Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para Ekonomide yılın 10 riski - Makro Ekonomi Haberleri

        Ernst & Young tarafından yayınlanan “Stratejik İş Riskleri: 2008 Yılının En Önemli 10 Riski” başlıklı araştırma raporuna göre, “gelişmekte olan ülkeler”, 2008’in stratejik risk alanları listesinde 4’üncü sırada yer alıyor. Buna karşın Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin yılda %40 – 50 büyüme potansiyeli bulunuyor.

        Dünyanın önde gelen denetim ve danışmanlık firmalarından Ernst & Young tarafından hazırlanan “Stratejik İş Riskleri: 2008’in En Önemli 10 Riski” başlıklı raporda, farklı alanlardan 70 analist tarafından incelenen 12 ana sektör değerlendiriliyor.

        Varlık yönetimi, otomotiv, bankacılık ve sermaye piyasaları, biyoteknoloji, tüketim ürünleri, sigorta, medya ve eğlence, petrol ve gaz, ilaç/ecza, emlak, telekomünikasyon ve altyapı hizmetlerinden oluşan bu sektörlerde öngörülen risklerin değerlendirildiği çalışmada, öne çıkanen büyük 10 iş riskinin piyasalara olası etkileri ele alınıyor.

        Risk Radarı Yöntemi

        “Risk Radarı” yöntemi adı verilen uygulama ile hazırlanan raporda, şirketlerin karşılaştığı zorlukların yapıları ve ölçeklerine ilişkin net bir tablo ortaya koyuluyor. Genel jeopolitik ve makro ekonomik etkenlerden kaynaklanan “makro tehditler”, lider kuruluşların stratejik performanslarını etkileyebilecek “operasyonel tehditler” ve belirli bir sektörü yeniden şekillendiren eğilim veya belirsizliklerden kaynaklanan “sektörel tehditler” olmak üzere üç ana kriter baz alınıyor.

        Ağır mali kayıplara yol açabilecek, rekabetçi pozisyonu ciddi ölçüde zedeleyebilecek stratejik risklerin sıralandığı listede, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu “gelişmekte olan ülkeler”in 2008’in ilk 10 risk alanı içinde yer aldığı dikkat çekiyor. Bu duruma karşın raporda, gelişmekte olan bu piyasaların yılda %40-%50 oranında büyüme potansiyeli bulunduğuna ve yerel girişimcilerin global oyuncular karşısında daha avantajlı olduğuna işaret ediliyor.

        Risk tehdidi yaratır; zararı veren ise yanlış yönetim biçimidir

        Raporda şirketlerin risklere yaklaşımı da değerlendiriliyor. Stratejik yaklaşımın, risk yönetiminin ayrılmaz parçası olduğuna inanan birçok kuruluş, risk ve uyum çalışmalarına önemli kaynak ayırıyor. Riskin sadece “tehdit” yarattığını belirten raporda, asıl zararın “yanlış yönetim”den kaynaklandığı vurgulanıyor, buna karşın riskin fırsat yaratabildiğine de işaret ediliyor.

        RADARA YAKALANAN İLK 10 RİSK

        1.Yasal ve Uyum Riskleri: Tüm sektörlerde, bugün geçerli olan iş modellerinin kalıcılığı, gelecekteki yasal düzenlemelerle şekilleniyor. Birçok piyasada yasal yüklerin artmaya başlaması ve şirketlerin zincirlerini Avrupa, Kuzey Amerika ve BRIC Ülkerleri ötesine kaydırmaları sonucu uyum konusunda yaşanan zorluklar ilk sırada yer almaya başladı.

        2.Global Finansal Krizler: Analistler çok az sayıda sektörün global boyutta finansal krizlerin etkilerinden kaçınabileceğini düşünüyorlar. Örneğin; biyoteknoloji ve altyapı şirketleri sermaye temininde sorun yaşarken, bankacılık, varlık yönetimi ve sigorta sektörlerindeki kuruluşlar piyasa hareketlerinden dolayı zarara uğrayabiliyor.

        3.Yaşlanan Tüketiciler ve İşgücü: Çoğu sektörde görülmeye başlanan ve stratejik bir risk olan işgücü ve tüketicilerin yaşlanması, özellikle varlık yönetimi ve sigorta gibi sektörlerde, talep yapısı büyük bir değişimden geçtiği için olumsuz etkiler doğuruyor. Otomotiv gibi sektörlerde de yaşlanan işgücü ciddi bir rekabet sorununu da beraberinde getiriyor. Bir diğer örnek olarak gösterilen sigorta sektörüne bakıldığında, emeklilik yaşına gelen insanların maddi ihtiyaçlarının dramatik değişiklikler gösterdiği gözleniyor.

        4.Gelişmekte Olan Piyasalar: Genel olarak mevcut pazarların olgunluğa ulaşması nedeniyle gelişmekte olan piyasalara yönelim artıyor. Gelişmekte olan piyasa şirketleri ise birçok sektörde globalleşmeye başlamakla birlikte, global şirketler bu piyasalarda diğer global oyuncularla rekabet ediyorlar. Öte yandan, birçok sektörde değer zincirinin, gelişmiş piyasaların ve BRIC ülkelerinin çok ötesine erişeceği ve söz konusu piyasalardaki iş hacmini önemli ölçüde artıracağı gözleniyor.

        Yine Ernst & Young tarafından yayınlanan “Gelişmekte olan Piyasalarda Risk Yönetimi 2007” Raporuna göre; her ne kadar gelişmiş ülke şirketlerinin %60’nın bu piyasalarda bulunma süresi 10 yıldan fazla olsa da, söz konusu şirketlerin sadece %41’i bu riske kendini hazırlıyor ve ilgili bir strateji geliştiriyor.

        5.Sektörel Konsolidasyon / Geçişler: Konsolidasyonlardaki artışı kısmen global birleşme ve satın alma işlemlerindeki patlama tetikliyor. Bazı analistler bu riski yavaşlayan bir trend olarak görse de yaygın görüş, söz konusu riskin 2008 yılında da önemli bir stratejik problem olarak kalacağı yönünde. Örneğin; telekomünikasyon sektöründe hız kazanan birleşme ve satın alma faaliyetleri her ülkede sadece birkaç oyuncunun kalacağı bir geçiş sürecine öncülük ediyor.

        6.Enerji Krizleri: Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve kaynaklara erişim, altyapı hizmetleri ile petrol ve gaz sanayilerini kapsayan enerji sektöründe önemli bir stratejik risk halini alıyor. Analistler enerji krizine yol açabilecek çeşitli nedenleri; ABD’nin İran’a düzenleyeceği bir saldırı, Rusya ile ilişkilerin bozulması, stratejik enerji kaynakları kontrolünde çekişme yaşanması, deniz taşımacılığında bazı kilit mevzilerin ulaşıma kapatılması olarak sıralıyor.

        Ernst & Young Kurumsal Finansman Danışmanlık Hizmetleri Bölümü Direktörü Tony Ward, özellikle altyapı hizmet kuruluşlarının gelecekte başarılı olabilmek için tedarik zincirlerini ve operasyon modellerini esnek bir yapıya kavuşturmaları gerektiğini savunuyor. 7.Stratejik İşlemlerin Yönetimi: Büyük bir fırsattan aceleyle faydalanabilmek için şirketler tarafından oluşturulan stratejiler yönetim risklerini oluşturulabiliyor. Söz konusu stratejiler, şirket için yüksek maliyet ve uzun vadeli riskler getirebiliyor. Bazen doğru tasarlanan stratejilerde bile, operasyonel konuların yeterince dikkate alınmaması da problem yaratıyor. 8.Maliyet Enflasyonu: Global ekonomide bir süredir düşük düzeyde seyreden enflasyon oranının yükselmesi büyük bir risk olarak görülüyor. Çeşitli faktörlere bağlı oluşacak maliyet enflasyonu, bütün sektörler için operasyonel tehdit oluşturuyor. Örneğin; petrol ve gaz sektöründeki değer zincirinde, rafineri yapım maliyetinden boru hattı inşaatı maliyetine kadar bütün aşamalar etkilenebiliyor. 9.Radikal Çevreci Hareketi: Bu risk, kurumsal sosyal sorumluluk, çevre, ağır ekonomik ve yasal şartlar konusunda artan duyarlılık ve problemleri ifade ediyor. Örneğin; planlanan bilimsel çalışmaların tehlikesinin tahminlerin ötesinde çıkması stratejik bir risk oluşturuyor. Bu durumda, iklim koşullarında da beklenmedik gelişmeler olabiliyor ve firma sıkı düzenlemelere hazırlıksız yakalanabiliyor.

        10.Tüketici Talebinde Değişim: İş dünyasının talep değişikliklerini öngörmesi, takip etmesi ve bu değişikliklere cevap vermesi, risklerin etkilerini azaltıyor ve hatta bunları fırsata dönüştürebiliyor. Örneğin; şu anda her türlü sektörde gündemde olan ‘yeşil’ ürün ve hizmetlere olan talebin görülmesi ve ona göre strateji oluşturulması gerekiyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ