Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Başbakan Davutoğlu: Bu tiran halkını varil bombalarıyla öldürmektedir

        GAZETE HABERTÜRK

        Başbakan Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM ) İnsani Yardım Zirvesi’ne hazırlık niteliğindeki yüksek düzeyli toplantıda açılış konuşması yaptı. Başbakan Davutoğlu, İstanbul’da 2016 yılının mayıs ayında düzenlenecek zirvenin, Türkiye için bir ayrıcalık ve onur vesilesi olduğunu ifade etti.

        İnsanların ruhuna dokunmayan, vicdanına hitap etmeyen, insani bir temel taşımayan diplomatik girişimlerin başarılı olmayacağına inandığını söyleyen Davutoğlu’nun mesajları şöyle:

        3. DONÖR ÜLKEYİZ:

        Komşumuz açken tok yatmayız. Bu çerçevede Türkiye, ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan milyonlarca insanı ağırlayarak en çok sığınmacının bulunduğu ülke haline geldi. Türkiye, 3.5 milyar dolarlık resmi kalkınma yardımı, 1.6 milyar dolarlık yurtdışı insani yardımıyla insani yardım bağışında 3. donör ülke ve güvenilir bir ortak haline geldi.

        CESUR KARAR ZAMANI:

        Onları kurtarmak insanlığı kurtarmaktır. Bu, BM ’nin her bir üyesinin sorumluluğudur. İnsani krizlerin bize göstermiş olduğu gibi, artık uluslararası camia bütüncül bir şekilde sorumluluk almalıdır. İşte bu nedenle Dünya İnsani Yardım Zirvesi’nin zamanlaması çok doğrudur. Cesur kararlar ve fikirlerin zamanı geldi. İnsani krizlere müdahale edip insanların hayatını kurtaracağız ve insanlığı kurtaracağız. Bu süreçte BM sekrateryasına tamamen güvenmekteyiz. Gerekli adımların atılacağına inanıyoruz.

        KÜRESEL FELAKET:

        Kıtlık, susuzluk ve sel gibi doğal afetler ülkelerin temel altyapılarına zarar vermektedir. İkincisi, mülteci kriziyle karşı karşıyayız. Artık gözümüzü bu krize kapatamayız. Küresel bir insani felakettir bu ve 2. Dünya Savaşı’ndan beri gördüğümüz en büyük insani felakettir. Bu tip sıkıntılar sadece menşe ülkelerinde değil, komşu ülkelerde ve komşuluk bölgesinde de başka sorunlara neden olmaktadır. Dolayısıyla mülteci krizi konusunda artık herkesin sorumluluk almasının vakti gelmiştir.

        HER RAKAM BİR İNSAN:

        Uluslararası camia mültecileri rakam olarak veya istatistiki olarak görmekten vazgeçmelidir. Her bir rakam aslında bir insandır. Despotizm, terörizm, savaşlar ve doğal afetler ve bundan kaçan insanlar hayatta kalmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla bu insanların temel hak ve hürriyetleri vardır.

        2 MİLYONU GEÇTİ:

        Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısı 2 milyonu geçmiş durumda. Bu insanlar geçici koruma kamplarında yaşıyor. 50 bine yakın okul çağında çocuk var bu mülteciler arasında. Bazı üye devletlerin toplam nüfusundan bile fazla mülteciden bahsediyoruz. Bu insanların ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalı. BM Güvenlik Konseyi’nin görevidir, mümkün olan en kısa zamanda Suriye’deki çatışmalara bir son verebilmek. Kilis’te nüfusun yüzde 54’ü Suriyeli. Türkiye’nin toplam harcamaları 8 milyon dolara ulaştı.

        MAZERET OLAMAZ:

        Sadece ilgili BM kuruluşları arasında değil, aynı zamanda diğer paydaşlarla onlar arasında da çok iyi bir koordinasyona ihtiyacımız var. Bu krizlere vaktinde ve etkili şekilde müdahale edebilmek için koordinasyon çok önemli. Aynı şekilde finansal destek vermek de eşit derecede önemlidir. Fon oluşturma şu anda BM içinde gerçekten çok azdır ve vakitli olamamaktadır. Ama insanların yaşamı söz konusu olduğunda, yaşamı tehlikede olduğunda hiçbir bahanenin arkasına sığınamayız.

        G-HERKES:

        G-20, G-7, G-77 gibi grupların üyesi olabiliriz ama Aylan Kurdi’nin yaşadıklarını hiçbir çocuğun yaşamaması için şimdi bir araya gelerek ‘G-Herkes’ olarak hareket etme zamanı. Bütün paydaşların, bütün üyelerin bu tarihi süreci desteklemesi ve bu zirveye en üst düzeyde katılım göstermesi gerekmektedir ki, hem konuyu sahiplenelim hem de verimli şekilde çalışabilelim.

        ‘TÜRKİYE AVRU PA’NIN BİR PARÇASIDIR’

        Davutoğlu konuşmasında, Suriye’de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı bulunduğunu belirterek, “Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı” dedi. Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Avrupa Birliği üyesi olmak konusundaki stratejik hedefimiz yolunda çalışmaya devam edeceğiz. Bize göre bugün Avrupa’nın Türkiye’ye her zamankinden daha çok ihtiyacı var, özellikle güvenliği ve refahı açısından” ifadesini kullandı.

        ‘GÜVENLİ BÖLGE SAĞLANMALI’

        Kimyasal silahlar, füzeler ve bombardımandan kaçan Suriyelilerin sayısının 5 milyonu aştığını aktaran Başbakan Davutoğlu, “Bu trajedinin sona ermesi için Suriye’de halkın meşru bir devlete, hükümete ihtiyacı var. Onların iradesi, onların onayıyla kurulmuş bir hükümete ihtiyaçları var. Uluslararası toplum, o tarihe kadar bu insanlara güven duyabilecekleri, güvenli bir bölge sağlamalı. Hem rejimin hava bombardımanından korunmalılar hem de DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin kara saldırılarından” diye konuştu.

        ‘ESAD’SIZ VE DEAŞ’SIZ BİR SURİYE’

        Davutoğlu, “Esad’sız bir Suriye’ye ihtiyaç var. Bir tiran olup varil bombaları ve kimyasal silahlarla halkını öldürüyor. Başta kaldığı her an, onu destekleyenlerin utancı bizim aklımızda olmalı ve diplomatik bir çözüm için siyasi değişikliğin gerçekleşeceği bir geçiş dönemine ihtiyaç var. Türkiye de bu amaç için çalışmaya devam edecek. DEAŞ ile mücadele etmek, DEAŞ’ı ortaya çıkaran şartları yok etmekten geçer. Onun için Esad gidene kadar bu süreci devam ettireceğiz. Demokratik, çok kültürlü, Esad’sız ve DEAŞ’sız bir Suriye’nin oluşması için çalışmalarımızı devam ettireceğiz” dedi.

        HAREM-İ ŞERİF VE MESCİD-İ AKSA

        Başbakan Davutoğlu, “Harem-i Şerif’in zamansal ve mekânsal olarak bütünlüğüne saygı göstermek gerekir. Herhangi bir şekilde Harem-i Şerif’in zamansal ve mekânsal olarak bölünmesine karşı bütün adımları kuvvetle reddediyor ve kınıyoruz” ifadesini kullandı.

        ‘BM REFORMLARI TAMAMLAMALI’

        Davutoğlu, “BM reformlarının tamamlanması özellikle de Güvenlik Konseyi reformunun tamamlanması gerekiyor. Aksi takdirde bu süreç eksik kalacaktır. Bunu yapamazsak BM sisteminin inandırıcılığı sorgulanacağı için bütün gelecek nesillerimiz tehdit altında olacaktır. Biz bunu hem gelecek nesillere borçluyuz hem de bu kurumu kuran vizyonel kuruculara borçluyuz" değerlendirmesinde bulundu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ