Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema İşte o 10 oyuncu
        1

        FREDIC MARCH

        1897 doğumlu Fredrich March, 1930’lu ve 40’lı yılların önde gelen oyuncularından biriydi. Sinemaya 1920 yılında New York’ta çekilen filmlerde figüran olarak başlamış, 1926’dan sonra Broadway sahnelerinde adını duyurmuştu. Aynı zamanda başarılı bir sahne oyuncusuydu. Tiyatro dünyasının en önemli ödüllerinden biri olan Tony Ödülü’nü de iki kez kazanmıştı. İlk Oscar ödülünü 1931’de, aynı insanın içindeki iki farklı karakteri canlandırdığı korku türündeki ‘Dr. Jekyll and Mr. Hyde’ ile kazandı. 15 yıl sonra II. Dünya Savaşı sonrasında eve dönen askerlerin psikolojik uyum sorunlarını cesaretle ele alan, William Wyler’ın yönettiği ‘Hayatımızın En Güzel Yılları’ (The Best Years of Our Lives) ile en iyi erkek oyuncu kategorisindeki ikinci Oscar’ını kazandı.

        2

        SPENCER TRACY

        Kendi döneminin okullu oyuncularından biriydi. Broadway sahnelerinde oynarken Hollywood’un dikkatini çekti. John Ford’un yönettiği ‘Up the River’ (1930) ilk filmiydi. Doğal ve sade tarzıyla kısa sürede aranan başrol oyuncuları arasına girdi. 1937’de oynadığı macera filmi ‘Captain Courageous’ ve 1938’deki biyografik dram öyküsü ‘Boys Town’ ile en iyi erkek oyuncu dalında üst üste iki Oscar kazanan ilk kişi olmayı başardı. Kariyerinin ilerleyen yıllarında daha iyi filmlerde daha iyi performanslar çıkarmasına ve birçok kez aday olmasına karşın Oscar’ı bir daha kazanamadı. Ölümünden 17 gün önce tamamladığı 1967 tarihli ‘Beklenmeyen Misafir’ (Guess Who’s Coming to Dinner) de en iyi filmleri arasında kabul edilir. Yıllarca evli kaldığı Katherine Hepburn’ün oyuncu olarak kazandığı 4 Oscar’la hâlâ aşılamayan bir rekora sahip olduğunu da belirtelim.

        3

        GARY COOPER

        Hollywood’un Altın Çağı’nın en büyük starlarından biriydi. 1925’ten hayatını kaybettiği 1961 yılına kadar uzanan kariyerinde 84 filmde başrol oynadı. Figüranlık ve dublörlükle başladığı Hollywood’da özellikle sıradan, kendi halinde insanları canlandırdığı filmlerle adını duyurdu. Metot Oyunculuğu gibi modern tekniklerin yaygınlaşmasından önceki dönemde doğal ve sade tarzıyla sadece seyircilerin değil, eleştirmenlerin de çok sevdiği bir yıldızdı. Perdede yansıttığı kişiliğiyle Amerikan toplumunun kahramanlarından biri olarak kabul edilirdi. En iyi erkek oyuncu kategorisindeki ilk Oscar’ını ‘Arslan Yürekli Çavuş’ (Sergeant York - 1941) ile kazandı. Aynı daldaki ikinci Oscar’ını ise 1952’de ‘Kahraman Şerif’teki (High Noon) rolüyle aldı.

        4

        MARLON BRANDO

        Oyunculuğuyla Amerikan sinemasındaki dönüm noktalarından birini temsil eder. Oyuncu eğitmeni Stella Adler ile çalışan Brando, Rus tiyatrocu Stanislavski’nin oyunculuk yöntemleriyle şekillendirilen Metot Oyunculuğu’nun sinemadaki önde gelen temsilcilerinden biriydi. 1951’de ‘Arzu Tramvayı’ oyununun sinema uyarlamasında canlandırdığı Stanley Kowalski rolüyle ilk Oscar adaylığını kazandı. 1952 ve 1953’de ‘Viva Zapata’ ve ‘Julius Caesar’ ile adayları arasında olduğu ama kazanamadığı en iyi erkek oyuncu Oscar’ını 1954’de Elia Kazan’ın yönettiği ‘Rıhtımlar Üzerinde’ ile evine götürmeyi başardı. 1972’de yaşarken efsane olan bir aktörken ‘Baba’ filmiyle kazandığı ikinci Oscar’ını almayı ise Hollywood’un Amerikan yerlilerine olan tutumu nedeniyle reddetti. 2004’te hayatını kaybeden Brando, bugün Hollywood’un en ilham verici oyuncularından biri olarak anılıyor.

        5

        JACK NICHOLSON

        Çoğu kişi Jack Nichıolson’ın kariyerinin ilk yıllarında ne kadar zorlandığını, hatta bir ara oyunculuktan ziyade yazarlık ve yönetmenliğe ağırlık vermeye hazırlandığını bilmez. Onun için dönüm noktası ‘Easy Rider’ (1969) ve hemen peşinden başrolde oynadığı ‘Five Easy Pieces’ (1970) ile gelir. Her ikisiyle peş peşe Oscar adayı olur ama kazanamaz. Oscar’ı 1976’da, beşinci adaylığında başrolde oynadığı ‘Guguk Kuşu’ ile kazanır.1984’te ‘Sevgi Sözcükleri’yle yardımcı kategoride kazandığı Oscar’a 1998’de ‘As Good As it Gets’ ile en iyi erkek oyuncu dalında ikinci kez layık görülür. Nicholson doğal oyunculuğuyla Hollywood’un Altın Çağı’nın yıldızlarını hatırlatır. Öte yandan, birbirinden çok farklı karakterleri canlandırmasıyla Yeni Hollywood’un gerçekçi tarzının oyunculuktaki simge isimlerinden biridir.

        6

        DUSTIN HOFFMAN

        Marlon Brando sonrası Hollywood’da Metod Oyunculuğu’nun en önemli temsilcilerinden biridir Dustin Hoffman… Yeni Hollywood’un simge filmlerinden biri olan ‘Aşk Mevsimi’ (The Graduate - 1967) ile Oscar’a aday olur. Sonraki yıllarda oynadığı ‘Midnight Cowboy’ (1969) ve ‘Küçük Dev Adam’ (1970) gibi filmlerde Metod Oyunculuğu’nun unutulmaz örneklerini sergiler. Öyle ki iyi ve mükemmel oyunculuk denince 1970’lerin ilk akla gelen isimlerinden biridir. İlk bakışta sıradan görünümlü biri olmasına rağmen 1970 ve 1980’lerde Hollywood’un en değerli yıldızları arasındadır. Oscar ödülünü dördüncü adaylığında 1980’de ‘Kramer Kramer’e Karşı’ ile kazanır. Aynı kategorideki ikinci Oscar ise 1989’da ‘Yağmur Adam’la gelir. Hoffman, bugün Hollywood’un gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olarak anılıyor.

        7

        DANIEL DAY-LEWIS

        Üç Oscar ödülü alan başka oyuncular da var ama en iyi erkek oyuncu kategorisinde 3 kez Oscar’a ulaşan tek kişi Daniel Day-Lewis. Aslında daha çok filmde rol alsa, erken emeklilikten uzak dursa, Oscar sayısını artırabilir. Ama o, öteden beri az sayıda filmde oynamayı tercih eden bir oyuncu. Öyle bir metot oyuncusu ki sette çekim olmadığı anlarda dahi karakterinden çıkmayı tercih etmiyor. Her rolü için araştırma yapıp, uzun bir hazırlık dönemi geçiriyor. Bütün bunların sonunda film başladığında karşımıza Daniel Day-Lewis değil oynadığı karakter çıkıyor. Kendini tekrar etmeyi sevmeyen bir oyuncu. Sadece farklı karakterler üstünde çalışabildiği projeleri kabul ediyor. 1990’da ‘Sol Ayağım’ ile ilk kez aday olup Oscar kazanmadan önce de kendini kanıtlamış, eleştirmenlerin hayranlığını kazanmış bir oyuncuydu. Aynı kategoride ikinci Oscar’ını 2008’de ‘There Will Be Blood’, üçüncüsünü ise 2013’te ‘Lincoln’ ile kazandı. Gelmiş geçmiş en iyi aktörlerden biri olduğuna hiç kuşku yok.

        8

        ANTHONY HOPKINS

        İngiliz oyunculuk geleneğinin günümüzdeki en iyi temsilcilerinden biri… 1937 doğumlu oyuncu, tiyatroda başladığı kariyerini 1967’de ilk televizyon dizisi, 1968’de ise ilk sinema filmiyle sürdürdü. Türkiye dahil birçok ilkede BBC yapımı ‘Savaş ve Barış’ dizisiyle tanındı. Hollywood stüdyolarının da öteden beri radarında olan bir oyuncuydu ama ‘Kuzuların Sessizliği’nde canlandırdığı Hannibal Lecter rolü her şeyi değiştirdi. Hem ona en iyi erkek oyuncu dalında bir Oscar hem de dünya çapında şöhret getirdi. Arada kendini hiç zorlamadan oynadığı sırdan filmleri de oldu. Ama Oscar’a aday olduğu ‘Günden Kalanlar’ (1993), ‘Nixon’ (1995), ‘Amistad’ (1997) ve ‘The Two Popes’ (2019) dahil olmak üzere iyi yönetmen ve iyi senaryoyla buluştuğunda neler yapabileceğini göstermeyi ihmal etmedi. 84 yaşındaki oyuncu, Türkiye’de bu hafta gösterime giren ‘Baba’da (The Father) kariyerinin en iyi performanslarından birini göstererek ayın kategoride ikinci Oscar’ına ulaşmayı başardı.

        9

        TOM HANKS

        Filmlerinin hasılat getirisi üzerinden hesap ettiğimizde, kendisi günümüzün en çok kazandıran oyuncularından biri olarak kabul ediliyor. Onda geçmişin Gary Cooper ve James Stewart gibi Hollywood’un Altın Çağ yıldızlarını akla getiren bir star enerjisi var. Öte yandan, kendisinden başka hiç kimseye benzemediği kesin. Başta romantik komedi olmak üzere her tür güldürüye yatkınlığı bir yana farklı türlerde de başarılı olabilen bir oyuncu. Geçmişin yıldızları gibi beyazperde personasıyla öne çıkıyor gibi görünüyor; çünkü genelde iyi kalpli, her daim güvenebileceğiniz karakterleri canlandırıyor. Buna karşılık, Oscar kazandığı ‘Philadelphia’ (1993) ve ‘Forrest Gump’ (1994) filmlerinde olduğu gibi gerektiğinde son derece farklı karakterleri inandırıcı bir derinlikle yorumlamayı başarıyor. Özetle, iyi bir proje ve yeterince iyi yazılmış bir karakterle üçüncü Oscar’ına ulaşma şansı yüksek olan oyunculardan.

        10

        SEAN PENN

        Çok genç yaşlardan itibaren hem komedi hem dramda başarılı olabilen çok yönlü ve yetenekli bir oyuncu olduğu belliydi. Sadece doğru proje ve iyi yazılmış bir karakterle buluşması gerekiyordu. İlk Oscar adaylığını 1996’da ‘Dead Man Walking’ ile kazandı. Dört yıl sonra Woody Allen filmi ‘Sweet and Lowdown’ ile yeniden adaydı ama kimse ödül için şans vermiyordu. 2002’de aday olduğu ‘I Am Sam’de de durum çok farklı değildi. En iyi erkek oyuncu dalındaki ilk Oscar’ını 2004’te ‘Mystic River’ ile kazandı. İkinci Oscar’ı ise 5 yıl sonra ‘Milk’ ile geldi. Son yıllarda çok iyi performanslarla karşımıza geldiği söylenemez belki ama 61 yaşındaki oyuncunun geçmişteki işlerine baktığımızda, üçüncü Oscar şansının azımsanamaz olduğu bir gerçek.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ