Sansürlenen rapora HABERTÜRK ulaştı
Özal'dan alınan 2 tüp kan eksi 20 derecede 3 yıl saklanmış!
ABONE OLGAZETE HABERTÜRK / ZÜLFİKAR ALİ AYDIN'IN ÖZEL HABERİ
DDK raporunun açıklanmayan bölümünde, 24 tanık Turgut Özal’dan alınan kanın nasıl kaybolduğunu anlatıyor
* HABERTÜRK, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın şüpheli ölümüyle ilgili Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı raporun açıklanmayan bölümlerine ulaştı. İfadesine başvurulan 24 tanığa göre, Özal’dan alınan 2 tüp içerisindeki kan “Bozuldu” denilerek çöpe atıldı
* 2 tetkik yapılan kanda, Özal’ın digoksin değeri hiçbir hastada görülmeyen derecede yüksek çıktı. Özal’a öldüğü resmi olarak açıklanmadan yarım saat önce yapılan 2 testin sonucu kayıp
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın “şüpheli” ölümünü araştıran Devlet Denetleme Kurulu (DDK), 626 sayfalık bir rapor hazırladı. Rapor, geçtiğimiz aylarda kamuoyuna duyurulurken, bazı bölümleri açıklanmadı. HABERTÜRK, Özal raporunun açıklanmayan bölümlerine ulaştı. Raporda, 17 Nisan 1993’te hayatını kaybeden Özal’ın götürüldüğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesi Klinik Pataloji Laboratuvarı’nda görevli 24 kişinin ifadesi yer alıyor. 24 görevlinin anlattıkları, Özal’dan alınan ve 3 yıl boyunca saklanan 2 tüp kanın nasıl kaybolduğunu gözler önüne seriliyor.
‘KAN HASTANEDE’
DDK raporundaki tespitlere göre; iddia ilk olarak 1997’de Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programında Özal’ın oğlu Ahmet Özal tarafından gündeme getirildi. İddiaya göre program bitiminde hastanede görevli bir doçent, Özal’ı arayarak “Babanızın kanı halen hastanemizde, müracaat ederseniz kanı veririz” dedi. Annesiyle birlikte kanı almak için hukuki hazırlık yapmaya başlayan Ahmet Özal’ı bu kez bir başka kişi arayarak, “Kanın içinde olduğu tüp yere düşüp kırıldı” diye konuştu.
‘TÜP İÇERİSİNDE GELDİ’
İddialar üzerine tanıklığına başvurulan isimlerden biri olan dönemin Hacettepe Üniversitesi Klinik Patoloji Laboratuvar Şefi Doç. Dr. Cumhur Özkuyumcu, “Saat 14.00 sıralarında bir kan çalışması yapmamız istendi. Kanların tüp içerisinde talep yazısıyla laboratuvara geldiğini hatırlıyorum. Kanı santrifüje koyunca kan hücreleri ve sıvısı tüpte ayrışmadığı için serumunu ayıramadık. Yoğun bir hemoliz vardı, pıhtılaşma olmuyordu. Bu nedenle sonuç alınamamıştı” dedi. ‘