Akaryakıt kaçakçılığı hız kesmiyor
Devletin, milyarlarca lira vergi kaybına ve sektörde haksız rekabete neden olan akaryakıt kaçakçılığı, alınan tüm önlemlere karşın bir türlü engellenemiyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nda (EPDK), yıllarca Denetim Dairesi Başkanı olarak görev yapan Mehmet İbiş'in yaptığı çalışmaya göre Türkiye'de 19 ayrı yöntemle akaryakıt kaçakçılığı yapılıyor. Bunlardan biri de son dönemde öne çıkan "fatura ticareti" üzerinden yapılan milyonlarca liralık vurgunun konuşulduğu kaçakçılık. Bu yöntemle gerçekleştirilen vurgunun önünü kesmek amacıyla İstanbul merkezli eş zamanlı 50 ilde akaryakıta bağlı vergi kaçakçılığı ve nitelikli dolandırıcılık yapan suç örgütüne operasyon yapıldı. Bu operasyonu destekleyen sektör, "kalıcı çözüm" olarak düşündükleri ve devletle de paylaştıkları şu öneriyi gündeme getirdi: "Buradaki hilelerin hepsi akaryakıt üzerindeki KDV miktarını haksız olarak zimmete geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Önerimiz, akaryakıt ürünlerinde rafineriden pompaya kadar KDV'nin sıfırlanması, KDV miktarı kadar ÖTV matrahının artırılmasıdır."
Türkiye’de akaryakıt kaçakçılığı, son yıllarda önemli ölçüde geriletildi. Türk ekonomisine her yıl milyarlarca dolarlık darbe vuran kaçakçılığın önüne geçmek amacıyla başta ulusal marker (işaretleyici) uygulaması olmak üzere bir dizi önlem yaşama geçirildi. Sektörde, denetimler hızlandırıldı. Ancak, atılan adımlara, alınan önlemlere karşın kaçakçılık devam ediyor. Akaryakıtta, son dönemde en yaygın olarak kullanılan kaçakçılık yöntemi, “fatura ticareti”.
Peki, devletin milyonlarca vergi kaybına yol açan “fatura ticareti” nasıl yapılıyor? Uzmanlar, bu süreci şöyle anlattı:
“A akaryakıt dağıtım şirketi, bir şantiyeye akaryakıt faturası kesiyor. Şantiye, yüzde 18 KDV iadesi alıyor. Şantiye, devlete ödeyeceği vergi borcundan bu KDV’yi düşüyor, KDV alacaklısı haline de gelebiliyor. Söz konusu şantiye, diğer yandan bu faturayı akaryakıt gideri olarak da gösteriyor. Giderleri arttıkça devlete ödeyeceği vergi miktarı da düşüyor. Şantiyeler için fatura ticareti çok yüksek bir kazanç kapısı haline geliyor.”
Uzmanlar, fatura kesildikten sonra teslim edilmeyen ürünün seyrini de şöyle anlattı:
“Fatura kesildi, ortada bir akaryakıt ürünü var. Bu ürünün de sisteme girmesi gerekiyor. A dağıtım şirketi, dağıtıcılar arası ticaret kapsamında B dağıtım şirketine, bu ürünü satmış gibi fatura kesiyor. B dağıtım şirketi de C dağıtım şirketine kesiyor. C dağıtım şirketi de D dağıtım şirketine fatura kesiyor. Bayiye bile fatura kesilebiliyor. Faturalar düşük fiyat üzerinden kesiliyor. Böylece, rafineri çıkış fiyatının bile altında fiyatlarla akaryakıt satılıyor. Bu yolla gündeme gelen karı da faturaları kesen şirketler aralarında paylaşıyorlar.”
İSTANBUL MERKEZLİ OPERASYON
Geçen hafta bu yöntemle yapılan kaçakçılıkla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul merkezli 50 ilde akaryakıta bağlı vergi kaçakçılığı ve nitelikli dolandırıcılık yapan suç örgütüne operasyon yapıldı.
220 şüpheli gözaltına alındı. Akaryakıt istasyonlarından 608 milyon litre akaryakıt satış verisinin otomasyon sistemlerine müdahale edilerek silindiği tespit edildi. Silinen akaryakıtın güncel maddi değerinin yaklaşık 3.6 milyar TL olduğu belirlendi. MASAK raporuna göre devlet yıllık 3 milyar, 5 yılda 15 milyar TL zarara uğratıldı.
KDV ÖNERİSİ
Bu operasyonu destekleyen sektör, “kalıcı çözüm” olarak düşündükleri ve devletin ilgili birimleriyle de paylaştıkları bir öneriyi gündeme getirdi. Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER) Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Cemil Direkci, HABERTÜRK’e yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“Akaryakıt sektöründe vergisel manipülasyonlar bazı kesimler tarafından yıllardır yapılagelmektedir. Polisiye tedbirlerle bunları engellemek mümkün değildir. Yıllardır ülkemizde bu tip operasyonların haberlerini duyarız. Ama, nedense benzer isimler her defasında yakalanır ve sonrasında başka isim ve unvanlar altında sektörü ve kamu maliyesini istismar etmeye devam ederler.”
“Biz polisiye tedbirlerin önemini küçümsemiyoruz” diyen Direkci, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii ki, suç işleyen cezasını çekecektir. Çekmelidir de. Bununla birlikte bizim sektör olarak önerimiz burada suça sebep olan cazibeyi, kamu maliyesini zaafa uğratmadan ortadan kaldırmaktır. Şöyle ki buradaki hilelerin hepsi akaryakıt üzerindeki KDV miktarını haksız olarak zimmete geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Önerimiz akaryakıt ürünlerinde rafineriden pompaya kadar KDV’nin sıfırlanması KDV miktarı kadar ÖTV matrahının arttırılmasıdır.”
Alternatif bir önerilerinin de olduğunu kaydeden Direkci, “KDV sıfıra indirilemiyorsa şu anda ithalat noktalarında ve bayilerde kurulu olan otomasyon sistemleri dağıtıcıların da sisteme eklenmesi ile uçtan uca bütünsel bir biçimde uygulanmalıdır. Sitemin yönetimi Maliye tarafından yapılmalıdır. Böylelikle bahsettiğimiz istismara tevessül edenler ilk aşamada tespit edilecek ve kamu kaynaklarını zimmetlerine geçirmeden sistem dışına atılmış olacaklardır” dedi.