Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para 'Finans sektörü, düzenleyicileri zekasıyla alt ediyor' - Para Haberleri

        Başbakan Yardımcısı Babacan, "Maalesef Türkiye'de ve pek çok ülkede finans sektörü, düzenleyicileri zekasıyla alt ediyor" dedi.

        Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bankacılık sistemindekiler ya da bankacılık sektöründekiler genelde para kazanmak için yeni şeyler yapmak isterler. Maalesef Türkiye'de ve pek çok ülkede finans sektörü, düzenleyicileri zekasıyla alt ediyor. Ne kural koyarsanız koyun, kurtulmanın bir yolunu buluyorlar. Biz ihtiyatlı davranmayı seçtik, sonucu da iyi oldu" dedi.

        Babacan, Bloomberg Televizyonu'nun Çin'den yayınlanan ve küresel ekonomi ile Uzak Doğu'nun durumunun değerlendirildiği panele katıldı. Küresel ekonomiye ilişkin görüşleri sorulan Babacan, bu yıldan başlayarak küresel ekonominin yeni bir döneme girdiğini söyledi. 2009'dan bu yana süren krizlerin yavaş yavaş geçmeye başladığına değinen Babacan, bunun başını Amerika'nın çektiğini, Avrupa ekonomilerinin de iyileşmeye başladığını ifade etti. Bazı ülkelerde de çeşitli iyileşmeler görüldüğünü dile getiren Babacan, "Avrupa muhtemelen en kötü durumu atlattı. Muhtemelen diyorum çünkü bugünlerde kesin bir şey söylemek çok zor" diye konuştu.

        Öte yandan, gelişmekte olan ülkeler için son 10 yıla kıyasla daha düşük büyüme oranlı yeni bir dönem başladığına işaret eden Babacan, "Bu yeni dönemin bilincinde olmamız gerekiyor. Tüm ülkeler çok dikkatli ekonomik politikalar yürütmeli. Yatırımcılar da ülkelere özel analizler yapmalı. Ülkeleri gruplara ayırmamaları, ülke bazlı analizler yapmamaları lazım. Yapının ne olduğu, gelecekten ne beklenebileceği incelenmeli. Özellikle de gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, ortalama büyüme oranı son 10 yıldakinden düşük olsa dahi yakın gelecekte gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme oranı, gelişmiş ülkelerin ortalama büyüme oranından çok daha fazla olacak" dedi.

        Türkiye'nin, teşviklerin azalmasına karşı hazırlığının neler olduğunun sorulması üzerine Babacan, son 20-30 senelik ekonomik döngülere bakılırsa ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB), Japon Bankası gibi büyük merkez bankalarının yüksek miktarda likidite sağladığı zamanlar olduğunu, merkez bankalarının likiditeyi çektiği zamanlar da yaşandığını söyledi.

        Büyük merkez bankalarının likiditeyi çektiği her dönemde faiz oranlarında artış, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yeniden fiyatlandırma uygulaması olduğunun görüldüğüne işaret eden Babacan, mayıs sonundan bu yana dünya çapında faiz oranlarının arttığına dikkati çekti. Amerikan Hazinesinin borçlanma oranının bile yüzde 1,8'den neredeyse yüzde 3'e yükseldiğine değinen Babacan, şöyle konuştu:

        "Faiz oranları arttığında bilhassa gelişmekte olan ülkelerdeki öz sermaye fiyatları ve tahvil fiyatları düşer. Son birkaç ayda pek çok gelişmekte olan ülkede yeniden fiyatlandırma yapıldı. Gelişmekte olan ülkelere yatırımla gelen sermayeyle bu ülkelerin dışına çıkan net sermayeyi kıyaslarsanız, Türkiye'deki sermaye birimine bakarsanız bundan çok daha yüksektir. Örneğin öz sermaye piyasamızda 70 milyar dolarlık birikimden 2 milyar doları dışarı aktı. Düşürülmüş fiyatlara rağmen. Tahvil piyasasına bakarsanız, tahvil piyasasında yine 70 milyar dolarlık dış yatırım var. Net dışa akış sadece 1 milyar dolardı. Kalan kısmı da takas işlemlerinden. Bizim gözlemlerimize göre, sadece Türkiye'de değil, pek çok ülkede yeniden fiyatlandırma yapılıyor. Yeni, yüksek faiz oranı dönemiyle birlikte varlıklar yeniden fiyatlandırılıyor."

        "REZERVLERİ ZEKİCE KULLANMAK ÇOK ÖNEMLİ"

        Sadece Türkiye'nin değil, pek çok gelişmekte olan ülkenin bunların olmasını beklediğini ifade eden Babacan, "Son derece düşük faiz oranları ve sıra dışı yöntemlerin ebediyen sürmeyeceğini biliyorduk. Ne zaman olacağını bilmiyorduk ama bunun olacağını biliyorduk. Bu durumlarda öncelikle bütçeyi kontrol altına almak, döviz kurunu mümkün olduğunca esnekleştirmek ve rezervleri zekice kullanmak çok önemli" dedi.

        Böyle bir süreçte bankacılık sektörünün hazırlıklı olmasının önemini vurgulayan Babacan, Türkiye'de muazzam bir bankacılık reformu yapıldığını ve bankaların faiz oranı ve döviz kuru şoklarına hazırlıklı olduğunu belirtti.

        Dirençli bir bankacılık sektörü, dirençli bir bütçe yapısı ve devlet borcunun düşük olmasının böyle süreçlerde önem kazandığını ifade eden Babacan, "Ülkeler bu durumla ilk kez karşılaşmıyor. Merkez bankaları bu durumda ne yapmaları gerektiğini biliyor. Hükümetler de gerekli şeyleri yapma cesaretini göstermeli ama bazen zor olabiliyor bu. Gerekli ama zor adımları atmak için güçlü bir siyasi istek ve cesaret sahibi olmak lazım. Yapısal reformlar da gerekli tabii" diye konuştu.

        "BÜYÜMENİN TOPLUMSAL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ ÖNEMLİ"

        Babacan, büyüme konusunda da değerlendirmelerde bulunurken, konunun sosyal boyutlarına vurgu yaptı. Ali Babacan, şunları kaydetti:

        "2009'dan beri büyümeyi o kadar istiyorduk ki herhangi bir büyüme, istihdam yaratacak her şey kabul edilebilir oldu. Ama şu noktadan sonra, bilhassa gelişmiş ülkeler, büyümenin kalitesi konusunda daha dikkatli olmalı. Gelişmekte olan ülkeler her halükarda büyüme kaydetse de sürdürülebilirlik önemli olacak. Sürdürülebilirlikten kastım şu: Büyümenin toplumsal sürdürülebilirliği, çevresel ve finansal sürdürülebilirlikleri de önemli. Devlet borç alıp bunu harcayarak da büyüyebilir. Çok yüksek tüketici finansmanları ve harcama yaprak büyüme sağlanabilir. Çok fazla konut inşa ederek de. Bankalar ve hükümet açısından bunu finansal olarak sürdürebilmek önemli. Finansal sürdürülebilirlikten bahsediyorum. Yüksek büyüme oranlarınız olabilir ama bu büyüme toplum refahı açısından eşit dağıtılıyor mu? Yoksa gelirler arasındaki farkı daha da mı açıyor? Bir de çevresel sürdürülebilirlik var. Son 5 yıldır tamamen göz ardı edilen bir şey bu. 'Büyüme elde et, çevreyi sonra düşün' deniliyor ama büyük bir tehdit bu. Nesiller arasında da büyük bir adaletsizlik. Bugün büyüme elde etme derdindeler. Çocuklarının, torunlarının nesillerini düşünmüyorlar. Bu üçü, büyümenin kalitesi de çok önemli. Bundan sonra bunları daha fazla düşünmemiz lazım."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ