Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Teknoloji İnternet Youtube ve Google nasıl kurtulur? - Teknoloji Haberleri

        SELİN KUNT

        HABERTURK.COM

        EKONOMİ SERVİSİ

        skunt@haberturk.com

        İnternet üzerindeki erişim engelleme uygulamaları ya da herkesin deyimiyle "yasaklar" uzun zamandır hepimizin gündeminde. Özellikle son zamanlarda Google hizmetleri konusunda yaşanan sorunlarla iyice hararetlenen engelleme uygulamaları konusunda daha önce de yazılar yazdım. Bu yazılar daha çok o andaki soruna ya da konuya odaklı idi. Okuyuculardan gelen mesajlardan, tepkilerden ve başka yayın organlarındaki yazılardan takip ettiğim kadarıyla kesin olan bir şey var ki o da halen olan bitene dair (özellikle de Yotutube engellemesi hakkında) anlaşılamamış, netleşmemiş ayrıntıların olduğu.

        Bu yüzden hem durumu detayları ile anlatmak hem de aslında çözümün (eğer istenirse tabi) çok da zor olmadığını göstermek için "Google nasıl kurtulur?" konulu bir yazı yazmak istedim.

        İşte hızlandırılmış Youtube/Google Erişim Engelleme Kursu.

        5651 SAYILI KANUN

        Youtube/Google ile ilgili süreci anlamak için önce internet üzerinden yayın yapmayı düzenleyen 5651 numaralı kanunu anlamamız gerekiyor.

        İnternetin kullanımı yurdumuzda yaygınlaştıkça, bu sanal zannedilen mecranın aslında gerçek hayatla ne kadar da içiçe olduğu anlaşılmaya hatta tecrübe edilmeye başlandı. İnternette yapılanlar zannedildiği gibi internet içinde kalmıyor bir şekilde yaşantılara da etki ediyordu. Bu yüzden internetin sağladığı imkânların suistimal edilmesi suretiyle işlenen suçlarla mücadele konusunda etkin ve doğru bir yapılanmayı mümkün kılabilecek "özel" bir kanuna ihtiyaç duyuldu. Bu amaçla, medyada kısaca 5651 olarak geçen, uzun ismiyle 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” 23 Mayıs 2007 tarih ve 26530 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 5651 sayılı kanun; Anayasamızın, özel olarak korunmasını öngördüğü, başta aile, çocuklar ve gençler olmak üzere belirli sosyal kesimlere yönelik suçların kolayca işlenmesini önleyici özel bir kanun.

        Dünyada birçok ülkede internet için özel bir düzenlemenin eksikliği mevcut ve uygulamalarda genellikle çocuk istismarı ve ırkçılıkla mücadele ön plana çıkıyor. Bir problemle karşılaşıldığında ve mahkemelerce karar verilmesi gerektiğinde, ancak “gerçek hayatta suç olan internette de suç” olarak kabul edilip bu yönde karar alınabilmekte. Bu açıdan baktığımızda ülkemiz, 5651 sayılı yasa ve yönetmeliklerin mevcudiyeti ile internet aktörlerinin tanımlanması, sorumluluklarının belirlenmesi, içerik çıkarma “Uyar-Kaldır” ve erişim engelleme usul ve esaslarının belirlenmesi vb. düzenlemeler ile demokratik ülkelerin birçoğundan bir adım ileride. Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesi'ni de yakında kabul edeceğimiz düşünülürse, aslında ülkemiz bu alanda attığı adımlarla karalanmayı değil (pek çok kişinin nedense yapmayı pek sevdiği şekilde), bilakis desteklenmeyi ve teşvik edilmeyi hak ediyor.

        BAŞLANGIÇ NOKTASI VE YOUTUBE ERİŞİM ENGELLEME KARARI

        5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlarla ilgili Kanun’a göre içeriği suç teşkil eden 10 adet video Youtube video paylaşım sitesinde yer aldığından, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05.05.2008 tarih ve 2008/402 sayılı kararı gereğince Mayıs 2008’den bu yana bu site erişime engelli.

        Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Güleser Aykara’nın görüşmemizde duruma istinaden verdiği cevaplardan yola çıkarak erişim engelleme kararının sanılanın aksine bodoslama alınmış, metazori bir karar olmadığını söylemek mümkün. İşte Aykara’nın verdiği bilgiler ışığında Google’la yaşanan kriz.

        Buna göre karşı taraf ile defalarca iletişime geçildi ve bahse konu videolarla ilgili yapıcı adım atmaları istendi.Youtube video paylaşım sitesi yetkilileri bahse konu 10 adet video görüntüsünden yalnızca 6 tanesini kaldırdı, fakat diğer 4 adet içerik dünyanın değişik yerlerinde bulunan ve yine Youtube paylaşım sitesine ait olan sistemlerde yer almaya devam ediyor. Bu nedenle, konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcılığı, yöneticilerden dünyadaki diğer Youtube sistemlerinden de içeriğin çıkarılmasını talep etti. biliniyor ki sadece resmi makamlar değil kullanıcılar da devreye girdi ve bu videoların kaldırılmalarını Youtube'dan talep ettiler. Youtube yöneticileri henüz bu talepleri yerine getirmediği için de erişimi engelleme kararı kaldırılmadı. Ayrıca Yetkililer bu içeriklerin yayından kalkması halinde erişim engellemeye son vereceklerini defalarca belirtti.

        SÜREÇ NASIL DEVAM ETTİ

        Devlet yetkilileri Youtube sitesinin vekili olduğu Türkiye’deki özel avukatlık bürosu yetkilileriyle ve Google firmasını en üst seviyede temsile yetkili görevliler ile bir çok defa görüşme ve toplantılar yaptı (BTK Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Güleser Aykara’nın verdiği bilgiye göre halen ilgili firmanın ülkemizde resmi bir muhatabı yok ve ilişkiler çoğunlukla telefonla yürütülmek zorunda kalıyor). Bu toplantılardan bazılarına Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım da katıldı.

        Sonuç hâlâ aynı, videolar aktif = engelleme aktif.

        YOUTUBE VE GOOGLE'IN DİĞER ÜLKELERLE İLİŞKİLERİ

        Youtube, A.B.D. menşeli Google firmasına ait bir video paylaşım sitesi olmakla birlikte 23 ülkede (Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, İngiltere, Rusya, Çin, Polonya, Kanada, Brezilya, Avustralya, İrlanda gibi) yerel versiyonları, resmi temsilcilikleri bulunuyor. Bu temsilcilikler, ülkenin İnternet kullanıcılarına, konuşulan dile, yerel mevzuatlara uygun olarak tasarlanıyor ve ülke içindeki yetkili otoritelerle diyalog halinde oluyor, ortak çalışmalar yürütüyor.

        YURTDIŞINDAKİ UYGULAMALAR

        Youtube ve Google'ın içerik çıkarma konusundaki diğer ülkelerle işbirliği (bizimle yapmadığı iddia edilen) çalışmalarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün;

        1 Temmuz 2008 tarihinde Brezilya’da, SaferNet Brezilya, Savcılık Ofisi ve Google arasında, on-line çocuk güvenliği üzerine Google’ın ilk uluslararası anlaşması imzalandı (Human Rights Cybercrime Taskforce).

        Bu anlaşma ile Google Brezilya; Orkut servisi kullanılarak yapılmış olan mesajlaşma, video paylaşımı, imaj, foto vb. her türlü materyali 180 gün süre ile saklamak, adli makamlardan veya soruşturmaya yetkili mercilerden gelecek talep doğrultusunda bunları göndermek ve takibat konusu olan materyalleri daha uzun süre saklamak, savcılar ve hukuki mercilerle aralarına on-line bağlantılar kurmak, günde 500’e kadar ihbar edilen materyali 72 saat içerisinde yayından kaldırmak, web sayfasında yasal uyarılar ve ihbar hatları oluşturmak, çocuk pornosu ve istismarına ilişkin mücadelede yeni metotlar ve araçlar ortaya çıktığında bunları kullanmak, mücadele eden uluslararası kuruluşlarla iş birliği içerisinde olmak gibi yükümlülükler altına girdi.

        2007 yılında Almanya’da, Jugendschutz.net ile Youtube', yasadışı aşırı sağ videolar ile ilgili anlaşma yaptı. Bu anlaşma sonrası Youtube, Jugendschutz.net’in düzenli olarak bildirdiği faşist Nazi videolarını kaldırmaya başladı veya Almanya’dan erişimini engelledi, bu uygulama halen sorunsuz devam ediyor.

        GOOGLE'IN İÇERİK KALDIRMA UYGULAMALARI

        Google; 2010 yılı Nisan ayında yaptığı duyuru ile Hükümetlerin Bilgi ve İçerik Çıkarma Taleplerinin istatistiğini yayınlamaya başladı. 2009 yılının ikinci yarısı için yayımlanan istatistiklere göre Brezilya 291 içerik çıkarma talebiyle birinci sırada, Almanya ise 188 içerik çıkarma talebiyle ikinci sırada yer alıyor.

        Bilin bakalım Türkiye'nin bu listedeki yeri ne?

        İçerik çıkarma istatistiklerinde Türkiye 10’dan az talebi bulunan ülkelerin olduğu son grupta.

        Ayrıca, aynı dönem için hükümetlerin veri taleplerine göre 3663 ile Brezilya birinci sırada, 3580 ile ABD ikinci sırada ve 1166 ile İngiltere üçüncü sırada. Ne kadar ilginç ki "Google'dan veri talep edenler" istatistiklerinde Türkiye bulunmuyor.

        Google yapmış olduğu açıklamada, bu istatistiklerdeki söz konusu içerik çıkarma taleplerinin çocuk pornografisi ve telif hakları gibi kendilerinin de hassasiyet gösterdiği konular olduğunu, yerel kanunlara göre de içerik çıkarma talepleri aldıklarını açıkça belirtti.

        GOOGLE HİZMETLERİNE ERİŞİM SIKINTISI

        Bu konuyla ilgili daha önce yazmıştım ama tekrar etmekte fayda var.

        Pek çok kişinin sandığının aksine bir sabah memleketçe bir "Google yasağı"na uyanmadık.

        Google gerçekte hiç yasaklanmadı! Bir başka deyişle Google hizmetlerini kapsayan bir erişim engelleme kararı hiç alınmadı ve uygulamaya konmadı. Kullanıcıların Google hizmetlerine (Docs, analytics, translate, earth, books...) erişemeyince "aman yeni bir yasak mı" diye algıladığı bu durum aslında bildiğimiz Youtube yasağından başka bir şey değildi. Youtube'a ait olan IP'lerin engellenmesi üzerine bu durum oluşmuştu.

        Youtube'un IP'lerinin Google ile ne alakası var diyenler çok haklılar çünkü aslında amiyane tabirle zurnanın zırt dediği yer de tam burası.

        Yasaklanacakları önceden duyurulan bu IP'leri Google bilinçli ya da bilinçsizce, ortak bir IP havuzundan hem kendi hizmetlerine hem de Youtube'a IP atıyor, böylece Youtube'un yasaklanan IP'leri Google servislerine de ait olduğu için otomatik olarak onlar da yasak kapsamına giriyordu. Dolayısıyla akıbeti belli olan YouTube'un yasaklı IP'lerinden nasiplenen analytics, earth gibi Google hizmetleri ister istemez yasak kapsamına girdi.

        Daha en başından hiç oluşmaması gereken bu durum kullanıcıyı ciddi şekilde mağdur etti. En sonunda Google Türkiye'den çıkışlar için yasaklı IP’ler yerine farklı IP’ler atayınca durum halloldu.

        ELLERE VAR DA BİZE YOK MU

        Yurtdışındaki örneklere baktığımızda açıkça görülüyor ki özellikle Avrupa ülkelerinde Youtube’un erişim engelleme problemi ile karşılaşmamasının sebebi, o ülkelerden gelen taleplere olumlu yaklaşılması ve sürekli işbirliği içinde olunması.

        Sanıldığının aksine Avrupa'da ve diğer ülkelerde de gerektiği zaman ciddi yaptırım ve cezalar uygulanıyor. Taleplerin karşılanmadığı durumlarda veya sadece geciktirilmesi halinde dahi büyük internet sitelerine derhal yaptırım uygulanıyor.

        Örneğin İngiltere, Wikipedia’ya erişim engellemekten çekinmedi "Eyvah elalem ne der, rezil olur muyum" diye düşünmedi, bir ülkenin şerefi de sayılan kanunlarını uyguladı.

        İtalya'da resmi makamlar, otistik bir çocuğun arkadaşları tarafından çekilen videosu alay konusu olması için Youtube'a yüklenince Google firmasının ABD’de yerleşik üst düzey yöneticilerine hapis cezası vermekte bir an bile tereddüt etmedi. Hem de video yayına konduktan sadece birkaç saat sonra kaldırıldığı halde... Yani bırakın erişim engellemeyi Google yöneticileri İtalya'ya ayak bastıklarında hapse atılacaklar.

        PEKİ SONUÇ?

        Sonuç olarak; Google ve Youtube ile ilgili yaşanan sorunlar hiç de yansıtıldığı gibi çetrefilli ve çözümsüz değil. Yeter ki, başka ülkelerde olduğu gibi, devlet ile uzlaşmak istensin.

        NEDEN NEDEN NEDEN?

        Tüm bunların dışında dikkatimi çeken birkaç noktayı daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

        * Türkiye'nin 5651 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden beri geçen 3 senelik süre içinde sadece Youtube ve Google ile sorun yaşamış olması oldukça dikkat çekici. Diğer sosyal paylaşım siteleri (Facebook gibi) hiçbir şekilde Türkiye kanunları ile sorun yaşamadı ve her zaman Türk devleti ile işbirliği içinde oldu.

        Neden bir tek bu firma ile sorun yaşanıyor?

        * Youtube'a erişim engellemesinde listeye alınacak IP’ler önceden belli idi, 31 Mayıs'ta da bu IP’lerle ilgili uygulama başlatıldı.

        Google hizmetlerine erişim sıkıntıları nedense 3 Haziran günü birden ‘yumurtadan çıkmış civciv’ gibi hayatımızda bitiverdi.

        İlgili firma istese çok rahat engelleyeceği bu durumu neden önlemedi?

        Neden kullanıcıyı mağdur edip kamuoyunda çeşitli senaryolar ve polemikler yaratılmasına izin verildi?

        Google mağduru oynayarak devlet kurumlarımızı kamuoyu gözünde suçlu duruma mı düşürmeye çalışıyor?

        Yoksa Google, kendi hizmetleri üzerinden "cambaza bak" politikası uygulayıp “vergi kaçırdığı” meselesini (Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın açıklaması), Youtube'da seneler geçmesine rağmen hala o videoları tutmasını gözlerden uzaklaştırmaya mı çalışıyor?

        Google neden en başından Youtube'un yasaklı IP’lerini diğer hizmetlerinden ayrıştırmadı?

        * Google Aps'e ulaşılamadığında bazı kesimler ve onların yönlendirdiği kamuoyu bu durumdan hemen Ulaştırma Bakanlığı, TİB ve BTK'yı sorumlu tutmuş ve bir nevi linç kampanyası başlatmıştı.

        Oysa basit bir araştırma ile anlaşıldı ki durumun resmi kurumlarla hiç alakası yoktu.

        Google Aps'e yönelik yasağı getiren mahkeme kararı Digitürk/Lig TV tarafından açılan bir dava neticesinde alınmıştı (bkz. NAKLEN SANSÜR ).

        Google Aps hizmeti sorununda olduğu gibi neden internetten erişim engelleme ile ilgili bir problem olduğunda kimse araştırıp, soruşturmadan hemen sopalarını kapıp “vur abalıya” harekatı başlatılıyor?

        Neden resmi kurumlar kötü gösterilmeye çalışılıyor?

        Türkiye'de bir Google lobisi mi var?

        * Google neden Türkiye Cumhuriyeti'nde diğer ülkelerde yaptığı gibi resmi bir temsilcilik, yerel bir büro açmıyor?

        Neden Türkiye kanunlarına uymak yerine, kanunları kendisine uyarlamaya çalışıyor?

        * Beni oldukça rahatsız eden bir başka konu da resmi kurumların tavrı.

        Şu anda benim bu yazıyı yazarak yaptığımı resmi kurumlar çok daha önce yapamaz mıydı?

        Resmi makamlar neden çıkıp gerekli açıklamaları yapmıyor da kamuoyunun yanıltılmasına izin veriyor?

        En basiti Google Aps durumunda olduğu gibi neden medyaya aydınlatıcı bir bülten gönderilip konunun gerçek muhatapları açıklanmadı?

        Neden benim gibi medya mensupları olarak illa gerçeklere ulaşmak için kendi kendimize araştırma yapmak durumundayız?

        Neden medya ve kamuoyu düzenli ve detaylı olarak bilgilendirilmiyor (bir anlamda meydan boş bırakılıyor)?

        Resmi makamlar sessiz ve pasif tavırlarının sadece kendi imajlarına ve dışarıdan algılanış biçimlerine değil Türkiye’nin yurtdışındaki imajına da zarar verdiğini fark etmiyorlar mı?

        Aklımı kurcalayan bu sorular, bazılarına komplo teorisi gibi gelebilir ama yazdıklarımı dikkatle okuyanlar aslında bunların cevabını merak etmekte ne kadar haklı olduğumu anlayacaktır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ