Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Çavuşoğlu AB'nin Suriyeli mültecilere yönelik politikasını Financial Times'a yazdı - Haberler

        Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İngiliz Financial Times gazetesinde "Avrupa Birliği'nin Suriyeli mülteciler konusundaki ataleti insanlık vicdanına kara bir lekedir" başlıklı bir makale kaleme aldı.

        Avrupa Birliği’nin (AB), insan haklarına ve kurallara dayalı uluslararası düzene saygı bağlamında yol gösterici bir dünya gücü olma iddiası olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Ancak, Yunanistan’ın mültecilere davranışı ve bu konuda AB'den hala akıllara ziyan bir şekilde destek görmesi hakkında bir şey yapılmazsa bu iddia çökecek" dedi.

        "AB BİR ARPA BOYU YOL KATEDEMEDİ"

        Uzun zamandır AB’yi, aşırıcılık, yabancı düşmanlığı, İslam ve Yahudi karşıtlığı gibi sınamalara kayıtsız kalmaması için uyardığını ifade eden Dışişleri Bakanı, "Suriye gibi, ülkelerindeki çatışmalardan kaçan insanların kitlesel olarak yerlerinden edilmeleriyle baş edebilmekiçin uluslararası düzenin yeniden ele alınması çağrısında da bulunduk. AB'yi, bu tür çatışmaları çözmek ve Avrupa'yı çevreleyen kırılganlıklara çözüm bulmak amacıyla bize yardımcı olmaya ısrarla ikna etmeye çalıştık. Eğer bu felaketleri kaynağında önleyemezsek, herkes acı çekecek. Nitekim, Suriye savaşının patlak vermesiyle başlayan hadiseler zincirinin son halkası, AB'nin meseleyi tam olarak anlama veya çözümler üretmede bir arpa boyu yol katedemediğini gösterdi" dedi.

        REKLAM

        Çatışmaların başlamasından 9 yıl sonra, İdlip Vilayeti, 3,5 milyon insanın kaderlerine terkedildiği “yeni bir Gazze"ye dönüştüğünü belirten Çavuşoğlu, "2018’de tesis edilen Gerginliği Azaltma Bölgesi, Rusya ve İran tarafından desteklenen Suriye rejim güçlerinin yoğun saldırısına maruz kaldı. Geçtiğimiz yılın Mayıs ayından bu yana, BM verilerine göre, 1.700’den fazla kişi öldürüldü. Şubat ayında Türk askerlerine saldırıldığında, güçlü mukabelede bulunarak, bir NATO ülkesine saldırmanın sonuçlarını gösterdik. Ancak, İdlip’e saldırıları durdurmamız ve çatışmalara son verilmesinden önce, 1 milyon insan NATO’nun ve AB’nin güneydoğu sınırını teşkil eden Türkiye-Suriye sınırına doğru harekete geçmişti. Hâlihazırda 3,6 milyon Suriyeli’ye ev sahipliğiyapıyoruz. Buna ilaveten Suriye’nin içinde bulunan 5,5 milyon Suriyeli’ye de doğrudan ve dolaylı şekilde yardım sağlıyoruz. Bu durum bugüne kadar bize 40 milyar ABD Dolarından fazlaya mal oldu. Sadece geçtiğimiz yıl yasadışı yollardan göçmen olarak ülkemizden geçmeye çalışan 455.000 kişiyi güvenlik güçlerimiz durdurdu. Bu koşullarda, NATO ve AB’nin sınırlarını tek başımıza korumayı daha fazla sürdüremeyiz" ifadelerini kullandı.

        Bu yüzden geçtiğimiz ay, Suriye veya diğer ülkelerden daha fazla göçmen kabul edemeyeceğimizi ve halihazırda ülkemizde bulunanların ayrılmalarını da artık durdurmayacağımızı ilan ettiğini vurgulan Dışişleri Bakanı, "Türkiye’ye gelmek hiçbir zaman bu kişilerin nihai hedefi olmadı; dolayısıyla onları kalmaya zorlayamayız. Göç dalgasını ciddiye alması ve 2016 yılında Türkiye ile göç konusunda sağlanan mutabakata uyması için AB’ye yaptığımız ve görmezden gelinen çağrılar, İdlip kaynaklı son göç dalgasıyla son derece tehlikeli bir aşamaya geldi" dedi.

        "GÖRDÜĞÜMÜZ TABLO İNSANLIĞINI VİCDANINDA BİR LEKEDİR"

        Bunun akabinde gördüğümüz tablonun, AB için bir utanç kaynağı, insanlığın vicdanında ise bir leke olduğunu belirten Çavuşoğlu, makalesinde, şu görüşleri paylaştı:

        REKLAM

        "AB ve parlamenterleri, Yunan kolluk güçlerinin sınırlarında insanlara ateş etmelerini ve onları gaza boğmalarını seyretmekten başka bir şey yapmadı. Yunanistan yasalara aykırı olarak iltica başvurularını da askıya aldı. BM bunu eleştirse de, AB sessiz kaldı. İnsanlar öldü, pek çoğu yaralandı ve AB’nin itibarı küresel ölçekte zarar gördü.

        Tüm bunlar, AB’nin yakın çevresine barış ve huzur getiren, insan onurunu koruyan bir politika geliştirmekte sürekli başarısız olmasından ve bu amaç doğrultusunda Türkiye ile ciddi bir şekilde çalışmamasından kaynaklandı.

        Oysa ortak komşumuz konumundaki birçok ülke adeta ateşler içinde ve bu durum, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük göç dalgasına ilaveten ekonomik ve çevresel felaketlere de yol açıyor.

        Saf hayaller kurarak ve somut şekilde eyleme geçen yegâne ülke Türkiye’ye patronluk taslayarak sorunlar çözülemez.

        Canlarını kurtarmak için kaçan insanlar, kaleler inşa ederek durdurulamaz. Yanlış tutum içindeki bir AB üyesi ülke olan Yunanistan’la dayanışma göstererek de, doğrulardan yana bir siyaset izlenmiş olmaz. Türkiye ve AB, bu sorunları ele almak için ortak bir zemin bulmak zorunda. Şayet AB gerçekten jeopolitik bir birlik olmak istiyorsa, bu yolu izlemek durumundadır.

        Brexit’in gerçekleştiği yılda, AB’ye katılma hedefini sürdüren tek büyük Avrupa ülkesi konumunda bulunan, sorumluluk sahibi ve sözünün eri bir aktör olan Türkiye’yi dışlamak, onyıllardan beri yapılan en büyük siyasi acziyet olur."

        Çavuşoğlu makalesinde, "Türkiye, Birleşik Krallık ve AB olarak, yakın ve ortak çevremizdeki istikrarı sağlamak için güçlerimizi birleştirmemiz, aynı zamanda, AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecini hızlandırması şarttır" değerlendirmesinde bulundu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ