Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Meclis'teki kavganın tutanakları

        İşte Meclis'teki kavganın tutanaklardaki tam metni

        BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13'üncü Birleşimini açıyorum.

        Y O K L A M A

        BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

        Yoklama için beş dakika süre veriyorum. Sayın milletvekillerinin, elektronik oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini; bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini; buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, yoklama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

        Yoklama işlemini başlatıyorum.

        (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.

        Birleşime 14.30'a kadar ara veriyorum.

        Kapanma Saati: 14.08

        İKİNCİ OTURUM

        Açılma Saati: 14.36

        BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT

        KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

        ______0_______

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 13'üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

        Y O K L A M A

        BAŞKAN - Yapılan açılış yoklamasında toplantı yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi elektronik cihazla yeniden yoklama yapacağız.

        Yoklama için beş dakika süre veriyorum.

        Yoklama işlemini başlatıyorum.

        (Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

        Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

        Gündem dışı ilk söz, yurt dışında para toplayan holdingler ile ilgili söz isteyen İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'e aittir.

        Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

        Öncelikle, bugün yaşanan sel felaketiyle yaşamlarını kaybetmiş olan 19 vatandaşımıza Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum. Bu tür felaketlerin ülkemizden uzak durmasını Allah'tan dua ile niyaz ediyorum.

        Değerli milletvekilleri, bugün, yaklaşık son bir ayın gündem konusunu oluşturmuş, çok çeşitli farklı farklı başlıklarda değerlendirilmiş ve defalarca sizin huzurlarınıza gelip konuyla ilgili paylaşımlarda bulunmaya çalıştığım, özellikle yurt dışında faaliyette bulunmuş ve bunun yansımalarını ülke ekonomilerinde gördüğümüz şirketlerle ilgili bazı gerçekleri paylaşmak için söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

        Şimdi bakınız, bu konuyla ilgili son günlerde sürekli iddialar var. Bu iddialara karşılık, ilgili şirketin yöneticilerinin de yerine göre cevapları var. Bir kere, bir gerçeği unutmayalım: Türkiye'de Sermaye Piyasası Kanunu diye bir Kanun, ona uyulması gereken de bir süreç var. Bunun süreç olarak uyulmadığı…

        Sayın Başkanım, özür dilerim, çok büyük bir uğultu var…

        BAŞKAN - Bir saniye Sayın Tamaylıgil.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Bu yüz binlerce vatandaş acaba arkadaşlarımızı fazla ilgilendirmiyor mu, çok merak ediyorum.

        BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, bir saniye.

        Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, Sayın Hatibin konuşması anlaşılmamaktadır. Lütfen, Sayın Hatibi dinleyelim.

        Buyurun Sayın Tamaylıgil.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

        Evet, bu süreç işlemiştir. Bu sürecin işleyişini, buradaki yaşanan olayları, yurt dışında neler yapıldığını tespit eden de bir komisyon kurulmuştur. Bu komisyonun raporunda da bunların tek tek başlıkları açıklanmıştır. Yani, ortada bir hukuksuzluk, bir kanunsuzluk ve bir kanuna uymama süreci vardır.

        Peki, burada yapılması gerekenler sürecine geldiğimiz zaman, olayın nasıl olduğunu, yurt dışında seneler itibariyle kartopu misali para toplamanın, bunları kayıtsız toplamanın, halkımızın millî, dinî duygularını, kutsal mekanlarda sömürmenin neler olduğunu size anlatmak istemiyorum; bunların hepsini hatırlıyorsunuz sanırım; ama, bir tek şeyi hatırlatmak istiyorum: Bu insanlar için hiçbir şey yapılmıyor, şu anda da sadece ve sadece yapmayarak birileri bir tarafta tutulmaya çalışılıyor.

        Şimdi, bakınız, biz, bir komisyon çalışması sonucunda yapılması gerekenleri dile getirdik. Acilen ortaya konması gereken bir yasal çalışmayı dile getirdik; sekiz ay oldu kim ne yaptı? Rafta duran bir rapor. Peki, geçmişe gidelim, biz, bunu, Cumhuriyet Halk Partisi olarak 7 Ocak 2003'te gündeme getirdik. O gün ikibuçuk yıl bu raporun sürüncemede, bu komisyonun sürüncemede kalmasına sebep olan sizlerin oyları değil miydi? Sayın Çelik o günlerde Grup Başkan Vekili olarak bir yıl sonrasında görev yapıyordu. Geldiler dediler ki -bir yıl sonra bu rapor görüşülecekken- "bir hafta sonra beraber görüşelim" ne oldu? Birbuçuk yıl sonra ancak komisyonun önergesi görüşüldü. Sürekli bir erteleme, sürekli bir savsaklama, sürekli bir gündemden uzak tutma çabası.

        Bakınız, Sayın Adalet Bakanımız son günlerde diyorlar ki -hatta, hatta, son, bir gazeteciyle görüşmesinde- "Bu adam densizlik yapmış. Şimdi, orada olarak durumunu bilmiyor muydu da, kimleri zora soktu" diye bir söylemde bulunuyor.

        Değerli arkadaşlarım, tarih 2003 Nisan burada Sayın Sanayi Bakanımız, Adalet Bakanımız ve İçişleri Bakanımız bu şirketin açılış töreninde, 2003. O zaman Adalet Bakanı Sayın Bakan ve Sayın Bakan, bu şirketler hakkında Sermaye Piyasası Kurulu tarafından verilmiş suç duyurularının olduğunu, yargılamalarının olduğunu ve Yargıtayda davalarının olduğunu sanırım biliyordu. Peki, kendisi bu açılışta olarak kimleri zor durumda bırakmıştır? Bu karar sürecinde kimler olacaktır da onları zor durumda bırakmıştır?

        Şimdi, dönüyoruz, Sanayi Bakanımız? Kendileri diyorlar ki: "Efendim, ben müneccim miydim, buralarda olacaktım." Sayın Bakan, sizin Bakanlığınız Sanayi Bakanlığı, SPK'yla mekânsal komşusunuz, yaptığınız işte de beraber şirketleri takip ediyorsunuz. Kaldı ki, üç yıl önceydi sanırım, kendisi de bu holdinglerle ilgili bir kaybının söz konusu olduğunu söylemişti. Ne oldu?

        Diğer taraftan, o şirketin, YİMPAŞ'ın sahibi "efendim, biz çok iyi durumdayız, bizim mal varlıklarımız var" diyor. Bakın, 2000 yılından itibaren, bu işin zinciri koptuktan sonra bu şirket, madem o kadar mal varlığı vardı, tek bir Allah'ın kuluna bir lira para ödedi mi?

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

        BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, lütfen toparlar mısınız.

        Buyurun.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Sayın Başkanım, o geçen süreyi de alırsanız.

        Bakınız, tek bir kuruş para ödememiş, tek bir kuruş ödemediği gibi kendisi yönetim kurulu üyesi olarak ve başkanı olarak aldığı genel kurulu, ekseriyetle baktığınız zaman orada nasıl duruyor. Şimdi, bütün bu gerçekler biliniyor, yasal süreç takip ediliyor, yurt dışından İsviçre'de ve Almanya'daki savcılıklar yine bizim vatandaşlarımızla ilgili hak arıyor ve biz burada hiçbir şey yapmıyoruz ve gidiyoruz açılışlara katılıyoruz.

        Bakınız, Maliye Bakanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu yine mali tabloların gerçekleri yansıtmadığı şeklinde bir suç duyurusunda bulunuyor. Bakın, suç duyurusu diyorum. Peki, Maliye Bakanınız, acaba kaç tane hesap uzmanını yolladı; kaç tane teftiş yaptırdı? Eğer, yaptırmadıysa ben şunu sorarım: Bu şirketin büyük bir rakamı Avustralya'ya yolladığı hesap sahibiyle Sayın Başbakanın ve Sayın Maliye Bakanının güzel bir portresi var, acaba o portre mi etkin oldu diye sorarım?

        Şimdi, bakınız,bu konuda büyük bir yanılgı ve gecikme var.

        Sayın Abdüllatif Şener komisyon raporu görüşüldükten sonra dediler ki: Efendim, Sermaye Piyasasıyla ilgili düzenleme yapacağız, bir taslak var, bu taslak komisyon raporuyla beraber değerlendirilecek ve Başbakanlıktan Meclise gelecek. Sekiz ay geçti, hiçbir şey yapılmadı. Hoş, o taslak yeni de değil, o taslak üç senedir var.

        Siz hiçbir şey yapmayacaksınız, siz buna seyirci kalacaksınız, efendim, gittiği zaman, ya densizlik yapmış diyeceksiniz, size sürekli yurt dışından klasörlerce bilgi gelecek, bir yıldan fazla bunları tercüme ettirmeme problemiyle karşı karşıya kalacaksınız, ama yeri gelecek hiçbir mesnedi olmayan sebeple bir rektörü tutuklayacaksınız. Daha ne bekliyorsunuz? Yani, sayın bakanlarımız buralarda yer alıyorken, sevgili Meclis üyelerimiz ve Başkanlarımızla bir komisyon görüşmesi yapamıyorken, komisyonu kurduktan sonra çıkan rapora göre bir kanunu çıkaramıyorsak…

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

        BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, bir dakika süre veriyorum, buyurun.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

        Daha ne bekliyorsunuz? Daha ne bekliyorsunuz? Orada yüz binlerce vatandaş sizden bu kanunla ilgili bir düzenleme bekliyor. Sizin acaba kendi yanınızda oturan arkadaşınız bu şirketlerde çalışmış diye veyahut bir bakanımız böyle bir dönemde burada yer almış diye… Var mı daha başka bilemiyorum, acaba var mı yerel yöneticilerden hakkında suç duyurusu bulunup da yerel yöneticiliği kazanmışlar? Var mı diye onu da bilmiyorum soruyorum. Arkadaşımız Ahmet Ersin bunları size sordu. Bunların cevabı var iken, verilmesi gerekirken ve yasal düzenlemeyle kul hakkını kullananlardan hesap sormak gerekirken siz burada nasıl oturuyorsunuz arkadaşlar?

        Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

        BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tamaylıgil.

        Gündemdışı konuşmaya Hükûmet adına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap vereceklerdir.

        Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Bravo, bravo… Çok güzel, hadi, hep beraber…

        MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Mahzuru mu var?

        NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Beraber arkadaşlar…

        MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Ayıp ya! Her zaman yapıyorsun.

        BAŞKAN - Sayın Uzdil, Sayın Uzdil…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan…

        BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye…

        Lütfen Sayın Uzdil…

        NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Alkışlamak yasak mı Başkanım!

        BAŞKAN - Yasak Sayın Uzdil! Lütfen…

        Buyurun Sayın Bakan.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

        Önce, bir iki gündür yaşadığımız sel felaketi nedeniyle, maalesef, bazı vatandaşlarımız hayatını kaybettiler, bu vatandaşlarımıza Cenabıhak'tan rahmetler diliyorum.

        ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Rahmet yetmez, devletin eli ister.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ailelerine, bu bölgede yaşayan insanlarımıza ve tüm ülkemize başsağlığı diliyorum.

        Devletimizin tüm kurumları, bu felaket nedeniyle, sel felaketinin yaşandığı bölgelerde vatandaşlarımıza yardımcı olmak, onların yaralarını sarabilmek için yoğun bir çaba ve gayret içerisindedir. Başbakanlık olarak, illerimizin valileriyle her an temas halindeyiz. Hasar tespit raporlarını bekliyoruz. Bölge milletvekili arkadaşlarımız, biraz önce Bakanlar Kurulu sıralarında otururken, yanıma geldiler. Hemen Başbakanlıkla temasa geçtim. Yeni yeni hasar tespit raporları gelmeye başlandı. Kuşkusuz ki, gerek Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünden gerekse Başbakanlıktan, ihtiyaç neyse, bu ihtiyaca göre paralar gönderilecek ve vatandaşlarımızın mutlaka yaralarını saracağız; çünkü, bir yoğun yağışın sonucu meydana gelmiş olan bir felakettir.

        Tabiî, yapıların nerede yapılacağı, sel yataklarında yapılıp yapılmayacağı, sağlıklı yapılar olup olmadığı ayrıca bir araştırma konusudur. Bunları şu anda konuşmanın, değerlendirmenin hiçbir faydası yoktur. Ortada, yaşanmış olan bir sorun vardır. Bu sorunu çözmek, vatandaşlarımızın acılarını hafifletmek için Hükûmet olarak, ilgili Bakanlık ve kuruluşlar olarak görevimizin şuurundayız ve arkadaşlarımız da o mahalde çalışmalarını yürütüyorlar.

        Şimdi, benim asıl huzurunuza çıkmamın nedeni, her ne kadar Bakamlığımla ilgili olmasa da…

        ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hep öyle oluyor zaten.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …şu anda burada Hükûmeti temsil eden bir Bakan olduğum için, gündem dışı söz alan Değerli Milletvekili Arkadaşımızın gündeme getirdiği konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak için huzurunuzdayım.

        Konu nedir arkadaşlar…

        AHMET ERSİN (İzmir) - İlgili Bakanlar nerede?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İlgili Bakan arkadaşımız Sayın Abdüllatif Şener'di. Buraya gelmişti; ancak, saat iki gibi Meclis -çoğunluk olmadığı için- toplanamadığından…

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - AKP Grubu gelmediği için.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …Ağrı da bir başka programa katılmak üzere hava alanına giderken beni aradı, kendisinden kısa bazı bilgiler aldım, o bilgileri ve kendi düşüncelerimi, gündem dışı yapılan konuşma üzerine sizlerle paylaşmak istiyorum çok samimî olarak.

        TUNCAY ERCENK (Antalya) - Cenaze namazını anlat, cenaze namazını.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sakin olun.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Zaten orayı anlatacak Bakan.

        TUNCAY ERCENK (Antalya) - Ben sakinim.

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, niye tahammül edemiyorsunuz! Lütfen… Sayın Bakan cevap veriyor.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, birtakım şirketlerin, geçmişte, yurt dışında, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızdan paralar topladıkları, bu toplanan paraların usulüne uygun, Türkiye'de yürürlükte bulunan yasalara uygun toplanmadığı gerçeğinin altını çizmek istiyorum.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Para toplayan milletvekili var mı Sayın Bakan?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu şirketlerin faaliyetleri ve bu toplanan paralar bizim Hükûmetimizin döneminde gerçekleşmemiştir.

        HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - O zaman siz yok muydunuz?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bizden önceki dönemlerde ortaya çıkan faaliyetler sonucu birtakım firmaların, birtakım holdinglerin, kendisine holding ismini veren birtakım firmaların, yurt dışında…

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Para toplayan bakan ya da milletvekili var mı Sayın Bakan?

        FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, Sayın Bakanı mı dinleyeceğiz, arkadaşları mı dinleyeceğiz?

        BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …Sermaye Piyasası Kanunu'na uygun olmayan şekilde para topladıkları bir gerçektir.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Para toplayan bakan var mı, milletvekili var mı?

        BURHAN KILIÇ (Antalya) - Bir dinle be! Ayıp! Ayıp!

        BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şu anda bu gündem dışı konuşmaya ben cevap veriyorum.

        GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Dokundu mu?

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Rahatsız mı oldun?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Benim, ne bu holdinglerle, ne bu holdinglerin para toplama faaliyetleriyle benim bir ilişiğim olmamıştır, Bakanlar Kurulunda görev yapan hiçbir arkadaşımın da hiçbir ilişiği de yoktur.

        K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sizinki doğru da!.. Sizinki doğru da!..

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Peki ne olmuştur daha sonra? Bu paralar toplanmış, tabii, bu paraları bu holdinglere, bu şirketlere yatıran vatandaşlarımız başlangıçta birtakım kârlar almışlar, ancak daha sonra kaynak kesilince, bu kârlar ödenmemeye başlayınca, bu firmalar, bu şirketler, bu holdingler bir açmazla karşı karşıya kalınca bir sorun ortaya çıkmış. Bunun üzerine ne olmuş? Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), bu işlemlerin usulsüzlüğü üzerine, cumhuriyet savcılıklarına 78 şirket hakkında 137 ayrı suç duyurusunda bulunmuştur. Cumhuriyet savcılıkları, Sermaye Piyasası Kanunu'na ve ilgili mevzuata göre para toplamayan, böylece vatandaşları mağdur eden bu kişilerle ilgili -savcılıklar- kuşkusuz ki, soruşturma açmışlar ve sonuçta, bu, davalara dönüşmüş. Bu davalardan bir bölümü geçmişte çıkan af yasaları nedeniyle düşmüş, ama bir kısmı hâlâ devam etmektedir.

        ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sekiz ay sonra müruruzamana uğrayacak.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, sorun nedir? Sorun, bir özel hukuk ilişkisidir. Ticaret Kanunu hükümlerine dayalı olarak bir ilişki vardır ortada. Bunun, ne bir hükûmetle -yani ne geçmişteki hükûmetlerle ne bugünkü Hükûmetle- ne devletle bir ilişiği yoktur. Yani, bu şirketler, bu holdingler, topladıkları paralarla ilgili vatandaşlara vaat ettiklerini şu anda yerine getiriyor olsalardı, o yüksek kârları alıyor olsalardı bir sorun olacak mıydı? Onlar, Hükûmete dönüp, devlete dönüp "yahu, biz buradan ciddi kârlar alıyoruz, bir kısmını da devlete verelim" diyecekler miydi? (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

        SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Yanlış, yanlış!.. Sayın Bakan, bu anlayış yanlış.

        KÂZIM TÜRKMEN (Ordu)- Ayıp, ayıp!..

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani, halk suçlu, öyle mi?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, biraz önce konuşan değerli milletvekili arkadaşım diyor ki: "Efendim, Hükûmet olarak, devlet olarak bu işe el koyun." (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından gürültüler)

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen…

        ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Devletin bakanı gibi konuş.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, devlet…

        İZZET ÇETİN (Kocaeli)- Sayın Bakan, bu sen misin?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Geleceğim… Orada ben de varım.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli)- Sayın Bakan, bu sen misin? Sensin değil mi?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ben de varım orada, ben de varım.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen sorumluluk taşımıyor musun?

        BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, yargıya intikal etmiş, SPK'nın suç duyurusunda bulunduğu 17 dosya, biraz önce değerli milletvekili arkadaşımın gösterdiği o gazetedeki bir holdingle ilgilidir.

        BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen kapatır mısınız.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, ismini de söyleyeyim: YİMPAŞ Holdingle ilgilidir 17 tane suç duyurusu. Bunlardan bir kısmıyla ilgili dava açılmıştır ve dava devam etmektedir. Şimdi, sayın milletvekili arkadaşım bize soruyor ve demin gazeteyi gösteren değerli milletvekili arkadaşım da yerinden soruyor.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sekiz ay sonra mı?

        BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Diyor ki: "Bu kişiyi niye tutuklamıyorsunuz?" Değerli arkadaşlar, diyor ki bize: "Bu kişiyi niye tutuklamıyorsunuz?"

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cem Uzan'ın çiftliğini basıyorsunuz, bunu da bassanıza.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, içinizde o kadar hukukçu arkadaşımız var. Tutuklamayı bakanlar mı yapar, tutuklamayı hükûmetler mi yapar? Bağımsız yargı organları yapar. Savcı talepte bulunur, bağımsız yargı organları tutuklar. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

        MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakan, Adalet Bakanı Hükûmet Sözcüsüdür!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, bana oradan bir gazete gösteriyor…

        BAŞKAN - Sayın Coşkuner, lütfen oturur musun.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bir milletvekili arkadaşımızı, Sayın İlyas Arslan'ı, biliyorsunuz, çok yakın bir zamanda kaybettik…

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Duygu sömürüsü yapma!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kendisine Cenabıhak'tan rahmetler diliyorum. Onun cenazesi nedeniyle Yozgat'a gitmiştik.

        TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Bakan, sizin oraya gitmeniz mesele değil, yanınızdaki mesele.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sorgun'da cenaze törenine ben de katıldım, size soruyorum -sizler de katıldınız, sizler de birçok cenaze törenlerine katıldınız- cenaze törenlerinde safınızdaki insanları seçme özgürlüğünüz var mı? Yani, benim safımda cenaze namazında şu insan bulunacak, bu insan bulunmayacak diye bir seçme özgürlüğünüz var mı? (CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakan, açılışını yapmama özgürlüğünüz vardır. Açılışını yapmama özgürlüğünüz var. Gidip açılışını yapmazsınız.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Siz oraya bir münferit fert olarak gitmişsiniz cenaze namazına, bir arkadaşımızın cenaze namazını kılacaksınız, yanınızda, hakkında dava açılmış bir kişi de var, safta. Bunun sorumlusu niye biz olalım? Niye bunun sorumluluğunu bize yüklüyorsunuz? (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Gidip açılışını yapmazsınız. Açılışını yapmazsınız.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - 120 000 aile perişan…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şu anda davası devam ediyor ve eğer hakkında başka iddialar, dosyalar varsa, kuşkusuz ki, bağımsız yargı organları, cumhuriyet savcılıkları, yargı gerekenleri yapacaktır ve yapmalıdır. (CHP sıralarından gürültüler)

        Arkadaşlar, bu yurt dışında para toplayan ve vatandaşlarımızın önemli bir bölümünü mağdur eden holdinglerle daha önce de, bugün de, hiçbir cumhuriyet hükümetinin bir ilişiği yoktur. Bu ilişiği kurmaya çalışan arkadaşlarımız politika yapıyorlar.

        Politika yapıyorsunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Biz gerçeği arıyoruz. Yasa ne oldu Sayın Bakan?! Yasayı söyleyin! Yasa niye gelmedi?! Sayın Bakan!..

        ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yazıklar olsun sana! Paraları toplattınız!..

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Evet, ortada bir sorun vardır, mağdur olan vatandaşlarımız vardır. Bu sorun nasıl çözülecek... (CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Abdüllatif Bey'in söz verdiği yasa ne oldu?

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu sorun, mutlaka, bugünkü, Türkiye'de yürürlükte bulunan, başta Ticaret Kanunu olmak üzere, mevcut mevzuat çerçevesi içerisinde çözülmelidir.

        TUNCAY ERCENK (Antalya) - Yüzünüz yok bu tarafa bakmaya!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Mağdur olduğunu ileri süren vatandaşlarımız, bağımsız yargı organlarına sorunlarını taşımalılar -ki, taşımışlardır önemli bir bölümü- sorunu burası çözecektir.

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cem Uzan'ın çiftliğine gönderiyordunuz...

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, diyorlar ki: "Devlet olarak, hükûmet olarak, bu vatandaşların mağduriyetlerini giderin, Hazineden bu arkadaşların paralarını ödeyin." Bunu mu söylüyorsunuz? Ne söylüyorsunuz? (CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Öyle bir şey demedik. Öyle bir şey demedik. Yasayı söylüyoruz. Abdüllatif Şener Bey'in yasasını söylüyoruz. Saptırmayın.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ne olacak? Biz mi ödeyeceğiz onu?

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Öyle bir şey söylemiyoruz. Siz bunu çarpıtıyorsunuz.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ne yapacağız? Niye ödeyeceğiz? (CHP sıralarından gürültüler)

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Haa, bu alanla ilgili, yani...

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Çarptırıyorsunuz!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - ...hisse senedi yoluyla, vatandaşlardan para toplama hususunu, mutlaka...

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Abdüllatif Şener Bey bunu mu söyledi?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Eğer bir eksiklik varsa yasada -ki, vardır- mutlaka Sermaye Piyasası Kanunu'nda bir değişiklik yapılmak suretiyle, bundan sonra bu tür istismarlarla karşılaşmamak için yasal tedbirler alınmalıdır.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Biz bunu mu söylüyoruz yasada?!

        NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Bravo Bakan, çok güzel anlatıyorsun!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu konuyla ilgili biraz önce bana bilgi veren, değerli Başbakan Yardımcımız ve Devlet Bakanımız Abdüllatif Şener Bey'in bir yasa tasarısı hazırlandığını, Sermaye Piyasası Kanunu'nda değişiklik öngören bu yasa tasarısını Meclise sevk etmeyi düşündüklerini ifade etti.

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Bakan, suçu övüyorsunuz! Ayıp!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kuşkusuz ki, böyle bir düzenleme, bundan sonra, bu tür olaylarla karşılaşmayı önleyecek bir düzenlemedir.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hayır! Hayır!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Geçmişe yönelik, özel bir hukuk ilişkisinden doğan bir konuyu, devlet olarak, hükûmet olarak üstleneceğiz. Öyle mi?

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Siz çarptırıyorsunuz, böyle bir şey yok.

        BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen kapatır mısınız? Sayın Milletvekili...

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hazineden yeniden para çıkararak bu vatandaşların mağduriyetini gidereceğiz.

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Arkadaşlarınıza söyleyin, arkadaşlarınıza!

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Bakan, suçluyu övüyorsunuz!

        ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Bakan, suçluyu koruyorsunuz. Suçluyu koruyorsunuz Sayın Bakan. Böyle bir şey olamaz!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, vatandaşlarımızdan topladığımız vergilerle oluşan bütçenin bir kısmını devletle ve hükûmetle bir ilişiği olmayan bir konuda diğer vatandaşlara vereceğiz. Diğer vatandaşlarımızın hakkını başkalarına aksetmiş olmaz mıyız?

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Siz çarptırıyorsunuz. Böyle bir şey yok! Böyle bir şey yok!

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Cem Uzan'a yaptığınızı yapsanıza YİMPAŞ'a.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Arkadaşlar, devlet bu ilişkide herhangi bir garantide bulunmuş değildir. bir banka ilişkisi gibi değildir.

        Bankaya yatırılan mevduatla ilgili, devletin bir güvencesi vardır. Biz gelmeden önce bu güvence yüzde 100'dü ama biz geldik, biliyorsunuz, 50 milyara çıkardık.

        YILMAZ KAYA (İzmir) - Şu habere bakın. (AK Parti sıralarından ayağa kalkmalar, gürültüler)

        BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen kapatır mısın onu.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siz oturun… Ben konuşurum.

        BAŞKAN - Bir saniye Sayın Bakan… Sayın Bakan, bir saniye…

        FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, Meclis gösteri yeri mi Allah aşkına! Ayıp ya!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Faruk Bey, siz oturun.

        Değerli arkadaşlar, lütfen sakin olun.

        AHMET IŞIK (Konya) - Burası miting meydanı mı Başkan!

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Lütfen sakin olun.

        BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye… Sayın Bakan, bir saniye…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Arkadaşlar, lütfen oturun… Lütfen oturun…

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Bakan, suçu övüyorsunuz, suçu…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu arkadaşlarımız konuşsunlar, yerlerinden bağırsınlar çağırsınlar…

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Bakan, suçu övüyorsunuz. Doğrusu, çok ayıp!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …burayı bir kahvehaneye dönüştürsünler. Milletimiz bunu izliyor.

        VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Şu yazıyı okuyun.

        BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen kapatır mısın onu!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Milletimiz kimin ne olduğunu biliyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        ATİLA EMEK (Antalya) - Suçluyu koruyorsunuz.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bakın, burada ben konuşuyorum.

        VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Bakın, bakın…

        BAŞKAN - Lütfen kapatır mısınız Sayın Milletvekili. Hiçbir milletvekilinin suç işleme hakkı yoktur Sayın Milletvekili! Lütfen kapatır mısın!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ben, Cumhuriyet Halk Partisinden bir arkadaşımız konuşurken ne benden ne bu Gruptan herhangi bir söz hakkı doğdu mu?

        BAŞKAN - Oturunuz yerinize!

        ATİLA EMEK (Antalya) - Siz suçluları koruyorsunuz Sayın Bakan.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu, arkadaşlar, kalite farkıdır, kalite farkı… (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu kalite farkını milletimiz görüyor. Bir kişi konuşurken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bir arkadaşımıza, şu Parlamentoda bulunan bir milletvekili arkadaşımıza -bu bir bakan da olabilir- söz verdiğinde, diğer arkadaşlarımızın söylenen cümleler işine gelmese de, sonuna kadar dinler.

        EMİN KOÇ (Yozgat) - Doğru söyleyin, doğruyu…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bir sataşma var ise, Sayın Başkandan söz ister, gelir, burada, düşüncelerini, bu Genel Kurulla ve televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızla paylaşır. Ama, burada, yerinden sürekli laf atan… Ama, ben kendilerini dinlemiyorum, ben konuşmama devam ediyorum çünkü bizi millet izliyor.

        Bizi millet izliyor… Bizi millet izliyor, onların halini de millet görüyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        ATİLA EMEK (Antalya) - Suçluları koruyorsun!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle…

        ATİLA EMEK (Antalya) - Suçluları koruyorsun Sayın Bakan!

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bakın, biz çiğ süt emmedik ki karnımız ağrısın. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        YILMAZ KAYA (İzmir) - Vatandaş dinleyecek sizi, vatandaş…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Efendim, Cumhuriyet Halk Partisinin -söylemek durumundayım- amacı, bu mağdur olan arkadaşlarımızın sorunlarını çözmek değil, bu yolla acaba İktidar Partisini, AK Partiyi nasıl yıpratırız.... Amacınız bu sizin, amacınız bu… (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Eğer bir şey varsa görün.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, yerinizden ne kadar bağırırsanız bağırın, ne kadar laf atarsanız atın, bunların hiçbirini dinlemiyorum, bir kulağımdan girip diğer kulağımdan çıkıyor.

        YILMAZ KAYA (İzmir) - Vatandaş dinleyecek sizi, vatandaş…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ortada özel hukuk hükümlerine tabi bir sorun vardır…

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Özel hukuk değil, dolandırıcılık Sayın Bakan.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …bu sorun yine özel hukuk hükümleri çerçevesi içerisinde çözülecektir.

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Özel hukuk değil, dolandırıcılık…

        BAŞKAN - Sayın Eraslan…

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Eğer bir insanı dahi dolandıran, aldatan bir kişi varsa, onun

        yakasına yapışacak, ona cezayı verecektir, Türkiye bir hukuk devletidir, mutlaka yargı organlarıdır. (AK Parti Grubu sıralarından alkışlar)

        Bu konuda, Sermaye Piyasası Kurulu görevini yapmıştır. 137 tane dosyayı cumhuriyet savcılıklarına göndermiştir. Bu dosyalarla ilgili davalar açılmıştır…

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Ama, Adalet Bakanı yapmıyor.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Adalet Bakanı ne savcıya ne hâkime talimat vermez, veremez. Adalet Bakanımız Sayın Cemil Çiçek de, hiçbir savcıya hiçbir hâkime şu şekilde hareket edin, şöyle bir karar verin diye bir talimatta bulunmamıştır, bulunamaz. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Üyesi Adalet Bakanı bunu yapamaz…

        İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Van Rektörünü nasıl tutukladı peki?!..

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Siz onu söylemek istiyorsanız hata ediyorsunuz. Böylesine önemli bir makama bühtanda bulunuyorsunuz. Asla size yakışmıyor bunlar.

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Makamın kendisine yakışmıyor…

        ATİLA EMEK (Antalya) - Suçluları koruyorsunuz Sayın Bakan. Vicdanınız nasıl el veriyor?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, Türkiye Cumhuriyeti adliye teşkilatında görev yapan hiçbir savcımız ve hâkimimiz, hiç kimseden talimat almaz, hiç kimsenin etkisi altında kalmaz. O hâkimlerimize o savcılarımıza lütfen bühtanda bulunmayın. Lütfen bühtanda bulunmayın. (CHP sıralarından gürültüler, AK Parti sıralarından alkışlar.)

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Mahkeme kararını niye tutuyor? Tutuklama kararını niye tutuyor? Yüce Divana gidecek Yüce Divana.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi, Ana Muhalefet Partisi mağdur olmuş vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne yardımcı olacak öneriler getirecekleri yerine, bunun üzerinden, acaba İktidar Partisini nasıl yıpratabiliriz oyununu milletimiz de fark etmiştir. (CHP sıralarından gürültüler)

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Öneri getiriyoruz daha ne istiyorsunuz?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, telaşları, yerlerinden laf atmaları, bağrışmaları, çağrışmaları bu telaşın ürünüdür…

        BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Komisyonun raporu ne anlatıyor Sayın Bakan?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHIN (Devamla) - O nedenle biz bunlara aldırış etmiyoruz. Konu yargıya intikal etmiştir. Yargı mutlaka suç işleyenler varsa cezasını verecektir. Tutuklanması gereken varsa, yargı tutuklayacaktır. Mahkûm edecekse, yine yargı yapacaktır. Ne ben yapacağım bunu ne Abdüllatif Şener ne Cemil Çiçek ne Başbakan, hiç kimse yapamaz.

        NECATİ UZDİL (Osmaniye) - Soruşturmayı kim yapacak? Hükûmet yok mu?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDINCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bu konudaki yetki kuvvetler ayrılığı gereği yargınındır. Bu konuda elinde dosyası, bilgisi olanlar da, bunu yargıya intikal ettirmelidir; çünkü, vatandaşlarımız zaten bunu yapıyorlar. (CHP sıralarından gürültüler)

        YILMAZ KAYA (İzmir) - Vatandaş dinletecek size.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, bunu siyasi iktidarla ilişkilendirmenin, partimizle ilişki kurmaya çalışmanın hiçbir kıymeti yoktur. Bütün bunları reddediyoruz. (CHP sıralarından gürültüler)

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - YİMPAŞ'la ilişkin var. Sayın Bakan, ne işin var o adamın yanında?

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, vatandaşlarımız mağduriyetlerini gidermek için yasal yollara başvurmalılar ve Türkiye'deki mevcut yasal çerçevede sorunlarının çözümüne çare aramalılar. (CHP sıralarından gürültüler)

        Değerli arkadaşlarım, gündem dışı konuşmayla ilgili, sizlerle bu düşüncelerimi paylaşma imkânı buldum. Kuşkusuz ki, aynı şeyleri düşünmemiz, olaylarla ilgili aynı değerlendirmeleri yapmamız mümkün değildir, farklı düşüncelerimiz olacaktır. (CHP sıralarından gürültüler) Ancak, farklı düşüncelerimize rağmen birbirimize tahammül etmek durumundayız. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisidir. 550 tane kişi, yetmiş milyon içerisinden seçilmiş insanlardır. Burada oturuşumuz, konuşuşumuz, tavrımız millet tarafından ibretle izleniyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığına gölge düşürmeye davranışlarıyla, hiçbir milletvekili arkadaşımızın hakkı yoktur. (CHP sıralarından gürültüler)

        ATİLA EMEK (Antalya) - Bakanların da hakkı yoktur.

        DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunu, sizlerle paylaşıyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)

        ALİ RIZA BODUR (İzmir) - YİMPAŞ bu kadar güzel avukat bulamaz.

        BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

        GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın Bakan, şu yazıyı okuyun! (AK Parti sıralarından gürültüler)

        BAŞKAN - Sayın milletvekilleri lütfen!..

        SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, bu Mecliste pankart açmak suçtur. Ceza almış arkadaşlar olmuştur. Milletvekillerinin…

        GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Bizim fotoğrafımız değil, sizin fotoğrafınızı gösteriyoruz.

        BAŞKAN - Sayın Kapusuz, suç olduğu belirtildi, kendisi ihtar edildi Sayın Kapusuz.

        SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu ikazı sizin yapmanız lazım Sayın Başkanım. Bu ikazı siz yapacaksınız!

        BAŞKAN - Sayın Kapusuz, ihtarı yaptık biz.

        SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır yapmadınız.

        BAŞKAN - İkazı demin yaptık… (AK Parti sıralarından gürültüler) Hayır, lütfen… Oturur musunuz Sayın Kapusuz…

        SALİH KAPUSUZ (Ankara) - O zaman ben de…

        BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen…

        ORHAN ERASLAN (Niğde) - Söz vermesin… Söz vermesin…

        BAŞKAN - Gündem dışı ikinci söz, gelişen ekonomik koşullar karşısında Sakarya ilinin konumu hakkında söz isteyen Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'e aittir.

        Buyurun Sayın Üstün. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; "gelişen ekonomik koşullar karşısında Sakarya'nın konumu" konulu gündem dışı söz aldım; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

        Değerli arkadaşlar, tabii, insan hafızası nisyan ile maluldür. insanlar geçmişi çok çabuk unutur. 3 Kasım seçimlerinden önce ülkemiz müthiş bir ekonomik istikrarsızlık içerisindeydi. Siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlığı doğurmuştu; insanlar kamyonlarıyla neredeyse Başbakanlığı basıyorlardı; esnafımız, eline geçirdiği yazarkasayla birlikte Başbakanın ayaklarının dibine yazarkasaları fırlatıyordu hatta bazı vatandaşlarımız Meclisin önünde meşe ağacında kendilerini asıyordu. İşte, bu ortamda AK Parti Hükümeti iktidara geldi, önce siyasi istikrar sağlandı ardından da ekonomik istikrar sağlandı. Bu istikrar içerisinde Türkiye ilk kez üst üste dört yıl müthiş bir büyüme gerçekleştirdi. 2003 yılında 5,9, 2004 yılında 9,9, 2005 yılında 7,6, 2006'nın da ilk üç çeyreğinde 8,5 bir büyüme gerçekleştirdi. Yine ihracatta müthiş bir fırlama gerçekleşti. 2003 yılında 47 milyar dolar, 2004'te 63 milyar dolar, 2005'te 74 milyar dolar, 2006'da da muhtemelen 85 milyar dolar ihracat yapmış olacağız. Tabii bu ihracatta Sakarya'nın da önemli bir payı var.

        Değerli arkadaşlar, geçen yıl Sakarya'dan dünya ülkelerine yapılan ihracat 2 milyar doları geçti, 1 milyar doları geçen iller arasına girdi Sakarya. İhracatın önemli bir kısmı İstanbul, İzmir, Sakarya, Bursa gibi illerimizden yapılıyor, ancak, artık, özellikle İstanbul'da yatırım yapacak alanlar kalmamıştır. Dolayısıyla, yeni yatırım sahaları açılmaya ihtiyaç vardır, Sakarya da bunlardan birisidir.

        Değerli arkadaşlar, Sakarya'da 3 tane büyük organize sanayi bölgesi var, bu 3 organize sanayi bölgesinin neredeyse tamamı dolmuş vaziyette. Bunun yanı sıra, Akyazı'da, Ferezli'de, Kaynarca'da, Karasu'da olmak üzere 4 yeni sanayi bölgesi inşa ediyoruz. Tabii bu sanayi bölgesiyle ilgili işlemler yürüyor, ancak, bu işlemlerin hızı, maalesef yatırımcıya yetişmiyor. Ticaret Bakanlığımızın görevlilerinden, bu işlemlerin bir an önce bitirilmesini de talep ediyoruz.

        Yine, önümüzdeki günlerde, değerli arkadaşlar, biliyoruz ki, Haydarpaşa Limanı, artık, yükleme ve boşaltma işlemlerine kapatılacak, turizme açılacak. Mutlaka yeni bir alternatif liman yapılması lazım. İşte, bu alternatif liman, Sakarya'mızda, Karasu'da yapılıyor. Sakarya'yı, Türkiye'yi dünyaya açacak yeni bir kapı yapılıyor orada. Ulaştırma Bakanımız burada. Muhtemelen, 2008'de bitmesi planlandı. Ama, inşallah, 2007'nin sonunda bu limanı faaliyete geçirebilirsek, Eskişehir, Bursa, Sakarya, Bolu, Bilecik hinterlandından, ihracat ve ithalat yoluyla gelecek malların, Sakarya Karasu Limanından dünyamıza ulaştırılması mümkün olacaktır.

        Değerli arkadaşlar, Sakarya'da altyapı sorunu neredeyse tamamlanmış vaziyettedir. Hangi ilçemize giderseniz gidin, duble yollardan gitme imkânına kavuşacaksınız.

        Değerli arkadaşlar, Sakarya'da iş gücü sorunu da yoktur. Bakın, her yerde farklı bir lise yapılanması olmuştur. Ancak, Sakarya'daki liselerin yüzde 60'ı endüstri meslek lisesinden teşekkül edilmiştir. Dolayısıyla, orada kurulacak fabrikalarda çalışacak kalifiye eleman da Sakarya'da mevcuttur. Nitekim, bunu gören yatırımcılar, son dört yılda Sakarya'ya âdeta hücum etmiştir. Şehirlerinde marka olmuş, Bellona gibi, ne bileyim İstikbal gibi, Ülker gibi, yine, Sabancı, Koç gibi birçok ünlü marka ve ünlü holding Sakarya'ya gelip yatırımlarda bulunmuşlardır.

        TUNCAY ERCENK (Antalya) - Reklam… Reklam…

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

        BAŞKAN - Sayın Üstün, lütfen toparlar mısınız.

        Buyurun.

        AYHAN SEFER ÜSTÜN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bizler bu güzel manzaradan herkesin istifade etmesini istiyoruz, bu güzel manzarada herkesin yerini almasını istiyoruz. Yabancı ve yerli yatırımcıları Sakarya'mıza davet ediyoruz.

        Bana söz verdiğiniz için ve beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

        Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Üstün.

        Gündem dışı üçüncü söz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hakkında söz isteyen, Adana Milletvekili Recep Garip'e aittir.

        Buyurun Sayın Garip. (AK Parti sıralarından alkışlar)

        RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle gündem dışı konuşma yapmak üzere şahsım adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

        Öncelikle, Diyarbakır, Bismil, Çınar'da sel felaketinden hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Rabbimden rahmet diliyorum; kalanlara, sağlık, afiyet ve sabır diliyorum.

        Cumhuriyet, milletin egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimidir. Atatürk'ün ifadesiyle "Cumhuriyet, fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, ahlaklı ve karakterli koruyucular ister." Yine bir başka ifadeyle, Ulu Önder'imiz "Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükûmet teşkilatıdır ki, onun ismi cumhuriyettir." Artık, hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır; hükûmet millettir ve millet hükûmettir. "Artık, hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır."

        Lamartine şöyle söyler: "Cumhuriyet ile cehalet bir yerde barınamaz." Cumhuriyet yönetimlerinde bilim ve teknolojinin, kültürel ve sosyal yapının güçlendirilmesi, Batı'nın bir gereği olmaktan öte millî hassasiyetimizin, ulusumuzun müreffeh bir geleceği yakalaması esasına dayanmaktadır. Bunun temelini ise, zihniyet değişimiyle birlikte ekonomik, kültürel ve sosyal gelişmelere seyirci kalmamak oluşturur. Seneca'nın ifadesiyle, şöyle söyler: "Cumhuriyet, ilim ve ahlakın, adalet ve erdemin iktidarıdır. Bunların gerçekten yaşanmadığı yerlerde şekil ve iddia ne olursa olsun cumhuriyet yoktur." Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir düsturuyla kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Lozan Anlaşması'yla gelen barışın ardından, yönetim biçimini belirleme sürecine girmiş, 29 Ekim 1923 yılında, yani, bundan tam 83 yıl önce, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından cumhuriyet ilan edilmiştir.

        Bu yönüyle cumhuriyet, halk iradesinin yönetime direkt katılması anlamına geliyordu. Yönetimlerde asıl olan ulusun kendisidir. Millet egemenliğine dayalı rejimlerde, cumhuriyet kavramının yanı sıra onu güçlü kılan diğer kavramlar da bulunmaktadır. Biçimsel ve içerik olarak demokrasi, bu kavramlardan birisidir. Yine, çok partili sisteme geçtiğimiz dönemlere baktığımızda, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün teşvik ve telkinleriyle etkili olduğunu görmekteyiz.

        Cumhuriyetimizin 83'üncü yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, ülkemizin içinde bulunduğu durumu düşünürsek, o dönemde alınan kararın ne kadar isabetli olduğunu daha iyi anlamamız mümkün olur. Bilim ve teknolojiden eğitim ve kültüre kadar yetişmiş insan gücümüz, cumhuriyet anlayışımızın bir ürünüdür. Cumhuriyet, ulusumuz için büyük bir çağdaşlaşma projesi olmuştur. 83 yıllık mazimize baktığımızda, sanayileşmeden eğitime, birçok önemli başarıya imza atıldığına tanık oluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin 10'uncu yılında yaptığı konuşmada "Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir." sözleriyle, cumhuriyet tarihinin en önemli gelişiminin cumhuriyetin kurulması olduğuna da dikkat çekmiştir.

        Çok değerli arkadaşlar, çünkü bir ülkenin kalkınması, çağdaş ve modern ülkeler seviyesine ulaşması, sağlıklı ve katılımcı bir yönetim anlayışıyla mümkün olur ve bu yönetim anlayışı, kritik bir kararla, 29 Ekim 1923 tarihinde, Atatürk ve arkadaşları tarafından ilan edilmiştir. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hayat bulmuştur. Zorlu savaş yıllarının ardından, ülkenin yeniden imarı, düşüncenin, anlayışın değişimiyle, büyük fedakârlıklar sonucu yapılmıştır.

        Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan yeni ve bağımsız bir Türk devleti kurmak savaşı dış ve iç düşmanlara karşı başarıyla sonuçlanmış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı'nın inanç ve başarısı nasıl Atatürk'ün eseri idiyse, cumhuriyet de O'nun eseridir.

        (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

        BAŞKAN - Sayın Garip, buyurun.

        RECEP GARİP (Devamla) - İleriki yıllarda Ulu Önder, bunu şu sözleriyle ifade eder: "Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir."

        Cumhuriyet, egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden yönetim şeklidir. Diğer bir ifadeyle, devletin temel organlarının seçimle iş başına geldiği bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet yönetimi, bu niteliğiyle, şüphesiz ki, demokrasi ilkesinin en gelişmiş şekli, demokrasi ilkesinin en iyi uygulanmasını sağlayan bir siyasi rejimdir. Cumhuriyet yönetimi, devlet geleneği ve siyasi yaşamımıza, egemenliğin bir kişiye, bir sınıfa değil doğrudan millete ait olduğu gerçeğini kazandırmıştır. Cumhuriyet rejimi, bütün vatandaşlara yasa önünde eşit haklar sağlamış, halkın devlet yönetimine eşit olarak katılımını ortaya koymuş, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin teminatı altına alındığını ortaya koymuş, millî birlik ve beraberliğimizi birleştirici en önemli unsurları ortaya koyduğuna da tanık olduğumuzu görüyoruz.

        Cumhuriyeti yaşadığımız ölçüde özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlar anlam kazanır; demokrasi, insan hak ve özgürlükleri varlığını koruyabilir.

        Tüm ulusların yaşamında olduğu gibi, cumhuriyet, özgürleşmenin, demokrasinin vazgeçilmezi olmuştur ve aynı misyonla, cumhuriyet, bu milletin vazgeçilmezi olmaya devam edecektir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ