Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar Ayşen Gruda: 'Sen benimle röportaj yapacak seviyede misin?

        Ayşen Gruda...

        Yıl 1998.

        Kariyerimin en önemli anlarından biridir.

        Gazeteciliğe yeni başladığım günler.

        'Süt Kardeşler'deki 'Emine',

        'Tosun Paşa'daki 'Tellioğlu Zekiye',

        'Aile Şerefi'ndeki 'Ayşe',

        'Gülen Gözler'deki 'Fikret',

        'Öyle Olsun'daki 'Ayşe Huyugüzel',

        'Çöpçüler Kralı'ndaki 'Hacer',

        'Şabanoğlu Şaban'daki 'Safinaz'

        'Avanak Apti'deki 'Nevin Şenses',

        'Neşeli Günler'deki 'Nilgün',

        'Doktor'daki 'Hemşire Sabahat',

        'Davaro'daki 'Ayşo',

        'Gırgıriye'deki 'Sevim',

        Ve 'Hababam Sınıfı' serisinin 'Sunucu'su, 'Ayşe'si ve 'Melahat'ı ile röportaj yapmak gazetecilikte 'Nam salmak' demekti.

        Diğer yandan da çocukluk kahramanlarımdan biriyle göze göze gelmekti.

        REKLAM

        Günlerce aradım.

        Tacizlerimden bıkmış olmalı ki 'Gel, eve gel. Tacizci gazeteci bey' dedi.

        Tarifsiz bir heyecan, tarifsiz bir mutlulukla gittim. Daha doğrusu uçtum.

        Ellerim dizimde mahcubiyetin zirvesindeyim.

        Konuşurken kekeliyorum.

        - Sen benimle röportaj yapmak mı istiyorsun?

        - Eee-vet, Ayy-şen Ha-n-ım.

        Peki sen benimle röportaj yapacak seviyede misin?

        - ................

        Ayşen Gruda ile Yılmaz Gruda, boşandıktan 40 yıl sonra 2016'da kızları Elvan Gruda'nın girişimiyle tanıştıkları gibi yine bir tiyatro sahnesinde bir araya gelmişti.

        Röportajı yapamadık.

        Evden çıktım.

        Kafam allak bullak.

        Kırgınlıkla hayal kırıklığı bir araya gelerek içimde Galveston Kasırgası meydana getiriyor.

        Psikolojim oradan oraya savruluyor.

        Kasırga, beni hücrelerime ayırıyor.

        'O seviyeye geldin mi?' cümlesi çekice dönüşmüş gece boyunca kafama umutsuzluk çivilerini ardı ardına çakıyor.

        Ve en sonunda 'Evet, o seviyeye gelmeliyim' uyanışı...

        Artık kendinden daha çok emin, daha çok çalışmak gerektiğinin farkına varan bir ben var...

        Uyanışın zeminine Ayşen Gruda'nın kurduğu bir sıçrama tahtası var.

        Cuma günü Zincirlikuyu Cami'ndeki cenaze töreninde tabutuna bakarken yıllar önce 'uyanışıma' neden olan diyaloğumuzu hatırlayıp gülümsedim.

        Tabut başında gülümsediğimi gören birinin ne diyeceği kaygısını yaşarken arkamdan bir ses.

        Sesin sahibi Demet Akbağ...

        - Lütfen... Bari burada yapmayın'

        Ünlülerin cenazesinde görülen tablo.

        Birileri telefonlarıyla ünlülerin fotoğrafını çekiyor.

        Hem de burunlarının dibine kadar girerek.

        Bir adım sonrası cenazede selfi çekmek.

        Gerçi onu yapanları da gördük.

        Ayşen Gruda'nın cenaze törenine TBMM Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı.

        Ve yine benzer başka bir tablo daha..

        'Aaaa, niye gelmedi ki', 'Aaaa, gelmeliydi', 'Aaaa, ayıp etti. Birlikte o kadar filmde oynadılar'...

        Kimisi cenaze törenlerinde olmak istemez.

        Çünkü kendini kötü hisseder.

        Nice güzel anılar yaşadığı bir arkadaşının tabutunu görmek istemez.

        Çünkü anılarında hep o güzel günlerin görüntüleri olsun ister.

        Ne var ki madalyonun bir de öteki yüzü var.

        Ayşen Gruda'nın cenazesi oyunculuk mesleğini yüceltmiş ve yeri dolmayacak birine karşı meslektaşlarının bulunduğu bir saygı duruşu olmalıydı.

        En görkemli şekilde uğurlanmalıydı.

        Doğal olarak gözler ünlü isimleri aradı.

        Aradı diyorum çünkü aramamalıydı.

        Ünlü isimler gözlere bombardıman olmalıydı.

        Birçok filmde birlikte kamera karşısına geçen Ayşen Gruda ile Şener Şen'in 1977 yapımı 'Gülen Gözler'de canlandırdığı 'Fikret' - 'Vecihi' karakterleri Türk sinemasının unutulmazları arasına girdi

        Arkadaşı olsun veya olmasın.

        Aynı yapımlarda rol alsın veya almasın.

        Ayşen Gruda'nın cenazesinde varlık nedenleri oyunculuk, yönetmenlik, senaristlik, görüntü yönetmenliği vb. olan daha çok kişi olmalıydı.

        Ne yazık ki olmadı...

        Ayşen Gruda'nın mekânı cennet olsun.

        Ayşen Gruda, edilen dualar ve haklarla defnedilirken benim gibi milyonlarca kişi, hayatına dokunan değerlerden birini daha toprağa verdi.

        İç yanmalarıyla, göz yaşlarıyla...

        Ayşen Gruda, hastalığına rağmen mesleğini icra etmeye devam etti. Sanatçı, tedavisi sürerken 'Deli Kadın' adlı tiyatro oyunuyla sahneye çıktı.

        Ayşe Gruda, 22 Ağustos 1944'te Erman Ailesi'nin ortanca kızı olarak İstanbul, Yeşilköy'de Osmanlı zamanında karargâh olarak kullanılan bir köşkte doğdu. Babası kara tren makinistiydi. Komedi yeteneği, çocuk yaşta Yeşilköy'deki evlerinde Ermeni komşularının taklidini yaparken ailesi tarafından keşfedildi. Tevfik Bilge'nin Turne Tiyatrosu'nda henüz 18 yaşındayken profesyonel oyunculuğa başladı.

        1962'de 'Kongre Eğleniyor' adlı oyunda küçük bir rolle profesyonelliğe ilk adımını attı.

        1965'te ilk sinema filminde rol aldı.

        'Ve Silahlara Veda'...

        Yönetmen Remzi Jöntürk.

        Filmin başrol oyuncusu Yılmaz Güney.

        Ayşen Gruda'nın yeni dönem Türk sinemasında rol aldığı filmlerden biri Cem Yılmaz'ın 'Pek Yakında'sı oldu.

        Ayşen Gruda, 1965'te Yılmaz Gruda ile evlendikten kısa bir sonra kızı Elvan Gruda'yı dünyaya getirince oyunculuğa ara verdi.

        Ayşen Gruda, Elvan Gruda okula başladığı yıllarda oyunculuğa geri döndü.

        Hem de ne dönüş...

        Daha önce bir kez sinema filminde rol alan sanatçı, aynı yıl içinde aralarında 'Hababam Sınıfı'da olmak üzere 9 film için kamera karşısına geçti.

        'Hababam Sınıfı'ndaki iki okulun öğrencileri arasındaki bilgi yarışmasını yöneten 'Sunucu' karakteri belki küçük bir roldü ama Ayşen Gruda, Ertem Eğilmez'in kadrosuna dahil olarak kariyeri adına büyük bir adım atmıştı.

        1976'da televizyonda bir eğlence programı içinde yayınlanan skeçte canlandırdığı 'Domates Güzeli Nahide Şerbet' karakteriyle popülerliğini artıran Ayşen Gruda, 1975 - 1985 arasındaki 10 yılda canlandırdığı karakterle her evin bir üyesi haline geldi.

        Sonra...

        Sonrası Türk sineması için durgunluk dönemi.

        Ayşen Gruda, 1985- 1995 arasındaki diğer 10 yıllık dönemde rol aldığı televizyon dizileriyle evlerin bir üyesi olma özelliğini sürdürdü.

        Sinema filmlerinin nasıl değişmez oyuncusu Ayşen Gruda, TV dizilerinin de değişmez oyuncusu oldu.

        Ve elbette tiyatro oyunlarının değişmez oyuncusu olmaya da devam etti.

        Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki iki sinema salonuna Şener Şen ve Ayşen Gruda'nın adı verildi. Gruda, mayısta Şen ile birlikte sinema salonlarının açılışına katılmıştı.

        Değişmez oyuncu olmasının zemini mozaikliydi.

        İyi oyuncuydu.

        Çünkü komedide de iyiydi, dramda da...

        Ayşen Gruda, 2010'da 'Kağıt'taki rolüyle 'Altın Portakal Ödülü'nü kazanmıştı.

        Disiplinliydi.

        Paylaşmanın, grup çalışmasının başarının anahtarı olduğuna gözü kapalı inanırdı.

        Ve işine sonsuz saygı duyardı.

        'İyi oyuncu', 'disiplin' ve 'işine saygı'...

        İşte değişmez oyuncu olmasının zeminindeki mozaikler.

        Sinema filmi hasretini 2003 yapımı 'Hababam Sınıfı Merhaba' ile sonlandıran Ayşen Gruda, Türk sinemasının yeniden ivme kazandığı dönemde bir kez daha zemini 'iyi oyuncu', 'disiplin' ve 'işine saygı' mozaiklerinden oluşan değişmez oyunculuğunu vefatına kadar gözler önüne serdi.

        Hayatını kaybetmesine neden olan pankreas kanseri olduğunu öğrendiğinde de setlerden uzak kalamadı. Bir yandan hastalığıyla savaşırken diğer yandan 'Babamın Ceketi' ve 'Sevgili Komşum'da genç meslektaşlarına 'Oyuncu' olmanın aslında sadece şöhret olmaktan ibaret olmadığını anlatmaya çalıştı.

        Tıpkı bir ustanın yaptığı gibi.

        'Usta, yaptıklarıyla öğretir'...

        Ayşen Gruda, 1976'da başrolünde yer aldığı 'Güngörmüşler'in senaryosunu İlhan Engin, Halit Akçatepe , Semih Sezerli ve Semih Sarıoğlu ile birlikte yazdı.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ