Sonu vahşetle biten banka müdiresinin 'milyonluk vurgun yaptığı' sanılan hazin hikâyesi
Yaşanan gasp olayı ile ilgili bir gasp çetesini takip eden polis sıradan gibi görünen bir çeteyi çökertti. Çetenin bir üyesi 'Biz bankayı dolandırdık gasp yapmadık' demesi inanılmaz bir cinayetin izini ortaya koydu. Çalıştığı bankayı dolandırıp yurt dışına kaçtığı sanılan banka müdürü Sema Adın, bu çete tarafından, ayaklarına beton bağlanarak denize atılarak öldürülmüştü. Yapılan bir soruşturmada tesadüfen ortaya çıkan bu tüyler ürperten cinayet o dönem Türkiye gündemini sarstı. O günlerde olayı çözen emekli emniyet müdürü Metin Örel ve olaya tanıklık eden gazeteci Salih Aluş, o vahşetin bilinmeyen ayrıntılarını Habertürk'e anlattı. Mustafa Şekeroğlu'nun özel haberi
1997 yılından 1998’yılın sonuna uzanan yeni bir dolandırıcılık yöntemi Türkiye’de günlerce konuşuldu. Kenan Şeranoğlu adlı bir kişinin ‘Titan Saadet Zinciri’ adı altında kurduğu sistemle birçok kişiyi dolandırıp büyük vurgun yapmıştı. Bu dolandırıcılık yöntemi konuşulurken o yıl ortaya atılan bir iddia önemli bir dolandırıcılık gündemini de oluşturmaya başladı. Hadisede bir banka müdürünün, milyonluk vurgun hikayesi günlerce konuşulacak ve inanılmaz bir sonla bitecekti. Ama bu sonun bir vahşetle biteceğini hiç kimse tahmin edemeyecekti.
BANKA MÜDÜRÜ KAYIPLARA KARIŞTI
Takvim yaprakları 2 Eylül 1998’si gösteriyordu. İstanbul’da Çarşamba günü mesaisi başlamıştı. O gün bir bankanın Merter’deki şube müdürü olan Sema Adın, bankaya gitmemişti. Ancak telefonla çalıştığı personeli arayarak, “Şu an dışarda bir müşteri ziyaretindeyim. Az sonra bankaya bir müşterimiz gelecek. Evrakların bulunduğu kasa anahtarı yanımda. Size söylediğim miktarı gelen müşteriye ödeyin. Ben daha sonra işlemi gerçekleştiririm” dedi. Gerçekleşen bu milyonluk para alışından sonra banka müdüründen bir daha haber alınamadı. Banka müdürü Sema Adın kayıplara karıştı.
DOLANDIRICILIK EKİPLERİ HAREKET GEÇTİ
Banka müdürü Adın’dan haber alamayan banka, polise başvurarak şikayette bulundu. Adın'ın yüksek miktarda çekilen parayla ortadan kaybolarak bankayı dolandırdığı iddia edildi. Şikayet üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri harekete geçti. O dönem olayı takip eden gazetecilerden biri de Salih Aluş’tu. Sabah Gazetesi'nin Gayrettepe Şube muhabiri olan Aluş, banka müdürünün bu olayının önemli olduğunu belirterek “Biz de olayı duyduğumuzda peşinde koşmaya başladık. Büyük bir parayla kaçtığı söyleniyordu. Bizim içinde büyük haberdi” diye konuştu.
TELEFONU YURT DIŞINDA
Polis tarafından Sema Adın’ın eşinin bilgisine başvuruldu. Eşi, Sema Adın’ın bankayı dolandırıp kaçtığına inanmadığını başına bir şey gelmiş olabileceğini söyledi. Gazeteci Aluş o günü şöyle anlattı: “Olaya Dolandırıcılık ekipleri bakıyordu. Bankacı müdürenin cep telefonunu incelemeye aldılar. Baktılar ki kadını cep telefonu Almanya’da çıktı. Bu durumda kadın Almanya’ya kaçmıştı. Ancak resmi bir çıkışı yoktu. Herkes kadının kaçak yolla kaçtığını söylüyordu.“
O SIRADA BİR GASP ÇETESİ TAKİBE ALINMIŞTI
Sema Adın’ın ortadan kaybolması gündeme bomba gibi düşmüştü. İddialara göre bankayı dolandırıp yurt dışına çıkmıştı. Tüm bulgular bunu gösteriyordu. Dolandırıcılık ekibi bu olayla ilgili çalışmasını yaparken, Gayrettepe’nin önemli birimi olan Gasp Büro Amirliği ekipleri ise bir başka olayla ile ilgili sessiz sedasız çalışma yapıyordu.
Dönemin Gasp Büro Amiri Metin ÖrelBİR ÇETE TESPİT EDİLDİ
O dönem Gasp Büro Amiri Metin Örel di. Metin Örel daha sonra Cinayet Büro Amiri olacak ve birçok önemli cinayet dosyasını çözecek isim olacaktı. Emekli emniyet müdürü Metin Örel, o yıl yaşanan bir gasp olayını incelediklerini belirterek “Bizim havalimanından takipli bir gasp olayımız vardı. Onu çözmeye çalışıyorduk. Çalışmamızı yaparken. Bir gasp çetesini tespit ettik. Bu çeteyi takibe aldık. Çetenin içinde havalimanında çalışan bir polis memuru da vardı. Bu polis memuru yurt dışında gelen kişileri özellikle zengin paralı olduğunu düşündüğü kişilerin bilgisini çeteye aktarıp gasp ediyorlardı. Bizim için önemli bir konuydu” diye konuştu.
ŞOK EDEN İFADE
Aradan 4 ay geçmişti. Banka müdürü Sema Adın’dan hiçbir haber alınamıyordu. Cep telefonu Almanya’daydı ve yurt dışından olduğu sanılıyordu. Gasp büronun 4 ay sonra yaptığı bir operasyon inanılmaz vahşetin izlerine ulaşıldı.. Gasp ekipleri tarafından tespit edilen çeteye operasyon düzenlendi. Emekli emniyet müdürü Örel, operasyonda çete üyelerini gözaltına aldıklarını belirterek şöyle konuştu: “Biz gasp çetesini gözaltına aldığımızda. Çetenin bir elemanı bize ‘Bizim gaspla ilgimiz yok, biz bankayı dolandırdık’ dedi. Biz önce ne olduğunu anlamadık. Biraz daha sorguladık. Şok bilgiye ulaştık. Bu çete o Almanya’ya kaçtığı iddia edilen banka müdürü Sema Adın’ın kaçıran çete olduğu ortaya çıktı. Biz soruşturmada bunu tesadüfen öğrendik. Kadını Dolandırıcılık ekipleri arıyordu. Bu bilgiye ulaşınca biz devreye girdik”
TEHDİTLE PARAYI ALMIŞLAR
Herkesin Almanya’ya kaçtığını düşündüğü Sema Adın soruşturması Gasp Büro Amirliği ekipleri tarafından ele alınmaya başlandı. Bu haber gündeme bomba gibi düştü. Emekli emniyet müdürü Metin Örel soruşturmada yaşananları şöyle anlattı; “Bunları tek tek sorguladık. Ortaya ürkütücü detaylar çıktı. Bu çete Sema Adın’ı kaçırmış, kendisini tehdit ederek bankadan parayı çektirmişti. Ve birkaç gün bir depoda bunu tutmuşlardı”
GÜNLÜKTEKİ İFADELER TÜYLER ÜRPERTTİ
Gözaltına alınan şüphelilerden birinin evinde bulunan günlük ise şok gerçeği ortaya çıkartıyordu. Şüphelilerden biri günlüğüne “Bugün kadını kaçırdık. Bugün parayı aldık. Bugün kadını denize atarak öldürdük” diye yazmıştı. Örel şöyle devam etti: “Bu günlükteki notlar korkunç cinayeti adeta gözler önüne sermişti. Soruşturdukça tüyler ürperten detaylar çıkmaya başladı. Parayı çektikten sonra kadını öldürmeye karar vermişler. Eterle bayıltıp, Kumkapı’da tuttukları bir tekneyle ayağına taş bağlayıp denize atmışlar”
CANSIZ BEDEN ARANDI BULUNAMADI
Anlatılanlara göre Sema Adın diri diri denize atılıp öldürülmüştü. Olay vahşetin ötesindeydi. Şüpheliler Sema Adın’ı kaçırdıktan sonra cep telefonunu, çetenin üyesi olan havalimanındaki polis memuru sayesinde yurt dışına çıkartmış ve Sema Adın’ın sanki yurt dışına çıkmış gibi bir izlenim yaratmışlardı. Ve Dolandırıcılık ekipleri de bu yönde çalışma yapmıştı. Ancak Gasp Büro Amirliği’nin bir gasp çetesini çökertmesiyle tesadüfen ulaştığı bu ifadeler korkunç gerçeği ortaya çıkartmıştı. Bu ifadeler ardından denizde ceset araması yapıldı; ancak Sema Adın’ın cansız bedeni bulunamadı. Bu korkunç cinayet gündemden düşmüyordu.
TEHDİT EDİP PARAYI ALMIŞLAR
Olayla ilgili detaylarda ortaya çıkmaya başlamıştı. Hadiseyi çözen o dönemin emniyet amiri Metin Örel, tehlikeli bir gasp çetesi olduğunu belirterek “Elde ettiğimiz bilgilere göre Sema Adın’ı işe aracıyla giderken, çete üyesi olan polis memuruyla bir başka elemanı kadını İncirli’de çeviriyorlar. Kendilerini polis olarak tanıtıp kadını kaçırıyorlar. İkitteli’de bir depoya götürüyorlar ve ailesini tehdit ederek bankadan para çektirmesini sağlamışlar. Kaç gün o depoda tutulmuş. Her şeyi planlı yapmışlar. Elde ettiğimiz bilgilere göre bir süre ellerinde tutuyorlar. Sonra 11 Eylül günü o korkunç olayı gerçekleştiriyorlar” ifadelerini kullandı.
OFİSTEKİ SAÇ TELİ SEMA ADIN’A AİT
Olayın en önemli delillerinden biri de şüphelilerin büro olarak kullandıkları yerde bulundu. Sefaköy’deki büro olarak kullandıkları yerde yapılan aramada, Sema Adın’ın aracına ait plaka bulundu. Olay Yeri İnceleme ekipleri tarafından yapılan inceleme de büroda saç teline rastlandı. Bulunan bu saç teli incelemesiyle DNA sonucu Sema Adın’a ait olduğu saptandı.
SİBEL CAN’I KAÇIRACAKLARDI
Gündeme bomba gibi düşen bu ayrıntılar her gün gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanmaya başlandı. Gazeteci Salih Aluş’un yaptığı bir haber çetenin tehlikeli boyutunu ortaya çıkardı. Aluş “Aslında bizde çok şaşırdık. Sema Adın’ın parayı alıp kaçtığını herkes düşünmüştü. Ortaya çıkan bu detaylar üzerine olayı araştırdığımda çetenin listesinde Sibel Can olduğunu öğrendik. Çete yakalanmasıydı Sibel Can’ı kaçırıp fidye isteyecekti. Ancak yakalanmaları ile planları bozuldu.” dedi. Emekli emniyet müdürü Metin Örel’de gasp çetenin fidye ve dolandırıcılık yöntemiyle bir çok kişiyi tuzaklarına düşürmeyi planladıklarını belirtti.
TEHDİT MEKTUPLARI YAZDILAR
Çetenin tutuklanarak cezaevine gönderilmesinın ardından Sema Aydın olayı da çözülmüş oldu. Yapılan tüm aramalara rağmen Adın’ın cansız bedeni bulunamadı. Cezaevine giren gasp çetesi gazeteci Salih Aluş’a mektup yazarak tehditlerde bulundu.
YARGILANMALARI SONUCU NE OLDU?
Gasp çetesine İstanbul 6 No'lu DGM'de Adın'ı gasp edip öldürdükleri gerekçesiyle dava açıldı. İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Çete lideri A. U. ve E. K.’ya birer kez idam, 2'şer kez ömür boyu hapis ve 11'er yıla kadar ağır hapis cezasına çarptırılması istendi. Çetenin diğer iki elemanına da birer kez idam ve 2'şer kez ömür boyu hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
DGM Cumhuriyet Savcısı, hazırladığı dosyada Adın'ın, ayaklarına ağırlık bağlanarak denize atıldığını kaydederek, "Adın'ın cesedini bulmak mümkün olmasa da mevcut deliller ve sanık E. K'nın itirafına göre, ölü olarak kabul edilmiştir" dedi. Dava, 17 Ocak 2003'te Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde karara bağlandı.
6 YIL SONRA TAHLİYE OLDULAR
Aldıkları cezalarla mahkum edilen 4 sanık 6 yıl sonra aftan yararlanıp cezaevinden çıktı. 16 yıl cezaevinde yatmaları gerekirken 1999 yılında çıkan ‘Rahşan Affı’ndan faydalanarak tahliye oldular.
CİNAYET BÜRO AMİRİ OLDU
Türkiye’yi sarsan bu olayı çözen Metin Örel ise kısa bir süre sonra Cinayet Büro Amiri olarak atandı. Cinayet Büro Amirliğinde 3 yıl çalışan Örel, en çok seri katil yakalayan emniyet amiri oldu. Örel bir çok önemli cinayet dosyasını çözen ekibin başında yer aldı.