadelerine bakılınca hadis altında geçenlerin peygamberimize hakaret olduğu görülür. Kadınlara okuma yazma öğretmeyin söylemleri mümkün değil.

        Prof. Dr. Ali Köse: Kız öğrencilerin Cuma'ya gelmesi için yer yaptırdım kadının Cuma'da ne işi var diye itiraz ettiler.

        Prof. Dr. Caner Taslaman: Kur'an'da geçen erkeklerle kadınların birbirinin dostu olduğudur. Uydurulan bir literatür var. Mesela şöyle bir hadis uydurulmuş "Başına kadının geçtiği bir ümmet iflah olmaz." Kadının yönetici olamayacağı. Cemel Vakasında Hz. Aişe bir orduyu yönetiyor. Onlar kadının önderlik yapacağı gibi bir şey olsa onlar kabul eder miydi? Hz. Aişe'ye karşıt olan kavmin uydurduğu bir şey. İslam'ın uygulaması burada önemli.

        Prof. Dr. Ali Köse: Caner Hocam geçenlerde bir hoca bir twet attı. Bu hadis üzerinden yazın 32 tane büyükelçi atandı. Bunlardan 15 tanesi kadındı. Bunun üzerine twet attı. Yaşadığımız o dönemde dolu yağdı 'Sokakları şehvet kokan İstanbul' diyor ben o dönemde görsem yüzüne tükürürdüm.

        Prof. Dr. Caner Taslaman: İslam'ın ilk dönemlerinde Fatma el-Fihri dünyanın ilk üniversitesini kuruyor. Dünyanın en eski üniversitesi. Küreselleşmede İslam toplumunun ne kadar güçlü olacağı kadınların eğitimine önem vermemizle alakalı. Müslüman toplumunun yarısını yok sayarak ilerlemek mümkün değil. Yahudiler dünyada en çok eğitim alan toplum. Yahudiler 13,4 yıl eğitim alıyor. Hristiyanlar 9,3 yıl eğitim alıyor. Herhangi bir dine mensup olmayanlar 8,8. Budistler 7,9 yıl eğitim alıyor. Müslüman ve Hindular 5,6 yıl eğitim alıyor. En düşük... Son 3 jenerasyonda eğitimin artması ile arayı kapatmışısız. Kapatmış hali ile bu durumdayız.

        Boko Haram diye bir şey var. Anlamı, 'Batılı Eğitime Hayır'. İsimleri bile kadınların eğitim almaması üzerinde. Müslümanların en az eğitim alan toplum olması bu zihniyettir. Türkiye'dekilerin ellerine fırsat geçse, Boko Haram gibi olacağına kimsenin şüphesi olmasın.

        Prof. Dr. Ali Köse: Bizim bir dünya görüşümüz var. Buradan hareketle biz vaazımızı yapabiliriz. Ben de kızıma dışarı çıkarken pantolon giymemesini söyleyebilirim. Kaşını aldıran baba cehennemliktir söyleminin bu dine faydası yok. Bir çok programda gençlerin artık dinden soğudukları Deizm'e doğru gittikleri hatta bunun bir adım ötesinin Ateizm olacağı gündeme geliyor. İslam'ı kesimdeki gençleri o kadar ürkütüyor ki tesettürü terk etmeyen isteyen kesimler var. Biz din söylemi oluştururken kasaba dini mi oluşturacağız yoksa İslam'ın evrensel söylemini mi kullanacağız? Anlaşamadığımız nokta burası. Eğer böyle bir şey yapmak istiyorlarsa Amerika böyle cemaatlerle dolu.

        Kadınla alakalı İslam adına bu tartışmayı yapmak beni üzüyor. İzole bir hayat yaşayabilirler, kadınlar bundan hoşlanabililer. Din adına insanları korkutan sürekli bir elinde sopa bulunduran Allah imajı çizerek gençleri korkutmaya karşıyım.

        Prof. Dr. Caner Taslaman:Kadının güç alanlarından tamamen dışlanmasını istiyorlar. Kadın sünnetini sağlığa yararlı diye savunuyorlar. Mısır ve birçoğu İslam'a atıfla bunu yapıyor. Baya bir kesim dini bir gereklilik ile yapıyorlar. Dünyada 200 milyon kadın sünnet edilmiş. Bunların 100 milyonu Müslüman.

        Prof. Dr. Hasan Onat:Bizim Ankara İlahiyat Fakültelerinde kız öğrenciler erkek öğrencilerin kendilerini konuşmamaları yönünde uyardıkları ile ilgili şikayetleri oluyor. Sınıflarda önde oturmasın kızlar gibi şeyler başlıyor. Bu tür meselelere bir şeyin işareti. Bizim kadına bakış açımızda sorunumuz var. Düşüncelerimizi berraklaştırmadan bir şey yapamayacağız. Hacca gidenler bilir kadın ve erkek birlikte tavaf ediyor, birlikte namaz kılıyor. Caner Hocam şöyle acı bir gerçekle karşı karşıyayız. İnsana saygının olmadığı bir yede İslamdan söz etmek abesle iştigal.

        Dış güç aramayalım bu bizim içimizde. Birkaç tane çelişki var. Anadolu'da bir tabir var evlenilecek kız, eğlenilecek kız. Bu ikilemlerden kurtulmalıyız. Kendi kızımız olunca üzerine titriyoruz. Bu hassasiyeti diğer kızlara da göstermemiz lazım. Kendini kontrol etmekten aciz olan erkekler kadını kamusal alanın dışına çıkarak evin köşesine hapsederek sanki toplumun tüm sorunlarını çözebilecekleri yanılgısı içindeler.

        Hz. Ömer zamanında bugünkü zabıta amirliği başında bir kadın var bu kadar açık. Kur'an'daki Mücadele Suresini açın. Bir kadın sahabe eşi ile tartışıyor bunun detayları var. Eğer evi terkedersen benim karım değilsin diyor. Kadın çıkıyor gidiyor sonra eve gelince eşi diyor biz ayrıldık sen karım değilsin. Kadıncağız gidiyor Hz. Peygambere şikayet ediyor. Peygamber orada susuyor kocasını destekler gibi ve kadın peygamberi Allah'a şikayet ediyor. Surenin içinde ayetlerde anlatılıyor. Buradan çıkarılacak 3 sonuç var. Bir kadın hakkını aramak durumundadır. Bu çerçevede Hz. Peygambere gidip anlatıyor. Aklına yatmayınca seni Cenab-ı Hakk'a şikayet ediyorum diyor. Sonra bu sure iniyor.Surede kadının haklı olduğunu anlatıyor. Peygambere yönelik bir eleştiri var. Cenabı Hakk seni şikayet edeni de duydu diyor.

        İslam açısından kadın da erkek de özgün bir varlıktır. Kur'an insanın topraktan yaratıldığını söyler. Toprak olmadan yaşamak mümkün mü?

        DİN EĞİTİMİ

        Prof. Dr. Hasan Onat:Bu kadar İlahiyat Fakültesi kuruldu. Yarım hoca dinden yarım tabip candan eder derler.Tıp fakültelerinde gösterilen hassasiyet İlahiyat fakültelerine gösterilmedi. Birçok sıkıntımız var. İlahiyat fakülteleri yerel güçlerin etkisi altında. Üniversite bilim üretilen yerdir. Din alanında dünya kadar bilgi var bunların birçoğu hurafe. Hadisi Kur'anla eş değer tutmak Kur'an düşmanlığı olarak yorumlanabilir.

        Prof. Dr. Caner Taslaman: Bence yorumlanmalıdır.

        Prof. Dr. Hasan Onat:Çünkü Kur'an hiçbir billgiyi Kur'anla eş değer tutmanıza izin vermez. Hz. Peygamber Kur'an'ı dikte ettirmiş. Burada hiç kimse diyemez ki peygamber yazın bu da benim sözüm dememiştir. Ben sizin söylediklerinizi zihnimde yorumlayarak anlıyorum. Bizim yanıldığımız yer burası biz Hz. Peygamberin sünnetine uymayı onun taklit etmek olarak algılıyoruz ancak Kur'an onu örnek almamızı istiyor. Sahabe yorumlayarak anlıyor ve yorumlayarak nesillere aktarıyor. İlahiyat fakültelerinde eleştirel düşüncenin olması gerek. Düşünmekle dinden çıkılmayacağını bilmeleri gerekir. Cemaatlerin etki gücü İlahiyat fakültesi hocalarından fazla.

        Artık din alanında eleştirel düşünceyi geliştirmekten başka bir çıkış yolu yok. Bunu yapmazsak ne olur? Gençler önce deizme savrulur. İmam hatiplerde deizmin yayıldığını söylüyor hocalar. Ateizm konusunda hazırlıklıyız ancak deizme karşı değiliz. Dindar ailelerin çocukları deizme savruluyor. Söyledikeriniz akılla örtüşmezse, tutum ve davranışlarınız din ile örtüşmezse çocuklar bunu farkederler. Türkiye'de akıl düşmanlığı yapılmasının ardında ticaret var. İnsanlar düşünürse din ticaretinin İslama aykırı olduğunu görecekler. Maturidi'nin bir sözü var "Düşünmemeyi telkin eden her türlü his şeytan işidir."

        Hiç kimsenin Allah'tan vahiy aldığını söylemeye hakkı yoktur

        Prof. Dr. Caner Taslaman:Burada bir katkı da ben bulunayım hocam.

        Prof. Dr. Hasan Onat:Diyelim ki vahiy kapısı kapanmamıştır.

        Prof. Dr. Caner Taslaman:Hocam Allah ile Peygamber ile görüşüyormuş bu şeyhler öyle diyorlar.

        Prof. Dr. Hasan Onat: İşte problem orada. Dürüst olmamız gerekiyor. Bunun anlamı şu Kur'an'ın dışındaki her bilgi beşeri bilgidir ve değişebilir.

        Prof. Dr. Caner Taslaman: Ve değişebilir.

        Prof. Dr. Hasan Onat: Bizim yapacağımız İmam Gazali'nin doğrularını görmek ve yanlışlarını da görmektir.

        Prof. Dr. Ali Köse: Darwin teorisi dediğimiz yıllarca bizi meşgul eden bir teori var. Derslerde şu örneği verdim. Darwin teorisi adı üstünde bir teoridir. Ancak zihnimize öyle bir girdi ki sanki bu bir dogma. Bilgide esas olan yanlışlanabilir olmasıdır. Darwin teorisi de yarın Marwin olabilir. Bu prensibe inanırsanız bilim yapmış olursunuz.

        Şimdi vahiy var, efendimizin sünneti var ve ondan sonra bir birikim var. Ondan sonraki birikimi tabu olarak görüp ürettiklerini yanlış olmadığını savunan bir Kur'an ayeti gibi önümüze getiren bir güruh var. O insanlar kendi zamanları için algıladıklarını ortaya koymuş. Ben bunları yazdım ama doğrusunu Allah bilir demişler. Bu arkadaşlar diyorki geçmişteki kuyuya atlayacağız ve içine debelenip duracağız. Bunlar kutsaldır bunları sorgulamayacağız diyorlar. Kendilerinin hata yapmaz olduklarını savunuyorlar.

        MEZHEPLER NASIL DİNLEŞTİ?

        Prof. Dr. Caner Taslaman: Bütün mezheplerin ortak bir zemini var. Bunların tamamı Allah'ın varlığını, kudretini kabul ediyor. Yüzde yüze yakını öldükten sonra ahireti, Hz. Muhammed'in peygamber olduğunu, yüzde yüz Kur'an'ın Allah'ın kitabı olduğunu kabul ediyor. Farzların dinde olmadığını söyleyen yok. Zina, hak yemek gibi haramlarda yüzde yüz. Kısacası ciddi bir ortak anlayış var. Sıkıntılar nereden çıkıyor? İlk dönem siyasi meselelerden olmuştur. Bir kısım anlaşmazlıklar şahıslara verilen önemlerden olmuştur. Şahıslara biçilen rol üzerinden olmuştur. Karşımızdaki kişiyi tekfir ilan etme yani kafir ilan etme yaşadığımız sorunlardan birisi.

        Kur'an'da Hac Suresinde geçiyor. Allah sizi Müslüman olarak nitelendiriyor. Türkiye mezhep taassubunun en yüksek olduğu bölgelerden. Mezhepçiliği paket program olarak görüyorum. Gereksiz bir şey olarak görüyorum. Paket programcılıktan kastım şu. Başta kendilerine birini seçiyorlar. O mezhebin içinde söylenenleri paket program olarak görüyorlar. Bir kişiye bağlanmak o kişinin yücetilmesine neden oluyor. Kur'an'ı derin derin okuyun diyor. O şahısların ne kadar yüce olduğu anlatımlarına dönüşüyor. Kimse içerikle ilgilenmiyor. Bana göre hiçbir mezhebe bağlanmadan, dini yorumları değerlendirerek Kur'an'ın koymadığı etiketlerden uzak durulmalı. Zamanla bu anlayışın doğru olduğuna inandım.

        Evrime inanmak dini açıdan sakıncalı değil.

        Prof. Dr. Hasan Onat:Öğrencilerime şunu söylerim hangi mezheptenseniz önce onu öğrenin. Sorun mezhepleri din yerine koymaktır. Hz. Peygamberin sağlığında mezhep yoktu. Hiçbir mezhep din ile özdeşleştirilemez. İman bireyseldir cennete herkes kendi imanı ile gider. O mezhep üzerinden seçilmiş olmuyorsunuz. Müslüman olmak için bir mezhebe bağlı olmak gerekmez.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ