Haftanın Kitapları
Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da onlarca kitap okurla buluştu. İşte sizin için seçtiklerimiz... Keyifli okumalar...
EVLİLİK PORTRESİ
(Maggie O’Farrell)
1550’ler Floransa’sı… Grandük Cosimo de’ Medici’nin üçüncü kızı Lucrezia, çizim konusunda eşsiz yeteneğe sahip, hayal gücü sınır tanımayan bir çocuk; gösterişli palazzo’daki gösterişsiz, unutulmuş konumundan fazlasıyla hoşnut. Ablasının beklenmedik ölümüyle Lucrezia ilk kez kendini ilginin merkezinde buluyor. Ablası yerine, Ferrara Dükü Alfonso’yla evlenmek zorunda...
Maggie O’Farrell ödüllü kitabı Hamnet’tan sonra bu kez Rönesans İtalya’sında bir kadının kaderine karşı ayakta –ve hayatta– kalma mücadelesini anlatıyor. Domingo Yayınevi'nden çıkan bu kitapta tarihin donukluğunu kelimeleriyle canlandırarak okura bir Rönesans tablosu kadar çarpıcı bir hikâye sunuyor.
BUZLAR ÇÖZÜLÜNCE
(Melih Günaydın)
Kıdemli polis Defne, indigo oğluyla birlikte ailesinin yanına taşınmıştır. Tatsız seyreden aile hayatı, Kartepe’de kaybolan dağcı öğrencileri arayan ekiplerin bulduğu cesetle iyice karmaşık bir hal alır. Fakat donarak öldüğü düşünülen bu beden, aranan dağcılardan birine ait değildir. Kayıp gençlere medyanın ilgisi giderek artarken Defne, bu vakanın peşini bırakmamaya kararlıdır...
Heyecanı her satırda artan, çok katmanlı hikâyesiyle okuru şaşırtan Buzlar Çözülünce, güncel konuları cesurca yakalıyor. Düşbaz Kitaplar'dan çıkan roman, son bölüme kadar gerilimi ve heyecanı diri tutan üslubuyla Melih Günaydın’ın, polisiye edebiyatımızda uzun soluklu ve kalıcı bir ses olacağını müjdeliyor.
GÖLGENİN İHANETİ
(Zeynep Sevgin Sherif)
Zeynep Sevgin Sherif’in kitabı 'Gölgenin İhaneti Yazardan Direkt Yayınevi’nden çıktı. Distopik ve fantastik unsurların iç içe geçtiği Gölgenin İhaneti kitabında Q’nun ve çevresindeki entrika zincirinin heyecan dolu hikâyesi yer alıyor. Normal bir varlık olmayan ve bu nedenle ailesi dahil herkesin kendisinden korktuğu Q, benliğini ararken ve kendi bağımsızlığını oluşturmaya çalışırken pek çok şeyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Ticari anlaşmaların ve aile bağlarının bir araç olarak kullanmak istediği Q, yer yer kendi ağzından anlatımları ile okura en derin sırlarını anlatıyor.
HAPİSHANEDE FELSEFE
(Andy West)
Andy West bizim için geçtiğimiz yılın en güzel tanışmalarından biriydi. “Mahkûmlarla felsefe sohbetleri” gibi sadece kabasıyla bile bizi tavlayabilecek bir başlığın, suçlularla dolu bir ailede, parmaklıkların gölgesinde büyümüş ve nihayetinde kendine cezaevinde mahkûmlara felsefe öğretmek gibi sıradışı bir uğraş seçmiş bir felsefe mezunu tarafından kaleme alınmış olması beklenmedikti. Andy West çok kişisel bir yerden yazıyor ve çevirisini Ümran Özbalcı’nın yaptığı Hapishanede Felsefe gerçekten ilham verici ve hayat sorgulatan bir kitap.
KOPUKLUK
(Mete Güner)
Erkekler dövüştüklerinde ne hisseder? Dayak yediklerinde ne düşünür? Hırpalandıklarında nedir onlara çok dokunan? Şefkat mi görmek isterler nefret mi? Güç onların dünyasında neden bu kadar çok önemlidir? Güçsüzlük ne demektir? Mete Güner ilk öyküsü Kopukluk ile günümüz erkekleri arasındaki arkadaşlığın, erkeklerin eksiklik hissinin ve utancının, şiddetin farklı görünümlerinin dünyasına dalıyor.
