Oyuncu Umut Oğuz, 20 yıldır hem ekrandan hem de sahneden güldürüyor
Tecrübeli oyuncu Ahmet Gülhan tarafından 1999'da keşfedilen ve daha çok "Adanalı" dizisinde canlandırdığı "Fiko" ve "Lezize Nine" karakterleriyle tanınan oyuncu Umut Oğuz, genellikle komedi türündeki projelerde sevenleriyle buluşmaya devam ediyor.

yuncu Umut Oğuz, 20 yıldır hem ekrandan hem de sahneden güldürüyor- Şimdiye kadar özellikle komedi türündeki birçok dizi, film ve tiyatro oyununda rol alan oyuncu Umut Oğuz, salgınla birlikte değişmeye başlayan sosyal hayatı ve yeni projelerini anlattı- Oyuncu Oğuz:- "Güldürmek benim besin kaynağım, insanları güldürdüğüm zaman oyun sonrası bir haz var o büyük ihtimalle ömrü uzatıyor. Bir de ben 20 yıldır genelde hep güldürdüm"- "Milletlerin, ülkelerin, dillerin, dinlerin, ırkların aslında bu kadar öne getirilip kavga ve savaş çıkarılacak kadar mesele olmadığını, herkesin özünde insan olduğunu gördük yani. İnsan olduğumuzu hep unutuyoruz ama bu güzel tokatla uzun yıllar hatırlayacağız inşallah"- "Biraz benim süslediğim ama gerçek hikayelerden kurduğumuz bir gösteri 'Mıknatıs'. Bu süreç bitsin yine yapacağım onu, gerçekten"- "Müfit Can Saçıntı benim 20 yıllık arkadaşım, o bir sinema filmi çekiyor şu an onun filminde bir kiralık katili oynayacağım. Onu da bu hafta sonu çekeceğiz, değişik bir proje herkes evinde kendi çekiyor sahnelerini" Tecrübeli oyuncu Ahmet Gülhan tarafından 1999'da keşfedilen ve daha çok "Adanalı" dizisinde canlandırdığı "Fiko" ve "Lezize Nine" karakterleriyle tanınan oyuncu Umut Oğuz, genellikle komedi türündeki projelerde sevenleriyle buluşmaya devam ediyor.Oğuz, bugüne kadar "Kertenkele", "Emret Komutanım", "Figüran", "Koğuş Akademisi", "Bana Bir Soygun Yaz", "Papatyam", "Yalancı Romantik", "Kuzey Rüzgarı", "Sevda Tepesi", "Acı Hayat" ve "Üvey Baba" gibi pek çok yapımda rol alırken, bugünlerini ise yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine uyarak evinde geçiriyor."Medya Medya Nereye" oyunuyla yaklaşık 20 yıl önce profesyonel tiyatroya adımını atan ve "Selvi Boylum Al Yazmalım", "Matrak Ailem", "Kanlı Nigar", "Aşk Olsun Aşk Müzikali", "Zurname" gibi oyunlarla tiyatroseverlerin karşısına çıkan Oğuz, Kovid-19 nedeniyle ara verdiği son oyunu "Ormantik Komedi"de ise Necmi Yapıcı'yla birlikte rol alıyor.Dizi ve sinema setlerinin de durmasıyla vaktinin çoğunu eşi Sevilay ve oğlu Dora'ya ayıran oyuncu, kariyerini, salgınla birlikte değişmeye başlayan sosyal hayatı ve gelecek planlarını AA muhabirine anlattı.Oğuz, süreç başladığından beri zorunlu olmadıkça evden çıkmadığını belirterek, tek kişilik gösterisi "Mıknatıs" başta olmak üzere dahil olduğu işlere ara verildiğini söyledi.Normal hayata geçildiğinde yeni bir dizi projesine başlayacağını anlatan Oğuz, dublaj çalışmalarına ve uzun süredir devam ettirdiği kurumsal işlere evden devam ettiğini dile getirdi.Oğuz, evde bir yandan mümkün olduğu kadar çok kitap okumaya çalıştığına işaret ederek, "Bugüne kadar iki kitaplığı bağışladım. Şimdi görenler çok cılız bir kitaplığı var diyecekler. Eskiden çok şey yapardım, aidiyet yani tam Türk hastalığı, 'benim olsun falan...'Boş duracağına ihtiyacı olanlara gitmeli' diye bir ara kütüphaneyi azalttım." dedi.- "Bebekler nükleer enerjiyle çalışıyor"Eşi ve çocuğu da bir süre röportaja dahil olan oyuncu, şöyle devam etti:"Gerçekten ben baba olunca anladım ki bebekler nükleer enerji ile çalışıyorlar. Durmuyor, bu nasıl bir şey ya. Yürümeyi öğrendi son bir iki haftadır yürüyor, yürüme eyleminden bir günde vazgeçti direkt koşmaya geçti. Bu karantina durumu en çok bebekli ailelere yaradı, inanılmaz kaliteli zaman geçiriyorlar. Sürekli oynuyoruz, bir yere yetiştirme telaşı yok, koşturma yok, iş stresi yok, cepte para yok ama olsun yine de çok güzel."Oğuz, tek kişilik gösterisinin çok keyifli olduğuna vurgu yaparak, "Sürekli bir şey oldu. Tam başlıyorum, 2016 temmuzda ilk oyunumu yapacağız, kalkışma oldu. Sonra ekonomik bir sıkıntı oldu, her seferde bir şey oldu. Yarım yamalak, erteledim. Bu sene başladık, bu sene korona çıktı. Zaten gösteride benim ve birçok insanın başında olan hani deriz ya hep benim başıma gelir, bu tür gerçek hikayeleri anlattığım gösteriydi. Seyircilerin arasından 'Gerçek mi bu?' diye atlayanlar oluyor. Biraz benim süslediğim ama gerçek hikayelerden kurduğumuz bir gösteri 'Mıknatıs'. Bu süreç bitsin yine yapacağım onu, gerçekten." ifadelerini kullandı.- "Komedi belli firmalara yüklenmiş durumda"Güldürmenin kendisi için bir besin kaynağı olduğunu aktaran oyuncu, şunları kaydetti:"İnsanları güldürdüğüm zaman, oyun sonrası bir haz var o büyük ihtimalle ömrü uzatıyor. Bir de ben 20 yıldır genelde hep güldürdüm. Tiyatrolar, diziler oldu, güldürdüğün insanlarla yüzleşince, onlara bıraktığın etkiyi görünce bu iş hakikaten çok özel bir şey gibi geliyor, daha fazla değerleniyor. Şimdi aslında yeni proje güldürmekten biraz uzaklaşacağım bir proje. Bir oyuncunun yelpazesini kullanmak istemesi heyecanı var ya hep komedide oynadık yapıştı kaldı diye hiç üzülmüyorum. Fakat komedi belli firmalara yüklenmiş durumda diğerleri ne kadar uğraşırsa uğraşsın tek başına bir şey yapamıyor durumu var. Ben de oyuncuyum, Müfit Can Saçıntı benim 20 yıllık arkadaşım, o bir sinema filmi çekiyor şu an onun filminde bir kiralık katili oynayacağım. Onu da bu hafta sonu çekeceğiz, değişik bir proje herkes evinde kendi çekiyor sahnelerini."Umut Oğuz, 2007'den bu yana kurumsal firmalarla çalıştığına değinerek, "Şu anda biz evdeyken çalışmak zorunda olan birçok insan var. Beyaz yaka, mavi yaka, gerginlikleri var, motivasyonları düşüyor. Bazılarının geliri düştü. İç içe çalışmak zorunda olanlar var, akşam eve gidiyorlar acaba bulaştı mı bulaşmadı mı kaygısı var. Genelde gelen talepler çalışanlarımız çok stresli çok gergin onları biraz motive edebilir miyiz, onları sevdiğimizi onlarla gurur duyduğumuzu dile getirebilir miyiz yönünde. Biz de üzerine çalıştık, birkaç proje çıkardık, geri dönüşler gelmeye başladı." diye konuştu.- "İnsanın kendini sorgulaması gereken bir dönem"Bu dönemde dostlarını çok özlediğinin altını çizen Oğuz, "Ben çok sarılan bir insanım. Bana güzel yaklaşan hayranlarımla da dostlarımla da sarılırım. Dokunsal bir adamım. Ne kadar büyük kıymetmiş, el sıkmak, sarılıp öpüşmek. Ne büyük değermiş. Şimdi sarıldığın zaman bilimsel olarak baktığında hepimiz bir oksitosin salgılıyoruz ve bize iyi geliyor. Sarılmak bir ihtiyaç, şu an bütün dünya bu ihtiyaçtan mahrum, kimse kimseye sarılamıyor. Bir arkadaşınla hadi gel köşede kahve içelim diyorsun, içemiyorsun. Her yer kapalı. Oturacağın yer yok. Bütün hayat kısıtlandı, bildiğin çok fazla empati yapmamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Ben oldum olası hayvanat bahçelerine karşıyım, buyur şimdi hayvanlarla gel de empati yapma." değerlendirmesinde bulundu.Oğuz, insanların kendisini sorgulaması gereken bir döneme girildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:"Çok sahte ve suni gündemlerle ömrümüzü yiyip bitiriyoruz. Yoğunuz, toplantımız var. Bu ay çok yoğun önümüzdeki ay görüşelim diyoruz. Ben zaten son 10 yıldır bir karar aldım, aklıma kim gelirse, WhatsApp’tan 'Merhaba, ne haber, nasılsın?' yazıyorum. Aklıma düşen insanı hemen arıyorum ya da yazıyorum. Biz ertelemeyi adet edindik, hayatın hızlandığı şu dönemde. Ben artık ertelemiyorum. Onu gördüm. Birini ya işte şimdi arasam müsait değildir demeden ara, ne yapıyorsun, yürüyüşe çıkalım. Bir arkadaşım, dostum var burada yürüyoruz, sosyal mesafeye uyarak maskemizle. Geri geliyoruz bu civardayız. Şimdi bunları yapamıyorduk ki, sürekli bir koşturmaca, toplantı, çalışma falan filan, çok güzel oldu bence, insanoğluna böyle bir tokat gerekiyordu. Basılan kağıt paraların aslında bir işe yaramadığı buradan ortaya çıkıyor."Aynı zamanda çiçeklerle ve toprakla ilgilenmeye başladığı bilgisini veren sanatçı, insanların özüne dönmesi için koronavirüs sürecinin çok sağlam bir tokat olduğu yorumunu yaptı.Oğuz, birçok insanın hayatının bundan sonra değişeceğini anlatarak, "İtalya'ya Çin'den yardım gidiyor, İspanya'ya Rusya'dan gidiyor. Milletlerin, ülkelerin, dillerin, dinlerin, ırkların aslında bu kadar öne getirilip kavga ve savaş çıkarılacak kadar mesele olmadığını herkesin özünde insan olduğunu gördük yani. Kimseyi ayırmadan öldürdü ya da tedavi etti, ayağa kaldırdı, başka bir hayata başlattı. İnsan olduğumuzu hep unutuyoruz ama bu güzel tokatla uzun yıllar hatırlayacağız inşallah." dedi.- "Oğlumla aramızda acayip bir bağ var"Çocuk yetiştirmeyle ilgili komik unsurları da içeren bir kitap yazma hazırlığında olduğuna işaret eden Oğuz, şunları söyledi:"Kitabı herhalde bu süreçte bitireceğim. Biraz daha yazmak istiyorum hikaye. Onun dışında skeçler yazıyorum aklıma geldikçe. Bir de benim bir filmim var, haddim değil yazmak istemiyorum ama şimdi kandırabilirsem Müfit’in (Can Saçıntı) kalemini çok seviyorum. Bir araya geldiğimizde 'Gel bunu bir yazalım' diyeceğim. Adamın hiç parası yok, film çekiyor mesela, acayip saygı duyuyorum. İnsanlar büyük paralarla çok kötü filmler çekiyorlar. Müfit hiç parası yokken iyi film çekiyor. İyi malzeme her türlü buluyor yani."Oğuz, 0-3 yaş bebeği olan bir anne babanın kendileri için zaman aralığı bulmakta zorluk yaşadığını vurgulayarak, "Şimdi öyle bir oğlum var ki tam bağ kurduğumuz bir dönem. Beni de annesi sanıyor büyük ihtimalle. Gerçekten acayip bir bağ var ve ben de bu bağı kesintiye uğratmak istemiyorum. Çünkü onun ömrü şekilleniyor. Herhalde şu anda yaptığım en iyi sanat eseri o. Bugüne kadarki en iyi eserim. Ondan zaman çalmak istemiyorum. Bırakıyorum mesela, ertesi gün bakıyorum o hikayeye aynı enerjiyle dönemiyorum. Geldiği an yazmak zorundasın." şeklinde konuştu.- "Hepimiz ev kadını olduk"Yazmakta olduğu kitabı tecrübeli eleştirmenlere okuttuğunu ve çok olumlu yorumlar aldığını ifade eden oyuncu, trajik hikayeleri mizahla harmanlayıp anlatmanın kendisini çok mutlu ettiğini belirtti.Umut Oğuz, ev işleri de yapmaya başladığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı:"Allah'ın emri, bunu yapmayan erkek mi kaldı. Hepimiz ev kadını olduk. Bulaşık makinesini gerçekten bu sürece kadar ben yerleştirmediğimi fark ettim. Bulaşık makinesine bulaşık yerleştirdim ve bunu isteyerek yapıyorum. Sofra kuruyorum, yemek pişiriyorum, mutfakta eşimle zaman geçiriyorum. O pişiriyor genelde ama ben de salata yapmaya başladım. Zevkle yapıyorum. Kardeşim de bizde mahsur kaldı. Şehir giriş çıkışları iptal olunca 2 oğlumuz oldu artık. Geçen bir girdik eve üç kişi temizlik yaptık, pert olduk. Temizlik bitince herkes olduğu yere yığıldı, uyuduk kaldık. Çok zor işler yani bunlar. Market alışverişlerine gidiyorum. Kulak pamuğuyla kıyıyı köşeyi temizleme işine gelmedik daha, kafayı o kadar kırmadık."