Ahmet Misbah Demircan: Hedef, kültürümüzü değerleriyle şehirlere, topluma tanıtmak
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan Habertürk'e adım adım röportaj verdi. Demircan, Beyoğlu'nun kendisi için neler ifade ettiğinden, başlangıcı 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali' olan 'Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin kültür - sanata olan etkisine kadar birçok konuda açıklama yaptı
ABONE OLBeyoğlu...
Günümüzde 233 Bin 322 kişiyle Bilecik, Iğdır, Sinop, Bartın, Çankırı, Artvin, Gümüşhane, Kilis, Bayburt, Tunceli ve Ardahan’ın her birinden daha fazla nüfusa sahip olan Beyoğlu, 16’ncı yüzyılın ilk yarısında, içinde tek tük yapıların yer aldığı, bağlık - bahçelik bir alandı.
Beyoğlu, Galata'dan gelen yabancıların, o zamanlar adı ‘Grand Rue de Pera’ olan İstiklâl Caddesi boyunca yerleşmesiyle yerleşim alanına dönüştü. Beyoğlu, günümüzde 8.76 km² ‘lik alana, 45 mahalleye sahip.
Beyoğlu, 19’uncu yüzyıldan itibaren ise kozmopolit bir yapıya büründü. Kozmopolit yapısının etkisiyle ticaretle sanatın iç içe olduğu Beyoğlu, İstanbul’un özü haline geldi. Beyoğlu’nun kültür - sanat merkezi olmasını sağlayan unsurlar şöyle;
* Müze Sayısı… 18
* Kültür Merkezi Sayısı… 17
* Tarihi Yapı Sayısı… 20
* Tarihi Okul Sayısı... 16
* Diplomatik Temsicilik Sayısı... 10
* Tarihi Pasaj Sayısı... 29
Fotoğtaf: AA
Beyoğlu’nun kozmopolit bir yerleşim merkezi olmasını sağlayan unsurlar ise şöyle;
* Tarihi Cami Sayısı… 40
* Tarihi Kilise Sayısı… 32
* Tarihi Sinagog Sayısı… 15
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beyoğlu’nun bu özelliklerinden yola çıkarak 3 yıldır, kanımca kültür - sanat adına devrim niteliği taşıyan ‘Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’ni düzenliyor.
Fotoğraf: AABir önceki 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nde 84 farklı noktada 53 kültür - sanat kurumu, 6 bin 453 sanatçı yer almış, bin 500'den fazla etkinlik gerçekleştirilmişti. Etkinliklere katılım ise yaklaşık 10 milyona ulaşmıştı.
Bu yıl, 1 - 23 Ekim arasında düzenlenen; sinemadan, edebiyata, müzikten resme, tiyatrodan dijital sanatlara kadar geniş bir yelpazede kültür - sanat adına üretilenleri bir araya getiren ‘Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nde 46 mekânda 6 binden fazla sanatçı, binden fazla etkinlikte sanatseverlerle buluştu / buluşacak.
Fotoğraf: İHA‘Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nden ilham alınarak ‘Türkiye Kültür Yolu Festivali’ başlığında ‘Troya Kültür Yolu Festivali’, ‘Başkent Kültür Yolu Festivali’, ‘Diyarbakır Sur Kültür Yolu Festivali’ ve ‘Konya Mistik Müzik Festivali’ de organize edilmeye başlandı. Bu festivallere, Nisan 2023'te İzmir'de düzenlenecek festival de eklenecek. Ayrıca Adana Portakal Çiçeği Karnavalı, ‘Türkiye Kültür Yolu Festivali’ kapsamına dâhil edildi.
Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında CSO Ada Ankara Ana Salon'da, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, tenor Murat Karahan ile Letonyalı soprano Kristine Opolais sanatseverlerle buluştu. Fotoğraf: AAİstanbul'un marka değerini artıran 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali', kültür - sanat etkinliklerini içeren bir organizasyondan daha fazlasını içeriyor. Zira, festival etkinliklerinin düzenlendiği tarihi yapılar restore edilerek geleceğe taşınıyor. Örneğin Galata Kulesi, Atlas Sineması ve Galata Mevlevihanesi, 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali' çerçevesinde elden geçirilerek restore edildi.
Fotoğraf: AAKültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan...
Beyoğlu'nun '2004 - 2009', '2009 - 2014' ve '2014 - 2019' arasında belediye başkanlığını yaptı. 162 yıllık belediye olan Beyoğlu'nun en uzun görevde kalan belediye başkanı olan Ahmet Misbah Demircan, 2019'da Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı olarak yeni görevine atandı.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ile 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nin düzenlendiği konumun rotasında adım adım röportaj yaptık. Demircan, Beyoğlu'nun kendisi için neler ifade ettiğinden, başlangıcı 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali' olan 'Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin kültür - sanata olan etkisine kadar birçok konuda açıklama yaptı.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan ile Çukurcuma'da başlayan turumuz Atatürk Kültür Merkezi'nde sona erdiSayın Bakanım, 2004 - 2019 arasında belediye başkanlığını yaptığınız Beyoğlu’nda iz bıraktınız. Beyoğlu sizin için neler ifade ediyor?
İnsanın bir kimliği, bir de kişiliği vardır. Kimlik, üç unsurdan oluşur. Birincisi; kendi bedeniniz, yüzünüz ve isminizdir. İkincisi; aileniz ve çevrenizdir. Üçüncüsü ise doğduğunuz yerdir. O da artık kimliğinizin bir parçasıdır. Çünkü bulunduğunuz yerin havası, suyu toprağı oradan tevarüs eden kalıtımsal özellikleri bir müddet sonra sizi hem beden olarak hem ruh olarak o çevrenin bir parçası yapar. Dolayısıyla Beyoğlu bizim bedenimiz, ruhumuz ve kimliğimiz. Biz, Beyoğlu gibiyiz. Çünkü burada doğduk, burada büyüdük. Benim babam da burada doğdu, burada büyüdü. Herkesin bir köyü vardır. Biz de aslında Rizeliyiz. Tabii ki oradaki köyüme de gidiyorum ama normalde burada doğdum ve burada büyüdüm. Kasımpaşalıyım, Beyoğluluyum. Çocukluğumuz hep buralarda geçti. Bir de 36 yaşında başkan oldum. Ondan sonra da 15 sene burada kaldım. Sonra Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı oldum. Türkiye ve Anadolu kültürünün toplandığı bir yer varsa orası İstanbul’dur. Onun da özeti Beyoğlu’dur. O yüzden Beyoğlu, hem kişisel olarak hem mesleki olarak çok şey ifade ediyor.
Beyoğlu ile özdeşleşen kişilerdensiniz...
İnşallah öyledir.
Görüyorum, her daim yoğunsunuz ama 'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali' zamanı daha da bir yoğunsunuz. Festivalden söz edelim. 3’üncü kez düzenleniyor. Katılım istediğiniz, beklediğiniz ölçüde gerçekleşiyor mu?
'Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’nin bütün hedefi kentleri ön plana çıkarmak ve şehir kültürlerini desteklemektir. Neden Beyoğlu? Çünkü gerçekten İstanbul’un özü, özeti. Beyoğlu, sadece İstiklâl Caddesi, binaları, yapıları ve mimarisiyle Beyoğlu değildir. Aslında bütün bir Türkiye’dir. Şimdi bu antikacılara baktığınızda aslında sadece Beyoğlu’nu değil bütün dünyadan gelen antikaları burada görmüş oluyorsunuz. Tabii Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültür anlamında buraya yaptığı yatırımlar da çok fazla. Galataport bir yandan, AKM bir yandan, Taksim Camii bir yandan... Son 20 yılda burada milyonlarca metrekare restorasyon yapıldı. Kafeler, oteller, antikacılar, sanatçılar, sergiler… Burada o kadar çok şey birikti ki… Türkiye’nin entelektüel sanat birikiminin büyük bir bölümünün bu coğrafyada olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla buraya gelmeden buraya bakmadan entelektüel bir sanat düşüncesinden bahsetmek de kolay değil. Bakanlık olarak da Atatürk Kültür Merkezi gibi bir kurumumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk Kültür Merkezi’ne çok büyük emekleri var. Sayın bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un ve bakanlığın da çok büyük emekleri var. Aslında burada kültür anlamında bir iddia var. Yapı tabii ki tek başına kültürü ifade etmez ama böyle büyük bir mutfak olmadan da iş olmuyor. Buralara çok emek verildi ve içerikler destekleniyor. Bir de bu kültür festivallerinde partnerlerimiz çok önemli. Sanatçılar çok önemli. Yüzlerce, binlerce insan işin içerisine katılıyor. Onların düşünceleri ve sanatları destekleniyor. Ve bütün bunlar aslında kültür ve sanat hayatını desteklemek anlamına geliyor. Buradan başkente, Çanakkale’ye, Diyarbakır’a gideceğiz. Diyarbakır da çok önemli gerçek bir tarih ve kültür şehri. Mezopotamya kültürünü çok güzel yansıtıyor ve anlatıyor. Burada hedefimiz bir defalık bir şey değil burada hedefimiz, şehirlerde kültür ve sanat nasıl ön plana çıkartılır? Bunu bir yandan sanata ve sanatçıya bir yandan topluma bir yandan da bu işin kültür ekonomisini yürüten insanlara hatırlatmak ve rotasını çizmek ve bunu hayatın bir parçası haline getirmek. Onları aktifleştirmek ve onlara bu işin ehemmiyetini anlatıp biraz daha böyle andırmak. Dünyada kültür başkentleri var ve bu önemli mekânlarda uluslararası sergiler, uluslararası sanat buluşmaları ve bienaller yapılıyor. Aslında bir anlamda herkesi buraya uyandırmaya, böyle bir potansiyel burada var diye yol açmaya çalışıyoruz. Bu yolu açtıkça başarmış olacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığımız; tiyatro festivali, müzik festivali, sinema festivali yapıyor ama kent festivali başka bir segmenttir. Aynı anda bütün disiplinleri kapsar. İstanbul’un Avrupa kültür başkenti sürecinde böyle bir şey yaşanmıştı. İyi de olmuştu. Bunu da bu şekilde sürdürmüş oluyoruz.