Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Magazin Pazarı'nda bu hafta:Ajda Pekkan, Barış Akarsu...
        1

        Magazin gündemi bu hafta da hareketli geçti. Özellikle de Ajda Pekkan'ın "Metroya da metrobüse de hiç binmedim, vapura binmek de çok istiyorum" açıklaması gündem oldu.

        Son dönemde artan biyografi filmlerine bir yenisi daha ekleniyor. 29 Haziran 2007'de trafik kazasında hayatını kaybeden müzisyen Barış Akarsu'nun da hayatı beyazperdeye yansıtılıyor.

        Oscar gecesindeki tokadıyla büyük bir skandala imza atan Will Smith'in de cezası açıklandı.

        2

        Ajda Pekkan'ın "Metroya da metrobüse de hiç binmedim, hele Marmaray'ı çok merak ediyorum, vapura binmek de çok istiyorum" açıklaması çok konuşuldu. Süperstar daha önce de "Artık balık tutup, halkın içine katılmak, çarşı-pazar gezmek istiyorum!" demişti.

        3

        ESİN ÖVET: Evet on gündür bu konu konuşuluyor. Ama kendisine tavsiyem çıkmasın. Hiç merak etmesin. Kendisinin metro ve metrobüslerin ne kadar kalabalık olduğuna dair bir fikri var mı? Ki benim bildiğim kendisinin bir mağazaya girip kıyafet almayalı da uzun süre olmuştur. Metro ve metrobüslerde hiç nefes alamaz. Ajda Hanım otursun mis gibi evinde. Hayal etsin. Öbür türlüsü zor ben söyleyim.

        4

        KADİR KAYMAKÇI: Ajda Pekkan’ın tüm bunları yapmasına engel olan bir kanun maddesi mi var? Ya da bilmediğimiz bir güç ne zaman metroya binmek istese önüne set mi çekiyor? Giysin günlük kıyafetlerini, taksın güneş gözlüğünü binsin Metro’ya gitsin Yenikapı’ya binsin Marmaray’a Sirkeci’de insin Galata Köprüsü’nde balık tutsun! Her yerde ‘Süperstar’ olmak zorunda değil normal Ajda Hanım olarak istediğini yapsın... Bunları yaparsa halk rahat vermez diye korkuyorsa merak etmesin halktan korkmasını gerektirecek bir durum yok... Ayrıca İstanbul gibi muhteşem bir şehirde bunları yapamıyorsa Süperstar’lığın ne süperliği var ki! Hep aynı rotada aynı yerlere gidiyorsa, farkında olmadan dev bir Açıkhava hapishanesinde yaşıyor demektir ki, çok yazık bence!

        5

        MEHMET ÇALIŞKAN: İstanbul’da metro, metrobüs ve Marmaray’ın günlük toplam kullanımı 4 milyon ila 4 milyon 500 bin arasında. Ajda Hanım’ın hayali, kaba bir hesapla yaklaşık 1 milyon 500 bin kişinin günlük rutin eylemi. Ajda Hanım, hayalini gerçekleştirmek için ne bekliyor, engel nedir? Ünlü olması engelse büyük bir şapka, büyük bir gözlük yeterli çözüm olacaktır. Ayrıca metroda, metrobüste, Marmaray'da kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. O nedenle kimse “Aaaa, burada bir süperstar var” demez. Tabii, çevresinde basın danışmanı, menajer, asistan ve bilumum yardımcıdan oluşan kalabalık bir kitle, "Ajda Pekkan burada" edasıyla özellikle dikkat çekmezse... Bu arada “Aaaa burada süperstar var” dense ne olur? Ajda Pekkan’dan ne eksilir? Ajda Hanım’ın hayalini mutlaka gerçekleştirmesini diliyorum. Eminim kendisi için oldukça farklı bir deneyim olacaktır. Keza çarşı-pazar gezmek de öyle.

        6

        AYTEKİN TEKER: Başta Keanu Reeves olmak üzere pek çok Hollywood yıldızı metro kullanıyor. Çok da normal. Ajda Hanım arzusunu bu kadar dile getirene kadar şapka-maske-gözlük üçlüsüyle İstanbul turu atıp, İETT'ye olan hasretini bu kadar büyütmeyebilirdi. İddialara göre de; önümüzdeki hafta salı günü metroya binecekmiş Süperstar! Toplu taşımadaki izlenimlerini merakla bekliyor olacağım.

        7

        Müslüm, Dilberay ve Bergen filmlerinin ardından Cem Karaca'nın da filminin çekileceği öğrenilmişti. Şimdi de 2007'de aramızdan ayrılan müzisyen Barış Akarsu'nun hayatının beyazperdeye yansıtılılacağı açıklandı. Sizce bu bir dönem mi, biyografi filmleri ilgi görmeye ve bu sıklıkla çekilmeye devam eder mi?

        8

        ESİN ÖVET: Dünya starlarının da biyografileri, belgeselleri yapılıyor. Elbette neden olmasın. Olabilir. Ancak sömürmemek gerek bu durumu da. Bergen çok izlendi diye her film izlenecek diye bir şey yok.

        9

        KADİR KAYMAKÇI: Sadece biz değil Hollywood da ünlülerin hayatlarını anlatan filmleri seviyor. İşte Freddie Mercury’nin, Elton John’un hayatını anlatan filmler ortada, yakında Elvis Presley’nin öyküsü beyazperdede olacak... Bu yıl Will Smith ve Jessica Chastain gerçek yaşam öyküleri anlatan filmlerdeki rolleriyle Oscar kazandılar. Ancak bizde bu ‘gerçek yaşam öyküsü’ filmleri biraz ‘çeşme akarken küpümüzü dolduralım’ mantığıyla yapılıyor maalesef! Zayıf, klişe, senaryolarla vasat işler ortaya çıkıyor. Eminim Bergen’in başarısından sonra birçok yapımcı eski defterleri karıştırıp ‘ünlü öyküleri’ araştırıyordur. Seyircinin talebi oldukça bu öykülerin filmleri de devam edecektir.

        10

        MEHMET ÇALIŞKAN: Her ürünün bir modası olduğu gibi sinema filmlerinin de var. Sinemada çeşitli film türleri belirli dönemlerde büyük ilgi görür. Bunun üzerine aynı türden alabildiğine film çekilir. Ta ki izleyiciyi bıktırana kadar. Hatırlayın, 15 yıl önce korku filmleri büyük rağbet görüyordu. Bakıldı ki izleyici ilgi gösteriyor, neredeyse her hafta bir korku filmi çekilmeye başlandı. "Nasıl olsa izleniyor" düşüncesiyle neredeyse manav Hasan da dükkânı satıp korku filmine para yatırdı. Hal böyle olunca ehliyetsiz ellerde üretilen korku filmleri, türünden sapıp gülünç kategorisine dâhil oldu. Biyografi filmlerine yönelik 7 - 8 yıl önce başlayan akım, tüm hızıyla devam ediyor. Görünen o ki daha uzun bir süre devam da edecek. Çünkü biyografi filmleri yaşamış / yaşayan kişilerin hayatlarını anlattığı için yapımcılar, senaristler ve yönetmenler doğal olarak azami ölçüde özen göstermek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle biyografi filmlerden kötü iş çıkması pek olası değil. Bunun sonucunda da biyografi filmleri, hayatı beyazperdeye yansıtılan kişinin toplum üzerindeki etkisine paralel olarak izleyicinin ilgisine mazhar olacaktır. Şimdiye kadar çekilen biyografi filmlerin gişe performansı bu türün geleceğini garanti altına alacak ölçüde. Barış Akarsu'nun biyografi filminin de ilgi göreceğini düşünüyorum. Sağlığında geniş bir hayran kitlesine sahip olması bir yana, kendisine karşı duyulan hislerin çok genç yaşta hayata veda etmesiyle daha da yoğun bir kıvama bürünmesi biyografi filminin gişe performansı hakkında fikir veriyor. Elbette Barış Akarsu'yu canlandıracak oyuncunun performansı ve filmin genel hatlarıyla elinin - ayağının düzgün olması şartıyla.

        11

        AYTEKİN TEKER: Gerçek hikayeler her zaman insanlara daha fazla dokunur. Diğer filmlere nazaran daha çok ilgi görmesi normal. Gişe rakamlarından sonra yapımcıların iştahının kabarması da doğal. Sıfırdan bir hikaye yazmaktansa, var olan bir hikayeyi senaryolaştırmak da daha cazip geliyor tabi. Pek çok yapımcı harıl harıl isim arayışına çoktan girmiştir. Ama 'nasıl olsa izleniyor' mantığıyla beyazperdeye başka yaşam hikayeleri yansıtılırsa çok vasat işler de görebiliriz. Müslüm, Ayla ve Bergen gibi başarılı yapımların etkisiyle uzun süre daha biyografi filmlerini görürüz.

        12

        Oscar töreninde eşiyle ilgili espri yapan Chris Rock'a attığı tokat ile dünyanın gündemine oturan Will Smith, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nden 10 yıl boyunca men edildi.

        13

        ESİN ÖVET: Yahu adamın işine gelmiş bu kadar. Ki kendisi bildiğim kadarıyla zaten sekiz senedir gitmiyormuş. Heykelciği aldığı için gitmiş. On sene de gitmese ona koymaz bu durum benden söylemesi. Yani gereksiz ve az bir ceza olmuş kendisine.

        14

        KADİR KAYMAKÇI: Will Smith, saçma sapan bir hareketle kariyerinin en mutlu gecesini berbat etti! Akademinin tokat için kendisine verdiği 10 yıllık men cezası sembolik olarak önemli. Ancak Will Smith’in asıl canını yakacak olan sinemaseverlerin ona vereceği ceza olacak... Şimdiden birkaç projesi iptal oldu bile... Olayın ilk günlerinde ona olan kamuoyu desteği yüzde 60’lardan yüzde 30’lara gerilemiş durumda. Eminim bugünlerde kendisi de “N’aptım ben ya!” diye düşünüyordur...

        15

        MEHMET ÇALIŞKAN: Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin Will Smith’e verdiği 10 yıllık ceza çok saçma. Smith, Chris Rock'a tokat atarak hata yapmıştır yapmasına ama son derece geçerli bir tahrik unsuru söz konusu. Akademinin bu konuda son derece kibirli davrandığını düşünüyorum. Verilen ceza, Will Smith'in performansının düşürülmesine ve yapımcılara "Bakınız, bu adam 10 yıl boyunca Oscar'a aday olamayacak. Ayrıca bu nedenle performansı da düşecektir. Siz kendisine iş verirken bir kere daha düşünün" çağrısında bulunmaktır. Işıltılı kariyerini yok saymaktır. 10 yıllık ceza tamamen Will Smith'i kaybetme üzerinedir. Oysa Akademi, davranışından dolayı zaten pişman olan Will Smith'i kazanma yoluna gitmeliydi, örneğin bir kamu görevi cezası verilmesine kanımca kimse itiraz etmezdi. Peki Chris Rock’a ceza yok mu? “Ama ben şaka yapıyorum” zırhına bürünerek kişilerin ve onların ailelerinin duygularını ezmek hak mıdır? Oh ne güzel. Böyle bir dünya yok. Varsa, hepimiz oraya gidelim.