Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Fırat Tanış: İzninizle biraz eğleniyoruz

        2000 yılında kurulan Tiyatroevi, bu sezon seyirciyi Behiç Ak’ın yazdığı ‘Ayrılık’ adlı oyunla selamlıyor. Boşanmış bir çiftin ayrıldıktan 1 yıl sonra bir araya gelip evlilik ve ayrılık süreçlerini sorgulamalarını konu edinen komedi türündeki oyunun yönetmenliğini Prof. Dr. Semih Çelenk üstleniyor. Oyunda izleyen herkesin kendinden izler bulacağı kadını ve adamı, enerjilerini çok sevdiğim ve nihayet birlikte izleyeceğim için çok mutlu olduğum Sevinç Erbulak ve Fırat Tanış canlandırıyor. Kendileriyle Çevre Tiyatrosu’nda buluşup Ayrılık’ı konuştuk...

        ‘AYRILIK, ŞERDEKİ HAYIR OLDU’

        ‘Ayrılık’ sizi aynı sahnede buluşturdu. Nasıl gerçekleşti bu buluşma?

        REKLAM

        Fırat Tanış: İkimiz de çok uzun zamandır bir oyunda birlikte rol almayı istiyorduk. Açıkçası bu buluşmaya Sevinç’in Şehir Tiyatroları’ndan bir süre uzaklaştırılması etken oldu. Behiç Ak’ın ‘Ayrılık’ı zaten aklımızdaydı. O süreçte arayıp Sevinç’e sordum, o da kabul edince başladık.

        Şehir Tiyatroları senin ailen, o aileden uzaklaştırılmak nasıl bir süreçti Sevinç?

        Sevinç Erbulak: Aileme bir şey olmadı, orada duruyor, binalardan uzaklaştırıldık sadece. Ama benim için ailemin bazı bireylerinin yerleri değişti. İlk 48 saat çok kötüydü. Uzaklaştırma kâğıdını bir cuma günü aldım ve tiyatrodaki 25. sezonumda ilk defa müdürün odasını görmüş oldum. Onlar da duruma anlam veremiyordu. Olağanüstü saçmaydı. O 48 saat hayatımın en kötü zamanlarındandı. Bir daha sahneye çıkamayacağımı zannettim. En fenası da bu haberi anneme nasıl vereceğimi bilemememdi. Ama annem çok güçlü çıktı. Ben de o 48 saati atlatınca çift kaplan gücüyle çıktım meselenin içinden. Fırat beni sürecin çok başında, ağustos ayında aradı. Biz bir süre denk gelmeden aynı kurumda çalıştık, ben onu seyrettim, o da beni. Onunla oyun oynamayı bir lütuf olarak algıladım. Teklifini hemen kabul ettim. Sonrasında Fırat ve Semih Abi’yle (Çelenk) geçirdiğimiz süreç o kadar onarıcıydı ki... ‘Ayrılık’ şerdeki hayır oldu benim için.

        ‘SANATA İHTİYAÇ VAR’

        Bilmeyenler için, nedir oyunun konusu?

        S.E.: Bir tek ayrılmayı başaramamış bir çiftin öyküsü. Adama göre boşandıktan 1 sene 12 gün, kadına göreyse 1 sene 13 gün sonra, adamın aramasıyla yeniden bir araya geliyorlar. Aynı fikirde olmamaları daha gün konusunda başlıyor yani.

        F.T.: ‘Ayrılık’, tırnak içinde modern insanların kadın-erkek ilişkileri üzerine bir hikâye. Erkek ve kadın dünyası, bu iki dünyanın uyumu ve uyumsuzluğu üzerine çok yalın bir oyun. Güzelliği yalınlığında.

        Oyun bir komedi. İçinden geçtiğimiz zor günlerde, her şeye rağmen birlikte gülebilmek hem size hem de seyirciye iyi geliyor, öyle değil mi?

        F.T.: Öyle tabii. “Şu oyuna bir sığınayım. Olup bitenleri düşünmeden eğleneyim” diyorsun. Efendilerin izni olursa, izninizle biraz eğleniyoruz. İki gülüyoruz. Buna ihtiyacımız var. Ölçülü bir şey görmek, izlemek, dinlemek insanları iyileştiriyor. Katarsis diye bir şey var, seyirci kahramanlarla kendini özdeşleştirip rahatlıyor. Müziğin iyileştirici gücü yüzyıllardır biliniyor. Bütün oyunlara, sanata ihtiyaç var.

        S.E.: Böyle karamsar, asık suratlı günlerde insan için bir kedinin uyuması bile umut olabiliyor. Bu oyun hissettiğim kadarıyla şöyle bir şey yapıyor: Seyirci 1 saat 20 dakika boyunca ‘evet-hayır’ı unutuyor mesela, başka hiçbir şey düşünmüyor, sahnede eşiyle, sevgilisiyle ya da sevgilisi olmasını istediği kişiyle kendini görüyor. Yanındakini dürtenler, sahneye laf atanlar oluyor.

        Neler söylüyorlar?

        S.E.: Genelde Fırat’a geliyor laflar. Mesela adamın hatırlamadığı bir sahne var. Geçenlerde o sahnede çok tatlı bir yerden “Pislik” dediler. Arkamı dönüp çok güldüm.

        F.T.: “İçimin yağları eridi” diyenler oluyor. Artık seyirci olmak yerine oyuna katılmak isteyen bir seyirci var ve bu güzel bir şey.

        ‘Var mı böyle bir babayiğit?’

        Oyunun galasını yaptığınız Çevre Tiyatrosu’nun senin için özel bir yeri var Sevinç. Annen ve baban burada oynarken senin beşiğin de sahnedeymiş...

        Sevinç Erbulak: Babam 1970’li yılların başında Milliyet Gazetesi’ne “Elinde tiyatro binası olmaya yarayacak yeri olanlar, bana başvursun” yazmış. Hasan Amca (Zengin) “Elimde tiyatro binası yok ama istersen yaparım” demiş. Çevre Tiyatrosu böyle doğmuş. Çok uzun zaman burada kira vermeden oynamışlar. Sonra babam “Kontrat yapalım. Kaç lira yazayım kiraya?” demiş. Hasan Amca “Kaç lira istiyorsan” deyince, babam şaka olsun diye “1 lira” yazmış, o da gerçekten 1 lira almış. Hasan Amca’nın vasiyeti üzerine oğlu Halit Abi de Semaver Kumpanya’yla birlikte bu tiyatroyu yaşatmayı sürdürüyor. Gala aracılığıyla ilk kez zamanında babamın, annemin yürüdüğü, beşiğimin durduğu sahneye çıktım.

        Fırat Tanış: Var mı böyle bir babayiğit bugün? Bunu anlat bakalım bugünün mülkiyeti ömürlerinin göbeğine koymuş efendilerine. Şimdi tiyatro binaları bayağı yok olmaya terk ediliyor.

        Ece SARUHAN / HT MAGAZİN

        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ