Mamografi her 3 kadından birini meme kanserinden kurtarıyor
Meme kanseri gerek artış hızıyla gerekse görülme sıklığıyla yaşamımızın korkutucu bir gerçeği. Hastalığın erken teşhisinde elimizdeki altın kriter ise hala mamografi. Mamografinin tarama yöntemi olarak kullanılması her 3 kadından birinin meme kanserinden kurtulmasını sağlıyor. Bu yöntemin yaydığı radyasyondan korkanların ise İstanbul – New York uçuşundaki kadar radyasyon alındığını bilmeleri gerekiyor
Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu HT Stüdyo’da Türkiye’nin önde gelen cerrahlarından Prof. Dr. Vahit Özmen’le meme kanserini konuştu.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Olan Prof. Dr. Vahit Özmen, programda meme kanseriyle ilgili bir iyi bir de kötü haber verdi. Kötü haber, meme kanseri görülme sıklığının son 20 yılda 2 katına çıkması ve artış hızını sürdürmeye devam etmesi. İyi haber ise erken teşhis edilmesi halinde tedavisi olan bir hastalık oluşu. Türkiye’de meme kanseriyle ilgili farkındalığın istenen boyutta olmadığına dikkat çeken Özmen, bunun aşılması gereken en önemli sorun olduğunu söyledi.
40 YAŞTAN SONRA YILDA BİR KEZ MAMOGRAFİ
Farkındalığın az olmasının en önemli nedenleri arasında mamografi ile ilgili abartılı söylem ve yanlış inanışlar da bulunuyor. Bu inanışların insanların kansere yakalanma oranını artırdığı belirtiliyor. Özmen, “Her tür kuşku ve itiraza rağmen mamografi şu an için elimizdeki en iyi teşhis yöntemidir ve neredeyse her 3 kadından birinin yaşamı mamografi sayesinde kurtulmaktadır” yorumunda bulunarak, dünyanın önde gelen sağlık kuruluşlarının, kadınlara 40 yaştan sonra yılda bir kez düzenli mamografi önerdiğini söyledi. Mamografi konusunda kar-zarar dengesinin önemine dikkat çeken Özmen’e göre, bir mamografi çekimi ile alınan radyasyonun İstanbul-New York uçuşunda alınandan daha az olduğu unutulmamalı.
HERKESİN TÜMÖRÜ KENDİNE
Programda tıbbın birçok alanında olduğu gibi meme kanserinde de kişiye özel tedavilerin ön plana çıktığına değinildi. Günümüzde aynı yaşta olan iki kadının, aynı yerde, aynı büyüklük ve benzer yapıda olan tümörlerinin bile farklı şekillerde tedavi edildiğine vurgu yapan Özmen, “Kişiye özel tedaviler sayesinde başarı ve sağ kalım oranları önemli ölçüde artmış durumda” dedi.
