Diyanet Cuma Hutbesi paylaşıldı! "İnsan: Kainatın Gözbebeği"
Her hafta Cuma günü olduğu gibi bu hafta da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Cuma Hutbesi konusu yayımlandı. 12 Aralık Cuma hutbesi konusu ise "İnsan: Kainatın Gözbebeği" olarak belirlendi. İşte 12 Aralık Cuma hutbesi…
Cuma gününün gelişiyle her hafta cuma hutbesi gündeme geliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 12 Aralık 2025 tarihli ve "İnsan: Kainatın Gözbebeği" konulu Cuma hutbesi yayımlandı. İşte Cuma hutbesi tam metni...
İNSAN: KÂİNATIN GÖZBEBEĞİ
Muhterem Müslümanlar!
Her doğan gün batacak, her can ölümü tadacaktır. Yaratılan her şey nihai sonla karşılaşacaktır. Denizler kaynayacak, dağlar yerinden oynayacak, yıldızlar dökülecektir. Kabirlerde olanlar dışarı çıkartılacak ve her insan; dünyada neleri yaptığını, neleri de yapmadığını anlayacaktır.
Kıymetli Müminler!
İnsan vardır; niçin yaratıldığını, nereden geldiğini ve nereye gittiğini düşünmez. Kendini unutur, Rabbini unutur, ölümü unutur, hesabı unutur, cennet ve cehennemi unutur. Kötülüğün gölgesinde dolaşır; kalp kırar, gönül incitir. Kâbil olur cana kıyar. Kârun olur zenginliğiyle şımarır. Nemrut olur mülküyle övünür. Ebû Cehil olur, hak ve hakikati göremez. İnsan da vardır; dünyayı ahiretin tarlası bilir, hem dünyası hem de ahireti için çalışır. Ahmed Yesevî olur, Hacı Bayrâm-ı Velî olur, Hacı Bektâş-ı Velî olur, Mevlânâ olur, Yunus Emre olur, sözleriyle yürekleri fetheder.
Ey Aziz İnsan!
Sen, âlemin özüsün, kâinatın gözbebeğisin. Hâlık-ı zü’l-Celâl’in gözdesisin. Dünyayı ve içindekileri yaratıp senin hizmetine sunan Allah Teâlâ’dır. Yaratılışını en güzel şekilde yapan O’dur. İyiyi kötüden ayırt edebilecek izan ve şuuru sana veren O’dur. Huzur ve mutluluğun yollarını sana gösteren kitaplar gönderen, peygamberleri senin için rehber kılan O’dur. Tüm bunlara rağmen, “Ey insan! Kerim olan Yüce Rabbine karşı seni yanıltıp aldatan nedir?”[1] Seni Allah’a kul olmaktan alıkoyan nedir? Emrettiklerini yapmaya, yasaklarından kaçınmaya engel olan nedir?
Değerli Müslümanlar!
Bugün maalesef birçok zıtlığı daha fazla bir arada yaşamaktayız. Bir yanda; kendisi, ailesi, milleti ve tüm insanlık için dünyayı cennet kılmaya uğraşanlar varken, diğer yanda mazlum ve masumlara zulmederek yeryüzünü cehenneme çevirmek isteyenler var. Bir yanda karıncayı dahi incitmeyen nezaket ve zarafet sahibi insanlar varken, öte yanda kibir ve gururla yürüdüğü yolları, geçtiği diyarları yakıp yıkanlar var. Bir yanda iyilik ve merhametin hayat bulması için çabalayanlar varken, diğer yanda yaptıkları kötülüklerle insanlığı zifiri karanlığa mahkûm bırakmak isteyenler var. Peygamber Efendimiz (s.a.s), hadis-i şeriflerinde bu ikilemi şöyle ifade etmektedir: “Mümin aziz ve cömerttir. Fâcir ise saygısız ve cimridir.”[2]
Muhterem Müminler!
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Evet, hem nurun hem de kirin aynı anda aktığı bu dünyada biz müminlere düşen; bulunduğumuz her yeri imanımızla güven yurduna, ibadetlerimizle huzur ve mutluluk diyarına, güzel ahlakımızla ülfet ve muhabbet ortamına dönüştürmektir. Kötülüğe ve haksızlığa geçit vermemek; sevgiyi ve muhabbeti hayatımızın her alanına hâkim kılmaktır.
Hutbemizi, Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifleriyle bitirmek istiyorum: “Öyle insanlar vardır ki âdeta hayrın anahtarları, şerrin kilitleri gibidir. Öyleleri de vardır ki, şerrin anahtarları, hayrın kilitleri gibidir. Ne mutlu! Yüce Allah’ın, hayrın anahtarlarını kendilerine verdiği kimselere…”[3]
[1] İnfitâr, 82/6.
[2] Ebû Dâvûd, Edeb, 5.
[3] İbn Mâce, Sünnet, 19.