Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Candaş'ın öldürülmesi davasına 2 tahliye

        Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Cemil Candaş'ın öldürülmesine ilişkin, cinayeti işlediği belirtilen Şenol Şahin'in de aralarında bulunduğu 6 tutuklu sanığın, ''kasten öldürme, kasten öldürmeye yardım ve azmettirme" suçlarından yargılanmasına başlandı. Mahkeme, tutuklu sanıklardan ikisinin tahliyesini kararlaştırdı.

        İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Şenol Şahin, Mithat Yılmaz, Engin Gölve, Hacı Avcı, Metin Şentürk ve Bilal Yaman katıldı. Öldürülen Candaş'ın eşi Nurcan Candaş ile kardeşleri Cemal, Nedim ve Naci Candaş da müşteki olarak duruşmada hazır bulundu.

        Duruşmada, iddianamenin okunmasının ardından, Candaş ailesinin müdahillik talebi kabul edildi.

        "CANDAŞ AİLESİNE SABIR DİLİYORUM, VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM"

        Candaş'ı öldürdüğü iddia edilen tutuklu sanıklardan Şenol Şahin, savunmasında, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirterek, ölümüne sebep olduğu Cemal Candaş'ın ailesine sabır dilediğini, vicdan azabı çektiğini ve samimi itiraflarda bulunacağını ifade etti.

        Olaydan birkaç gün önce sanıklardan Engin Gölve'nin, "birisinin burnunun kırılması gerektiğini" belirterek, "yapıp yapamayacağını" sorduğunu anlatan Şahin, yapabileceğimi söyledim. Birkaç gün sonra, çağırdıkları otoparka gittim. Otoparkta Hacı Avcı, Engin Gölve ve Rıza Keten vardı. Rıza Keten bana, 'bir belediye müdürünün burnunun kırılması gerektiğini' söyledi. 'Yapabilir misin?' diye sordu, yapabileceğimi söyledim. Müdürün ismini söylemedi, fotoğrafını gösterdi. Keten, 'şahsın 3. katta olduğunu' da söyledi." diye konuştu.

        Tek başına taksiyle belediyeye gidip, 3. kata çıktığını ve Rıza Keten'in merdivenin başında kendisini beklediğini öne süren Şahin, şöyle konuştu:

        "Rıza Keten tuvalete gitti. Bir süre sonra ben de tuvalete gittim. Şahsın fotoğrafını tekrar göstererek odasının yerini söyledi. 'Konunun bugün halledilmesi gerekiyor' dedi. Olaydan sonra nasıl dışarı çıkacağımı sordum. Üzerindeki silahı vererek, 'Sana engel olmaya çalışırlarsa, bu silahı göstererek çıkarsın' dedi. Silahla nasıl içeri girebildiğini sorduğumda da, 'Taşıma ruhsatım var' diye yanıt verdi. Sonra, 'Bugün bu işi yapmamız gerekiyor, şahsın işlerden 10-15 gün uzak durması gerekiyor, işlere mani oluyor, sürekli bize sorun çıkartıyor.' ifadesini kullandı. 'Bugün yapamazsam..' dediğimde de, 'Burnunu kıramazsan, vereceğim silahla ayağına ateş et. Bunu yaparsan, bizim ebedi kardeşimiz olursun. Cezaevinde sana bakarız' diyerek silahı bana verdi. Silah kurulu vaziyetteydi. Koridorda dolandım. Bu sırada maktul tuvalete gitmiş, fark etmemişim. Çıkınca fark ettim. Arkasından gittim. Uzun boylu ve yapılıydı. Ayağına ateş ettim. Güvenlik görevlileri üstüme saldırdı. Yaşanan arbedede bu talihsiz olay meydana geldi."

        "BANA 80 BİN LİRA VERECEKLERDİ"

        Sanık Şahin, Rıza Keten'in kendisinden, 'Bir şey olursa İbrahim Kocaman'ın adını ver, kesilmiş cezası var, yurt dışında, burada değil, bir şey olmaz.' diyerek bu kişinin ismini vermesini istediğini de iddia ederek, "Bana herhangi bir para yardımında ya da avukat yardımında bulunmadılar. 80 bin lira vereceklerdi. Olay, maktulün ölümüyle sonuçlanınca, gerçeği söyleme gereği duydum." ifadesini kullandı.

        Cinayetin azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılanan tutuklu sanıklardan Mithat Yılmaz da, olaydan sonra 15 gün gözaltında kaldığını ve polislerin olayı üzerine yıkmak için iddia makamını yanılttığını ileri sürerek, "Şişli'de, yasalara uygun yapılan binamı, kaçak yapılmış gibi gösterdiler ve böylece şüpheli konumuna sokuldum. Binamın mevzuata uygun olduğuna dair elimde belge var. Sadece 14. katta bazı aykırılıklar olduğu belirtiliyor. Burada olmaktan, böyle bir şeyle suçlanmaktan utanç duyuyorum." dedi.

        Sanıklardan Şenol Şahin ile hiç görüşmediğini, Hacı Avcı'yla ise emlakçılık yaptığı için işi gereğince görüştüğünü kaydeden Yılmaz, şu savunmayı yaptı:

        "Hacı Avcı suça bulaştıysa, suçlusu ben değilim. Keten İnşaat şirketinden 2 daire almıştım. Dairenin vergi borcundan dolayı aradım onları da. 'Kaçmaya çalışırken yakalandı' deniliyor hakkımda ama Bodrum'da başka bir arama için adliyeye kendim gittim ve sonra polisler gelip evden aldı beni. Kaçan bir insan kendi ayağıyla arama merkezine gider mi? Olayı neden üzerime kurguluyorlar anlamıyorum. Keten İnşaat'ın 7 inşaatından 4'ü kaçak. Çok değerli yerlerde bunlar, yaklaşık 1 milyar dolar değerinde. Rahmetli Cemil Candaş, 4 dairenin ruhsatını kaçak yapıldığı gerekçesiyle iptal etmiş. Rıza Keten tuvalete girmiş, ne kadar kaldığı araştırılmamış. Ruhsatları iptal eden bir belediye başkan yardımcısı var. Rıza Keten, Selahattin Keten'in ortağı ve kardeşi. İcrayı gerçekleştirecek kişiye, tuvalette silahı verecek ve o adam burada olmayacak, ben burada olacağım. Bu kabul edilemez bir durum. Bu hususların araştırılması lazım."

        "CANDAŞ HERKESİN HEDEFİ HALİNE GELDİ, TEHDİT EDİLİYORDU"

        Tutuklu sanık Hacı Avcı da, belediyede firmalar adına iş takipçiliği yaptığını belirterek, "Rahmetli Cemil Candaş, göreve yeni başlamıştı. Usulsüz işlere karşıydı, gelir gelmez 8-9 kişiyi işten çıkardı. Bütün herkesin hedefi haline geldi. Tehdit edildiğini anlatıyordu. Başkandan koruma istemişti hatta. '30 senedir burada bir çete var, ben bunu kıracağım' diyordu." ifadesini kullandı.

        Keten İnşaat'ın sahiplerinden Selahattin Keten'i 1,5 yıldır tanıdığını ve usulsüz işler yaptığı için bu kişiyle kimsenin çalışmak istemediğini savunan Avcı, "Rahmetli Candaş, Keten'in dairelerine ruhsat veremeyeceğini söylemişti. Ben de bu dediklerini Keten'e ilettim. Çok zorlandığını söyleyip benden bir adam bulmamı istedi. Makamında öldürüleceğini söylüyordu. 'Yapmayın' dedim. 'En azından bir adam bulup yumruk attırmam lazım, bittim ben' diyordu. Birisini bulup yumruk atmasını istediler. Telefon trafiklerim hep sık sık kullandığım otoparktandır. Şenol Şahin'i ilk kez otoparkta gördüm. Engin Gölve'ye 'bir müdür dövülecek' dedim. Onun da konuştuğu Şahin, 'yumruk atarım' demiş." şeklinde konuştu.

        Selahattin Keten'in olaydan sonra, kendisini arayıp "silah olayının gerçekleştiğini" sorduğunu ve bu olayı anlamadığı şeklinde cevap verdiğini de aktaran Avcı, olay günü Rıza Keten'in de belediyede olduğunu, Şenol Şahin ile selamlaşmadığını, konuşmadığını ve ona hiçbir şekilde yardım etmediğini iddia etti.

        Soruşturmada farklı beyanda bulunduğu hatırlatılan Avcı, "Benim içim rahat etmedi. Mağdur olan insanlar var. Herkesin içi rahat olsun. Söylediklerimin hepsi doğrudur. Her şey anlattığım gibidir. Bu olay nasıl bu hale geldi şaşkınlık içindeyim." dedi.

        "20 GÜNLÜK RAPOR ALDIRACAK ŞEKİLDE YUMRUK AT' DEDİLER"

        Savunması sorulan sanık Engin Gölve ise, etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini ve her şeyin açığa çıkması gerektiğini vurgulayarak, şu savunmada bulundu:

        "Olaydan 3-4 gün önce Hacı Avcı gelip, 'Cemil Candaş'ı öldürecek bir arkadaş bulabilir misin? Bir abinin işlerine taş koyuyor.' dedi. 'Yapsa yapsa Şenol yapar' diye cevap verdim. Avcı ile görüştürdüğüm Şenol Şahin, 'olur' dedi. Pazartesi Hacı Avcı ve Rıza Keten gelip Şenol'a anlattılar. '20 günlük rapor aldıracak şekilde yumruk at' diye söylediler. 'Belediyeden nasıl çıkacağım' diye sordu Şenol. Rıza Keten de, 'Sana bir silah vereceğim ama kullanma, sadece göster ve kaç' diye söyledi. Şenol gittikten sonra onlara, 'Silah sıkıntı olur.' dedim. Vurma olmayacaktı, sadece yumruk atacaktı. Nasıl böyle oldu bilmiyorum."

        Sorular üzerine, Rıza Keten'in üzerinde silah bulunduğunu ve olay günü belediyeye işi olduğu için gittiğini de anlatan Gölve, önceki beyanlarının farklı olmasına ilişkin de, "Suçlu muyum? Evet suçluyum. Olay yerinde Hacı Avcı vardı, ben de vardım. İlk beyanda bulunurken cezaevine gireceğimi düşünmemiştim. Keşke o insanları tanıştırmasaydım. Olayı gizlemek için farklı beyanda bulundum. Sanıklardan Bilal Yaman'a, Candaş'ı vurma teklifinde bulunmadım." diye konuştu.

        Diğer sanıklar Metin Şentürk ve Bilal Yaman da, olayla hiçbir ilgilerinin olmadığını belirterek, tahliye ve beraatlerine karar verilmesini talep etti.

        MÜDAHİL NURCAN CANDAŞ: "SANIKLARA İNANMIYORUM, HEPSİ SUÇLU"

        Duruşmada beyanı sorulan müdahillerden, Cemil Candaş'ın eşi Nurcan Candaş, gözyaşlarını tutamayarak, "Birkaç olay gelmişti zaten başına. Sürekli tehdit edildiğini söylüyordu. Adalete güveniyorum. Sanıkların tümünün suçlu olduğunu düşünüyorum. Onlara inanmıyorum. Güzel hikayeler anlattılar bize. Hepsinden şikayetçiyim." dedi.

        Cemal Candaş'ın ağabeylerinden Cemal Candaş da, "92 yaşındaki annemin, kardeşimin öldürüldüğünden haberi yok. 'Trafik kazasında öldü' diye biliyor. Kardeşimi hiçbir şeyin geri getirmeyeceğini biliyorum. Namusu ve şerefiyle görev yapan insanların can güvenliğinin alınması gerekir. Sizden namusu ve şerefiyle çalışan insanlar adına, adalet bekliyorum. Olayla ilgili herkes cezalandırılsın." ifadesini kullandı.

        Müdahil kardeş Naci Candaş ise, sanıkların doğruyu anlattıklarına inanmadığını belirterek, "Anlatılan isimler niye burada yok? Biz aile olarak bu olayın sadece burada anlatılanlarla kalmadığını düşünüyoruz. Anlattıklarının dışında isimler de var. Adalet bekliyoruz." beyanında bulundu.

        Duruşmada, tanık olarak çağrılanların da bilgisine başvuruldu. Yedi tanık ayrı ayrı beyanda bulunarak, bildiklerini anlattı.

        Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Mithat Yılmaz ve Bilal Yaman'ın suçun niteliği, mevcut delil durumu dikkate alınarak tahliyelerine karar verdi. Bu sanıklardan Mithat Yılmaz hakkında yurt dışına çıkış yasağı zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasına hükmeden heyet, diğer tutuklu sanıkların somut delillerin varlığı nedeniyle bu hallerinin devamını kararlaştırdı.

        Tutuklu sanıklardan Şenol Şahin, Hacı Avcı ve Engin Gölve'nin savunmalarında ismi geçen Selahattin ve Rıza Keten hakkında yürütülen soruşturmada gerekli değerlendirmenin yapılması için savunma örneklerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar veren heyet, duruşmayı 19 Nisan'a erteledi.

        DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA

        Şişli Belediyesi önünde toplanan bir grup yürüyerek geldikleri Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde, duruşma başlamadan önce basın açıklaması yaptı. Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu Kurulu, KESK Tüm Bel Sen İstanbul 2 Nolu Şube ve DİSK Genel İş İstanbul 3 Nolu Şube üyeleri ile Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ve öldürülen Cemil Candaş'ın ailesinin de yer aldığı grup, "Çalışma arkadaşımız, başkan yardımcımız, Cemil Candaş’ın davasının peşini bırakmayacağız", "Temiz bir Şişli istemeyen karanlık odakların saldırıları bizleri yıldırmayacak! Cemil Candaş’ı unutmayacağız" yazılı pankartlar açtı.

        Ortak açıklamayı okuyan Cemil Candaş'ın ağabeyi Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ertuğrul Candaş, şunları söyledi:

        "Bizler Cemil Candaş’ı çok iyi tanıyorduk. Kendisi mesleğini çok seven, işini doğru yapan, yaşama sevinci olan esprili, zeki, yoldaş ve dost bir insandı. Hayatı boyunca doğruluktan, dürüstlükten ve ilkelerinden taviz vermeyen onurlu duruşu, onun bu korkunç sona kurban gitmesine neden olmuştur. Cemil Candaş'ı katledip sonra yakalanan alçaklar olayın ancak figüranlarıdır. Cemil Candaş'ın katledilmesinin emrini verenlerin Şişli'de İstanbul'un başka yerlerinde çıkar ilişkileri ile yerel yönetim anlayışını yozlaştıranlar olduklarından eminiz. Kent yönetimini kamusal bir alan görmeyip, imar yolsuzlukları yapıp, sahte ruhsatlar düzenleyip, rant vurgunu peşinde koşup, haksızca zenginleşen, villalarında gününü gün eden alçak, hain çeteler, sizlere bir kez daha sesleniyoruz. Biliniz ki, bu işin sonu nereye kadar giderse gitsin, kime ya da kimlere kadar uzanırsa uzansın pes etmeden takipçiniz olacağız."

        Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü de, göreve başladığında son derece çarpık bir düzenin önlerine konduğunu ve Cemil Candaş'ın bu duvarı yıkarken en yakın dava arkadaşlarımdan biri olduğunu belirterek, "Korkusuzca, rant çetelerinin geriye dönük yaptığı usulsüzlükleri yargıya taşırken, Şişli'de sistemin eskisi gibi yürümeyeceğini kabul etmeyen caniler Cemil'i katletti. Cemil'i katlettiklerinde bu rant zehrini Şişli'den akıtacağıma ve Cemil'in davasının takipçisi olacağıma söz vermiştim. Benim arkamda devletin namuslu polisi, savcısı ve hakimi var. 'Bizi koruyacak devletin kurumlarına güveniyorum' diye seslenmiştim. Gün, işte o gün. Adaletin en keskin şekilde yerini bulacağına inanıyorum. Bu dava, sadece Şişli Belediyesi olarak bizim değil, temiz toplum isteyen herkesin sahip çıkması gereken çok önemli bir davadır." dedi.

        DAVANIN GEÇMİŞİ

        Şişli Belediyesi binasında 18 Temmuz 2016'da silahlı saldırıya uğrayan Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Cemil Candaş, kaldırıldığı hastanede 19 Temmuz'da hayatını kaybetmiş, cinayete ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştı. Olay günü gözaltına alınan şüpheli Şenol Şahin çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanmıştı.

        Soruşturma kapsamında aralarında müteahhit, mimar, inşaat firması sahipleri, eski belediye başkan danışmanının da bulunduğu 16 kişi gözaltına alınmış, bu kişilerden 6'sı tutuklanmıştı.

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, cinayetin faili olduğu belirtilen sanık Şenol Şahin'in "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan, sanıklardan Mithat Yılmaz'ın da "cinayeti azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

        İddianamede, diğer tutuklu sanıklar Engin Gölve, Hacı Avcı, Metin Şentürk ve Bilal Yaman'ın ise "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım etme" suçundan 15 yıldan 20'şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

        Başsavcılığın olayla ilgili adı geçen bazı şüphelilerle ilgili ayrı bir soruşturmaya ise devam ettiği belirtiliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ