Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro Bir balerinin manifestosu

        Üzerinde tütüsü, ayağında pointleriyle sahnede kuğu gibi süzülürken bütün gözler onun üzerindedir. Oysa öncesindeki zorlu eğitim maratonunu, bir sporcu disiplini gerektiren provalarını, neler düşündüğünü, ne gibi acılar yaşadığını, verdiği psikolojik ve fiziksel mücadeleyi hiçbir zaman bilmeyiz. İşin süslü kısmı olan sahne üzerindeki görsel şovun da etkisiyle onu sanki bir müzik kutusunun içindeki hayranlık uyandıran, ulaşılmayan dansçı kız gibi görürüz. Moda Sahnesi’nin sezondaki üçüncü yeni projesi olan ve ilk dans tiyatrosu özelliği taşıyan ‘Balerin’ bu ezberi yıkıyor. Koreografisini Bedirhan Dehmen’in, proje danışmanlığını Kemal Aydoğan’ın ve sahne tasarımını Bengi Günay’ın üstlendiği projenin balerini İlke Kodal... İstanbul Devlet Opera ve Balesi başdansçılarından biri olan Kodal, kendi hikâyesinden yola çıkarak bir balerin manifestosu da yazmış. Hem dans edecek, hem anlatacak. ‘Balerin’in provaları sürerken konuk olduk, elinde tekstiyle bizi karşıladı İlke Kodal. Bu oyun, onun için birçok ilki barındırıyor. Hem ilk kez farklı bir oturma grubunun olduğu tiyatro sahnesinde dans edecek hem de anlatıcı olarak izleyenlere kalbini açacak. Zorlu ama bir o kadar da heyecanlı. Karşınızda ‘Balerin’ ile ezberimizi bozacak olan Bedirhan Dehmen ve İlke Kodal... HT Cumartesi'den Ekin Türkantos'un haberi...

        REKLAM

        Projenin çıkış noktası neydi?

        Bedirhan Dehmen: Balerinin sahnede gördüğümüz kamusal yüzü var, biraz fazla cilalı. Çok güzel, insanların hayran olduğu bir imge o. Uzun yıllar ideal olanı bulmaya çalışıyor, çabalıyor. Ömrü de çok uzun değil. Madalyonun diğer tarafını araştıralım istiyoruz. Bize sunulan o mükemmel balerin imgesini, aynadaki yüceltilmiş resmini biraz suda kırılmaya bıraksak acaba balerinin bütünlüklü bir resmine ulaşabilir miyiz? Ve insan olarak balerine ulaşabilir miyiz? Bu sorular üzerine çıktı. İlke harika bir dansçı. Uzun yıllar sahnede her şeyini vermiş bir başbalerin. Eserin kurgusu ondan bağımsız değil. İlke’ye “Harika bir dansçısın ama ben icracıyla ilgileniyorum” demiştim. Dans ettiği kadar oyunculuk da yapması gerekecek. Hem dansçı hem icracı hem de kişiliğiyle karakterini masaya yatıran bir taleple gittim. O da sağ olsun kabul etti.

        Çok iddialı ve farklı bir proje, sana geldiğinde ne hissettin?

        İlke Kodal: Daha önce denenmemiş şeyleri yapmak her zaman ilkelerimdendi, çok heyecanlandım. Benim için de değişik bir bakış açısı. Daha önce yüzleşmediğim yerlerde yürüdük beraber. Bize çocukluğumuzdan beri öğretilen, seyirciye acını belli etme, seyirci senin ne yaşadığını bilemez, parmağın da acısa, sakatlığın da olsa, sevgilinden de ayrılsan, ölüm acısı bile yaşasan “Show must go on”. Biz bir balerin derinlemesine içerde ne yaşıyor, ne badireler atlatıyor, onu deştik. Benim gelişimim açısından harika bir proje oldu.

        ‘BİZ GÜZEL TRAJEDİYİ GÖRELİM’

        Pointlerin balerinlerin ayaklarını ne kadar yıprattığını biliyoruz ama sadece bu kadar. Burada psikolojisini de göreceğiz.

        İlke K.: Psikolojik, fiziksel ve deneysel aslında. Daha önce sahne üzerinde yapmadığım bir şey. Zaten seyirciyle sahnenin yakınlığına Moda Sahnesi’nde meydan deniyor. Genelde seyirciyle aramda mesafe olur, bu dizayn başta ürküttü. Sahne üzerinde anlatımlar olduğu için bilmediğim yerlerde dolaşacağım.

        REKLAM

        Bedirhan D.: İlke ile çalışmayı istememin sebebi yaşından bağımsız dansa yönelik bitmek bilmeyen tutkusuydu. Onun arkasındaki insanın ne hissettiğini, nüansları ve derinliğiyle görebilmeyi çok arzuluyorum. O yüzden yola çıkarken koyduğu hedef oydu. Biz güzel trajediyi görelim. Balerin çünkü o, hem güzel, hem trajik, hem virtüöz, hem de yaralı... Gerçek anlamda cesaret, bir güçlenme arayışı. Hayatın bundan sonraki evresinde bir emeklilik projesi değil, tam tersi bundan sonraki 20 yılda nasıl devam edeceğine dair bir yol oluşabilirse beni en çok o mutlu eder. Kendi potansiyellerini açığa çıkartan bir yol olacak. Ben de bundan sonra ne gibi bir dans eseri yapacağım diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu bir hesap kapatma yolu değil. Yolculuğun farklılaşıp derinleşerek yine dansla devam ettiği, dans ve tiyatronun el ele tutuştuğu bir yolculuk.

        Dansın yanı sıra bir tekste bağlı olarak balerin konuşuyor sanırım...

        İlke K.: İçinde dengeli bir şekilde dağıldı. Hem konuşacak hem dans edecek.

        Bedirhan D.: İç sesini de duyacağız.

        ‘OLGUNLUK DÖNEMİ İŞİM OLDU’

        Dansa başladığın günden bugüne başbalerin olarak birçok eserde dans ettin, burada kendine dair fark ettiğin neler oldu?

        İlke K.: Başlı başına zor bir eğitimden çıktık ama profesyonel hayatta bunu unutuyorsun. Bu çalışma bana ne kadar zorlu bir eğitimden geçtiğimizi tekrar hatırlattı. Seyirciye anlatamadığım, içimde kalan şeyleri ve yaşadığım heyecan ve korkuyu ortaya çıkardım ve bu bana çok iyi geldi. Bedenimde, kafamda ve ruhumda sürekli bir keşif hali. Olgunluk dönemi işim oldu. Gerçekten belli bir birikime sahip olmadan çıkacak bir iş de değildi. Onun için güçlerimizi birleştirdik. Dansta 20. senemin hediyesi oldu.

        REKLAM

        ‘Balerin’, bundan sonraki üretimlerini etkiler mi?

        İlke K.: Kesinlikle etkiler. Dansta fiziksel olarak belli bir yere kadar gelebiliyorsunuz. Ben zaten yavaş yavaş klasik bale repertuvarından kendimi çekmeye başlamıştım. Neoklasik ve modern eserlerde katılımcı olmayı düşünüyordum. Ne kadar iyi baksan da sakatlık oluyor, vücut yaş ilerledikçe deformasyona uğruyor, bu doğal bir süreç. Elimden geldiğince fiziksel olarak sonuna kadar zorlama kararı almıştım. Ama sahne sanatlarında her şekilde olabilmek için çalışmalar devam edecektir. Bu tür her projeye açığım.

        ‘İYİ Kİ SANAT VAR’

        Oyunun en çarpıcı, sana en dokunan repliği nedir?

        İlke K.: “Tüm balerinlerin insanüstü çabasının karşılığı elbette alınacaktır” benim en çok sevdiğim cümlelerden biri.

        Senin motivasyonun neydi dansa dair, dansa yeni başlayacaklar, sakatlanıp bırakmak zorunda kalanlar için neler söylemek istersin?

        İlke K.: Müzik, kitap, film ve hareket. Kısacası sanat aydınlatır. Ya yürü, ya yoga yap, dışarı çık, ağaca sarıl ama yatma. Yattıkça kalkmak zor. Kendi kendine motivasyon zor bir şey. Hep bir direniş hali. Ama ona direnmek ayrıca zevkli oluyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ