Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Diyanet FETÖ Raporu: 3. Bölüm Diyalog- Hıristiyanlıkla İslamı Birleştirme Çabaları

        Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından halkı bilgilendirmek ve din üzerinden yapılabilecek istismarlara karşı bilinç oluşturmak amacıyla FETÖ'nün din anlayışını bizzat kendi kaynaklarından tespit etmek amacıyla Kendi Dilinden FETÖ - Örgütlü Bir Din İstismarı Raporu hazırlanmıştır.

        A. HZ. İSA’NIN (A.S.) BABASININ HZ. PEYGAMBER OLDUĞU İDDIASI

        “Bam Teli” adlı konuşma serisinde Gülen, Hz. İsa’nın babasının Hz. Muhammed (s.a.s.) olduğunu iddia etmektedir: “…Hz. Mesih de babasız doğrudan doğruya tecelliyle telkih edilmiş gibi düşünüyorlarsa, buna da hayır diyemezsiniz yani. Çünkü o ruhu nefheden de bir ruhtur diyor. ‘اًّ ِوي َ ًا س َ َشر َا ب َ لَه ثَّل َ َم ت َ ,Tam’ فـ dosdoğru, müstakim, müşekkel müheykel bir beşer şeklinde karşısına dikildi orada, Cebrail dikildi. Genelde birçok müfessir Cebrail (a.s.) diyor. Farklı bir ruhtur diyorlar. Bu ruh Efendimizin ruhu da olabilir. Bu yorumu hiçbir kimse demiyor da fakat Hz. Meryem gibi afife bir kadın, gözünü hep haramdan sakınmış, karşısında bir erkeğin temessül etmesi, onun iffet telakkisine terstir. Ama Efendimiz buyuruyor ki, ‘Meryem’i bana nikâhladılar öbür âlemde’ Efendimize verileceğinden dolayı. Bu bir yönüyle ezelden nikâhlanan bir şeyse veya önceden nikâhlanan bir şeyse Efendimizin zevcesi demektir. Dolayısıyla da Efendimizin ruhu olabilir. Ruhu’l Kudüs denen de Efendimizin ruhu olma ihtimali tasavvufçularda çok müsellem bir gerçektir. Fakat bunu şuradaburada yaygınca istimal etmek doğru olmaz. Çünkü tefsircilerin bir genel kabulü var. Büyük çoğunluğuna itibarla Cebrail (a.s) olduğu istikametinde. Bu, kıtmîrâne bir yorum. Ama ben buna da bir yer veriyorum. Şimdi bu türlü bir mülahaza içinde bunlar, buna teslis diyorlarsa şayet, kalkıp onları ‘ٍ َة ٰث ل َ ِ ُث ثـ َ ثَال ٰه ِ َّن اللّ ٓوا ا َالُ َ ق َ الَّ۪ذين َر َ ْد َ كف Allah’ لَق üçün üçüncüsüdür. Üçlünün üçüncüsüdür, demek doğru. Üçlünün üçüncüsü yani bir var. Zât-ı uluhiyet de bu üçlünün biri oluyor, üçüncüsü oluyor. Şimdi onu hemen o kategoriye sokmamak lazım. Çünkü yoruma açık. Yoruma açık meselelerde hep ictihad edenler mazur görülmüşlerdir...” (16-Sesli Sohbetler-3\Bamteli_21-30 (Düşünce helezonu) 27_02-Herkesin İslam adına gittiği bir yol var, dk. 05.45-09.00)

        REKLAM

        Gülen aynı iddiaya yazılı eserlerinde de yer vermektedir. Bunlardan bir tanesinin örneği de aşağıda verilmiştir: “Hz Meryem’e temessül eden ve Kur’an’ın ‘Beşeran seviyya’ dediği ruh da –ihtimal ki- bu mânâdaki Hz. Ruh-u Seyyidü’lEnâm’dır. Zaten Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem) de bir yerde ‘Meryem’i bana nikâhladılar’ buyurmuyor mu? Burada Hz. Meryem’in gözüne başka hayalin girmemesi mülahazası da üzerinde durulmaya değer ayrı bir konu…” (Gülen, Fikir Atlası, s. 59)

        Gülen, yukarıdaki anlatımlarında başlıca üç iddiada bulunmaktadır:

        1. Hz. İsa’nın babasının Hz. Muhammed (s.a.s.) olduğu.

        2. Ruhu’l-Kudüs’ün Cebrail değil Hz. Muhammed olduğu.

        3. Hıristiyanlıktaki teslis akidesine sahip olan herkesin “Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler de kâfir olmuşlardır.” (Mâide 5/73) âyeti kapsamına sokularak hemen tekfir edilmemesi gerektiği.

        Öncelikle şunu ifade edelim ki Yüce Kitabımız Kur’an, Hz. İsa’nın sarih ifadelerle mucizevî bir şekilde babasız olarak dünyaya geldiğini “Allah nezdinde İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona ‘Ol!’ dedi ve oluverdi.” (Âl-i İmran, 3/59) âyetiyle bildirmektedir. Âyet-i kerime, Hz. Âdem nasıl babasız yaratılmış ise Hz. İsa’nın da babasız olarak dünyaya geldiğini açık bir şekilde ifade etmektedir. Buna rağmen Hz. İsa’nın babasının Hz. Muhammed (s.a.s.) olduğunu iddia etmek Kur’an-ı Kerim’e aykırıdır. Kaldı ki Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya hamile kalış sürecinin anlatıldığı âyetlerde, Hz. Peygamber’in orada olmadığı ve bu olaylar hakkında bir bilgisinin bulunmadığı ifade edilmektedir.(Bkz. Al-i İmran, 3/44) Ayrıca Gülen’in kendi kanaatini desteklemek için ileri sürdüğü “Hz. Meryem ile Hz. Peygamber’in ezelde nikâhlandığı” iddiası hadis âlimlerince itibar edilmeyen çok zayıf bir rivayete dayanmaktadır.(Ukayli, ed-Duafau’l-Kebîr, IV, 459; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IX, 218) Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in sarahati karşısında bu tür rivayetlerin hiçbir değeri yoktur. Müfessirlerin genel kanaati, Hz. Meryem’e Allah’ın gönderdiği Ruhu’l-Kudüs’ün Cebrail (as.) olduğudur. Bu nedenle Ruhu’l-Kudüs’ün Hz. Peygamber olduğunu söylemek İslam âlimlerinin ittifakına ters düşer. Hıristiyanlıktaki teslis akidesine sahip olan herkesin hemen tekfir edilmemesi gerekti- ği iddiasına gelince, bu söylem tevhid akidesiyle hiçbir şekilde bağdaşmaz. Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin bir parçası olan böyle bir iddianın Hıristiyanlığın teslis inancını temize çıkarma ve Müslümanlar nezdinde teslise meşruiyet kazandırma çabasından başka bir şey olmadığı açıktır. Bu sapkın düşüncesini ispat sadedinde Gülen, âyet-i kerimenin manasını tahrif etmekten dahi çekinmemektedir. Zira bütün İslam âlimlerince “Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür’ diyenler de kâfir olmuşlardır.” (Mâide 5/73) âyeti, teslis akidesine sahip olanların kâfir oldukları şeklinde anlaşılmıştır. Gülen ise bu teslis yorumuna dair farklı ictihadların bulunduğunu söyleyerek, “…Çünkü yoruma açık. Yoruma açık meselelerde hep ictihad edenler mazur görülmüşlerdir…” demek suretiyle bir yerlere mesaj verme gayretindedir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ