Haremde yaşananları kimseler bilmez!
Murat Bardakçı yazdı...
BUNDAN 25 sene önce yazdığım "Osmanlı'da Seks" isimli kitabım, Taraf Gazetesi sayesinde geçen Pazar günü Muhteşem Yüzyıl tartışmalarına dahil oluverdi...
Gazete, "Ecdadımız attan inince..." başlığı ile sürmanşetinden verdiği haberde, kitabıma atfen"Ecdadımızın at sırtında olmadığı zamanlarda, Muhteşem Yüzyıl dizisinde asla göremeyeceğimiz türden faaliyetler içinde bulunduğunu" yazdı ve kitaptan bazı bölümler nakletti...
Benim vakti zamanında yazdıklarım ile Taraf'ın yorumu arasında çok önemli farklar var ama bu yorum hatalarına girmeden önce kitabın yayın hikâyesinden bahsedeyim:
"Osmanlı'da Seks" 1986'da Milliyet'te dizi olarak yayınlanmış, o sene Gazeteciler Cemiyeti'nin "İnceleme"ödülünü almış, sonra rahmetli Attilâ İlhan'ın "Bu konuda şimdiye kadar kimse çalışmadı, şunu yayınlasan çok iyi olur" demesi üzerine de kitap olarak çıkmıştı.
OLAY DEĞİL, KURMACA!
Kitabım uzun zamandır basılmadığı ve piyasada da pek bulunmadığı, dolayısı ile kendi eserimi reklâm etmem gibi bir durum sözkonusu olmayacağı için rahatça yazabilirim: "Osmanlı'da Seks"in temeli"Osmanlı'nın cinsel hayatı" yahut padişahın, sarayın veya halkın cinsel eğilimleri değil, "Osmanlı döneminde kaleme alınmış hayalî cinsel metinler"dir. Erotik edebiyatımızın elyazması kütüphanelerde muhafaza edilen bazı kaynakları ile yine Osmanlı zamanında basılan ama artık bilinmeyen, üstelik bugün değil aynen yayınlanmaları, yazılmaları bile pek mümkün olmayan ilk örnekleri...
Ben, 1980'lere kadar üzerinde kimselerin çalışmadığı bu eserlerin bazılarının bir bölümünü yeni harflere naklettim ve asırlar önce yaşanmış olan birkaç tarihî olaya da kitapta yer verdim, o kadar... Bu olaylar"Türkler'e tarihi sevdiren adam" diye bilinen Ahmed Refik ile Reşad Ekrem'in daha önce yayınladıkları gerçek kaynaklara dayanan birkaç hadise ile "Bâlî Bey'in hanımının maceraları" gibi devlet arşivinde belgeleri bulunan eski birkaç skandaldan ibaretti.
İşte, Taraf Gazetesi'nin kitabımdan alıntı yaptığı sırada düştüğü hatalı yorum, burada! Kitapta naklettiğim ve cinsellik temasına dayanan geleneksel fantazi edebiyatımızın örnekleri olan metinlerin, meselâ"Gönüller Açan Dellâklar Kitabı"nın gerçek olaylardan sözeden bir kaynak zannedilmesi ve Dellâknâme"den "Osmanlı toplumunun cinsel yönemlilerini anlatan bir eser" diye bahsetmeleri...
Dellâkname'de isimleri geçen Yemenici Bâlî, Kız Softa, Sipahi Mustafa Bey yahut Kalyoncu Süleyman gibi kişiliklerin tamamı ve bu risâlede bahsedilen bütün olaylar kurmacadır, yani hayalîdir! Üstelik sadece Dellâknâme değil, kitabımda metinlerini verdiğim "Gamları Yokeden Kitap" da, "Bahnâme" de ve hattâNasreddin Hoca'ya ait ilk dönem hikâyeler de böyledir, yani bu metinlerde anlatılan herşey hayalîdir... Zaten "Osmanlı'da Seks"in gerek önsözünde, gerekse de değişik bölümlerinde naklettiğim metinlerin gerçek hayatın değil, hayalî eserlerin örnekleri olduğunu ısrarla vurgulamış ve "Eskiler bu işler bu adamların sadece dilinde idi demişlerdir" diye yazmışımdır!
İYİ BİR GAZETECİLİK AMA...
Şimdi, "Bu kitaplarda bahsedilen olaylar ve aşırının da aşırısı olan fantaziler gerçek hayatta da yaşanmış olabilir mi?" diye sorabilirsiniz:
Bilmiyoruz, zira bu hadiseler gerçek bile olsa, tamamı özel hayatla ilgilidir. "Yasak", "gizli" ve "saklı"anlamına gelen Harem'de nelerin nasıl yaşandığını, hiç kimse bilmez! Harem ister padişaha isterse de halktan ve sıradan bir erkeğe ait olsun, içeride olup bitenler asırlardan buyana hep sır olarak kalmıştır, gelecekte de kalacaktır, ortaya çıkmaları imkânsızdır, çünki harem herşeyi ile özel hayattır ve şark toplumlarında özel hayat tamamen gizlidir!
Daha açık söyleyeyim: Haremdeki özel anlar hakkında şimdiye kadar Türkler'in, diğer şarklıların yahut batılıların kaleminden çıkmış ne varsa hepsi hayâle dayanır ve yazılan herşey kurgudan ibarettir.
Ertan Altan'ın Taraf'ta Muhteşem Yüzyıl tartışmaları ile kitabım arasında bağlantı kurmasını bir gazeteci olarak tabii ki "iyi bir gazetecilik" olarak değerlendiriyorum. Ama, nüanslara dikkat edip Osmanlı'ya ait cinsel temalı hayal edebiyatının örnekleri olan metinleri keşki gerçek hayattan alınma hadiseler diye yorumlamasa idi...
Ama o zaman "Ecdadımız attan inince..." başlığı ile kullanılacak bir haber ortaya çıkması mümkün olamazdı değil mi?