Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eski DP Başkanı Soylu: " 'Evet' hayatımın en onurlu oyu olacak"

        Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, parti yönetiminin 'evetçileri' ihraçla tehdidine rağmen "Bütün Türkiye bu anayasa değişikliğine 'hayır' dese bile ben 'evet' diyeceğim." dedi. Soylu, 12 Eylül'de kullanacağı 'evet'in hayatının en onurlu oyu olacağını vurguladı.

        Soylu, 'demokrasi buluşmaları' adı altında İzmir'de başlattığı yurt gezilerine Balıkesir, Afyokrarahisar ve Konya'dan sonra Mersin'in Mut ilçesinde devam etti. Soylu, 12 Eylül'deki halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğine 'evet' kampanyası çerçevesinde Tarihi Çınaraltı Parkı'nda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle ve vatandaşlarla bir araya geldi.

        'Güçlü ve modern Türkiye için ilk adım evet' sloganıyla yola çıktıklarını söyleyen Soylu, referandumda neden evet dediğini anlattı. Referandumun Türkiye için dönüm noktası olduğunu vurgulayan Soylu, yeni anayasanın Türkiye'de yepyeni gelecek için ilk adım olduğunu belirterek, "Bütün Türkiye bu anayasaya hayır dese bile ben evet diyeceğim. Türkiye'nin geleceği için bu anayasa çok önemli. Vatandaşlarımız bunun bir siyasi parti meselesi haline getirilmesi yönündeki tuzaklara düşmemeli. Çünkü bu olay partiler üstüdür." ifadelerini kullandı.

        "BALKAN HARBİNDEN SONRA EN BÜYÜK KIYIM 1980'DE YAŞANDI"

        Eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'nun programına eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali'nin yanı sıra eski genel başkan yardımcıları Nevzat Ceylan, Tahir Alan, Sabri Erdel de katıldı.

        Süleyman Soylu, referanduma 'evet' oyu kullanacağını ve bunun hayatının en onurlu oyu olacağını belirtti. 1971 yılında muhtıra ile milletin disiplin altına alınmaya çalışıldığını kaydeden Soylu, 1980 öncesinde ise pırıl pırıl gençlerin sağcı ve solcu diyerek birbirlerine kırdırıldığına dikkat çekti. Türkiye'de Balkan harbinden sonra en büyük genç kıyımının 1980'de yaşatıldığına değinen Soylu, "Darbenin olgunlaşmasını bekledik' diyerek ihtilaldan sonraki söylemiyle bu ülkenin insanına nasıl ihanet ettiklerini ortaya koydular. Ben, bu ülkenin bir genciyim, bu ülkenin toprağını ve insanını seviyorum onlara güveniyorum. Özgürlüğün, hürriyetin, demokrasinin ve ülkede bu ülkenin yarınlarının millete ve milli iradeyle beraber ayağa kalkacağına sonuna kadar inanıyorum. Bu ülkenin genç bir evladı olarak demokratikleşmenin, sivilleşmenin, özgürleşmenin, bu ülkeyi zenginleştireceğine inanıyor ve bu ülkede postal devrinin bitmesinin, milli iradenin hakim olmasının lazım geldiğine inandığım için bu mübarek Cuma günü sizlerle beraber Muttayım." diye konuştu.

        1960 yılında yapılan darbenin ardından Anayasa Mahkemesi'nin kurulduğunu ve başına Yassıda Mahkemesi Başkanı Salim Başol ve 5 arkadaşının getirildiğini anlatan Soylu, mahkemenin milleti sınırlayan ve milli iradeyi engelleyen bir kurul olarak ortaya çıktığını kaydetti. 1961 yılında bir darbe anayasası yapıldığını ve Türkiye'nin birçok yerinde kadınların kırmızı oyalı peştamallarını yırtarak zarflara koyduğunu hatırlatan Süleyman Soylu, "Daha sonra demokratikleşme zihniyetine tahammül edemeyenler 1971'den sonra Milli Güvenlik Kurulu ve Anayasa Mahkemesi'ne ilave olarak birçok organizasyon daha geliştirdiler. Silah ve darbe korkusuyla siyasiler gerekli kararı alamazlar. Türkiye'nin önüne bir fırsat gelmiştir. Bu anayasa Türkiye için bir fırsattır. Bu değişiklik bir daha darbelerin olmaması için bir teminattır. Bu anayasa değişikliği yeni bir Türkiye ortaya çıkaracaktır." şeklinde sözlerine devam etti.

        Anayasa değişikliğinin partiler üstü bir adım olduğuna dikkat çeken Soylu, "Bu değişikliği MHP de yapsa, CHP de yapsa, AK Parti de yapsa ben milyon kere evet diyeceğim." ifadesini kullandı.

        EN ÖNEMLİ MADDE 145. MADDE

        Anayasa paketinde en önemli maddenin 145. madde olduğunu dile getiren Soylu şöyle devam etti: "Eğer bu madde 1960 yılında olsaydı darbe olmayacaktı. 1971 yılında olsaydı muhtıra olmayacaktı. 1980 yılında olsaydı darbe olmayacaktı. 28 Şubat'ta olsaydı Türkiye'de post modern darbe ile Sincan sokaklarında tankları yürütemeyeceklerdi. 27 Nisan'da e-muhtıra yayınlanamayacaktı. O zaman genç bir cumhuriyet savcısı çıkıp diyecekti ki, "Gelin bakalım buraya, siz ne yapıyorsunuz.' Birimize mahkemeden bir pusula gelse kimyamız bozuluyor. Ama bu ülkede birileri imtiyazlı yaşıyor. Ses çıkarılmıyor." dedi.

        Yeni anayasa ile artık darbelerin imkansız hale getirildiğinin altını çizen Süleyman Soylu, 1980 darbesinin sorgulanmasını engelleyen geçici 15. maddenin başlı başına anayasadan çıkmasının bile anayasanın ve milletin kendi namusunu temizlemesi ve kurtarması olduğunu aktardı. Referanduma siyaset olarak bakılmaması gerektiğine işaret eden Soylu, "Oylamaya gittiğinizde önünüze siyasi parti pusulası koymayacaklar. Ya 'evet' ya da 'hayır' diyeceksiniz. Ben, sonuna kadar 'evet' diyenlerden olacağım. Bu benim namusumdur şerefimdir. Bunun için yollardayım. Ben evet demesem kendime namussuzluk, şerefsizlik etmiş olurum. Beni adım adım dolaştıran 145. maddedir. Hayatımın en onurlu oylarından birini kullanacağım." diyerek sözlerine son verdi.

        ASKERİ YARGININ GÖREV ALANI

        Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu eski Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali ise referandumu partiler üstü bir oylama olarak gördüğünü ve canı gönülden desteklediğini kaydetti. Bazı çevrelerin düzenlemeyi AK Parti'ye mal ederek 'evet' oyu vermeyeceği yönünde yaptıkları açıklamaları mantıklı bulmadığını anlatan Naskali, "Bir parti ya da bir hükümeti onaylamıyoruz. Bu maddeler bizim anayasamıza uygun mu? Bu maddeler Türkiye için arzu ettiğimiz standardı tanımlıyor mu? Ona bakacağız. CHP Genel Başkanı diyor ki, Bu anayasa değişikliği çiftçinin sorunlarını çözüyor mu, dokunulmazlıkları kaldırıyor mu, yolsuzlukları bitiriyor mu, işsizliği bitiriyor mu? Hiçbir anaysa bu konulara girmez. Benim oyum 'evet'. Anayasa değişikliği paketindeki maddeleri beğeniyorum. Elbette yeterli değil, ancak mevcut şartlar içinde en iyisi. Yıllardır özlemini duyduğumuz maddeler geliyor, düzenlemeler geliyor. 145. madde mesela. Bu madde askeri yargının görev alanını sınırlandırıyor. 'Askeri yargı savaş hali dışında sivilleri yargılayamaz' diyor. Bu bile tek başına yeterli bence." açıklamasını yaptı.

        Soylu, konuşmaların ardından cuma namazını Tarihi Lala Paşa Camii'nde kıldıktan sonra Mersin'e hareket etti.

        CHA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ