Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Çadır kentte bir gece

        Hatay’da Kocaeli Belediyesi'nin yaptırdığı, AFAD’ın yönettiği Orhanlı çadır kentinde kaldım bir gece.

        "Salon-antre" diye tirajı komik şekilde reklamı yapılan çadırda, depremzedeler nasıl kalıyor onu anlamak istedim.

        ÇADIRLAR NE YAPARSANIZ YAPIN SOĞUK OLUYOR

        Benden bir gün önce fırtına çıkmış, Çin’den gelen çadırların bir kısmını uçurmuştu. Çadırdan yapılan derslik de yıkılmıştı. Ardından yağan yağmur nedeniyle çadırların bir kısmının içini su basmıştı. Ortalık çamur deryasına dönmüş, bazı çadırlar değiştirilmek zorunda kalınmış, bazı eşyalar da kullanılmaz hale gelmişti.

        Maraş’a geldiğimde gördüm, Sütçü İmam Üniversitesi’nin bahçesinde toprak alana kurulan 50 çadır yağmur yağınca toprağa gömülmüş adeta ve kullanılmaz hale gelmişler.

        Benim Hatay’da kaldığım çadırın da giriş kısmı yağmur nedeniyle çamur halindeydi.

        İçeride elektrikli soba vardı. Bol battaniye ve sünger yatak da bulunuyordu. Üç kişilikti. Değerli arkadaşım Hatay’da yerel gazetecilik yapan Hikmet Otuzbir ile birlikte kaldık. Yastıkların ve yatağın yamukluğundan horladı, sonra ben rahatsız olmayayım diye tedirgin yattı adamcağız.

        Hava çok soğuk değildi, soba da içeriyi ısıtmıştı.

        Yazımı yazdım ve elbiselerimle uyumaya çalıştım.

        Yan çadırdakiler geç saate kadar sohbet etti. Sesleri içeri geliyordu. Çadırın önünden geçen herkesin ayak sesleri duyuluyordu. Yan komşu çadırın giriş fermuarı açınca bizimkisi sandım, yataktan kalktım. O kadar yakındı ses.

        Rüzgar estikçe çadır sallanıyor, soğuk içeri giriyor.

        Dalmışım. Sonra sabaha doğru o kadar üşüdüm ki uykudan uyandım. Soba söndü sandım ama yanıyordu.

        Çadırlar ne yaparsanız yapın, soğuk oluyor ve asla konforlu değil.

        Ve burada çocuklar, bebekler yaşıyor şu anda düşünün.

        ÇADIR YAŞAMI SÜRDÜRÜLEMEZ

        Çadır kentteki insanlarla konuştum gece geç saatlere kadar.

        Bir çadırda 3 kişi kalanda var, on kişi yaşayan da.

        Yemekler ortak bir yerde yeniyor, çoğu kişi çadırın önüne koyduğu iskemlelerde, palastık masalarda yiyor.

        Orhanlı çadır kenti diğer yerlere oranla oldukça lüks sayılır. Buna rağmen bin kişinin kullandığı ortak tuvaletler çok kirli oluyor doğal olarak.

        Samandağ’daki çadır kentler daha kalabalık ve yaşam daha da zor.

        Aile mahremiyeti, çocukların öz bakımı ve mahremiyet anlayışı büyük sıkıntı içinde. Bu yüzden ailelere ve çocuklara özel eğitimler veriyor psikologlar.

        HASTALIK ÇOK ÇABUK YAYILIYOR

        Türkiye Eczacılar Birliği buraya bir eczane açmış. Son derece duyarlı ve çalışkan iki gönüllü eczacıyla gece geç saatlere kadar sohbet ettik. Sürekli ilaç almaya geliyordu depremzedeler. Toz, havadaki partikülasyonlar, ortak tuvaletler, hijyen şartlarının uygun olmaması yüzünden gözlerde yanma ve akıntı, yüzde kızarma ve yanma, öksürük, burun akıntısı, baş ağrısı, çocuklarda karın ağrısı, ishal… bunlara sürekli ilaç yetiştirdiler. Yan taraftaki geçici sağlık ocağından sürekli doktor reçetesi geliyordu.

        Onlar da burada yaşamın sürdürülebilir olmadığını sıklıkla vurguladılar.

        Herkeste bir gelecek kaygısı, belirsizliğin verdiği bir depresif durum var. Psikologlar, danışmanlar çaba içinde ama ne yapsalar olmuyor.

        ÇADIR KONSEPTİNDEN KURTULMALIYIZ

        Türkiye’nin bir afet müdahale planı var. AFAD hazırladı. Gerçi uygulayamadı ama neyse...

        Buna göre, barınma konusunda ilk 15 gün çadırda, sonra konteyner kentlerde, sonra da konutlarda kalacak mağdur insanlar.

        Ancak bir ay oldu hala çadırdalar. Sanırım bir kısmı 6 ay, belki de yıl kalabilir buralarda. Çünkü on binlerce konteyner kent yapmak çok uzun zaman alacak. Hele konutlar daha da uzunda yapılacak.

        Fakat şunu artık görmeliyiz, afete müdahale konseptinin çadır bölümü artık iptal edilmeli. Bu yaşanılabilir bir sistem değil.

        Türkiye’nin çok iyi inşaat teknolojisi, sanayisi, teknoloji alt yapısı, mühendislik birikimi var.

        Yeni bir sistem bulmalıyız. Konteyner ile çadır arası bir şey.

        Daha pratik taşınan, kolayca kurulan, hafif, maliyeti az, dayanıklı, yanmayan, içinde tuvaleti olan bir geçici barınma evi.

        İnsanlar burada kalmalı ve direkt konutlara geçmeli.

        Bu konuda Avrupa’da çeşitli modeller bulunmuş. Eminin daha iyisini bulabiliriz.

        Afet ülkesinde bunlar her zaman lazım olacak bize. Artık insanın onurunu zedeleyen bu çadırlardan kurtulmalıyız.

        Fakat bizim afet müdahale planının yenilemesi gerek. Sanırım devletin tüm kurumları bu eylem planının işlemediğini gördü.

        Tüm afetzedeler ve onları rahatlatmak için uğraşan görevliler de çadır mantığının yanlışlığını fark etti.

        Gereğini bir an önce yapmalıyız.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ