Azalan nüfusu, Çin'i endişelendirmeli mi?
Çin'de resmi istatistikler ülke nüfusunun 60 yıldan bu yana ilk kez azaldığını ortaya çıkarttı. Ancak uzmanlar, bu durumun ülke için kısa vadede felaket anlamına gelmeyebileceğini söylüyor. Fakat 2030'dan sonra, demografik baskı şu anda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan ülkedeki büyümeyi yavaşlatabilir.
ABONE OL
EPA
Çin’de resmi istatistikler ülke nüfusunun 60 yıldan bu yana ilk kez azaldığını ortaya çıkarttı. Ancak uzmanlar, bu durumun ülke için kısa vadede felaket anlamına gelmeyebileceğini söylüyor.
Fakat 2030’dan sonra, demografik baskı şu anda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan ülkedeki büyümeyi yavaşlatabilir.
İstatistiklere göre Çin’in nüfusu, bir önceki yıla kıyasla 850 bin kişi azalıp, 1 milyar 411 milyon 80 bin kişiye geriledi. Ülkenin doğum oranları yıllardır azalıyordu ve bu eğilimi yavaşlatmak amacıyla, ülkenin tek çocuk politikası da dahil tartışmalı uygulamalar kaldırıldı.
Ekonomi ve nüfus bilim uzmanları, Çin nüfusunun son yıllardaki yaşlanması ele alındığında bu soruna kolay çözümler bulunamayacağını söylüyor.
Yaşlanan nüfus dünya genelindeki ekonomilerin karşısındaki bir zorluk olarak dururken, Çin’in önündeki en büyük sorun, bu sürecin orta gelirli ülke olmaktan çıkışın tam ortasında hızla yaşanması.
Kısacası, Çin zenginleşmeden önce yaşlanıyor.
İstatistik bürosu nüfusun son 60 yılda ilk kez düştüğünü söyledi. Doğum oranları da rekor derecede azaldı, ki bu da bir sürpriz değil. Bazı araştırmacılar, nüfustaki azalmanın aslında 2018’de başladığını ve nüfus tahminlerinin isabetsiz olduğunu belirtiyor.
Her durumda, Çin’in çalışma yaşındaki nüfusun 2012’den bu yana azalıyor. Çalışma yaşındaki nüfusun, çocuklara ve emeklilere oranı olan ülkenin yaş bağımlılık oranı, 2010’daki yüzde 37,12’lik seviyeden 2020’de yüzde 44,14’e yükseldi.
BM tahminlerine göre 15-64 yaş arasındaki Çinlilerin oranı bu yüzyılda yüzde 60’dan fazla düştü.
Ancak Fathom Mali Danışmanlık şirketinden Andrew Harris, ülkenin kentlerdeki imalat açığını doldurabilecek bir ucuz kırsal işçi havuzuna sahip olduğuna dikkat çekiyor.
Harris imalat ve inşaat sektörlerinde hala “önemli bir boşluk olduğunu” da ekliyor ve Fathom’un tahminlerine göre inşaat sektöründeki çalışanların üçte birinin yeterli derecede çalışamadığını, yani potansiyellerinden daha az ürettiklerini belirtiyor.